2.ULUSAL MARDİN ÇOCUK VE GENÇLİK TİYATRO FESTİVALİ



2.ULUSAL MARDİN ÇOCUK VE GENÇLİK TİYATRO FESTİVALİ

                                    Hayati Asılyazıcı

Mardin doğal konumu ve coğrafi yapısı ile ülkemizin en çok ilgi çeken illerinden biridir. Ne var ki bu ilgi henüz yoğunlaşmış değildir. Çünkü; yörede yerleşik yaşama dair ilk izlere Neolotik Dönem’de rastlanmaktadır. Kentin kuruluş tarihinin ise, M.Ö. 4500 – 3500 yıllarında Mezopotamya’da yaşayan  Subariler zamanına kadar dayandığını arkeolojik kazı ve araştırmalardan anlaşılmaktadır.
    M.Ö.2850’de Sümerlerin egemen olduğu Mardin şehircilik, sulama ve tarım alanında ileri bir düzeye ulaşmıştır.
Daha sonra Akad-Sümer Devleti’nin (M.Ö.2500) ardından, Babil Devleti’nin (2200-1925) egemenliği altında kalan Mardin ve çevresinde, İran dolaylarından gelen Midiller 500 yıl kadar hüküm sürmüş, M.Ö. 1367 yılında da Asurlar kenti topraklarına katmıştır. M.Ö.1060’da Hititler Gılgamış yakınlarında Asurluları yenmişlerse de, Mardin Asur hakimiyetin de kalmıştır.
M.Ö. 800’lerden sonra bölgeye bir süre sırası ile Urartular, Persler ( M.Ö.6.yy ortalarında), Makedonya Kralı Büyük İskender (M.Ö.335) ve M.S. 250’de Roma İmparatorluğu’na katılan Mardin’in bu dönemde kültürel gelişmesini etkileyen en önemli olay Hıristiyanlığın yayılışıdır. Bizans – Sasani çatışmalarının en çok etkilendiği yörelerden biri yine Mardin olmuştur. 7.yy da Arapların yöreye gelişiyle, İslam uygarlığı yayılmaya başlamıştır.
12.yy başlarında Selçuklu ve Artukoğulları, bu döneme Akkoyunlu ve Safevi egemenliği izlemiş ve 1517’de Yavuz Sultan Selim zamanında, Mardin ve yöresi Osmanlı yönetimine bağlanmıştır.
Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Mardin’de bugün birçok han ve kervansaray, asırlardır var olan ve inşa edildikleri dönemin özelliklerini yansıtan, dini açıdan olduğu kadar, sanatsal yönden de değer taşıyan camii, türbe, kilise, manastır vb. birçok eser yörenin kültürel zenginliğini arttırmaktadır. Son yıllarda sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın ilgisini çekmeye başlayan Mardin, SİT alanı olarak belirlenmiş ve tarihi-kültürel yapısı ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeye aday olmuş bir kenttir.
Artukoğulları döneminde ipek yolu için yapılmış, Artuklu Kervansarayı bugün özü korunarak bir otel olarak kullanılmaktadır.
Bir kültür mozaiği olan Mardin’in benzersizliğini oluşturan tarihsel ve kültürel konumu kadar Mardin kalesi, Mardin Müzesi, Deyrülzafaran Manastırı, Midyat ilçesindeki Deyrülumur (Mor Gabriel) Manastırı dönemlerinin özelliklerini yansıtmaktadır.
2. Ulusal Mardin Çocuk ve Gençlik Tiyatro Festivali Mardin’e bir ivme kazandırmaktadır. Ulusal olmakla birlikte Danimarka-Batida “Overture” adlı müzikli oyunu; Polonya-Andersen T. “Arı Maya” kukla tiyatrosu; Bulgaristan-State Puppet Theatre Dora Gabe “Havlamayı Bilmeyen Köpek” adlı oyunu Türkçe oynadılar. Alpay Ekler’in Karagöz gösterimi, Ankara D.T. “Nornia Günlükleri”, Lüleburgaz Uçan Eller “Gün ışını”, İstanbul-Terakki Oyuncuları Orhan Kurtuldu’nun yönettiği, B. Brecht’in “Aklayıcılar Kongresi”, Kenter Tiyatrosu Yıldız Kenterin sunduğu “Kraliçe Lear”, Ankara-Tiyatro Tempo’nun sunduğu “ Uçmak Özgürlüktür Hezarfen Ahmet Çelebi”. Kenter Tiyatrosu  ve Ankara-Tiyatro Tempo, profesyonel iki gösteri olarak sunuldu.
Ahmet Önel’in yazdığı, Haluk Yüce’nin yönettiği, Nedim Yıldız’ın müziğini yaptığı oyunda, Haluk Yüce, Marina Yüce, Gökhan Olcay, Suna Turgut, Murat Demir, Savaş Bayram ve Genco Erkal (Galile’nin sesi)  büyük bir başarıyla oynadılar.
Oyunun özelliklerinden bahsetmem gerekirse değişik tekniklerin kullanıldığı ( Japon bunraku tekniği, gölge kukla-karagöz, muppet tarzı, sopalı kukla) bir kukla oyunudur. Türkiye’nin tarihi içinden gelen, bilimle uğraşmış bir kişinin (Hezarfen Ahmet Çelebi) uçmak için gösterdiği çabayı sahneye taşıyan bir oyundur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir