Dünya Yazarlar Birliği PEN`in Türkiye Merkezi Yönetim Kurulu olarak, 2010 PEN Şiir Ödülü`nü yarım yüzyılı aşkın bir süredir edebiyata hem şiirleri hem de çevirileri ile önemli katkılarda bulunan Sayın Özdemir İnce`ye sunmaktan kıvanç duymaktayız…
ŞİİR GÜNÜ BİLDİRGESİ
Ödül Töreni 21 Mart Pazar 15.00-16.30`da İstanbul Fransız Kültür Merkezi`nde PEN Dünya Şiir Günü Etkinliği`nde yapılacak, Dünya Şiir Günü Bildirisi şairin kaleminden çıkacaktır.
Çeşitli dillerden şiirlerin paylaşılacağı buluşmaya şiirseverler davetlidir.
Bu etkinliği, başkanı depremde ölen Haiti PEN Kulübü`ne ithaf ediyoruz. Haiti Şiiri sembolik bir ziyaretgâhımız olacak.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
PEN-Türkiye Yönetim Kurulu
21 Mart Dünya Şiir Günü Konuşması
Özdemir İNCE
New York’un Brooklyn Köprüsünde dilenen bir kör dilenci varmış. Köprüden gelip geçenlerden biri adamcağıza günlük gelirinin ne kadar olduğunu sormuş. Dilenci iki dolara zar zor ulaştığını söylemiş. Yabancı bunun üzerine kör dilencinin önünde duran, sakatlığını belirten tabelayı almış, tersini çevirip üzerine bir şeyler yazdıktan sonra dilencinin boyuna asmış ve şöyle demiş: “Tabelaya gelirinizi arttıracak bir şeyler yazdım. Bir hafta sonra uğradığımda sonucu söylersiniz bana.”
Dediği gibi bir hafta sonra gelmiş. Kör dilenci: “Bayım size nasıl teşekkür etsem azdır. Eskiden en fazla beş dolar veriyorlardı. Şimdi günde on-on beş dolar kadar topluyorum. Olağanüstü bir şey. Tabelaya ne yazdınız da bu kadar sadaka vermelerini sağladınız ?” demiş.
“Çok basit, diye yanıtlamış adam, tabelanızda ‘Doğuştan Kör’ yazıyordu, onun yerine ‘Bahar geliyor ama ben göremeyeceğim’ diye yazdım.”
Şiirin, söz sanatının gücünü anlatmak için, öylesine çok kullandım ki bu sözleri sonunda sanki benim oldu. Okurlar artık Roger Caillois’nın adını unutup buluşun bana ait olduğunu sanmaya başladılar.
Ancak, ben, şiirin söz gücüne ağırlık verirken, olgunun bir başka yönünü unutmuşum : “Bahar geliyor ama ben göremeyeceğim” cümlesi tersine bir etki yapıp kör dilenciyi beş dolarından da edebilirdi. Demek ki şiirin şiir olması için algılanması, alımlanması da gerekir. Bu da mümkün. Ama bu ilişki de tehlikeli. Ya alımlayıcı şiiri algılayacak düzeyde değilse. Bu da çok olası. Özellikle yeni ve yol açıcı şiir için.
Uzun süredir, yazdıklarımın alımlanması artık hemen hemen ilgilendirmiyor beni. Bu nedenle şiir sanatının övgüsünü yapmayacağım; şairin ve şiirin varsayımsal gücünü öne çıkartmayacağım.
Şiirlerimi soyut ve yaşsız bir okur (sadece “bir” okur) için yazdığımı anlamış bulunuyorum. Şairlerin Tekel emekçilerinin eylemi için şiir yazmaya teşvik eden benim gibi birinin onu sorumluluklarından soyundurduğum ve çelişkiye düştüğüm sanılmasın sakın. Ben şairlerin şiirlerini o biricik ve anonim okur için yazmalarını istedim. Tekel işçilerinin eylemi sadece yaralayıcı, acıtıcı bir izlek !
Bugünlerde yayımlanması gereken Toplu Şiirler’imin birinci cildinin önsözü şöyle bitiyor :
“Size içtenlikle bir şey söyleyeceğim : Şiirlerimin, kuramsal yazılarımın, denemelerimin, çevirilerimin ve gazete yazılarımın ölümümden sonra başlarına gelecekler hiç ilgilendirmiyor beni. Unutulurlar mı, unutulmazlar mı, yaşarlar mı, yaşamazlar mı ? Bunlar hiç ilgilendirmiyor beni. Ben onları yazarak kendime bir hayat kurdum ve bu hayatta mutlu oldum. Belki başkalarını da biraz mutlu etmişimdir. Olabilir !”
Şairin şiiri hiçbir zaman ısmarlanmamıştır : Ne zamanı vardır ne de mekânı. Ama bu nedenle hem zamanı vardır, hem de mekânı.
Bir gün terekesi açılır, borcu ve alacağı ölçülür. Ama şairin ne borcu vardır, ne de alacağı.
Habersiz gelir, habersiz gider.
SİYASETNAME XXXII
Ozan töresidir Devlet mülkünü tartışmak,
ve sözün payıdır : Mızrağın ucu, palanın ağzı,
ama yasa mı erişir tımarına el koymaya
ve yoktur şiir mülkünün reayası;
Ozan işler şiirin derviş toprağını,
çift akçesini öder:
Sözün büyüsünde, ipin ucunda.
Ozan töresidir mülkü ve fetvayı tartışmak,
ama kimi saf, birkaç densiz , bazı daltaban
sanır ki şiir mülkü devlet mülkünden sayılır.
Gümüştür sözü ozanın, susması altın değildir,
karşı yasadır sözü, değiştirecek yoktur,
ve dirhemle tartılmaz sarraflar çarşısında.
ÖZDEMİR İNCE
Özdemir İnce hakkında
Şair, yazar ve çevirmen Özdemir İnce 1 Eylül 1936`da Mersin`de doğdu. İlk şiiri 1954`te `Kaynak` dergisinde yayınlandı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümü`nden mezun oldu. Şiirleri çeşitli dillere çevrildi.
Üye olduğu kurumlar arasında Avrupa Şiir Akademisi var. Pek çok şiir kitabından bazıları: Kargı (1963), Karşı Yazgı(1974), Siyasetname(1987), Yazın Sesi (1994), Evren Ağacı (2000), Bir Ana Heykeli (2008)
ÖZDEMİR İNCE ŞİİRLER:
BİR ÜLKE OLABİLİR SEVDA
Kaç cemre düştü yüreğine şimdiye kadar,
kaç unutulmuş nisan var
vişne sürgünü kollarında?
Dağılıyor uyku kokusu gövdenin
dilim meme uçlarına
dokunduğu zaman;
ateşten sapı üzerinde dönüyor ayçiçeği,
bir güneş doğuyor
bacaklarının arasında.
Kollarımla sarıyorum, örtüyorum seni,
günler ve geceler uzuyor
ve savurmaya hazırlanıyor gövden gövdemi
ÖZDEMİR İNCE
**********
DURUM
Pazar günü geçmek bilmiyor
Birden bir kavak fışkırıyor pencereden
Hızla kapıyı örtüyor bir sokak
Bir kız saatine bakıyor alanda
Gençliğim, güneşim, rüzgârım benim!
Bu çıraklık sabah akşam sürüyor.
Pazar günü geçmek bilmiyor
Toprağın alnında eriyor güneş
Sevdiğim uzakta, bir an kadar yakın
Aramızda sessizliğin amansız yasası
Aklımda denizle donatılmış kentim
Alışıyor sevgilim yaprak dökümüne.
Pazar günü geçmek bilmiyor
Nerede o ölüme yürümek öyküsü
Ölüme yürümek, bir tarla açarmış gibi,
Yürümek, genç ve mutlu, yürümek, sessizce.
Pazar günü geçmek bilmiyor
Gecenin güne değdiği yerde
Saatler geçiyor parmaklarımın arasından
Paslanmış demir renkli saatler
Taze kan kokusu yoğunlaşıyor aklımda
Bir pazar, yanmış küllenmiş bir gövde,
Bütün pazarlar gibi geçiyor
Bütün aylar, bütün yıllar gibi geçiyor.
Kentim biraz uzakta, donatılmış bir gemi.
ÖZDEMİR İNCE
**********
YAKARI
İdris peygamber, terzilerin pîri,
izin ver güzel bir şiir yazayım ben de,
yaşım kırkı geçti yaşlanıyorum artık,
izin ver güzel bir şiir yazayım ben de,
"ozan" desinler bir kez ölmeden önce.
İdris peygamber, terzilerin pîri,
el ver artık kendi dükkânımı açayım,
bir kaftan keseyim kendime ben de,
astarı sözcüklerden dikişi ibrişimden.
Ben de güzel bir şiir yazayım artık,
okudukça kıskanıyorum öteki kalfaları,
şarapları bol, ilham perileri oturaklı,
biliyorlar geceler kaç saat sürer
günler kaç fersah. El vermiş ustaları.
Ben de güzel bir şiir yazayım artık,
cebine kuş üzümü, sarı leblebi doldurayım,
parklara götürüp simitler alayım ona
kıvırcık saçlarını rüzgârla tarayayım.
Ben de güzel bir şiir yazayım artık,
son günlerimde yalnız kalmayayım.
İdris peygamber, terzilerin pîri,
ey bütün pîrleri bütün mesleklerin,
izin verin bir tek dize yazayım, tek bir dize,
bir kez "oldu" desinler ölmeden önce.
ÖZDEMİR İNCE
http://www.pen.org.tr
Şiirlwr: Şiirperisi web sitesi: www.siirperisi.net
Haber Düzenleme: Tevfik Yalçın evetbenim