27 Mart Dünya Tiyatro Günü Bildirisi Demet Taner tarafından yazıldı
Demet Taner
(Ülkemizde 27 Mart Dünya Tiyatro Günü programlarını her yıl ITI-UNESCO Türkiye Merkezi düzenliyor. Muhsin Ertuğrul’un kurduğu merkezin ikinci başkanı bu yıl doğumunun yüzüncü yılını kutladığımız Haldun Taner’di. 2015’in “Haldun Taner Yılı” ilan edilmiş olması dolayısıyla bu yılın bildirisini onun eşi Demet Taner’in hazırlaması uygun görüldü. Bildirisi şöyle:)
Bugün Dünya Tiyatro Günü.
Tiyatrolar bu akşam kapılarını izleyicilerine ücretsiz açıyorlar.
Fikirlerine saygı duyulan, söyleyecek sözü olan, tiyatroyu bilen kişiler, her yıl hazırladıkları bildirilerle tiyatronun önemini seyirciyle paylaşıyorlar.
Bu yıl ise bu onurlu görev, Haldun Taner’in doğumunun 100. yılını kutlamamız dolayısı ile bana verildi.
Sanat olmasaydı, yaşamı güzelleştirmenin ve zorluklarına katlanabilmenin ne kadar güç olacağını düşünüyorum. Bütün olumsuzlukların, çirkinliklerin, sömürünün, çağlara göre şekil değiştirse de hep var olduğuna, insanlık onurunu korumanın, geleceğe olan inancın, sanatla ve sanata gönül vermiş insanlarla, bir panzehir gibi etki yaptığına, onların varlığıyla insanlık yürüyüşünün anlam kazandığına inanıyorum
Tiyatro neden önemli: Çünkü, Haldun Taner in deyişiyle “Tiyatro, uygarlığı, bütün yurt sathına ulaştıran çok etkin bir sanat dalı“ da ondan.
Bir oyununun ön sözünde şunları söylüyor:
“Tiyatro elbet insanlığın ortak malı. Tiyatro tarihi her ulusa ortak ve zengin bir birikim sağlıyor. Ama her ulus da ona yüzyıllar boyu kendi özelliğinden katkılarda bulunmuş, bulunuyor. Tiyatro alanındaki yeni görünen yolların çoğu işte hep bu eski ve yeni yöresel katkılardan doğuyor.”
Tiyatro; yüzümüze tuttuğu aynada kendimizi görmemizi, anlamamızı, yalnızca bizim mi, tüm insanlığın sorgulanmasını sağlar. Kendi toplumunun yanlışlarına parmak basarken, insana yönelir, insanı anlatırken insanlığa seslenir. Dünyanın en küçük bir ölçeği olan sahneden, insandan insana, oyuncudan seyirciye geçen duygu ve düşüncelerle, seyirciyle bütünleşir. Onun için seyirci tiyatronun olmazsa olmazıdır. Bütün bunların olabilmesi için ise; eleştirel aklın, özgür düşüncenin var olması gerekir.
Sanatın kökleri, İlk Çağlardaki ilkel insanın dünyasına kadar uzanıyor. Bugünün tiyatrosu ise, Antik Yunan’dan bu yana yıllardır varlığını sürdürüyor. Bizim tiyatromuz, geçmişten geleceğe doğru yol alırken, Cumhuriyetin kazanımları ve Atatürk’ün sanata, kültüre ve sanatçıya verdiği değerle zenginleşmiş.
Dünya hızla değişiyor. Ama insanın gereksinmeleri hiç değişmiyor. Benzerliklerimiz ve farklılıklarımız, inançlarımız ve düşüncelerimiz, bir anlamda zenginliğimizi yaratırken, aslında hepimiz, insanlık denen bir ortak paydada buluşuyoruz. Bu noktada herkesin sevgiye, anlayışa, barışa, yaşamı paylaşmaya ihtiyacı var. Sevgiyle her şeyi kucaklamak için; karanlık değil, aydınlık gerek. Bütün çirkinlikleri güzelleştirmek için, haksızlıkları silmek için, Aydınlık!
Öyleyse bütün yurdumuzu tiyatro sahneleriyle donatalım. Tiyatroları çoğaltalım. Tıpkı dağları aydınlatan çoban ateşleri gibi, yurdumuzu sahnelerin ışığıyla aydınlatalım.
Sözlerimi, Haldun Taner’in sözleriyle noktalıyorum.
Çünkü: “Türkiye anlamınagelen bizden, insanlık boyutundaki BİZE uzanmak istiyoruz.’’
Demet Taner
“2015 Dünya Tiyatro Günü Bildirisi”
https://youtu.be/v3fdXeALRzk
ılmış kimi metinlerdir. Onları kaleme alanlar neredeyse yüz yıl önce Avrupa tanrılarının yavaş yavaş çöküşünü kâhin gibi ama abartıya kaçmadan gözler önüne serdiler. Beni sabah akşam düşündüren o yazarların anlattığı, uygarlığımızı bugün hâlâ dağıtılamamış bir karanlığa gömen ışık kaybıdır. Aklımda Franz Kafka, Thomas Mann ve Marcel Proust adları var. Bugün o kâhinler grubuna John Maxwell Coetzee adını da ekleyebilirim.
Çeviri: Refik Erduran

Krzysztof Warlikowski
26 Mayıs 1962 doğumlu Krzysztof Warlikowski Polonyalı bir tiyatro yapımcısı ve yönetmeni olmasının yanı sıra Varşova’daki (Nowy Teatr) Yeni Tiyatro’nun sanat yönetmenidir.
Krakow’daki Jagiellonian Üniversitesi’nde tarih, felsefe ve latin dilleri üzerine; Sorbonne’daki Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nda (École Pratique Des Hautes Études) ise felsefe ve Fransız dili ve edebiyatı üzerine çalışmalar yapmıştır. 1993 yılında Ludwig Solski Akademisi Sahne Sanatları’ndan mezun olmuştur. Hocalarından biri Krystian Lupa’dır. 1990’lı yılların başında bir süreliğine Lupa’nın asistanı olarak çalışmıştır. Ayrıca Peter Brook, Ingmar Bergman ve Giorgio Strehler gibi insanlar tanışmış ve onlardan birçok şey öğrenmiştir.
İlk eserlerini Krakow’daki 1993 yılında ‘Heinrich von Kleist's Markiza O. / The Marquis of O’yu da sahnelediği Eski Tiyatro’da (Stary Teatr) yönetmiştir. Daha sonraki oyunları Poznan’daki Yeni Tiyatro (New Theatre), Varşova Stüdyo Tiyatrosu (the Warsaw's Teatr Studio), Torun’daki W. Horzycy Tiyatrosu (the Teatr im. W. Horzycy) ve Varşova’daki Dramatik Tiyatro (the Teatr Dramatyczny) dahil Polonya’da ve Avrupa’nın birçok yerinde sahnelenmiştir.
1999 yılından bu yana TR Warszawa (Müzikhol) için çalışmakta olup 2008 yılında Varşova’da kurulan Yeni Tiyatro’nun (Nowy Teatr) sanat yönetmenliğini yapmaktadır.
Polonyalı sahne ve dekor tasarımcısı Małgorzata Szczęśniak ile evlidir.
2015 yılı Dünya Tiyatro Günü Bildirisi’ni yazmıştır.
Çeviri: Oğuzhan Dalgıç
.bmp)
t the same words should describe the theater. And it is that kind of theater, one which grounded in truth and which finds its end in the inexplicable that I wish for all its workers, those on the stage and those in the audience, and I wish that with all my heart.
.bmp)
http://www.world-theatre-day.org/en/index.html
