48 saatte milyonlara ulaşan o şiirin hikayesi

48 saatte milyonlara ulaşan o şiirin hikayesi

Konstantin Mihailoviç Simonov, ünlü Sovyet Rus yazarı (28.11.1915–28.08.1979). İkinci Dünya Savaşı'nda ordu gazetesi Kızıl Yıldız'ın savaş muhabiri olarak Stalingrad cephesinde askerlik yaptı (şimdi ki Volgograd) Gerek cephede gerek cephe gerisindeki Sovyet insanının mücadelesini gazetesine gönderdiği yazılarda dile getirdi (1940-1945). Bu yazılarla Stalin Ödülü'nü kazandı. Ardından Sovyet Yazarlar Birliği Sekreterliği'nden bir süre sonra yayınladığı ve özellikle savaşı anlatan , romanlarıyla ünlenen Simonov ülkesinin en büyük ödülü olan Lenin Edebiyat Ödülü'nü aldı (1974).

 48 SAATTE TÜM SOVYETLER BİRLİĞİ'NDE TANINDI
İki önemli ödülünden önce bir tek şiiri ile "Bekle Beni-Zhdi Meny" 48 saat içerisinde bütün Sovyetler Birliği'nde tanınmıştı. Bu şiirin bir de öyküsü vardır. Alman-Sovyet savaşının başlaması ile birlikte, kendisini savaş cephesinde bulan Simonov, özellikle cephede bağlı olduğu gazeteye yazdığı yazılar ilgi çekiyor ve büyük yankı uyandırıyordu. Gerçekçi bir yazar olma yolunda savaşın içinden o yazıları yazmanın ne denli güç olduğunu savaş romanlarını okuyanlar daha sonra olayın farkına varacaklardı. Benim bildiğim genç Simonov, gençlik yayın organı olan Komsomolskaya adlı gençlik gazetesinde cephede savaşan tüm asker ve subaylara tercüman olacak şekilde yazmış olduğu 'Bekle Beni' şiiri savaşanları ve savaşanların; sevgilileri, anneleri, babaları, eşleri ve çocukları tarafından nasıl beklendiklerini gerçekçi bir biçimde anlatan ikinci bir şiiri bulmak kolay değildi. Genç yazarın bir sinema sanatçısı olan genç sevgilisi Valentina Serova için yazdığı söylenen şiir aslında bütün beklenen ve bekleyenlerin ortak duygusunu dile getiriyordu. Yeri gelmişken bu şiiri, ünlü şair ve yazarımız, edebiyat insanımız, Rus Dili ve Edebiyatı Profesörü Ataol Behramoğlu'nun çevirisini buraya alıyorum: "bekle beni, döneceğim/bütün gücünle bekle/bekle, sarı yağmurlar/hüzün getirdiğinde/bekle karda, tipide/bekle, bunaltırken sıcak/bekle, kimseler beklemezken/geçmişi unutarak/bekle uzak yerlerden/mektup gelmez olduğunda/bekle, birlikte bekleyenler/beklemekten/usandığında/döneceğim, bekle beni/ve iyilik dileme/artık unutmak gerektiğini/söyleyenlere/varsın oğlum ve anam/yok olduğuma inansınlar,/varsın, yorulup beklemekten/otursun ateşin başına dostlar/içsinler o acı şaraptan/rahmet dileyerek yitene/bekle. o şaraptan/içmekte acele etme/ bekle beni, döneceğim/tüm ölümlerin inadına/varsın, beklemeyenler/ yorsunlar bunu şansa/anlamayacak onlar/nasıl ortasında ateşin/kurtardı beni/senin bekleyişin/nasıl sağ kaldığımı/ikimiz bileceğiz sadece:/başardın beklemeyi sen/kimsenin bekleyemediğince. Konstantin Simonov (Türkçesi, Ataol Behramoğlu).

Şiir görüldüğü gibi, özelden genele giden savaş içinde olan tüm Rus ve Sovyet halklarını ilgilendiriyordu. Şiir Komsomolskaya gazetesinde yayınlandıktan sonra ülkenin birçok yerinde baskısı yapılan Pravda gazetesi milyonlarca basımı ile bir kez daha tüm okurlarına duyurdu. Yaralanan ve ölen askerlerin ceplerinde gazetede çıkan 'Bekle Beni' şiirinin kupürü çıkıyordu. Öylesine sevilmiş ve asker, sivil tüm halkını etkilemişti 'Bekle Beni' şiiri.

SİMONOV'U İKİNCİ EŞİ İLE BİRLİKTE KONUK ETTİM
Simonov, üç kez ülkemize geldi. İlk gelişi resmi konuk olarak gerçekleşti. Başkurt yazarı Mustafa Kerim (Mustay Karim), Türkolog yazar Radi Fish ve Konstantin Simonov Dışişleri Bakanlığı'nca İstanbul'da konuk edildiler. Bu üç yazarı karşılayanlar arasındaydım. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Burhan Felek Salonu'nda Aziz Nesin aracılığı ile bir basın toplantısı yapıldı. Yazarlar, basın mensupları ile tanıştırıldılar. İstanbul'da kalacakları süre içinde bakanlık tarafından tahsis edilen bir araç ile şehir turu planlanmıştı. Aziz Nesin yazarlara benim eşlik etmemi istedi. Bu sayede çok yakından tanışma ve sohbet etme fırsatı buldum. Üçü de Nazım Hikmet'ten büyük övgü ile söz ediyorlardı. Radi Fish'in yazdığı 'Nazım'ın Çilesi adlı kitap daha sonra Türkçe olarak yayınlandı. Simonov, bundan sonra iki kez daha gelecek ve her iki gelişinde de Nişantaşı'nda ki evimde, ikinci eşi ile birlikte konuk edecektim. Savaş nedeni ile görüşemediği sevdiği kadına olan aşkı giderek tutkuya dönüşüyordu. Simonov, Valetine Serova ile evlendi (1943). 1943, Sovyet-Alman savaşının büyük ölçüde Sovyetler Birliği'ne dönüştüğü tarihtir. Leningrad'da Mareşal Paulus yönetimindeki savaşta son darbeyi Kızılordu vurur ve 300 bin kişilik Alman ordusunu büyük bir yenilgiye uğratır. Ardından Dinyeper nehri üzerinde Sovyet ve Alman tankları karşılaşır. İki tarafın tank sayısı 10.000'dir. Tank savaşını Kızılordu kazanır. İşte Paulus'un ordusu ondan sonra kuşatılır. Zafer, Kızılordu tarafına döner. Hitler ile bir türlü anlaşamayan Mareşal Paulus'da tutsak edilir. 1943 yılında ilk kez bütün ülkenin şair ve bestecilerine bir duyuru yapılır. Ulusal Marş yarışması düzenlenir. Bu tarihe kadar 'Enternasyonel'i kullanan Sovyetler Birliği ulusal marşını da savaş içinde kazanır ve bu iki marş 1992 de Sovyetler Birliği (S.S.C.B.) dağılana kadar devam eder. Enternasyonel, orjinali Fransız olup, güftesi (1870) Eugene Pottier tarafından, bestesi ise (1888) Pierre Degeyter tarafından yapılmıştır. Rusça versiyonu Aron Kots tarafından 1902 yılında çevirtilmiştir ve aynı yıl Paris'te Rusça yayınlanmakta olan Jizn adlı dergide yayınlanmıştı. Orijinali 6 kıta olan şiirin daha sonra geliştirilen Rusça versiyonu 3 kıtadan oluşur. 1918 ile 1944 yılları arasında Sovyetler Birliği'nin Enternasyonel marşı olarak kullanılmıştı. Sovyetler Birliği ulusal marşı ise sözlerini Sergey Mihalkov yazdığı, müziğini Aleksandr Aleksandrov tarafından bestelenip 15 Mart 1944 de Enternasyonel Marşı yerine kabul edildi.

Savaşın bitiminden sonra (5 Mayıs 1945) Valentina Serova sinemada çok ünlü bir oyuncu oldu. Simonov, bu hızla yayılan şöhretin ardından eşindeki değişikliklerin farkına varır. Bütün ilgisine karşın onun giderek uzaklaştığını, 'Bekle Beni' şiirindeki gibi beklemediğinin fark eden Simonov, hiçbir sorgu sual etmeden eşini terk eder (1957). Yazmaya yoğunlaşan Simonov; İnsan Asker Doğmaz, Yaşayanlar ve Ölüler, Albayın Aşkı, Savaşsız Yirmi Gün,Günler ve Geceler, Savaş Günleri, Silah Arkadaşları adlı yapıtları yazar.1934-1939 yılları arasında Gorki Edebiyat Enstitüsü'nü de bitirmiş olan Simonov ilerleyen yıllarda daha birçok şiir kitabı ve oyunlar da yazdı.

 Türkiye'ye 3 kez gelen Simonov, ikinci ve üçüncü gelişinde jeolog eşi ona eşlik ediyordu. Son iki gelişinde Nişantaşı'ndaki evime eşi ile birlikte konuk ettim. Evime ilk gelişinde Cengiz Aytmatov, oğlu Askar Aytmatov, İlhan Selçuk, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Oğuz Akkan (Cem Yayınevi'nin Sahibi) konuklarım arasındaydı. Yemekli bir toplantıydı. Simonov ve eşi çok küçük bir kadehle şarap aldılar. Aytmatov ve oğlu da aynı ölçüde şarap aldı. Diğer arkadaşlarım ise rakı ve özellikle F.H. Dağlarca, Rus votkasını tercih ediyordu. Türk-Rus kültür ilişkilerinden, özellikle Rus edebiyatından konuşuluyordu. Bu söyleşiye katıldığımda daha çok Rus sahne sanatlarından söz ettikçe onların daha da çok ilgisini çekiyordu. Bu gelişinde Simonov'un İnsan Asker Doğmaz, Yaşayanlar ve Ölüler adlı romanları Aydın Emeç çevirisi ile yayınlanmış ve büyük ilgi görmüştü. Sonra arka arkaya diğer romanları çıktı. Aytmatov'un romanlarını ise Cem Yayınevi yayınlıyordu. Çağdaş Rus edebiyatına karşı ülkemizde büyük ilgi başlamıştı. Simonov ve eşinin evime ikinci, Türkiye'ye üçüncü gelişinde (1975) yine evimde konuk etmiştim. Cengiz Aytmatov ve Oğuz Akkan da bu toplantıda vardı. Ayrıca F.H. Dağlarca ve Çetin Altan eşiyle birlikte akşam yemeğimizde konuktular.

 O ŞİİRİ OKUMASINI RİCA ETTİM
'Bekle Beni' şiirinin sinemaya ve baleye uyarlandığını anımsıyorum. Simonov'un bu son ziyaretinde bu ünlü şiirini okumasını ev sahibi olarak kendisinden rica ettim. Bas bariton sesi ile olağanüstü güzellikte (Rusça) okuduğu bu şiir hepimizi etkilemişti. Havanın böyle değiştiğini duyumsayan Simonov art arda iki kısa şiirini okuyarak bizi hüzünlü duygudan bir başka duyguya yönlendirdi. Bir aktör gibi şiir okuyordu. Simonov ile son kez Sovyet Yazarlar Birliği Başkanlığı döneminde Moskova'da görüşme şansı buldum (1978). Onu gecikmişte olsa ölümü nedeniyle saygı ve sevgiyle anıyorum.

 Hayati Asilyazıcı
Odatv.com : Alıntı, 7.10.2015

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir