Arsu Anaokulu ve Arsu Akademi

Biz
“Bir çocuğun yaşam yolculuğundaki en önemli evre hayatı sevmekle başlar. Kendini, tüm yapabildikleri ve yapamadıklarıyla olduğu gibi sevebilen çocuk, hayatı da olduğu gibi sever ve değiştiremediği koşullarıyla onu kabul eder. Anne karnından itibaren sevgi ve şefkatle beslenen, saygıyla karşılanan ve sanatla yoğrulan çocuk, her şeyin özünden fışkırdığı doğada, tüm elementlere temas ederek geliştiğinde, yüksek bir farkındalığa erişir. Bu farkındalık, çocukta hayret ve hayranlık duygusunu yaratır. Ona ömrünün sonuna kadar gerekli olacak içsel motivasyonu ancak bu hayranlıktan doğan keşfetme arzusu verir.
Yüreğinde bu hayranlığı ve bu sevgiyi besleyen çocuk için öğrenmek bir zorunluluk değil, bir zevktir. Bize göre evren, dünya, uzay ve var olan her şey hayranlık verici bir mucizedir. Her gün doğan güneş, bastığımız toprak, içtiğimiz su ve gökyüzündeki yıldızlar keşfedilmeyi bekleyen mucizelerdir. Ve büyük keşifler hayatı mucize olarak gören kaşifler tarafından yapılmıştır.”
Ani Arsu
Arsu Anaokulu Kurucusu
Arsu Güzel Sanatlar Anaokulu olarak, tüm çocuklarımızın sevgi ve şefkatle gelişen, saygıyla karşılanan ve sanatla yoğrulmuş bireyler olması için çaba gösteriyoruz.
Eğitim anlayışımızın temelinde, öğrenmenin bir zorunluluk değil, zevk olduğunu çocuklarımıza aşılamak yatıyor. Bu nedenle Arsu’da, çocuklarımız devamlı olarak bilginin kaynağı olarak gördüğümüz doğayla temas ederek eğitim görüyorlar.

Sanat sonsuzlukta var olmaktır, hayatsa onun içinde bir kesit. Ne mutlu o kesitte sanat üretip sonsuzluğa bırakabilene!.

Arsu Güzel Sanatlar Akademisi, İTÜ MİAM Müzik İleri Araştırmaları Merkezi’nde yüksek lisans eğitimleri esnasında tanışıp, hayatlarını birleştiren müzisyen çift, Ani ve Çağlar ARSU tarafından 2009 yılında kuruldu. Ani ve Çağlar Arsu, ortak hayalleri ve idealleri doğrultusunda, öğrencilerini ilgi duydukları alanda kariyer ve meslek edinebilecek bir donanıma eriştirmeyi, sanatın toplumun her kesimi ile buluştuğu ve sanatın arzuya dayalı bir hobiden öte, gelişim ve ilerlemenin anahtarı olduğunu göstermeyi amaç edinen bir vizyon ile önemli ilklere imza attılar. Dünyanın en köklü eğitim programlarından biri olan 0 – 7 yaş Kindermusik International, Türkiye’de ilk kez Arsu Akademi’de, elementer sanat eğitimi anlayışıyla, nöron gelişiminin en önemli evresindeki 6 aylık bebeklerle başladı. Okul yaşamına sayısız katkılarının yanı sıra, bu eğitimle öğrenciler, aynı zamanda sağlam bir müzikal alt yapı ediniyorlar.
Arsu Akademi okul öncesi ve hobi programları öğrencileriyle kurulan orkestra ile Sinopale Bienali ve şimdiye dek 2 kez düzenlenen İstanbul Çocuk ve Gençlik Bienali’ne katıldı. Buna benzer pek çok proje ile minik öğrencilerin sevgi ile keşfettiği enstrümanlar, onların hayatında, geleceklerine yön veren değerleri oluştururken, performans sunumları, konserler ve katıldıkları festivallerle verdikleri emeğin karşılığını deneyimliyorlar. Hobi programı öğrencileri, performans ve eserlerini sergileme imkanı elde ediyor ve uluslararası sertifika programları ile, gelecekte üniversite seçimlerini etkileyecek, seviyelerine göre uluslararası geçerlilikte yetkinlik belgesine sahip oluyorlar.
0 yaşından itibaren başlayan eğitimler, pratikte ya da teoride icraatın mümkün olabildiği yaşa dek sürer. Sanat için sanat, toplum için sanat anlayışlarının her ikisini de benimseyerek hem sanatçının hem de toplumun kendini bulmasını teşvik eder. Bu bağlamda Arsu Akademi, sadece sanatın öğrenildiği değil, aynı zamanda sanatın deneyimlendiği bir zemin olmayı amaçlar.
Arsu Akdemi, yurt dışı eğitim ortaklarıyla yürütülen projelerle, Boston Massachusetts Longy School of Music Kompozisyon Bölüm Başkanı Paul Brust, Boston University Hector Martinez Morales, MIT University Justin Casinghino gibi değerli öğretim üyeleri ve müzisyenleri, ülkemizde konservatuvar ve üniversiteler ile buluşturdu ve her sene tekrar eden eğitim programlarıyla, yeni fikirlerin doğmasına, yeni vizyonların oluşumuna, genç nesillere kapılar açacak tanışıkların gerçekleşmesine vesile olmaya devam ediyor.

West London University FLCM diploması Türkiye’de ilk kez kompozisyon dalında Çağlar ARSU’ya verildi ve akabinde ülkemizin pek çok değerli akademisyenleri farklı dallarda, Arsu Akademi’de gerçekleşen performans sınavlarıyla bu diplomaya layık görüldü.
“Her insanın içinde var olan, keşfedilmiş ya da keşfedilmemiş üstün özgünlüğü doğru yöntemleri uygulayarak ortaya çıkartmak ve kişinin özgüvenini besleyerek kendinden, hayatından yarattıkları ürettikleri yoluyla zevk almasını sağlamasını amaçlıyoruz. Katı yöntemler, her ne kadar en üst düzey eğitim birimleri dahi olsa bile, bireyin özgüvenini sarsarak kişinin gelişmesini durdurup, belki de var olan yeteneğini derinlere gömebilir. Hep doğru bilinen tek düze metotlar yaratıcılığı yok ederek, bireyin yenilik yapma arzusunu olumsuz tepkilerden korku duyulması sebebiyle engelleyebilir. Çünkü hayali gerçeğe dönüştüren en temel şey olan inanç zarar görür. Oysa ki başarının en önemli unsuru inanç; sanatın gereği ise yaratıcılıktır. İnsanoğlu ancak kendini gerçekleştirebildiğinde gerçek anlamda var olur ve ölümsüzleşir. Arsu Güzel Sanatlar ’da esas olan amaç, öncelikle her insana bahşedilmiş estetiği bireyin fark etmesini sağlamak, bireye özgü eğitimle kişinin kendi duygulanım ve düşünüşünde yoğurarak, onu geliştirmek ve mükemmelliğe eriştirerek, icra edilen sanat eserini diğerlerinin duygulanım ve düşünüşüne sunmaktır. Bu gerçek anlamda var oluştur; insanın kendini mükemmelleştirmesi, dış dünyaya herkesin anlayabileceği bir dilde ifadesi, özgürlüğü ve ölümsüzlüğüdür… İnsanın yaşamda erişebileceği en yüksek entelektüel ve ruhsal seviyeye ulaşmanın yoludur sanat.”
Ani Arsu

KURUCULARIMIZ

1978 tarihinde Ankara’da doğdu. Müzik eğitimine dokuz yaşında piyano dersleriyle başladı. İlerleyen yıllarda, çalışmalarının profesyonel bir yöne gitmesiyle, piyano eğitiminin yanı sıra, müzik kuramı ve kompozisyon çalışmalarına da başladı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda misafir öğrenci olarak Armoni ve Kontrpuan derslerine katıldı. Bu süreç içerisinde Gülnare Şekinskaya ile piyano ve Prof. Server Acim ile kompozisyon alanında çalıştı.
16 yaşında görme duyusunu tamamen kaybetmesinin ardından, 1998 yılında piyano ve kompozisyon çalışmalarını sürdürmek için ABD’ye gitti. 1998 – 2000 yılları arasında Boston Üniversitesinde lisan çalışmalarının yanı sıra piyano ve kompozisyon çalışmalarına devam etti. Modern müziğin sıklıkla icra edildiği bir bölgede bulunmanın avantajıyla yeni eserler tanıdı ve kendi müziğini paylaşacak fırsatlara sahip oldu.
2001 yılında eğitimini lisans seviyesinde sürdürmek üzere, Cambridge Massachusetts’teki Longy School of Music konservatuvarının Kompozisyon bölümüne, okul tarihinin ilk görme engelli öğrencisi olarak kabul edildi. Bu okulda dört yıllık eğitimi süresince Dr. Paul Brust ve Dr. Eric Sowier ile çalıştı.
George Crumb, Elliot Carter, Pierre Boulez, Sofia Gubaidulina gibi dünya çapındaki bestecilerin ustalık sınıflarına aktif olarak katıldı.
2003 yılında Harvard Universitesi, Group For New Music tarafından solo flüt eseri “Küçük Bir Hayal” seçilerek Harvard Üniversitesi’nin çağdaş müzik konserlerinde seslendirildi.
Massachusetts kültür sanat yaşamının çok önemli bir parçası olan Pickman Hall konser serilerinde Longytude New Music Ensemble tarafından Prelude to the Night, Yaylı Saz ve Klarinetlerden oluşan Double Quartet eserleri seslendirildi.
Zeitgeist Modern Müzik konserlerinde Fantasia adlı piyano eseri Xanthos Ensemble müzisyenlerinden piyanist Eunyoung Kim tarafından seslendirildi. Aynı eser kısa süre sonra ASKAP beste yarışmasında finale kaldı.
Çek Cumhuriyeti’nde 10.’su düzenlenen uluslararası beste yarışmasında solo flüt eseri ikincilik ve Prelude to the Night adlı tuba, korno, klarnet ve piyanodan oluşan eseri üçüncülük ödüllerine layık görüldü. Yarışmada jüri tarafından birincilik ödülü verilmedi.
Longy School of Music Kompozisyon bölümünden 2005 yılında dereceyle mezun olmasının ardından, kendi kültürüne ait olan müziği daha iyi tanımak, çalışmalarına katabilmek ve ABD de yaşadığı yaklaşık yedi yıl içerisindeki deneyim ve kazanımlarını ülkemizde paylaşabilmek için Türkiye’ye geri döndü.
İTÜ MİAM’da Dr. Michael Ellison ile kompozisyon alanında çalışarak 2008 yılında yüksek lisans programından mezun oldu ve aynı okulda tanışıp, hayatını birleştirdiği Ani Sazak Arsu ile birlikte Arsu Güzel Sanatlar Akademisi’ni kurdu.
2009 yılında West London University London College of Music tarafından Türkiye’de bir ilk olarak, bestecilik alanında en yüksek artistik seviye olan FLCM (Fellowship of London College of Music) diplomasına layık görüldü.
2013 yılında Boston Üniverstesi ve Boston Senfoni Orkestrası’nın 1930’lu yıllardan bu yana birlikte düzenlemekte olduğu dünyanın en prestijli yaz müzik programlarından olan Tanglewood Müzik Festivali’ne misafir besteci ve konuşmacı olarak davet edildi.
2014 yılında ise İngiltere’de 1970 yılından bu yana gerçekleştirilen Guiting Music Festivali’ne davet edildi ve London Chamber Players Orkestrası tarafından sipariş edilen Homage to Bach adlı yaylı orkestra eseri seslendirildi.
2016 yılında Atatürk’ü Anma Konseri çerçevesinde sipariş edilen iki piyano dört piyanist ve büyük orkestra için yazdığı Auratorio adlı eseri Antonio Pirolli şefliğinde, solistler Devlet Sanatçıları Ayşegül Sarıca, Hüseyin Sermet, Jerfi Aji ve Ani Sazak Arsu tarafından seslendirildi.
Arsu Güzel Sanatlar Akademisi çatısı altında bilgi ve deneyimlerini öğrencileriyle paylaşan Arsu, İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Doktora programında bilimsel çalışmalarını sürdürmekte olup, oda müziği ve orkestra eserleri üzerine yoğunlaşarak kompozisyon çalışmalarına devam etmektedir.

1982 yılında İstanbul’da doğdu. Müzik eğitimine 5 yaşında piyano ve koro ile tanışarak başladı. İlk kez babası ile başladığı müzik eğitimine, Levon Eroyan ile piyano çalışarak devam etti. İlk konserini 8 yaşında verdi ve piyano eğitimini ilerleyen yaşlarında Prof. Jirayir Arslanyan ile sürdürdü.
1998’de katıldığı Sirvart Karamanuk şan yarışmasında ikincilik ödülüne layık görüldü ve akabinde Kevork Tavityan şefliğinde Sayat Nova korosuna solist olarak davet edildi.
Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Klasik Filoloji alanında tamamladıktan sonra, 2005 yılında MİAM (Müzik İleri Araştırmaları Merkezi)’da Dr. Paul Whitehead ile Müzikoloji üzerine yüksek lisans eğitimine başladı. Aynı zamanda Lynn Trepel ile şan alanında çalıştı. Aynı okulda kompozisyon alanında yüksek lisans eğitimini almakta olan Ahmet Çağlar Arsu ile tanışıp hayatlarını birleştirerek Arsu Güzel Sanatlar Akademisi’ni kurdu.
Daha sonra müzik eğitimi ve pedagojisi üzerinde çalışarak Thames Valley University piyano öğretmenliği lisans diplomasına sahip oldu.
0-6 yaş müzik eğitimi ve nöropsikoloji üzerine araştırmalar yapmakta olan Ani Sazak Arsu, İTÜ Müzikoloji ve Müzik Teorisi üzerine doktora eğitimini sürdürmektedir.

İNOVATUVAR NEDİR?
Amaç ve Tanım

Arsu Güzel Sanatlar Akademisi, 10. yılında tüm deneyim ve birikimini ülkemizin kıymetli, önde gelen isimleri ile birlikte dünyanın birçok yerinden misafir eğitmen ve sanatçılarıyla İNOVATUVAR Programı çatısı altında bir araya getiriyor.İlk yılında Piyano, Keman ve Flüt branşlarında öğrenci kabul edecek olan eğitim programında; Devlet Sanatçısı Hüseyin Sermet, Prof. Meral Yapalı, Prof. Ova Sünder, Prof. Toros Can, KKTC Devlet Sanatcısı Rüya Taner, Doç. Bahar Biricik, Doç. Başak Ersöz Eylül 2019 – 2020 eğitim öğretim dönemi itibariyle birebir ve master class derslerinde öğrencilerle buluşuyor olacak.

İNOVATUVAR Programı Ani Sazak Arsu ile Dilek Çipli koordinatörlüğünde yürütülürken teori eğitimleri Çağlar Arsu, Mustafa Avşar, Uğurcan Gültekin tarafından uygulanacak.
İNOVATUVAR Programı, akademik ve artistik düzeyde eğitim olanağı ile birlikte yurt içi ve yurt dışı eğitim ortaklığı ve işbirliği ile bu hedef doğrultusunda öğrenim gören öğrencilere kariyer edinme imkanı sunuyor.
İNOVATUVAR Müzik Programı, Klasik müfredat ve ekollerin temeli üzerine, modern metot ve yöntemlerin dahil edildiği, ancak hepsinden önemlisi, belirlenmiş kalıpların dışına çıkarak, kişiye özel, öğrencinin müzikal algısı ve ihtiyacına göre şekillenen bir yaklaşımı benimsemektedir.

GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK
Güzel Sanatlara Hazırlık Programları; lise, üniversite ve yurt dışı üniversitelerinde güzel sanatlar içerisindeki (Resim, Sahne Tasarımı, İç Mimarlık, Moda ve Tekstil Tasarımı, El Sanatları Tasarımı, Cam ve Seramik Tasarımı, Endüstriyel Tasarımı, Görsel İletişim, Heykel, Fotoğrafçılık, Çizgi Film ve Animasyon, Sanat Yönetimi ve Grafik) bölümlerinde eğitim görmek isteyenleri kapsayan programlardır.

Arsu Akademi Güzel Sanatlara Hazırlık Programları, alanında uluslararası başarısını kanıtlamış sanatçı eğitmenlerimiz eşliğinde, akademik bir çalışma disiplini izlenerek, uygulamalı olarak verilmekte ve kavramsal olarak işlenen sanat tarihi dersleri ile yoğun bir biçimde sürmektedir.

Arsu Çiftlik
İstanbul’a iki saatlik mesafede bulunan Samanlık Dağları, Kutluca köyündeki çiftliğimizde, doğa ile paylaştığımız toprağın ve ağaçların sunduğu nimetlerden payımıza düşen kadarını, her sene hasat zamanında birlikte topluyoruz. Ceviz, fındık, kestane, elma, armut, erik, mis kokulu dağ çileği, bal kabağı, fasulye ve daha niceleriyle mutfağımızı zenginleştiriyoruz. Ata tohumlarıyla, hormonsuz, ilaçsız besleniyoruz.

Bu kapsamda çocuklarımıza, mevsim döngülerini anlama, toprakla bağ kurabilme, doğaya uyum sağlayabilme, doğal kaynakların korunmasının gerekliliği, geri dönüşümün önemi gibi konuları uygulamalı olarak gösterebiliyoruz

Doğa Okulu
“Görevimiz, şefkat çemberimizi tüm canlıları ve tüm doğayı ve onun güzelliğini kucaklayacak şekilde genişleterek kendimizi özgürleştirmek olmalıdır.”
Richard Louv
Her hava koşulunda yemyeşil bahçemizde özgürce koşuyoruz, esniyoruz, nefes alıyoruz; toprağa, çimene, suya dokunuyoruz; ekiyoruz, biçiyoruz, topluyoruz; çiçeklerimizi kokluyoruz. Her birinden izin alarak dalından koparttığımız lavantalarımızdan, biberiyelerimizden çaylarımızı demliyoruz; yediklerimizden kompost yaparak toprağı besliyoruz. Dört mevsimin bize sunduklarını deneyimliyor, dört elementle besleniyoruz… Çünkü en iyi öğretmen, her şeyin nedeni ve gayesi olan doğadır.

Pedagojik Yaklaşım
“Eğitimin temel amacı çocukları kendi yeteneklerinin bilincine vardırmaktır.”
Erich Fromm
Arsu Güzel Sanatlar Anaokulu “Bütüncül Eğitim” esasına inanır. Arsu’da beden, zihin ve ruh, sevgi ve şefkatle beslenir; saygıyla karşılanır ve sanatla yoğrulur. Her çocuk, kendisi olma hakkına sahiptir ve fark edilmeyi hak eder. Bir çocuğun kendisi olabilmesi için önce kendini keşfetmesi gerekir. Çocuk, güvende ve özgür hissederse özündeki eğilimler ve meyiller, tıpkı yağmurdan sonra doğan gökkuşağı gibi, kendiliğinden belirecektir. Önemli olan, onları görmek istediğimiz gibi değil, oldukları gibi görmeyi başarabilmektir.

Elementer Sanat Eğitimi
İNOVAMİNİ Elementer Sanat Eğitimi Programı, Arsu Akademi’nin 12 yıllık tecrübesi ile müzisyen ve sanatçılardan oluşan eğitmen kadrosuyla, çocuklara sanatın her dalında derinleşme imkânı sunuyor. Tüm çocuklar gerçek müzik aletlerine temas ediyor, beden perküsyon ve Orff orkestrasında, zekâ gelişiminin en güçlü destekleyicisi olan müziği içselleştiriyorlar.
Okul öncesi eğitimin bize göre en önemli ayağını teşkil eden elementer sanat eğitimini, kurumumuz bünyesinde sanatın tüm dalları için uyguluyoruz. Bütüncül bir yaklaşım içerisinde uyguladığımız bu eğitim sayesinde çocuklarımızın ince ve kalın motor becerilerini geliştirmenin yanında, onlara duyarlılık kazandırıyoruz.
Okulumuzda eğitimin temel direği niteliğinde olan müzik, tüm etkinliklerimizde mutlaka bulunuyor. Çocuklarımızı müzikle karşılıyor, her etkinlikte ve etkinlik aralarında müzik kullanıyor ve onları yine müzikle uğurluyoruz. Kısaca okulumuzda her şey, bir sanat ve öğrenme aracı olan müzikle öğreniliyor.
Hayal gücü adına sınırsız bir kaynak niteliğinde olan yaratıcı drama, dans eğitimi, el beceri çalışmaları, elementer sanat eğitimimizin diğer aşamalarını oluşturuyor.

Tüm lisanlar birer müziktir.
Müzik, hareket ve oyunla birleşince, farklı bir lisanı öğrenmek ve fiziksel beden diliyle deneyimlemek, öğrenme sürecini içselleştirir ve öğrenmek, bu sayede deneyimlenen bir oyuna dönüşür. Oyunla deneyimlemek, bilinçsiz farkındalık yoluyla deneyimi bilinçaltına sürükler. Bu sayede çocuk, yeni bir şey öğrendiğinin farkında olmadan, deneyimler havuzuna, oyun kılıfı ile yeni bir anı ve dolayısıyla gelecekte akademik öğrenme hayatında bağlantı kuracağı yeni bir ip atmış olur. Bu sayede, gelecekte akademik hayatındaki bilinçli farkındalıkla öğrenme süreci kolaylaşır. Musika Linguae, akış ve eylem sürecinde, müzik ve hareketle farklı bir yabancı dili deneyimleme yöntemidir.

Birçok yabancı lisanı müzikal drama ile öğreniyoruz. Çocuklar tüm aktivitelerde ana dilleri ile birlikte İngilizceyi de duyuyor ve “akış süreci” yöntemiyle çevresinde sürekli İngilizce konuşulmasıyla, ikinci dili de kendiliğinden, deneyimleyerek öğreniyorlar. Çocuklar farklı lisanları müzik ve hareket yoluyla kolaylıkla öğrenebilirler. Bu yöntem bizim için o kadar eğlenceli ki haftanın bir günü Fransızca ve bir günü Rusça dil eğitimlerini de programımıza ekledik.

Uluslararası West London University, London College of Music Sınav Merkezi
İstanbul’un Anadolu yakasındaki ilk LCM temsilcisi ve sınav merkezi olan Arsu Akademi’de sınavlar, 2009 yılından bu yana her sene Bahar, Yaz ve Güz dönemlerinde uygulanır. Sınav performansları, West London Üniversitesi tarafından görevlendirilen sınav komisyonu tarafından değerlendirilir.

London College of Music, ARSU Güzel Sanatlar Akademisi’nin “Uluslararası Akademik Programlar” kategorisinde yer almaktadır. İngiltere’nin en prestijli ve dünyada ilk sıralarda yer alan West London University bünyesinde kurulan London College of Music, kendi eğitim ve sınav sistemini yurt dışında seçtiği belli başlı eğitim kurumlarını ana merkezleri olarak yetkilendirerek uygulamaktadır. ARSU Güzel Sanatlar Akademisi, London College of Music kurumunun, İstanbul Anadolu yakasındaki ilk temsilcisi ve sınav merkezi olup, 2009 yılından bu yana sınavlar her sene ARSU Akademi’de Yaz, Güz ve Bahar dönemlerinde uygulanır. Sınavlar, West London University tarafından görevlendirilen London College of Music kurumuna bağlı sınav komisyonu tarafından gerçekleştirilir.

Küreselleşmenin tüm dünyaya yayılan “benzerini yaratma” girişimi, birbirinden farklı kültürlerde, farklı ülkelerde sahip olunması gereken bir değer algısı oluşturur. Böylece toplumların aynı hedefe ulaşma arzusu tetiklenerek var olan bir değer, bir fikir, bir anlayış, bir girişim, bir kişi veya bir eser, üzerinden gelir elde edilen bir markaya dönüşür. Marka büyür, gelişir ve bir kuruma dönüşür.
Geçtiğimiz sayıda bahsettiğimiz, küreselleşmenin etkisiyle dünyaya yayılan Orff yaklaşımı temelinden yola çıkan, ülkemizde farklı şehir ve semtlerde yeni oluşumlarıyla hâlen yapılanmakta olan Gymboree Play & Music, Amerika’dan Suudi Arabistan’a uzanan yaklaşık 550 adet merkeziyle küreselleşmenin bir ürünüdür. Temellerini Orff, Keetman, Dalcroze gibi Avrupa kaynaklı müzik eğitimi pedagojik yaklaşımlarından edinen Gymboree, dünyaya Amerika’dan açılmıştır.
Henüz bir yaşına bile basmamış, altı aylık bebeklerle başlayıp okul döneminin başlangıcına kadar olan yaş grupları için müzik ve diğer sanat dallarını birleştirerek, içerisine ebeveynlerin de dahil edildiği interaktif bir eğitim modeliyle oluşturuldu ve bir marka hâline geldi. 1976 yılında girişimci bir anne ve bir iş kadını olan Joan Barnes tarafından San Francisco’da kurulan Gymboree Play & Music, 30 sene boyunca, kapitalistleşmenin de tetikleyerek ortaya çıkardığı “franchising” yöntemiyle dünyada yaygınlaşmaktadır. Bu yöntemle, belirli kriterleri yerine getirmek koşuluyla dünyanın her yerinden herkesin kendi bölgesinde uygulayabileceği bir sistem içerisinde Gymboree Play & Music programı dünyaya yayılmaya devam ediyor.
Tıpkı Gymboree gibi ancak kökleri biraz daha eskiye dayanan ve ilk olarak 1950’lerde temelleri Doğu Almanya’da Dan Pratt tarafından atılan Kindermusik eğitimi programı ise, Gymboree’nin oluşumuna katkı sağlamış olmakla birlikte, ondan farklı olarak, internet üzerinden webinarlar aracılığıyla, öncelikle eğitimi verecek olan kişiyi eğitip sertifika veren bir sistemdir. Bu sertifikaya sahip olmak için internet yoluyla yapılan uzaktan eğitimin tamamlanıp, sertifika alındıktan sonra, eğitmen kendi bölgesinde Kindermusik adını kullanarak eğitim verebiliyor. Tıpkı Gymboree’de olduğu gibi Kindermusik eğitimi de Orff, Suzuki, Kodály, Dalcroze gibi müzik eğitimi pedagojisinden faydalanılarak, pek çok yaklaşımın bir sentezi olarak önce Avrupa’da başlamış ve 1978 yılında Amerika’ya taşınarak oradan dünyaya açılmıştır. Kindermusik programı ülkemizde, bu eğitimi aldıktan sonra belirli bazı kriterlerin de yerine getirilmesiyle sadece müzik eğitimi veren özel kurumlarda değil, anaokulları ve kreşlerde de uygulanmaktadır.
Okul öncesi müzik eğitimine dair ülkemiz sınırları içerisinde yaygınlaşan bu programlarla birlikte, yeni oluşan ve yine dünya geneline hitap eden farklı eğitim modelleri de çok hızlı bir şekilde sistemleşip, kurumsallaşıp dünyaya yayılmaya devam ediyor.
Okul öncesi müzik eğitimi programları dünya genelinde yaygınlaşmaya devam ederken, aynı şekilde önem kazanan, kendi müfredatlarıyla uygulanan İngiltere menşeli müzik sınav organizasyonları da ülkemiz dahil, dünyanın pek çok bölgesinde uygulanıyor. Kendine ait müzik repertuvarı ve müfredatı olan bu sınav organizasyonlarından biri olan ve ülkemizde Royal Academy olarak bilinen ABRSM (Associated Board of Royal Schools of Music) Batıdan Doğuya yaklaşık 93 ülkede uygulanıyor. Ülkemizde her sene Nisan ayında pek çok özel okulda ve müzik eğitimi veren özel kurumlarda ABRSM tarafından atanan yetkili bir müzisyen ve eğitimci niteliğinde (genellikle İngiliz) bir kişi tarafından yürütülür. Sınava kaydını yaptırmış olan aday, çalacağı enstrümana ve seviyesine göre belirlenmiş olan repertuvar ve müfredata göre hazırlanarak, başvurusunu gerçekleştiren kurumda sınava girer. Aday başarılı olması hâlinde, üzerinde ABRSM tarafından hazırlanmış, denklik derecesini gösteren ve bu sınavların yapıldığı her ülkede belirli bir değeri olan sertifikasını almaya hak kazanır.
Royal Academy dışında bir başka İngiltere menşeli hem klasik hem de pop, caz, rock müzik alanında kendine ait repertuvarı ve müfredatıyla oluşturulmuş sınav organizasyonu da West London University bünyesinde bulunan LCM (London College of Music) kurumudur. Tıpkı Royal Academy gibi LCM de ülkemizde büyük şehirlerde birden fazla temsilcilikle her sene atadığı ve genellikle İngiliz bir müzisyen ve eğitimci olan sınayıcılarını kurumların talep ettikleri tarihlere göre göndererek sınavları icra eder. Pek çok ülkede temsilcilikleri bulunan LCM ülkemizde de yaygındır ve her geçen gün daha fazla sayıda müzik öğretmeni ya da müzik eğitimi alan öğrenci bu eğitim programlarını talep etmektedir.

Belirli bir müfredat ve repertuvarla oluşturulmuş, dünyanın pek çok bölgesinde okullarda ve kurumlarda aktif olarak uygulanan bu sistemlerin yanında, teknolojinin gelişmesi ve herkesin kolaylıkla erişebileceği bir hâl alması sayesinde müzik eğitimi, sadece kurumlarda uygulanmakla kalmayıp, akıllı cep telefonlarında, tabletlerde ve bilgisayarlarda solfej, teori, kulak eğitimi ve beste yapma tekniklerini öğreten uygulamalar aracılığıyla da parmaklarımızın ucunda.

Dikkati çeken bir diğer unsur da giderek küreselleşen ve farklı ülkelerde apayrı kültürlerde dahi talep edilen bu müzik eğitimi programlarının genellikle Batı kökenli olmasıdır. Bu durum, en başta bahsettiğimiz Batılılaşmanın etkisinin halen devam ettiğinin, hatta Batının özellikle kültür ve sanat alanında hegemonyasının da bir göstergesidir. Ancak bu durum, yalnızca Batının kültür ve sanat alanında diğer ülkelerden daha üstün nitelikler taşıyor olmasından kaynaklanmaz. Bilgi yoluyla kazanç ve kar elde etmenin karşı konulamazlığıyla, bu sistemler, uygulayıcı kurumlar tarafından sürekli olarak empoze edilirler. Bu sayede kapitalizmin küreselleştirdiği müzik eğitimi de giderek asıl manasının dışına çıkarak bir metaya dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Sayfa düzeni: Tenise Yalçın/tenise.yalcin@gmail.com – Haber İçerik: Arsu Anaokulu-Arsu Akademi iletisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir