Ateşli Sabır adlı oyun üzerine
20.yy’ın sonlarında her Güney Amerika ülkesi gibi Şili de depremli yıllar yaşadı.
Kısaca söylemem gerekirse dünyada ilk kez seçimle iktidara gelen marksist lider Allende 1970 yılında Şili’de Devlet Başkanı seçildi.
Ne var ki, emperyalist ABD aynı zamanda sömürgeciliğini de hiçbir zaman bırakmayarak şimdilerde Ortadoğu’da yaptıklarını sürekli olarak Güney Amerika ülkelerinde de yapıyordu.
Devlet başkanı olarak seçilen marksist Allende (1970), bir halk kahramanı gibi karşılanmıştı Şili’de. Bilgisi, dünya görüşü, ve devlet adamı nitelikleriyle dünyanın ilgisini çekiyordu. ABD boş durmadı. Bu özellikleriyle Güney Amerika’ya ışıklar saçan Allende ABD’yi rahatsız ediyordu.
Çirkin yüzünü göstererek Sam Amca birçok komplolar hazırlamaya başladı. Faşist general Pınochet’i destekleyerek askeri darbeyle kanlı biçimde Allende’yi devirdi.(11 Eylül 1973)
ABD’nin kirli yüzü yine ortaya çıkmıştı. Pınochet’in diktatörlüğünde Şili’de inanılmaz katliamlar başladı. Ülkenin devrimci insanları, aydınları, sanatçıları bir bir yok edildi. Türkiye’de bu olayın ilk yankılı tepkisini Şili’de Av(1975) adlı oyunu ile Orhan Asena gösterdi. Aynı yıl oyunu Dostlar Tiyatrosu’nda Genco Erkal sahneye koydu. Asena hızını alamadı; ikinci oyun olarak Ölü Kentin Nabzı’nı yazdı.(1978) Bu oyunu da İstanbul Şehir tiyatrolarının genel sanat yönetmenliği dönemimde repertuara aldık ve Oben Güney tarafından sahneye kondu.(1979)
Her iki oyun da büyük ilgi görmüştü.
Geçtiğimiz dönem İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Marco Antonıo De La Parra’nın yazdığı, Yıldırım Fikret Urağ’ın sahneye koyduğu Günlük Müstehcen Sırlar yorum ve oynanış açısından olağanüstü ilgi gördü.
Nazım Hikmet’in büyük dostu Pablo Neruda’nın ülkesi sanat ve edebiyat alanında önemli yazarlar yetiştiriyor. Bu dönem ramp ışıklarına giren Antonıo Skarmeta’nın yazdığı Ragıp Yavuz’un başarıyla yönettiği Ateşli Sabır(Postacı) büyük ilgiyle izleniyor.
Ülkesinin geleneğinde olan, insanı anlatma ve yorumlama özelliği ile dikkati çeken yazar bu çok ilgi çekici oyunuyla Şili’nin sosyopolitik haritasını çiziyor.
Oyunun kurgulandığı sahne tasarımı; son yıllarda birbirinden başarılı çalışmaları gerçekleştiren Barış Dinçel’in çizdiği öznel mekanında geçiyor. Ragıp Yavuz’un başarıyla yönettiği oyunun rolleri dört temel kişi tarafından paylaşılmıştı. Şili’nin simgesi olan ünlü şair Neruda’yı Levend Öktem, rolünü olağanüstü yorumladı ve aynı güzellikte kompozisyon olarak çözümledi. Mario rolünde Mert Turak postacıyı görsel güzellikte ve inanaılmaz başarıyla sergiledi. Rosa’da Ayşegül İşsever düşle gerçeği başarıyla çizdi. Anne’de Derya Çetiner sağduyulu bir halk kadın karakterini olabildiğince güzel yorumladı. Yasemim Gezgin’in koreografilediği izdüşümlerde Derya Keykubat, Derya Yıldırım, Cihan Kutaran, Hamit Erentürk oyunun düşsel yönünü simgeledi. Aziz Çalışlar’ın çevirisini yaptığı oyunun, Canan Göknil giysi, Kemal Yiğitcan’ın ışık tasarımı oyuna görsel zenginlik kattı.
Hayati Asılyazıcı
hayatiasilyazici@yahoo.com
Alıntı: Aydınlık Gazetesi
Son Güncelleme: Perşembe, 15 Kasım 2012 19:50
