Biri Hiçbiri ya da Hepsi
Oyun, 1–2 Kasım 2010 tarihlerinde saat 20.30’da, 10–24 Kasım 2010 tarihlerinde saat 11.00’de Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde seyredilebilir.
Farklı Olanlar ve Farklı Gelişenlerle Tiyatro Projesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Çocuk Tiyatrosu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Özürlüler Müdürlüğü Rami Özürlüler Merkezi işbirliğiyle yürütülen ortak bir sanat ve sosyal yaşam projesidir. Proje; “farklı olanlar ve farklı gelişenlere”’ sanatın ve tiyatronun iyileştirici gücünü kullanarak yeni bir alan oluşturmak için planlanmıştır.
Birlikte üretebilmek, “farklı olmak”la ilgili söylemek istediklerimizi tiyatro aracılığıyla ifade etmek, ürettiklerimizi seyirciyle paylaşmak, mümkün olduğunca çok sayıda çocuğa, gence, aileye, kuruma ulaşmak ve birbirimize yaşayabilmek için daha çok yer açmak istiyoruz.
Engelli gençlerin İBB Şehir Tiyatroları’nın profesyonel oyuncularıyla birlikte sahne alacağı Yonca İnal Eğilmezbaş’ın yazıp, yönettiği Biri Hiçbiri ya da Hepsi oyunu Kasım ayında ücretsiz olarak sahnelenecek. Oyun, 1–2 Kasım 2010 tarihlerinde saat 20.30’da, 10–24 Kasım 2010 tarihlerinde saat 11.00’de Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde seyredilebilir.
Müziğini Deniz Noyan’ın, sahne tasarımını Ayhan Doğan’ın, kostüm tasarımını Zuhal Soy’un, ışık tasarımını Vahit Geyik’in, efekt tasarımını Umut Yüzbaşıoğlu’nun, koreografisini İbrahim Ulutaş’ın, müzik direktörlüğünü Hüseyin Tuncel’in yaptığı Biri Hiçbiri ya da Hepsi oyunun süpervizörü Çiğdem Aydın, proje koordinatörü Gökhan Eğilmezbaş, İSÖM proje sorumluları Zübeyde Vural ve Songül Çoban, İşaret dili tercümanı Sema Çavuş.
Yonca İnal Eğilmezbaş’ın yazıp, yönettiği Biri Hiçbiri ya da Hepsi oyununda; Ömer Barış Bakova, Cem Kiremit, Barış Çağatay Çakıroğlu, Elif Doğanay, Nazan Yatgın, Tahir Varan, Burcu Çoban, Neval Kahraman, Deniz Yeşil Mavi, Şimşek Doğanalp, Hande Ören, Mehmet Tarık Kolcu, İbrahim Ulutaş, Arzu Singin, Eren Güngör, Çağlar Yavuz, : İlter Burak Kalay, Erkan Başyıldız, Hüseyin Tuncel, İsmail Akar, Edip Tüzgen, Murat Karakaş, Bayram Ali Engin rol almakta.
Oyun broşüründen…
Biri Hiçbiri ya da Hepsi Üzerine…
“Farklı Olanlar ve Farklı Gelişenlerle Tiyatro Projesi”, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Çocuk Tiyatrosu’nun çatısı altında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Özürlüler Müdürlüğü Rami Özürlüler Merkezi işbirliğiyle yürütülen ortak bir sanat ve sosyal yaşam projesidir. Proje; ‘farklı olanlar ve farklı gelişenlere’ sanatın ve tiyatronun iyileştirici gücünü kullanarak yeni bir alan oluşturmak için planlanmıştır.
Birlikte üretebilmek, ‘farklı olmak’la ilgili söylemek istediklerimizi tiyatro aracılığıyla ifade etmek, ürettiklerimizi seyirciyle paylaşmak, mümkün olduğunca çok sayıda çocuğa, gence, aileye, kuruma ulaşmak ve birbirimize yaşayabilmek için daha çok yer açmak istiyoruz.
“Biri Hiçbiri ya da Hepsi” adlı oyun bu projenin ürünüdür.
Salonda oyunun başlama gonglarını duyduğunuz, koltuklarınıza yerleşmeye çalıştığınız anlardan itibaren farklı hatta biraz sıra dışı bir durumla karşı karşıya kalacaksınız. Öncelikle oyunumuz bir çocuk oyunu olmakla birlikte 7 den 77’ye izlenebilecek bir biçimde kurgulandı. Ekibimizin farklı olmakla ilgili söylemek istediği sözler üzerinden, süreç içinde yazılmış bir metnimiz var. Projede yer alan herkes projeye en önemli prensibimiz olan 'gönüllülük' ilkesiyle dahil oldu. Sahnede çeşitli engelli gruplarından projeye dahil olan gençler, İBB Şehir Tiyatroları’nın profesyonel oyuncularıyla birlikte oynuyorlar. Oyunda bir ikinci dil daha konuşuluyor; işaret dili. Kendinizi işaret dilinin zengin görselliğinin içine bırakırsanız göreceksiniz ki anlamak hiç de zor değil, üstelik çok eğlenceli.
Sanatın iyileştirici gücüne hep inandım. Hayattaki en sarsılmaz inancım; ehil ellerde sanatın iyileştirici, onarıcı, öğretici, tamamlayıcı bir özelliği olduğu gerçeğidir.
Ekibimin yarısından çoğu ilk defa seyirci karşısına çıkacak. Elif hiç duymadığı bir şarkı ile dans edecek. Eren provaların başlarında duymakta zorlandığımız sesini seyirciye duyuracak. Şimşek bütün fiziksel zorluklara karşı büyük bir gayretle sürdürdüğü provaların sonunda seyircinin karşısında protez bacağıyla kanatlanacak ve kimse bunu anlamayacak bile. Arzu bütün utangaçlığını bırakıp, gülümseyecek oyun boyunca… Mehmet ezberini unutmayacak. Otizmin ince derin çığlığı Neval’in sesiyle bize; “Hangi birimiz diğeri değiliz?” diye soracak. Tahir sarsılmaz bir disiplinle duracak sahnede oyun boyunca. Cem, Down sendromlular için düşünülen, varsayılan her şeyi yıkacak, yerle bir edecek. İsmail, Bayram, Edip, Murat ilk kez bir tiyatro sahnesinde çalacaklar arkadaşları için…
Ve biz 'normal' sayılanlar; oyuncularım, İSÖM'ün eğitimcileri, tasarımcılarımız, sahne gerisinde projeye destek verenler, egolarından sıyrılıp, kendilerine ve ötekine yeniden bakmayı seçenler, hepimiz, bu gençlerin yanı başında soluk alıp vereceğiz oyun boyunca. Elimizi omuzlarından ayırmayacak, onlardan öğrendiklerimizi kalbimizden çıkartmayacağız.
Sormak istiyoruz: Birine mi yer var aramızda? Hiç Birine yer yok mu? Ya da Hepsine yer açmayı becerebilecek miyiz günün birinde?
Bizim için bu soruların cevabı açık, aslında hepimize yer var…
Dilerim oyunumuz bu alanda çaresiz kalmış herkes için bir um
ut ışığı olur.
İyi seyirler.
Yonca İnal Eğilmezbaş
Farklı Olmak Zenginliktir
Önce kavramsal bir giriş: İnsanlar; bedensel, zihinsel ve duygusal yönlerden eşit olmayan bir yapıya sahiptirler. Bu yüzden eşitmişiz gibi yapabilmek için iki tercihte bulunuruz: ya toplumsal çabalarla doğal eşitsizliği azaltırız ya da bunun aksine, herkesi eşit olmayan niteliklerine göre ödüllendirmeye veya cezalandırmaya çalışırız. Geleneksel aydınlanma düşüncesi, insanın sosyal, aktif ve akıl / mantıkla davranan bir varlık oluşunun altını çizerken, bireyleri yapan-eden- kendi hayatını yöneten bir insan olarak değerlendirir.
Bu düşüncede birey, akıl ve mantıkla tanımlandığı için insanî değerlerden arındırılmıştır. Ağlamak, zorluklar karşısında yenilmek, yanlış kararlar vermek, bir matematik problemini çözememek, bir mesafeyi belli bir sürede yürüyememek gibi gayet insana özgü durumlar zayıflık, yetersizlik, “normal dışılık” olarak algılanır olmuştur. Bireyler kimliğine, ekonomik, sosyal ve kültürel düzeyine, bedensel bütünlüğüne, cinsiyetine ve tercihlerine göre farklı grup ve sınıflara bölünürken, bünye ve zekâlarına göre bilimsel bir sınıflamaya indirgenirken aynı zamanda “şeyleştirmeye” tâbi tutulmuşlar, deli, hasta, engelli, dezavantajlı vb. gruplarda toplanmışlardır.
Tüm bu kategorilere karşı çıkmak, insanı insan yapan özü görmekle mümkündür.
Çünkü her birey akıl ve mantıkla davranamayabilir, kendi hayatının yöneticisi olmayabilir ama her bireyin kimliği, kişiliği ve tercihleri vardır. Bu açıdan bakınca da farklı olmak, zaten insan olmaktır, zenginliktir.
Sonra tiyatroya ilişkin birkaç söz: Tiyatro hayatın tıpkısı değildir ama hayattan ayrı bir gösteri de değildir. Tiyatro eğlendirir, öğretir, eğitir ve eleştirir. Bunları yapabilmek için bazen gerçeği eğip büker, bazen abartır, bazen de gerçeği olanca çıplaklığıyla ortaya koyar, isteyen beğendiğini alsın diye. Tiyatro sadece verir. Kimi zaman duygu, kimi zaman düşünce, kimin zaman akıl, kimi zaman hoş birkaç saat… isteyen istediğini alsın diye. Bu hem sahne önünde böyledir hem sahne arkasında. Sahne arkasında ekip çalışması vardır; orada dayanışma, sosyalleşme, paylaşma, kıskançlık, kendini gösterme duygusu, gurur, başarı, onaylanmanın büyük hazzı yaşanır ve yine isteyen istediğini alır.
Derken “Farklı Olanlar ve Farklı Gelişenler”e ilişkin birkaç söz: İBB Şehir Tiyatroları’nın 96 yıllık birikimine bir de engellilerle profesyonel anlamda tiyatro çalışması yapmayı eklemek, başlangıçta sadece bir idealdi. Sonra bir fikre, derken titiz ve ayrıntılı bir çalışmaya, son olarak da içinde yer alan herkesi bir biçimde etkileyen, mutluluk kaynağı bir gerçeğe dönüştü. Çünkü, bu projede yer alan, emek veren, katkı sunan herkes bir farklı gelişendi.
Ve son söz: Bu oyunun hazırlıklarıyla geçirdiğimiz 6 aylık sürede hepimiz farklı açılardan geliştik, değiştik. Daha gözyaşlarımızı silemeden kahkahalara boğulduğumuz çok tuhaf anlar yaşadık. Bana öyle geliyor ki, çaycımızdan servis şoförlerimize, oyuncularımızdan yöneticilerimize, müzisyenlerimizden teknik ekibimize kadar hepimiz daha bir insan olduk, “iyi”leştik. Biz bu işi iyi ki yaptık ve siz de iyi ki izlemeye geldiniz.
Psikolog Çiğdem Aydın
Genel Sanat Yönetmenliği – 0212 455 39 00
Basın Halkla İlişkiler – 0212 219 10 78 / Faks: 0212 225 92 76
e-mail: basin.yayin@ibb.gov.tr web: www.ibst.gov.tr
Haber düzenleme: Tevfik Yalçın evetbenim
bilgi@evetbenim.com