Borusan Quartet Dünya Prömiyeri: Ağaçlar da Ağlar


http://www.sureyyaoperasi.org
 
BORUSAN QUARTET 
"AĞAÇLAR DA AĞLAR" Meliha Doğuduyal
 Dünya Prömiyeri
17.11.2014 Pazartesi, saat: 20:00
Süreyya Operası Sahnesi
DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
https://soundcloud.com/meliha-doguduyal/trees-cry-too-string-quartet-2014

Ağaçlar da Ağlar/Besteci Meliha Doğuduyal, Esen Kıvrak, Olgu Kızılay, Çağ Erçağ, Efdal Altun
"Ağaçlar da Ağlar", besteci: Meliha Doğuduyal,
Borusan Guartet: Esen Kıvrak, Olgu Kızılay, Çağ Erçağ, Efdal Altun

Borusan Quartet Konseri, Solist: Esen Kıvrak, Fora Baltacıgil, Olgu Kızılay, Çağ Erçağ, Efdal Altun-17.11.2014/Kadıköy Süreyya Operası/Görsel Tenise Yalçın evetbenim.com


Efdal Altun, Olgu Kızılay, Meliha Doğuduyal, Çağ Erçağ, Esen Kıvrak

Olgu Kızılay, Esen Kıvrak, Meliha Doğuduyal, Fora Baltacıgil, Efdal Altun, Çağ Erçağ

Esen KIVRAK, 1. keman
Olgu KIZILAY, 2. keman
Efdal ALTUN, viyola
Çağ ERÇAĞ, viyolonsel
Fora Baltacıgil, kontrabas

Antonín Dvořák, Edvard Grieg, Giovanni Bottesini yapıtlarından seçkilerin yer aldığı programda; Borusan Sanat'ın Borusan Quartet için sipariş verdiği  Meliha Doğuduyal'ın "Ağaçlar da Ağlar" adlı yapıtının dünya prömiyeri gerçekleşti. Yaylı çalgılar dörtlüsü Borusan Quartet, Fora Baltacıgil'in katılımıyla Süreyya Opera Salonu'nda sanatseverlerin yoğun alkışlarıyla izlendi.
 
Program:
Edvard Grieg:  1. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü, Sol minör, Op. 27
                           
Meliha Doğuduyal:  "Ağaçlar da Ağlar" (dünya prömiyeri)*
Antonín Dvořák:  Kontrbaslı Beşli No. 2 , Sol Majör, Op. 77
 
Giovanni Bottesini: La Sonnambula’dan Fantasia
 
*Bu eseri, Borusan Sanat, Borusan Quartet için sipariş vermiştir.
Biletler Biletix'ten satılmaktadır.
Bilet Fiyatları:

1. Kategori – 40.00 TL
2. Kategori – 30.00 TL
3. Kategori – 15.00 TL



 

Meliha Doğuduyal 
1992 tarihinde ‘The Mouldy Existence’ adlı bestesinin Hollanda’da bir televizyon kanalında yayınlannasından sonra, tanınmış Hollandalı besteci Theo Loevendie şöyle yazmıştı:“Ne kadar açık görüşlü, yeni fikirlere ne kadar açık. Bu tutumu eserlerinde son derece net. Çevresindeki yenilikleri geldiği müzik kültürüyle temasını kaybetmeden çalışmalarında nasıl özümsediği bu bestesinde daha da netleşmiş.”
 
Meliha Doğuduyal, hem besteci
olarak, hem piyanist ve doğaçlamacı olarak hem de disiplinlerarası etkinlikleriyle alanında önemli başarılara imza atmış bir sanatçıdır. Elsevier Hollanda’nın O’nu “Yaratıcı duygu ve düşüncelerle dolu üstün vasıflara sahip bir müzisyen” olarak adlandırması rastlantı değildir. Çünkü onunki gerçekten müziğe adanmış bir yaşam.  
 
Müziğe 3 yaşında babasıyla başlayan Doğuduyal, önce Belediye Konservatuarı’nda yarı zamanlı piyano öğrencisi olmuş, ardından M.S.Ü Devlet Konservatuarına girerek Metin Öğüt ile piyano, İlhan Usmanbaş ile komposizyon çalışmıştır. Aynı kurumdan doktoraya eş ‘Sanatta Yeterlilik’ derecesini elde ettikten sonra çalışmalarına Hollanda’da Lahey Krallık Konservatuarı’nın komposizyon bölümünde devam etmiştir. Theo Loevendie, Louis Andriessen ve Gilius van Bergeijk’in masterclass sınıflarında yeni besteleme teknikleri ve elektronik müzik üstüne araştırmalar yapmış,  Amsterdam “Bimhuis” de caz ve özgür doğaçlama kurslarına katılmıştır. 7 yaşında halka açık verdiği ilk solo konseri, 14 yaşında da İstanbul Oda Orkestrası’yla seslendirdiği Bach’ın piyano konçertolarıyla başlayan sahne etkinlikleri uluslararası düzeyde sürmeye başlamıştır artık. 
 
Bir yandan gerek solist, gerek oda müziği birlikteliğiyle konser salonlarında yer alırken, geniş bir müzikal yelpazeye yayılmış eserleri de pek çok saygın festivalde tanınmış müzisyenler tarafından seslendirilmekteydi. Besteci ve yorumcu olarak Hollanda, Almanya, Belçika, İsveç, Rusya, Litvanya ve Türkiye’de radyo ve televizyon programlarına çıktı. Müziğiyle 1997’de ve 2001’de Paris Unesco Uluslararası Besteciler Rostrumu’nda Türkiye’yi temsil etti. 2004’de 17. Avrupa Müzik Okulları Sempozyumuna besteci ve eğitmen kimlikleriyle Hollanda adına katıldı. 2007 yılında  İsveç'in Gotland Adası'ndaki ‘Visby Uluslararası Besteciler Merkezi’ tarafından “Artist in Residence” olarak davet edildi. Besteleri ISCM (uluslararası camiada en saygın müzik festivali) tarafından 2009-İsveç ve 2014-Polonya Dünya Müzik Günlerinde seslendirilmek üzere seçildi.  2012’de Türkiye-Hollanda ilişkilerinin 400. yılı kutlamaları dolayısıyla düzenlenen “Dutch Delight” etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiği 'Aynalar' başlıklı disiplinler 
arası yapımında, besteci-yorumcu-performans sanatçısı işlevleriyle her iki ülkenin çağdaş sanat çevrelerinden parlak eleştiriler aldı.  
 
Doğuduyal, 1979-1983 yıllarında İstanbul Belediye Konservatuarı’nda korepetitör olarak görev yapmış, 1984-1991 arası İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun müzikallerinde piyanist ve müzik direktörü olarak bulunmuş, 1983’den 1996’a dek MSGSÜ Devlet Konservatuarı’nda öğretim görevlisi olarak piyano, solfej ve armoni dersleri vermiştir. Sanatçı müzik üzerine yazdığı makalelerin bazılarını Yapı Kredi Sanat Dünyamız ve Hollanda ‘Hallo Media’ dergilerinde yayımlamıştır. 
 
“Meliha bana ilk bestesini çaldığında, kendi yazdığına kendi de şaşırmış gibiydi. Uzaklardan, bilinmeyen bir yerlerden gelmiş tınılardı duyduğu. Bu çok iyiydi. İyi bir besteci kendi yaratısına şaşırmalı. Çünkü müzik insanın ötesindedir. Bugün, Meliha’nın bütün o sonraki çalışmalarında hala aynı gizemi hissediyorum: bilinmeyen bir yerlerden gelme duygusu hala canlılığını koruyor benim için.”  
Prof. İlhan Usmanbaş

AḠAÇLAR DA AḠLAR
Yaylı kuartet için / 2014  / süre 12 <- >14 dakika
 
Metaforik Yaklaşım: ‘Kabuğu geçip içi görebilmek’
 
Siz baktığınızda anlamayabilirsiniz, cansız varlık sanırsınız. Ama ağaçların duymadığını, hissetmediğini düşünmeyin sakın. Ağaçlar canlı varlıklardır. Sever, mutlu olur, düşünür, neşelenir, hüzünlenir, acı çeker, ağlar. Bazen öyle ağlar ki çiçeklenir etekleri. 
 
Bir yarık, bir oyuk, çentikler, balta izleri…Her ağacın dinlemeye değer gizli bir öyküsü vardır. Hepsinin de dili ayrı.  Dilinden anlayan olsun ağaçlar neler söyler! Kimisi pütürlü, yamru yumru, kimisi ışıltılı, uzun boylu. Kabuğunu geçip içini görebilseniz anlatır size çektiklerini, yaşadığı zorlu kışları, taze baharları, kurak yazları, sevgiyi ve ihaneti… Siz yeter ki sabırlı olun, paylaşırlar sırlarını, fısıldarlar geçmiş yaşamlarını, gelişim serüvenlerini. 
 
Ağaçlar sevmeyi sevilmeyi çok iyi bilir. Önünüze çıkan bir ağaca sarılın çok bunaldığınızda… açar kollarını, dinler sizi. Kırgın, kızgın, öfkeli de olsalar, diyecekleri bir şey varsa da söylemez, susarlar. Dertlerinizi ağaçlara anlatın, yaprak verir sır vermezler rüzgâra. İlham verirler insanlara… yazarlara, ressamlara, aşıklara.
 
Evet ağaçlar canlı varlıklardır. Onların ‘cansız’ sınıfına ayırımı tamamen bizim zihnimizde 
olan bir ayırımdır. Ağaçlar gece ve gündüze göre, mevsimlere göre, ışığa ve ısıya göre, su durumuna göre, hatta insanların onlara ne şekilde davrandıklarına göre kendilerini değiştirirler. Buna bir tür etki tepki farkındalığı denebilir. Ya da ‘var olma içgüdüsü’ de diyebiliriz.  Sonuçta nasıl tanımlandığı farketmez, eğer her türlü farkındalığı canlılık ölçüsü olarak kabul ediyorsak o zaman ağaçlar da canlıdır ve ağaçlar da ağlar.
 
En son ne zaman sırtınızı bir ağaca dayayıp yalnızca ona baktınız? Yalnızca onu duyup, onu dinlediniz?
 
“Bir kimse ki hem içte görür, hem dışta,
  Bir başka görür, çılgınlardan başka,
  Bambaşka o göz, nasıl görür? Bak, iyi bak”
…. Mevlana
 
Eski çağların Anadolu’sunda ormanların, ağaçların, perileri olduğuna inanılırdı.  Bu güzel peri kızlarına Dryad denirdi. Bu periler ağaçların ruhları idi. Dryad’ların geceleri ağaçlardan ayrılıp el ele vererek halka oldukları ve ayışığında bir çelenk halinde dönerek dans ettikleri söylenirdi. Dryad’lar ağaçlarla beraber yaşar, ağaçlarla beraber can verip, ölürdü. Anadolu kaynaklı bazı efsaneler bu ağa&
ccedil;lar hakkındaki acıklı öyküleri anlatır. 
 
Ağaçların dilini sökelim!
 
Kavramsal İçerik: ‘Bilinçli Farkındalık’ 
 
Modern toplumlarda bireysel farkındalık beraberinde bencilliği de getirebiliyor. Kişinin kendisini giderek diğerlerinden üstün görmeye başlaması ve bu üstünlük inancının giderek ötekileşmeye ve nefrete dönüşmesi gözlemlenen bir durum. Bunu yaşamın her alanında görüyoruz. 
 
Her bireyin farklı olmayı arzulaması varlığını ortaya koymak içgüdüsü ile ilişkili bir mekanizma olabilir. Ama bunu başarabilmek için hiçbir değerin diğer bir değere göre daha tercihli durumda olmaması gerekir. Kişi kızgınlığı ve hırsı olmadan, ne kendini ispatlamak ne de karşındakini cezalandırmak gereğini duymadan kendi farkındalığını yükseltebilir ve yeni algılamalar, yeni duyumlar, yeni bir bakış hissedebilir. 
 
Her yeni bakış, her yeni gözlem yeni bir farkındalık yaratabilir. Gözlemi nasıl yorumladığımız önemlidir. Gözleyen ile gözleneni bir bütün olarak kabul ettiğimizde ‘öteki’ kavramı ortadan kalkacak ve nesnelerin ve ‘öteki’ olarak tanımlanmış olan dışımızdakinin kendiliği bilinebilinecektir. Ancak böylesi bir durum için birey kendini farklı düzeylerde geliştirerek yeniden kurmak, oluşturmak ve dönüştürmek zorundadır: bilgide, sezgide ve farkındalıkta.
 
Bütüncül düşünmemizi sağlamak için bilginin ve sezginin düzeyi ile birlikte farkındalığımızı da arttırmak zorundayız. Çünkü, farkında olmakla kendimizi değiştirir, egomuza tam olarak hakim olabiliriz. Farkında olmak demek an içinde yaşamak, kendi ile her an karşılaşmak, durumu olduğu gibi görmek demektir. Farkında olmak ikili karşıtları içeren düşünce sistemini (karanlık-aydınlık, iyi-kötü, doğru-yanlış, büyük-küçük, güzel-çirkin, canlı-cansız gibi karşıt kavramları) aşmak demektir. Farkında olmak demek herhangi bir konuyla ilgili herhangi bir şey duyduğumuz an hemen önyargı duvarlarını çekip o duvarların arkasına saklanmamak, etki-tepki mekanizmasının dışına çıkabilmek demektir. 
 
Yaşam içgüdülerle otomatik davranılarak yaşanmadığı, ona verilen değerin ölçüsünün ‘farkındalık’ olduğu algılandığında ve bu farkındalık ‘ya o -ya bu’ mantığından, ‘hem o –hem bu’ mantığı düzeyine dönüştürülerek yaşandığında, sorulan sorulardaki bilmeceleri de çözmek mümkün olacaktır. 
 
Müzikal Yapı:
Eser yarım ve çeyrek (komalı) seslerden oluşan 8 notalı bir dizi ve onun farklı ses alanlarındaki mikrotonal tını çeşitlemeleri üzerine kurulur. Bu dizi bazen makamsal, bazen pentatonik, bazen de alışılmadık ‘enigmatic’ bir karaktere bürünür. Yer yer çok katmanlı dokular içinde erir, yeri gelir yalın, tek başına kendine özgü belirli ses ve aralık düzeni içinde ortaya çıkar. Diziyi oluşturan seslerin dışında kalan diğer tonal unsurların ve birbirinden ayrı bağımsız parçaların seyre eklemlenmesi, dizinin yinelenen düzenini değiştirip-dönüştürerek onu yeniden kurulacağı bir yabancılaştırma sürecine doğru sürüklemeye başlar. Bu küçük parçaların değişik biçimlerde birleşmesiyle yeni dil ve anlatım öğeleri ortaya çıkar. Kontrast renklerin, zıt karakterlerin birbiri içine geçerek devam edişinin ardından eser başladığı noktaya geri döner… ama artık müzik (ve dizi) eski çizgisinde değildir.
Meliha Doğuduyal         


Esen Kıvrak, keman
1977 yılında Afyon’da doğan Esen Kıvrak, keman eğitimine 1988 yılında İzmir Devlet Konservatuarında Prof. Hazar Alapınar ile başladı. 1995 yılında dünyanın önde gelen müzik okullarından biri olan Viyana Müzik Akademisi’nde Prof. Josef Sivo`nun sınıfına kabul edildi. Aynı yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yılın sanat alanında en başarılı genci seçilip burs alma hakkı kazandı. Baden Devlet Operası,Viyana United Filarmoni ve Viyana Senfonietta gibi çeşitli orkestraların konser, kayıt ve turnelerinde görev aldı.
2001 yılında Viyana Müzik Akademisi Solistlik Bölümü’nde Lisans eğitimini bitiren sanatçı, Yüksek Lisans eğitimini 2006 yılında Prof. Michael Frischenschlager’in sınıfından en yüksek derece olan “Takdir ” ile tamamladı.Toronto Gençlik Senfoni, Ensemble Salieri, Concertante Wien,Viyana Gençlik Senfoni, İzmir Devlet Senfoni, İzmir DESO, Bursa Bölge Devlet Senfoni, İstanbul Şişli Belediyesi Senfoni,İstanbul Devlet Senfoni, İstanbul Senfonietta, Eskişehir Büyüksehir Belediyesi Senfoni, Çukurova Devlet Senfoni, Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or
kestrası gibi çeşitli orkestralar eşliğinde solist olarak konserler veren Kıvrak, birçok uluslararası organizasyonda Türkiye’yi temsil etti. 2005 yılında Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın ilk asil keman sanatçısı oldu.2006′da Lizbon Metropolitan Orkestrası’nda konuk başkemancılık görevine getirildi.

Halen Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Borusan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’ndeki görevini sürdüren Kıvrak aynı zamanda Viyana Senfonietta Orkestrası’nın başkemancılığını yapmaktadır.
Esen Kıvrak, Borusan Kültür ve Sanat tarafından kendisine verilen 1645 yılı, Nicola Amati yapımı keman ile çalmaktadır.
Alıntı:  http://sanatkop.com/index.php/esen-kivrak/


Olgu Kızılay, keman
1977 yılında İstanbul'da doğdu. Keman eğitimine, 1988 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı'nda Prof. Hazar ALAPINAR ile başladı. Öğrenciliği sırasında bir çok solo, oda müziği ve orkestra konserleri verdi. Fransa'da kurulan Akdeniz Gençlik Orkestrasına dört kez kabul edildi.
On yıllık eğitimini Prof. Hazar ALAPINAR ile tamamlayarak 1998 yılında pekiyi dereceyle mezun oldu. Aynı yıl, Yüksek Lisans eğitimi için,Fransa'da Strazburg Ulusal Devlet Konservatuvarı'nda Prof. Joshua Epstein'ın sınıfına kabul edildi. Buradaki eğitimi süresince okul orkestrası ve oda orkestrasının baş kemancılığını sürdürdü. 2000 yılında Master programında birincilik ve aynı yıl oda müziğinden Altın Madalya alarak mezun oldu.
2000 yılında Strazburg "Volutes" Oda Orkestrasının başkemancılığına getirildi ve Türkiye'ye dönene kadar bu görevi sürdürdü.
1999 – 2002 konser sezonlarında Strazburg Filarmoni Orkestrası, Mulhouse Senfoni Orkestrası ve Bas-Rhin Operasında misafir sanatçı olarak görev aldı.
2001'de Fransa Konservatuvarlar Arası Özel Juri'sinin yapmış olduğu sınavda Konsertist Diplomasını aldı. 2003 yılında Strazburg Ulusal Devlet Konservatuvarı'nın Doktora programından birincilikle mezun olan sanatçı, Fransa'daki eğitimi boyunca bir çok oda müziği konserleri ve çağdaş bestecilerin CD kayıtlarını yaptı.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, İzmir Devlet Senfoni, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, Bursa Bölge Senfoni Orkestrası, DESO ve İstanbul Senfonietta ile solist olarak konserler verdi. Şu anda yurtiçi ve yurtdışı konserlerini sürdüren sanatçı Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nda 2. Keman Grup Şefi ve Borusan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü üyesi olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Olgu Kızılay, Borusan Kültür ve Sanat tarafından kendisine verilen 1662 yılı Nicolo Amati yapımı kemanla çalmaktadır.
Alıntı: http://klasikkeyifler.org/turkce/Bios/olgubio.html


Efdal ALTUN, viyola
1970 yılında Ankara'da doğdu. 1992 yılında H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı Viyola Bölümü'nden Prof. Koral Çalgan'ın öğrencisi olarak pekiyi derece ile mezun oldu. 1990-1992 yılları arasında Azerbaycan Devlet Sanatçısı Server Ganiev'in kurduğu Ganiev Dörtlüsü'nün üyesi olarak birçok oda müziği konserinde görev aldı. 1990-1992 yılları arasında Anadolu Oda Orkestrası'nda Grup Şefi olarak birçok konserde yer aldı. 1992-98 yılları arasında Eskişehir A.Ü. Devlet Konservatuvarı Viyola Bölümünde Öğretim Elemanı olarak görev yaptı. 1999-2008 yılları arasında İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'nda Viyola ve Keman dallarında Öğretim Görevlisi olarak çalıştı.
Yurt içi ve yurt dışında, solist, oda müziği ve orkestra üyesi olarak çok sayıda konser veren sanatçının yer aldığı orkestralar arasında Akdeniz Gençlik (Fransa), Grup Şefi olarak Pommersfelden Senfoni (Almanya), Grup Şefi olarak Das Treffen Opera (Almanya), Makedonya Filarmoni, Uluslararası Türk Senfoni, İstanbul Devlet Senfoni ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası sayılabilir. A.Ü. Oda Orkestrası, Mersin Oda Orkestrası, Miam Oda Orkestrası, İstanbul Oda Orkestrası, Eskişehir Belediyesi Senfoni Orkestrası, Eskişehir Akademik Senfoni Orkestrası, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde solist olarak konserler verdi. 05 Aralık 2006 tarihinde İ.T.Ü. Vakfı'nın Burs Kampanyası için düzenlediği konserde, dünyaca ünlü keman sanatçısı Alexander Markov'la birlikte oda müziği konseri verdi.
2007 yılında Sanatta Yeterlik Diploması alan Efdal Altun 1997 yılından bu yana Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası' nda görev yapmakta, oda müziği çalışmalarına ise sürekli çalıştırıcılığını Alban Berg Kuartet üyesi olan Gerhard Schulz'un yaptığı Borusan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ile devam etmektedir.
Efdal Altun, Borusan Kültür ve Sanat Merkezi tarafından kendisine verilen 1725 Testore yapımı Viyola ile çalmaktadır.
Alıntı: http://www.klasikkeyifler.org/Turkce/Bios/efdalbio.html



Çağ Erçağ, viyolonsel
1986 yılında girdiği Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda, Jozsef Györfy ve Prof. Doğan Cangal'dan eğitim alan Çağ Erçağ, 1996 yılında pekiyi derece ile mezun oldu. Ardından, 1997'de Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda Araştırma Görevlisi olarak atandı. Daha sonra, yeni kurulan Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nın sınavını kazanarak 1999'dan 2004 yılına kadar bu orkestrada viyolonsel grup şefliği görevini üstlendi.

Öğrenimi sırasında Akdeniz Gençlik Orkestrası ile Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve Mısır gibi birçok ülkede konserler veren sanatçı ayrıca Lois Claret'in ustalık sınıfına katılma fırsatı buldu.

Daha sonra Gürer Aykal, Fazıl Say, Ayla Erduran, Ayşegül Sarıca, Robert Cohen, Aleksander Rudin ve Daniel Grosgurin gibi birçok ünlü sanatçıyla konserler veren Çağ Erçağ, Can Atilla'nın müziğini yaptığı Atatürk Belgeseli ve Fazıl Say'ın müziklerini yaptığı İyi Seneler filminin müziğinde solo viyolonsel bölümlerini seslendirdi. Ayrıca Fazıl Say'ın yapıtı Metin Altıok Oratoryosu'nun CD kaydında görev aldı.

Çağ Erçağ, 2007'de gerçekleştirilen 35. İstanbul Müzik Festivali'nde Borusan Oda Orkestrası eşliğinde verdiği konserin yanı sıra Kıbrıs Müzik Festivali, Eskişehir Müzik Festivali, Mersin Müzik Festivali gibi bir çok festivalde solist olarak yer aldı. Ayrıca Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İzmir Devlet Senfoni, Bursa Bölge Senfoni, Antalya Devlet Senfoni, Viyana Jeunesse Orkestrası ve Strazburg'da Şişli Belediye Orkestrası eşliğinde solist olarak konserler verdi.
Viyana'da Ablan Berg Kuartet üyelerinden Gerhard Schulz ile düzenli çalışmalarına devam eden Çağ Erçağ, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nda solo viyolonsel olarak görevini sürdürüyor. Şişli Belediye Orkestrası'nın Sanat Direktör'lüğünü yapan sanatçı ayrıca, 2002 yılında kurdukları dört viyolonselden oluşan Çellistanbul ve 2005'de kurulan Borusan Yaylı Çalgılar Dörtlüsü üyesidir.
Mimar – Fotoğraf sanatçıcı Ahmet Ertuğ, babası Prof Dr.Celal Ertuğ'un klasik müziğe olan sevgisi anısına Çağ Erçağ'ın çaldığı 1740 yılı Petrus Guarneri yapımı viyolonselin alımına katkıda bulunmaktadır.
Alıntı: Çağ Erçağ Fan Club/Facebgook/ http://www.facebook.com/group.php?gid=65685938008
(Arzu Miral – arzumiral@hotmail.com)



Fora Baltacıgil fotoğraf ve özgeçmişi. Borusan Quartet'in Süreyya Operası'nda gerçekleşen 17 Kasım Konseri kitapçığından alıntı.


Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim

tenise.yalcin@gmail.com
Bilgi: Meliha Doğuduyal
Haber İçerik: Biletix/ 
 http://www.biletix.com/etkinlik/RBIAP/ISTANBUL/tr

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir