Bandoneon sanatçısı, besteci, müzik ve tıp doktoru Ertuğrul Sevsay’dan aldığımız “Buenos Aires’ten hepinize selamlar” iletisini sizlerle paylaşıyoruz. Ertuğrul Sevsay’ın çok iyi bildiği tango konusunda ve tangonun merkezi Buenos Aires’teki son gelişmeler üzerine yaptığı gözlemler ve değerlendirmeler çok önemli ve o derece de yaşadığımız dünyadaki ülke kültürlerinin yok oluşlarındaki etkenin saptanması açısından örnek bir saptama…
evetbenim
Buenos Aires’te müziğin çok dışına uzanan tango kültürü can çekişiyor.
RICHMOND CAFE 2012
Sevgili dostlar,
Buenos Aires’ten hepinize selamlar. Toplu mailleri sevmem ama bu mesajı listemdeki Türkçe bilen herkese ulaştırmak istedim.
Bu mailimi Buenos Aires’e yaptığım bu ziyarette bana en çarpıcı gelen konuya ayırdım. Henüz geleli 6 gün olmasına rağmen tango kültürünün halktan kopmaya başladığını müşahede ettim. Buna bağlı olarak diğer adetler de yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutmuş. Örneğin 2 sene öncesine kadar acık olan pek çok cafe’nin kapandığını ya da pizzacı vs’ye dönüştüğünü gördüm. Eskiden sokaklarda devamlı tango duyulurdu. 1992-2010 arasında her gelişimde oturduğum Avenida Corrientes’te dışarıdan 24 saat (mübalağa etmiyorum) tango sesi gelirdi. Bazı radyo istasyonları günlük haberleri verirken arka fonda tango çalınırdı. Bu gelişimde ise ilk tango müziğini evvelsi gece davetli olduğum, yakında başlayacak olan Tango Festivalinin “sadece sanatçı ve gazetecilere açık” açılış töreninde duydum. Evet, yeni -özellikle gençlerden kurulu- tango grupları ortaya çıkıyor, tango akademileri acılıyor ama sokakta ve cefa’larda yaşayan tango artık yok. Züppe Viyana valsı gibi salonların ve konserlerin müziği olmaya başladı tango. Süpermarketlerden metroya kadar her yerde kalitesiz bir pop müziği çalıp duruyor. Arjantin gençliği enfes Arjantin kahvesi ve yanındaki medialunas yerine Starbucks kahvesini, vıcık vıcık yağa bulanmış Amerikan Donutlarini tercih ediyor. Bu durum çok üzücü. Buenos Aires’e gitmiş olanlar bilirler. Calle Florida denen yayalara ait caddede her dükkândan tango sesi gelir, sokaktaki müzisyenlerinde çaldıkları bu karışıma ilave olunca insan sarhoş olurdu. Klasik tangoya karşı çıkan “Gotan” müziği bile yok olmuş.
RICHMOND CAFE 2010
Size buradaki Richmond Cafenin 2010 ve 2012 senesinde (yani bu ziyaretimde) çektiğim resimlerini gönderiyorum. Bakin ne halde. Operanın (Teatro Colón) arkasındaki Café Petit Colón kapanmış, içinde belki bir düzine tango aranjmanı yaptığım Premier Café “Kentucky Pizzeria” haline dönüştürülmüş, her zaman oturduğum köşedeki masanın yerine ayakta pizza yemek için standler kurulmuş. Siyah ceket papyon giyen garsonların yerini uydurma beyaz önlükler giyen garsonlar almış. 60 küsur sene orada garsonluk yapmış arkadaşım José (su anda 84 yasında) dayanamayıp ağlıyarak terketmiş orasını. Yakında buluşacağız, bakalım neler anlatacak. Tüm şehri McDonalds, Starbucks Coffee, Subway, Benetton, Swarovsky vs. sarmış. Ucuz Amerikan kültürü her bir tarafa el atmış durumda.
1900 baslarında Yahya Kemal, Çengelköy, Vaniköy, Kandilli arasındaki farklar kayboluyor diye kıyametleri kopartırmış. Bir de bugünü görseydi. Dünyadaki bütün şehirler birbirine benzemeye başladı, nerede kaldı Çengelköy’le Vaniköy…
Tangonun sonu geliyor diyemem, yanlış olur. Zira başta Arjantinliler, dünyayı sarmış “tango tüccarları” bu konunun ne kadar para getirdiğinin çok iyi farkındalar. Mozart Avusturya için neyse tango da burası için o olmuş. Ancak görülüyor ki, müziğin çok dışına uzanan tango kültürü can çekişiyor.
Herkese en iyi dileklerimle
Ertugrul Sevsay
Ertuğrul Sevsay
Bandoneon sanatçısı, besteci, müzik ve tıp doktoru. İstanbul’da doğdu. Cemal Reşit Rey’le 10 yıl çalıştıktan sonra Viyana Müzik Üniversitesi’ni bitirdi. Başta Miami Üniversitesi olmak üzere (1992-2005) dünya çapında 50’den fazla müzik okulunda misafir hocalık yaptı. Yazdığı orkestrasyon kitabı pek çok ülkede kullanılmaktadır. 1990’dan beri Viyana Müzik Üniversitesi’nde görevli olan sanatçı bu okulda orkestrasyon profesörü olup aynı zamanda Cenevre Konservatuarı’nda da öğretim üyesidir.