“Chp ve Mhp, gönül rızası ile masaya oturdu” diyebiliriz. Yoksa, kendilerini o masaya oturmaya mecbur mu hissettiler? demek daha doğru..
Engin Demirkollu Sarıkartal
07 Haziran genel seçimlerinden hemen sonra Hdp’nin içinde bulunduğu hiçbir oluşumda yer almayacağını söyleyerek bütün koalisyon yollarını kapatan Mhp, 2002 yılındaki çıkışını tekrarlayarak Akp’nin bir kez daha tek başına iktidara gelmesine sebep oldu.
O günden bugüne ne değişti ki? Mhp; Akp-Chp ve Hdp’nin de katılımıyla oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu içinde yer aldı ve 04 Şubat 2016 da masaya oturdu. Mhp, eğer bugünkü tutumunu Haziran seçimleri sonrasında göstermiş olsaydı, 8 aydır devam eden kaos çoktan bitmiş olacaktı. Bunca şehit verilmeyecek, Rus uçağı düşürülmeyerek Rusya ile Türkiye karşı karşıya gelmemiş olacaktı.. Türkiye, son 14 yıldır ilk kez eline geçen çok önemli bir fırsatı Mhp sayesinde kaçırmıştır.
Terörün zirve yaptığı, katliamların arka arkaya yaşandığı, canlı bombaların patlatıldığı bir dönemde büyük Türk Milletinin temsilcisi olan Tbmm’nin; “Yeni Anayasa” yapmak üzere, iktidar partisi başkanlığında biruzlaşma komisyonu kurulması işine öncelik vermesi, bütün milleti şaşırtmıştır.
Gerçekten bu acele neydi?
Anlaşılan o ki, Akp ve Hdp milletvekilleri için bu masanın varlığı ölüm kalım meselesi haline gelmiş durumdadır. Biri “başkanlık” sistemine geçerek “Laik Atatürk Cumhuriyetini” yıkmak ve yerine din esasına dayalı yeni bir Türkiye Devleti kurmak hayali peşinde..
Diğerinin derdi“özerklik”. Bağımsız Kürdistan’a giden yolun açılması o masanın kurulmasına ve yeni anayasa’nın yazılmasına bağlı. Bu yeni anayasacıların bir de ortak emeli var, “Türk’lüğü ortadan kaldırmak”.. Bu sebeple de, bir an önce anayasa uzlaşma masasına oturmaya ve görüşmeleri sürdürmeye can atıyorlar. Ancak hem özel hem de, ortak emellerine ulaşmak için her iki partinin Chp ve Mhp’ye özellikle de, Chp’ye ihtiyaçları var.
Akp ve Hdp’nin neyin peşinde olduğu bilinirken milleti hayrete düşüren, Chp ve Mhp’nin bu masaya oturmak için hevesli görünmesi ve neredeyse değişmedik tarafı kalmamış mevcut anayasa için “Türkiye’nin 12 Eylül ayıbından kurtulması gerektiği” ifadelerine benzer bahaneleri öne sürmeleri oldu..
Masaya oturmamaları için yapılan onca uyarıya rağmen Chp, ilkesel olarak karşı olunan bir konunun bir kez tartışmaya açılmasıyla kaybetmeye de başlanacağını bilerek masaya oturdu. Mhp’de “bu komisyon ve meclis yeni anayasa yapamaz, ancak ve ancak anayasa değişiklikleri üzerinde çalışabilir” görüşünü savunmakla birlikte“Türksüz” bir anayasa yazmaya niyetli olanların masasına oturmakta sakınca görmedi.
Üstelik de, 14 yıldır darbe anayasası adıyla anılan delik deşik edilmiş anayasayı dahi tanımayan, işine gelen her yasayı fiili durum meydana geldikten sonra çıkaran bir iktidarın dayatmasıyla kurulan masaya oturdular.
Bu durumda “Chp ve Mhp, gönül rızası ile masaya oturdu” diyebiliriz. Yoksa, kendilerini o masaya oturmaya mecbur mu hissettiler? demek daha doğru..
Her iki parti de, masaya gönüllü oturdu ise, bu Türk Milletine yapılan büyük bir ihanettir. Milletin vekili olarak ettikleri “Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma, büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” yeminlerini çiğnemiş oldular. Türk Milleti bu ihaneti asla unutmayacaktır.
Vekillerin kendilerini masaya oturmaya mecbur hissetmelerini de mazur göremeyiz. Akp’nin özellikle Chp’yi masaya oturtmak için yaptığı kışkırtmalar herkes tarafından biliniyor. Chp’nin bu tür söylemlerin partiyi yıpratacağını, masaya oturmayarak darbe anayasasından rahatsız olmadığı gibi bir algının seçmeni olumsuz etkileyeceğini düşünmesi ve kendisini masaya oturmaya mecbur hissetmesi doğru değildir. Zaten Akp tam da Chp’nin böyle düşünmesini ve masaya oturmasını istiyordu. Oyununu böyle kurdu ve her iki partiyi ayni algı yönetimiyle o masaya oturttu…
16 Şubat 2016 da, yeni anayasa uzlaşma masası dağıldı. Sebep mi?
Sebep belli, Akp’nin öncelikli amacı “başkanlık sistemi”. Chp, iktidar partisinin bu amacını bilerek oturduğu masadan bu defa da, kendisini kalkmak zorunda hissetti. Masadan kalktı mı?, kalkmaya hazırlanıyor muydu? Bilmiyoruz ama, Akp’li komisyon başkanının masayı dağıttığı bir gerçek.
Chp masanın dağılmasına sebep olduğu için pişman mı? değil mi?..Bunu da tam bilmiyoruz. Seçmenler ve partililer Chp’nin bu çıkışından mutlu ve gururlu. Büyük bir tehlikenin şimdilik durdurulduğu düşüncesinde.
Ancak Halk Tv. de Uğur Dündar’ın sunduğu Halk Arenası’nda Chp Milletvekili Levent Gök “masadan biz kalkmadık” deyince hepimizin kafası karıştı… Galiba bu defa da, Akp’nin “masadan kalkan kaybeder, masayı deviren kaybeder” gibi tehditleri Chp’yi rahatsız etmeye başlamış. Beklentimiz şu ki; Chp yönetimi ve milletvekilleri bu onurlu davranışlarının arkasında dursunlar. Ve masanın dağılmasını sağlayan vekillerine minnettar.
Bu arada biz vatandaşlar olarak sakın ola rahata alışmayalım. Top yuvarlak denir ya, siyasette böyle bir şey olmalı. Yarına ne olacağı bilinmez. Bizlere düşen görev yeni bir anayasa yazılmasına karşı durmak, mevcut yasalarda gereken değişiklikler yapılarak, yasaları hukuk çerçevesinde uygulayacak güçlü bir iradeyi iktidara getirmektir.
Laik Atatürk Cumhuriyetinden, Vatanın ve Milletin Bölünmez Bütünlüğünden yana olan tüm demokratik kitle örgütleri ve yurttaşlar olarak bir araya gelmek ve tek amaçta güçlerimizi birleştirmek yaşamsal zorunluluktur..
Birlikte hareket etmenin gücünü Artvin’deki kenetlenmede görüyoruz…
Engin Demirkollu Sarıkartal
http://ulusalyol.net/chp-ve-mh