Doğunun İlk Opera Bestecisi ÜZEYİR HACİBEYLİ ve KÖROĞLU

Doğu’nun İlk Opera Bestecisi

ÜZEYİR HACİBEYLİ ve “KÖROĞLU”

                                          Hayati Asılyazıcı

                                          ———————

      I.İstanbul Uluslar arası Opera Festivali’nin genel olarak başarı düzeyi yükselen bir opera festivali oldu. TÜRKSOY’un, opera gösterimi, renkli ve başarılıydı. Azerbaycanlı besteci Üzeyir Hacibeyli’nin “Köroğlu” operası, I.Opera Festivali’ne renk katmakla kalmadı, özgün örnek olması bakımından da olağanüstü ilgi gördü. Üzeyir Hacibeyli, Doğu’nun ve Türk dünyası’nın çığır açan opera ve operet bestecisi olması nedeniyle, Hacibeyli’nin ayrıcalığına, kısa da olsa göz atmamız gerekiyor. Üzeyir Hacibeyli (1885-1948), ilk Türk dünyası’nın opera bestecisidir. İlk operası, mugamlar üstüne gerçekleştirdiği Fuzuli’nin “Leyla ile Mecnun”operası (1907), “Şeyh Sen’an” (1909), “Rüstem ile Zöhrab” (1910), “Şah Abbas ve Hurşit Banu” (1912), “Harun ile Leyla” (1915), “Köroğlu” (1936) ve tamamlayamadığı “Firuze” operasıdır. Yine ilk operet bestecisi olarak Üzeyir Hacibeyli’yi görüyoruz: “Er ve Avrat” (1910), “O Olmasın Bu Olsun” (1911), “Arşın Mal Alan” (1913).

      Köroğlu destanı, Doğu halklarının sözlü edebiyatının çok önemli yapıtlarından biridir. Ülkemizde olduğu kadar, Azerbaycan kültüründe ayrıcalıklı yeri bulunmaktadır. Bizde “Köroğlu”  destanı üzerine, biri Pertev Naili Boratav’ın, diğeri de İlhan Başgöz’ün “Köroğlu” destanı üstüne incelemeleri bulunmaktadır. Üzeyir Hacibeyli’nin çok önemli operası olarak nitelediğimiz “Köroğlu”nun librettosunu M. S. Ordubadi ve G. İsmayılov ikilisi tarafından yazılmış, “Köroğlu” destanının edebiyat yapıtı olarak önemli bir yeri bulunmatadır. Ayrıca ideolojik ve estetik yönleriyle de nitelikli bir yapıttır. Üzeyir Hacibeyli, “Köroğlu” destanını operası için konu olarak almakla ilk kaynağı, çağdaş ideolojik, estetik açıdan yorumlamıştır. Operayı, edebi, dramatik yönleriyle işlemiş, 20.yüzyılda kalıcı bir opera yaratmıştır. Bir halk hareketi olarak bakıldığında; gözleri zalim Hasan Han tarafından çıkartılan seyis oğlu Rövşen, köylülerin desteğinde bağımsızlık için başkaldırıyor. Halk da ona Köroğlu adını veriyor. Konu geniş ve kapsamlı. Köroğlu’nun başkaldırışı da bir halk hareketidir. Operada, Üzeyir Hacibeyli konuyla örtüşen şiirleri ve şarkılarıhalka mal olan “Köroğlu” destanından ölümsüz bir opera yaratmıştır. Böyle bir operanın İstanbul Opera Festivali’nde oynanması büyük bir sanat olayıdır. Oynanışa gelince: Kolektif bir başarı vardı. Eflatun Neimetzade, “Köroğlu”yu büyük ustalıkla yorumlayarak sahneye koymuş. Çözümleyici bir sahneye koyuş ve yorum tekniği inanılmaz güzellikteydi. Sütlüce’deki Kongre Salonu’nda, ışık tasarımında sıkıntı yaşanmasına karşın, aşılmış olması da bir başarıydı. Orkestra şefi Rauf Abdullayev’in yetkinliği orkestra ile bütünleşti. Sahne tasarımı, Savaş Camgöz’ün başarısını sergiliyordu. Mağara ve çimenlik sahneye sığdırılamadı. Kostümler de güzel tasarlanmıştı. Erkekler ve özellikle kadınlar korosu çok başarılıydı. Elnara Kerimova başarılı bir koro şefiydi. Mehmet Balkan’ın, operanın konusuna uygun koreografisi ve (İDOB) dansçıları güzellik kattı gösteriye. Solistler, operanın kolektif başarılarında büyük katkı sağladılar, özellikle kadın solistler. Görülmesi ve oynanması gereken olağanüstü başarılı bir yapım “Köroğlu” operası. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir