Kur’an-ı Kerim’de Sanat ve sanatçı
Tevfik Yalçın
evetbenim@gmail.com
Ülkemizde son iki yıl içinde sanatseverleri, sanatçıları üzen önemli bir çok olay oldu. Bunları anımsarsak; Kars ilimizde dikilmek istenen “İnsanlık Anıtı” nın “ucube” nitelemesiyle yıktırılması; en acı verenlerindendi.
Son günlerdeki diğer önemli olay; ödenekli tiyatrolara karşı siyasal erk ve onun destekçilerinin “Özelleştirme” tehdit ve karşı duruşları gösterilebilir. Bu ve benzeri olaylarda sanatçı-siyasal erk çekişmesinde yine her zaman olduğu gibi kimi çevreler “mazlum”u oynamaya; taban dinamiklerinin ortak paydasını oluşturan gelenek, örf, adet ve inanç sitemlerine dayanarak birer teoloji uzmanı yaklaşımını da hissettirerek söylemlerde bulundular…
Bundan yaklaşık otuz-otuz beş yıl önce Tiyatro sanatçısı ve sahibi Nejat Uygur; Ankara’daki bir turnede tiyatrosunun başına “DEVLET” sözcüğünü ekleyerek “Nejat Uygur Özel Devlet Tiyatrosu” tabelasını tiyatronun kapısına asar. Asar da onun asmasıyla bu iş böyle olmaz. Polis hemen olaya el koyar ve tabeladan “Devlet” sözcüğünün çıkarılmasını ister.. Bu olayda kazanan taraf polis olur. O gün için traji komik olan bu olay bugün için siyasal erkin çözüm dayatması ve tiyatro tercihi olarak yaşama geçirilmeye çalışılmaktadır. Gerekçeler sıralandığında da dünyanın hiçbir yerinde devletin tiyatrosu olmadığı yalanı halkın gözünün içine baka baka söylenir. Ne var ki sanatçı ve tiyatro konusunda uzmanlar bu yalanı; ülkeler, devlet tiyatrosu sayıları, yapılan parasal yardım tutarlarını da belirterek halkın doğru bilgilenmesini sağladılar.
Yine bu kimi çevreler: Mazlum olarak oyunların “cinsellik” içerdiğini, edebe uygun olmadığı vb. savları ileri sürdüler. Her sanat yapmak isteyen insan ve sanatçılar bilir ki İnsan duygusundan utanarak, düşüncesinden korkarak ve kaçarak sanat yapamaz ve sanatçı olamaz… Yine bu kimi çevreler bilir ki: Sanatta, bilimde, tıpta ayıp aranmaz.
Müstehcenlik konusunun gündeme gelmesi olayların gelişmesiyle anlaşıldı ki İskender Pala’nın, seyretmediği İBB Şehir Tiyatroları’nın “Müstehcen Sırlar” oyununa ilişkin görüşlerine dayanmaktadır. Sanatta ne kadar müstehcenlik olabilir? Bize göre tam teşekküllü bir hastanede tedavi için ne kadar varsa ondan çok değildir…
Özelleştirme olaylarının başlamasından ve bu konudaki girişimlerin tasarıdan uygulama evresine geçmek üzereyken ilk aldığım önlem; özelleştirme konusuna ilişkin bir arşiv oluşturmaktı. Daha sonra da bilgisayar hizmeti aldığım kuruluşa gidip “Darülbedayi” internet adresini satın almaktı. Ancak bu isim 2011 yılında bir başkası tarafından “com – org – net” uzantıları ile alınmıştı. Bu kez ben de www.darulbedayitiyatro.com site adını aldım. Doksan yedi yıldır yaşayan ve Savaş Dinçel’in, emekli olurken söylediği; "Ben "Şehir Tiyatroları" na 1962'de girdiğimde arkamda "48" yılı vardı bu kurumun…Şimdi "90" yıllık bir geçmişi var ve ben bu işe iyice karışmışım galiba. Bu "90 Yıl" da o kadar çok şey oldu ki… Başardığı ve zaman zaman başaramadıklarında benim de payım olduğunu düşünüyorum. Ama sevgili Cumhuriyetimizden daha yaşlı bu kurumun ellerinden öperim." sözlerini de anımsatarak bu kuruluşun yitip gitmemesi için yapabileceğim başlangıç olarak bu kadardı. Gelecekte ülkemin sanatçıları, sanatseverleri bu adın altında toplanıp, yapılması gerekeni yapacaklardır. Ayrıca yaklaşık üç aylık gazete taramalarında gördüm ki bu konuda topluma demeç verenler işin “rızık” ve kutsallık yönünü de görmezden geliyorlar ve tam karşıt olarak söylemlerinin ve karşı duruşlarının arkasında neredeyse bu hakkı sanata karşı durmada Tanrı buyruğu gibiymiş gibi kıvamında ve edasında dillendiriyorlardı.
Önce internet araştırmasında “sanat ve sanatçı konusunda” dinsel yaklaşımları araştırdım. Aman Allahım! Olay tam bir çözümsüzlük… Kuran’daki ayetlerin bile farklı çevirileri, bu çeviri nedeniyle anlam kaymaları, olayın “mezhepler” yaklaşımı boyutunda ise insanı çıldırtacak söylemler bulunmaktaydı…
Son çare ve doğru yol olarak konunun açıklanmasını ve sorumuzun yanıtını TC. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığına sormakta bulduk.
Başkanlığa ve Din İşleri Yüksek Kuruluna gönderdiğimiz ileti yazımızda:
“Sayın, Prof.Dr. Mehmet Görmez
TC Diyanet İşleri Başkanı
Değerli başkanım,
Bir araştırma yazımda kullanmak amacıyla konuda belirttiğim: "Kutsal Kitabımız Kuran'ı Kerim' de "Sanat ve sanatçı" konusunda var olan ayet ve sureler hakkında bilgi isteği " hususunda yardımcı olacağınızı umut etmekteyim.
İnternette yaptığım araştırmalardan; çok bilinen konularda bile çeviri tercihleriyle belirgin görüş farklılıkları ve anlam kaymaları bulunmaktadır. Sizlere başvurmamın temel nedeni budur.
Görevlendireceğiniz Başkanlık Yetkin Elemanlarının beni bu konuda aydınlanmamı sağlamaları, mutlu edecektir.
Çalışmalarınızda başarılar diler, saygılarımı sunarım,”
Tevfik Yalçın
Yazımıza ilk gelen yanıtta; “sorumuzun incelendiği ve … Hac ve kurban konusundaki sorumuza iş yoğunluğu nedeniyle daha sonra yanıt verileceği….” Belirtiliyordu!?. Bu yanıtı alınca “bu konuda bir sorumuz olmadığını” belirterek; konuyu Başkanlığın, Teftiş Kurulu başkanlığına ilettik ve sonuçta bize istediğimiz yanıt geldi. Bu yanıtta:
T.C.
BAŞBAKANLIK
Diyanet İşleri Başkanlığı
Sayı : B.02.1.DİB.0.10-105-586 11.06.2012
Konu : Dini Soru
Sayın Tevfik YALÇIN
Site Genel Yöneticisi
e-mail : www.evetbenim.com
1. Başkanlık Makamına, ozelkalem@diyanet.gov.tr ve dinhizmetleri@diyanet.gov.tr adresleri üzerinden yönelttiğiniz, 23 Mayıs 2012 tarihli ileti, aynı gün Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Kurulumuz e-mail adresine ulaştırılmış olup; görevli personel, bir başka soru sahibine hitaben yazdığı, bu tür soruların Başkanlık Makamına değil de doğrudan Din İşleri Yüksek Kuruluna yöneltilmesi yönündeki iletiyi, zuhulen size göndermiştir. İlgili memur, bu hatası sebebi ile yazılı olarak uyarılmıştır.
2. Kur’an ve sünnette, doğrudan sanat ve sanatçı ile ilgili ayet ve hadisler yer almamaktadır. Ancak ele alınan konular münasebeti ile sanatla ilgili kelime ve kavramlar geçmektedir. Bunların belli başlıları aşağıda zikredilmiştir.
Ayetler:
Müminûn; 23/14: “Sonra bu az suyu ‘alaka’ haline getirdik. Alakayı da ‘mudğa’ yaptık. Bu ‘mudğa’yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir!”
Teğabun, 64/3: “Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak (ve belli bir amaç üzere) yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O’nadır.”
Tîn, 95/4: “Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.”
Neml, 27/88: “Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi geçerler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz o yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”
Secde, 32/7: “O ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı.”
Sebe’, 34/12-13: “Süleyman’ın emrine de, sabah esişi bir ay (lık yol), akşam esişi bir ay (lık yol) olan rüzgarı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de
T.C.
BAŞBAKANLIK
Diyanet İşleri Başkanlığı
Sayı : B.02.1.DİB.0.10-105-
Konu : Dini Soru
-2-
Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa ona alevli ateş azabını tattırırız.” “Cinler Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuzlar gibi çanaklar ve sabit kazanlar yapıyorlardı. Ey Davûd ailesi şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.”
Hadisler:
“Allah ( c.c.) güzeldir. Güzeli (güzellik ve estetiği) sever.” (Müslim, İman, 147; İbn Mace, Dua, 10)
“Kur’an- Kerim’i, (kıraat kurallarına uyarak) seslerinizle güzelleştirin” (Buhari, Tevhid. 2; Ebu Davud, Vitr, 209)
Bilgilerinizi rica ederim.
Zeki SAYAR
Başkan a.
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanvekili
Yanıtını aldık. Bu açıklama nedeniyle Başta T.C. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Mehmet Görmez ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum.
Alınan bu yanıttan sonra konu hakkında “ayet, sure ve hadislere ilişkin” bireysel yorum yapmak olası… Ancak bunu yapabilmek için en azından teoloji konusunda yetkin olmak birinci koşul. İşin bu yanını yetkin insanlarımıza bırakıyorum…
Güzel sanatların her dalında görev yapan ekmeğini kazanan, “rızkını” sağlayan insanlardan; Açlık, işsizlik gibi olumsuzluklarda yapıt vermesini isteyebilirsiniz… Bu bir resim, tiyatro oyunu, heykel, müzik yapıtı olabilir. Ancak bu isteğin dışında onlardan işsiz kalmalarını, aç kalmalarını isteyemezsiniz… Yapıtlarını beğenirsiniz beğenmezsiniz… Ancak bunu yaparken örf, adet, gelenek görenek vb. şeylere bağlayamazsınız. Bu sayılanların hiçbiri Allahın emirlerini üstünde değildir.
Son Söz olarak yinelersek: “ Kur’an ve sünnette, doğrudan sanat ve sanatçı ile ilgili ayet ve hadisler yer almamaktadır.”
Bilinmelidir ki “gerektiğinde mazlum, gerektiğinde mağrur” olanlar; Tanrı, tüm zamanın hakimiyetini kimseye vermemiştir. Osmanlı padişahlarına halkın hep bir ağızdan söylediği “Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var!” söylemi bu gün hiçbir siyasi erk sahibine söylenmemektedir.
Tarih boyunca bir çok siyasi lider, devlet kurucusu, bilim adamı, din adamı güzel sanatları, sanatçıyı korumuş ve kendileri de sanat alanında yapıtlar ortaya koymuşlardır.
Burada Mustafa Kemal Atatürk’ün sanat ve sanatçıya ilişkin sözlerini yeniden anımsatarak yazımızı bitirelim:
1)Bir millet sanattan sanatçıdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz.
2)Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
3)Hepiniz milletvekili olabilirsiniz… Bakan olabilirsiniz… Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz… Fakat sanatçı olamazsınız.
4)Sanatçı toplumda uzun çabalardan sonra alnında ışığı hisseden ilk kişidir
5)Yüksek bir insan topluluğu olan Türk milletinin tarihsel bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.
6)Bir millet ki resim yapamaz, bir millet ki heykel yapamaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapamaz; o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
7)Dünyada uygarlığa ulaşmak, ilerlemek, gelişmek isteyen her millet ister istemez heykel yapacak ve heykelci yetiştirecektir.
8)Müzik hayattır. Müzikle ilgisi olmayan yaratıklar insan değildir.
9)Memleketler çeşitlidir fakat uygarlık birdir.
10)Amacımız, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve onu aşmaktır.
11)Uygarlığın emrettiğini ve istediğini yapmak insanlık için elverir.
12)Eğitim bir milleti ya özgür, bağımsız,şanlı,yüksek bir toplum haline getirir,ya da köleliğe ve yoksulluğa sürükler
13)Bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın doğup yaşayabilmesi,o milletin özgürlük ve bağımsızlığa sahip olmasına bağlıdır.
14)Her ilerleme ve kurtuluşun anası özgürlüktür.
Saygılarımla,
Tevfik Yalçın
evetbenim
SÖZLÜK:
ZÜHUL ETMEK (Hukuk Terimi)
UNUTMAK, FARKINA VARMADAN YANLIŞLIK YAPMAK. HATÂ ETMEK. KASIDLI OLMADAN YAPILAN YANILGI, GEÇİŞ. UNUTMAK VE FARKINA VARMADAN YANLIŞLIK YAPMAK ŞARTIYLA YAPILAN SİGORTA.
teoloji
isim (l ince okunur) Fransızca théologie
isim Tanrı bilimi,
müstehcen
sıfat Arapça mustehcen
sıfat Açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız
"Müstehcen yayın."
edep -bi
isim Arapça edeb
1. isim Toplum töresine uygun davranma
"Olur şey mi bu, haydi edebinle çık git, çekil karşımdan!" – A. Ş. Hisar
2. İyi ahlak, incelik, terbiye
terbiye (I)
isim Arapça terbiye
1. isim Eğitim
"Hepsi de karşılıklı bir iyilik ve bir terbiyeden istifade etmekteydiler." – A. Ş. Hisar
2. Görgü
"Davudi sesi, şetareti, terbiyesi kendisini hem kadınlara hem erkeklere sevdirmişti." – A. H. Müftüoğlu
3. Bazı yemeklerin suyunu türlü yollarla koyulaştırma
4. Eti, pişirmeden önce çeşitli baharatlar, yağ, salça vb. şeyler içinde bir süre bekletme
5. Hayvanı alıştırma
"Sessiz sinema filminde bir yabani atın terbiye sahnesi gösteriliyordu." – F. R. Atay
Sosyal Medya'dan15 Aralık 2017 tarihinde merhum Tevfik Yalçın'ın köşe yazısına gelen yorumlar: