Nazım Hikmet in Kuva-yı Milliye Destanı

Nazım Hikmet in Kuva-yı Milliye Destanı

Hayati Asılyazıcı

Türk Edebiyatı’nın, şiirinin dünyaca ünlü sanatçısı Nazım Hikmet, çağımızın ve toplumumuzun şairidir. Dünyanın saygın şairleri arasında adı anılır. Ülkemizde yasakken o, dünya şairleriyle birlikte ününe ün katıyordu. Mayakovski, Yesenin, Neruda, Aragon gibi dostları ve onu seven şairlerle birlikte oluyordu.

1938 Cumhuriyetimizin kurucusu ve Kurtuluş Savaşı’nın baş kahramanı ulu önder Atatürk’ün aramızdaki son yılıydı. Hastalığının ağırlaştığı bir sırada Nazım Hikmet gerçeklerle bağdaşmayan yasal tutanağı bulunmayan gerekçeyle tutuklanıyor. Önce Çankırı Hapishanesi, daha sonra Bursa Cezaevi’ne gönderiliyor. Kemal Tahir, Çankırı Hapishanesi’nde N. Hikmet’i tanıyor. Bursa Cezaevi’nde Orhan Kemal büyük şairimizle birlikte aynı cezaevini paylaşıyor. Bir de aralarında genç Balaban vardır. Ressam Balaban. Balaban resmin ilk basamaklarını Nazım Hikmet ile tanıyor. Bursa Hapishanesi’nden Mektuplar, Nazım Hikmet’in şiirine estetik katıyor.

‘ATEŞİ VE İHANETİ GÖRDÜK’
Memleketimden İnsan Manzaraları ve ardından Kuva-yı Milliye Destanı yani Kurtuluş Savaşı Destanı’na (1949) Bursa Cezaevi’nde yazmaya başlıyor. 1950’de DP iktdarının genel affı nedeniyle genel aftan yararlanıp özgürlüğüne kavuşuyor. Benzersiz bir Kuva-yı Milliye Destanı’nı 1951’de tamamlıyor. Bu epik destan Atatürk’ün büyük nutkundan sonra Kurtuluş Savaşı’nı olağanüstü güzellikte anlatan bir destandır. Nazım Hikmet bu destanı yazarken büyük Nutuk’tan yararlanıyor.

YENİDEN KUVA-YI MİLLİYE Tiyatro 2000 her pazartesi saat 20.00’de Ortaoyuncular’ın Ses Tiyatrosu’nda izleyiciyle buluşuyor. 10 Kasım 2014 Pazartesi saat 20.30’da Mecidiyeköy Trump Tower’da Kuva-yı Milliye Destanı Atatürk’ün anısı için oynanacak. Şimdi büyük Nutku, Kuva-yı Milliye Destanı ile Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni yeniden okumanın, tekrar tekrar okumanın zamanıdır. Türkiye’yi karanlıklara sürüklemek isteyenlerin, PKK’nın yeniden ortaya çıkarak güzel yurdumuzda terör estirmesi bu konuda iktidarın iktidarsızlığı ortada dururken; Cumhuriyetçiler, Atatürkçüler, solcular, sanatçılar, aydınlar, tüm yurtseverler için yeniden Kuva-yı Milliye- Kurtuluş Savaşı günleri başlamıştır.

Tiyatro 2000’in N. Hikmet’in Kuva-yı Milliye Destanı’nı oynayan ve olağanüstü yorumlarıyla bu epik destanı doruğa taşıyan oyuncuları selamlıyorum. Tamer Levent, Mehmet Ali Kaptanlar, Nişan Şirinyan, Yurdaer Okur, Cenk Sözeri, Efe Tunçer, Devrim Evin ve Zeliha Berksoy. İşte şimdiki Kurtuluş Savaşı Destanı’nın kahramanları… Cumhuriyetimizin rengi ve sesi ünlü besteci Muammer Sun’un müziği,destana büyük katkı sağlıyor. Türkiye’miz büyük bir kargaşa içinde ‘ateşi ve ihaneti’ yenidengörmeye başladı.

Sahne ve giysi tasarımı Gökhan Yücesal, ışık tasarımını Yakup Çartık, müzik yönetmeni İlteriş Sun ulusal ve evrensel düzeydeki Kuva-yı Milliye Destanı’nı tüm festivallere taşınabilir niteliktedir. Cezaevi’nde böyle bir destanı yazmaya başlayabilen Nazım Hikmet’in ne kadar büyük bir yüreğe sahip olduğunu yurduna ve insanlarına bağlılığını her zaman belli eden bir şairi aftan yararlanarak çıkışında askere alınmak istenmesi bir şube başkanını sadece ayıbı değil ihanetidir. Nazım’dan özür dileyen ve ona sevgisini ileten Orgeneral İlker Başbuğ’u da buradan selamlıyorum…

Hayati Asılyazıcı
Aydınlık Gazetesi (alıntı)
Pazar, 09 Kasım 2014 04:18

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir