REFİK DURBAŞ
YER: BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ
Refik Durbaş; dostları ve sevenleriyle buluştu
30 Nisan saat 20.00de; dostları, sanatçılar, Refik Durbaş’ın şiirlerini okudular, şiir anlayışını ve yazın yaşamını anlattılar. Sadık Gürbüz; sazıyla geceye renk kattı. Gece; 1884 Eğitim ve Kültür vakfı ve Barış Manço Kültür Merkezi İşbirliği ile yapıldı. Gecenin sunuculuğunu ve şiir okumaları; değerli iki Tiyatro sanatçısı Tilbe Saran ve Cüneyt Türel Yaptı.
Geceye Katılan konuşmacılardan Doğan Hızlan; “Refik Durbaş’ın şiir anlayışını; gözlem yeteneğinin sonucunda, sokaktaki insanın bize gösterilmesi, farkında olmamızı sağlamasının, sosyal konulara yaklaşımını ve bu konudaki ustalığını “Kehribar şiiri, Çırak Aranıyor, Bir Matbaacı Çocuk, Şiirle Günlük Nasıl Yazılır” şiirlerini öne çıkararak anlattı. Doğan Hızlan’ın yaptığı bu konuşma; Refik Durbaş gecesinde, bir eleştirinin ötesinde her yönden, özellikle; şairin; şiirleri, yaşamı ve edebiyattaki yerini belirlemesi açısından çok yararlı örnek bir konuşmaydı.
Daha sonra yapılan konuşmalarda; Özellikle Refik Durbaş’ın şiirlerindeki dönemler, yazın yaşamına geçişi ve geldiği noktanın anlatımıyla birlikte; dost, ağabey Refik Durbaş’ı anlatmaları bir otak payda oluşturdu.
Gecenin en ilginç ve anlamakta zorluk çekilen konuşması ( buna şiir okuma) da diyebiliriz; Cevat Çapan’dan geldi. Cevat Çapan; bir yabancı şairin çeviri şiirini geceye getirmişti. Bu şiir hepimizin Şarlo olarak bildiğimiz (Charlie Chaplin) için yazılmış bir şiirdi. Uzun bir şiirdi ve kağıttan düzgün okunmuyordu!? Şiir uzadıkça “Bu şiirin; Refik Durbaş ve edebiyat gecesi ile ilişkisini kurmakta zorluk çekiyorduk ki; şiirin son mısrasının konuyla ilgili olduğu ortaya çıktı. Beklenen; bu gecede Çevat Çapan’dan daha bilimsel ve bu çok özel konuya uygun bir konuşma olmasıydı, olmadı…
Eray Canberk; geceye katılamadı. Bir menüsküs ameliyatı geçirmiş olduğunu; geceye gönderdiği yazılı metinden anladık. Çok içten, sıcak, güzel bir yazı hazırlamış. Eray Canberk’in gecede olmaması elbette bir noksanlıktı ama, o güzel yazısıyla; biz onu içimizde, bizlerle birlikte hissettik… Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz…
Bize bu güzel geceyi sunanlara, konuşmacılara, 1884 Vakfına, Barış Manço Kültür Merkezi Yönetici ve çalışanlara, geceye katılan sanatseverlere teşekkür ediyoruz. Teşekkürün en büyüğü de Şair-Yazar Refik Durbaş’a… Sonsuz esenlik dileklerimizle; Ustamızdan yeni şiirler bekliyoruz…
Şair Eray Canberk’in geceye gönderdiği yazısını burada yayınlarken; esenlik dileklerimizle sonsuz teşekkür ediyoruz.
Tevfik Yalçın evetbenim
Sevgili refikim Refik,
Bundan 45 yıl kadar önce seninle tanıştığımızda ikimiz de çiçeği burnunda birer genç şairdik. Dem geçti, devran döndü dostluğumuz mayalandı. İçtiğimiz su zaman zaman ayrı gitti ama içtiğimiz rakı ayrı gitmedi.
Bir şiirinden ötürü sana “Mecnun Refik” diye ad taktığımı bilirsin. Bu ad sanıyorum ikimizin mahremiyetinde kaldı; belki bir iki yakın arkadaşımız biliyordur. Bir Umuttan Bir Sevinçten başlıklı toplu şiirler kitabını sen de bana bir nazire olarak “Elma dalda asılsın / mecnun Eray nasılsın!” diye imzalamıştın. Bugünkü gibi gözümün önünde; bir vapur çıkışında Sirkeci’deki Kadıköy iskelesinde ayaküstü imzalamıştın kitabını. Kitaba baktım, tarih 27. 2. 1984’ü gösteriyor…
Biliyorsun, ben dostlarıma genel olarak “muhterem” diye seslenirim. Menzil adlı kitabını da sen bana “Sevgili Kardeşim Eray Canberk’e sevgiyle, muhabbetle… muhterem” diye imzalamışsın. Tarihini sorarsan: Aralık 92…
1960’lı yılların ortalarında, Cağaloğlu’ndaki Şeref Efendi Sokak’ta can arkadaşımız Mustafa Öneş’in ağabeyi Ali Avni Öneş’in küçücük bir bürosu vardı, hatırlarsın. Çoğu akşamüstleri orada toplanır söyleşirdik.
Yıl 2005 olmalı. Sen, ben ve Erdal Alova Bostancı’da, müdavimi olduğu küçük meyhanede öğle vakti Selahattin Hilav ağabeyle buluşmuş, tadına doyulmaz bir masa sohbeti yaşamıştık.
Bu iki anıyı neden tazeledim? Hem şimdi aramızda olmayan iki sevgili ağabeyimizi anmak ve hem de bu iki anı arasında geçen zamanı sana hatırlatmak istedim. Bu zaman dilimi içinde kim bilir daha ne çok ortak anımız vardır. Hepsini tek tek saymaya kalksam zaman yetmez…
Geldik 2009 yılına. Sen kalbinden rahatsızlandın. Buna da şaşmamalı; çünkü şairlerin kalbi duyarlıdır. Ama şairlerin kalbi teklese de gönülleri asla teklemez. Senin o babacan ve kalender gönlünün her türlü hastalığın üstesinden geleceğine inanıyorum.
Senin bu mutlu gecene katılamadığım için üzgünüm. Çünkü geçtiğimiz pazartesi günü menüsk&
uuml;s ameliyatı oldum ve evden çıkamıyorum. Benim rahatsızlığım bence tam bir kara mizah… Senin de bu düşünceme katılarak ve kıs kıs gülerek “Muhterem, menüsküs de nereden çıktı? Sen futbol oynar mıydın ki?”dediğini duyar gibiyim.
Sevgili Refik, Geçti mi Geçen Günler senin bir şiir kitabının adıydı. Doğru, geçen günler hem geçti, hem geçmedi ama biz gelecek günlere bakalım muhterem! Şiir hakkı için kendini sağlam tutmak zorundasın! En yakın zamanda görüşüp söyleşmek dileğiyle gözlerinden öperim… (30 Nisan 2009)
Eray Canberk
TİLBE SARAN & CÜNEYT TÜREL
KATILIMCILAR:
DOGAN HIZLAN
ÜLKÜ TAMER
ERAY CANBERK
ENVER ERCAN
CEVAT ÇAPAN
SEMİH GÜMÜŞ
TURGAY FİŞEKÇİ
ERDAL ALOVA
SADIK GÜRBÜZ
BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ İŞBİRLİĞİYLE
Refik Durbaş ( 1944)
1944 yılında doğdu. I.U. Edebiyat Fakültesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İlk şiirleri Evrim dergisine yayınlanan Durbas, Alan adlı bir edebiyat dergisi de cikardı. Çırak Aranıyor ile 1979 Yeditepe Şiir Ödülü’nü, Nereye Uçar Gökyüzü ile 1983 Necatigil Şiir Ödülü’nü aldı.
ESERLERİ:Çırak Aranıyor,Nereye Uçar Gökyüzü, Çaylar Şirketten; Siyah Bir Acıda; Bir Umuttan Bir Sevinçten; Yeni Bir Defter; Adresi Uçurum.
ŞAİR NEREDE
Sonbaharın ara sokaklarında günlerim
yazım nerde, kışım nerde
Dağlara ırmaklara yükleyecektim derdimi
atım nerde, bahtım nerde
Yüzümün kırık aynasında uyurdu geceler
adım nerde, çağım nerde
– Şair, hangi kara karanlığında geleceğin
çağrın nerde, çağrım nerde
Eser şimdi ihtiyarlığın yeli zamanı hayatta
Refik nerde, Durbaş nerde
Refik Durbaş
****
SÖZ
yazılsam ayrılığın menziline
söz nereye uçar
yalnızlık nereye sensiz
nereye acılar
nereye uçar gökyüzü
ses nereye uçar
öyle sevmişim ki seni
ölüm nereye bensiz
Refik Durbaş
21.07.2006 Saat: 00:00
***
BARIŞ KOYUN ÇOCUKLARIN ADINI
Oyunu sever bütün çocuklar
birdirbir, uzun eşek, körebe
bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
oyun sözcüğünün halkların dilinde
(Oyun koyun çocukların adını)
Savaşa karşıdır bütün çocuklar
kışın: kar altında her sabah
tükenip erise de solgun nefesi
yazın: göğsü sırmalı fabrikalarda
çarkları döndürse de yoksul alevi
savaşa karşıdır bütün çocuklar
nice ölümlerden geçmislerdir
nice rüzgarlar içmislerdir
gelincik tarlası çocuklar
(Emek koyun çocukların adını)
Gökyüzünün penceresinden şimdi
bir kuş havalansa
kanat çırpınışlarında
hayatın yağmalanmış sevinci
– Kuş uçar rüzgar kalır
(Sevinç koyun çocukların adını)
Uzay denizlerinde şimdi
bir balık ağlasa
gözyasi billurlarında
yüz bin umut kıvılcımı
– Alev uçar nazar kalır
(Umut koyun çocukların adını)
Çocuk bahçelerinde şimdi
bir çiçek açsa
hüzün sevince dönüşür
sevinç çiçeğe
– Ölüm uçar çocuklar kalır
(Mutluluk koyun çocukların adını)
Barıştan yanadır bütün çocuklar
sabah: kuşatılmış bir toplama kampında
ayrılığın tepsisini okşasa da elleri
aksam: yı
ldızların mor orağıyla
sessizliği devşirse de yetim öksüz sesi
barıştan yanadır bütün çocuklar
nice çığlık emmişlerdir
nice korku gezmişlerdir
yürekten hisli sevmişlerdir
güvercin harmanı çocuklar
(Devrim koyun çocukların adını)
Barışı sever bütün çocuklar
beştaş, saklambaç, elim sende
bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
barış sözcüğünün halkların dilinde
(Barış koyun çocukların adını)
Refik Durbaş
21.07.2006 Saat: 00:00
Refik Durbaş: Biyografi; biyogrofi.net
Refik Durbaş; fotoğraf ve şiirler:
30 Nisan Gecesi Fotoğraflar: Tevfik Yalçın
Haber Düzenleme: Oradaydım. Tevfik Yalçın evetbenim
http://www.siirdostu.com/siirler/