Kemal Özer’i yitirdik…
2009 Yılının “Dünya Şiir Günü” Türkiye Bildirisini Kemal Özer yazmıştı. Gün gibi hatırlıyorum: Nasıl uğraşmıştım bildiriyi bulmak için… Kemal Özer’in yaşam öyküsünü sitemize koyabilmek için, bulduğumda nasıl sevinmiştim; sanatseverlere, şiir severlere, gençlere ulaştıracağım için…
Kemal Özer’i 30 Haziran günü; kalb krizinden kaybettik. Üzüntümüz büyük! Ben, yaşadığımız yeryüzünü, bu mavi gezegeni “şairi az” olarak tanımlarım. Sıradan kaç şair sayabilirim ülkemden, kaç şair sayabilirim diğer uluslardan; bilemiyorum. Neden? Zor bir soru, bunu açıklamak kolay değil. Yapısı böyle bu işin. Şiir kolay yazılıyor da; şair kolay olunamıyor.
Burada; Kemal Özer’i yeniden saygıyla anarken; bu yıl yazdığı şiir bildirisini birlikte yeniden okuyalım. Bize nasıl anlatmış şiiri, şiir gününü:
Bildiri:
YALIN SÖZÜ YEĞLESE DE YALINAYAK DEĞİLDİR ŞİİR!
Bir yüzleşme günündeyiz yine.
Yine şiire bakıyoruz. Yine şiir ne işe yarar diyenlerle göz göze gelerek.
Sesimizde yankılanan yine öncelikli bir soru: Hangi niteliklerle yüz yüze getirir bizi şiir?
Sayabiliriz o niteliklerin birkaçını hemen: Yaratıcı eyleme merak, dönüşü olmayana cesaret, sıradana açılan savaş, emeğe gösterilen saygı, duyarlığa tanınan özgürlük, tasarlananı genişleten ufuk…
Şöyle diyebiliriz örneğin:
“Çin Seddi bittiği akşam duvarcılar nereye gittiler?” diye soran meraktır şiir.
Kralı çıplak gördüğünde korkağın söyleyemediği cesur sözdür.
Sıradanın yavanlığına başkaldıran çeşitlilik, emeği hor görene indirilen tokattır.
Duyarlığı sınırlı tutanın karşısına yeni bir dil ile, tasarlananı güdük bırakanın karşısına yeni bir dünya ile çıkandır.
Neruda’nın dediğini bir kez daha yineleyebiliriz öyleyse: Yedi canlıdır şiir. Bunca sömürü ve yoksulluğun insana yaşamı dar ettiği, işkence ve savaşlarla bunca zulmün, zorbalığın, kıyımın yeryüzünü kana boğduğu günlerde şiirin payına da canından olanların acısı düşer, soluğunun önüne birtakım engeller dikilir. Ama her keresinde yeniden canlanacaktır o, yüzleşmek için ayağa yeniden kalkacaktır.
Her yüzleşme gününde kıyıcıya, zorbaya, işgalciye karşı diyeceği bir söz, yapacağı bir eylem, her yüzleşme gününde suskun kalanlara, boyun eğenlere karşı dolaşıma çıkaracağı bir öfke vardır çünkü. Eylemini kendisi kalarak gerçekleştirmeyi, öfkesini sözcüklere bürüyerek biriktirmeyi, sözünü çoğu kez yalın söylemeyi yeğlese de, onlarla kıyıcının, zorbanın, işgalcinin ve suskunluğun üstüne yürürken yalınayak değildir. Çıkarıp kafalarına fırlatacağı bir ayakkabısı her zaman vardır.
Kemal Özer
Bu gün; Kemal Özer’in, sanatını alkışlıyor, anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Dileğim; ülkemin edebiyatçılarının yapacakları çalışmalarla; bu değerli şairimizi gelecek kuşaklara anlatmaları ve onun aydınlığını taşımalarıdır…
ŞAİRİN ÖLÜMÜ
Şair ölür;
şiiri kalır
Garip ölür;
Şairi kalır…
Hey! “Şiir”
Bir gidene;
Bin gönder,
Bu garibi sevindir…
Selam olsun gidenlere!
Hoş geldin gelenlere!..
Tevfik Yalçın
1 Temmuz 2009
İstanbul
Bilgi: Kemal Özer, geniş bilgi: sitemizde http://www.evetbenim.com/detay.asp?pageid=579