TÜRKİYEDE BİR İLK.. Dvorak ın Rusalka operası

TÜRKİYE’DE BİR İLK…

Dvorak’ın ‘Rusalka’ operası

Aytaç Manizade’nin başarıyla yönettiği “Rusalka” rolünde soprano Zişan Damcıoğlu üç perdelik operada büyük bir başarı gösteriyor. Damcıoğlu ile operamız, yeni ve soluklu bir soprano kazandı. “Prens” rolünde Göksay Yaran, “Vodnik”de Engin Sunan, “Jezi Baba” rolünde Serap Çiftçi, “Yabancı prenses”te Sevinç Bilgin görsel bir opera şöleni gerçekleştiriyorlar.

HAYATİ ASILYAZICI

Antalya Devlet Opera ve Balesi, Antonin Dvorak’ın “Rusalka” operasının Türkiye’de ilk oynanışını (prömiyerini) gerçekleştirdi.

Hemen belirtmeliyim; Antalya Devlet Opera ve Balesi, ivme kazanmış. Yeni salonun opera gösterimine uygun olması, izleyici ile sıcak ilişki kurulabileceğinin de göstergesi. İvme derken “Rusalka” öncesinde Kenan Korbek tarafından sahneye konulan bir Puccini klasiği olan “Tosca” operası ve Robert Nort’un “Eva” balesinden de söz edilmeli. Daha öncesi de var: Aytaç Manizade’nin, Müdür ve Sanat Yönetmeni olarak Antalya Devlet Opera ve Balesi’ne atanması, sözünü ettiğim ivmeyi hızlandırmıştır.

MASAL TEMALI BİR OPERA

“Tosca” operası, “Eva” balesi ve “Rusalka” operası masal temalı bir operadır. Ne var ki, masaldan gerçeğe Dvorak, müziğiyle varıyor. Çaykovski ve daha nice örneklerini verebileceğimiz, besteci-masal ilişkisi sürekli kullanılagelmiştir. Çaykovski ünlü balelerinin, kimi operalarının librettolarında masallardan yararlanmıştır.

Nâzım Hikmet’in masaldan gerçeğe indirgediği aşk masalı Ferhat ile Şirin, bizim tiyatro ve bale repertuarlarımızın vazgeçilmez yapıtlarıdır. Dvorak ile Prokofiyev arasında müziksel bir benzerlik yoktur ama “Rusalka” ile Prokofiyev’in “Taş Masalı” operası, masaldan gerçeğe, sahnelenişleriyle ulaşıyorlar. “Rusalka”, müziği, librettosuyla inanılmaz güzellikte bir operadır. Bu güzelliği, inanılmaz başarıyla Aytaç Manizade sahneye taşımıştır. Kolektif oynanış, her rolün sesinin oturmuşluğu, koronun aynı düzeyde eşlikçiliği bir ‘ansambl’ operası görüntüsü vermektedir “Rusalka”ya.

REPERTUAR KLASİKLERİNDEN BİRİ

Orkestra’nın böylesine bir başarıyla eşlik etmesini de genç topluluk adına ilgi çekici buldum. Genç opera orkestrasının durmuş oturmuşluğunu Orkestra şefi Alexandru Samoila’ya bağlıyor olabilirim. Yetkin bir şef, orası öyle. Yıllardır tanırım; deneyimli, başarılı ve güzel yorumcudur. Orkestra da ayırdına vardığı Dvorak müziğini olabildiğince başarıyla seslendiriyor.

Prag Ulusal Operası’nın repertuar klasiklerinden biridir. Çek müziğinin simgelerinden olan Dvorak Orta Avrupa’nın soluklu müzik adamlarından biridir. 1980’lerde izlemiştim Rusalka’yı. Prag Operası’nda yine Avrupa’nın saygın ve güçlü görkemli yaratılar görmüştüm. “Rusalka” gösterimleri şölene dönüşüyordu; Çek bestecilerin tüm operaları, Prag’da büyük yankı buluyordu. Svoboda’nın sahne tasarımları, her yapıtta büyük yankılar uyandırıyordu. Bir hafta boyunca, opera şölenini Praglılarla ben de yaşadım.

YENİ VE SOLUKLU BİR SOPRANO

Aytaç Manizade “Rusalka”nın masalsı librettosunu fantastik çözümlemeler yoluyla gerçekle buluşturuyor. Opera müziğinin ayırt edici özelliği olan, sahnelemedeki gerçeklik, fantastik kurguya dönüşüyor. Günümüz sahne tekniğinin olanaklarını yorumuyla Aytaç Manizade başarıyla değerlendiriyor.

“Rusalka” rolünde soprano Zişan Damcıoğlu üç perdelik operada (2 saat, 50 dakika) çok büyük bir başarı gösteriyor. Zişan Damcıoğlu ile operamız, yeni ve soluklu bir soprano kazandı. “Rusalka”yı, uluslararası opera sahnelerine taşıyabilecek bir sanatçı Damcıoğlu.

“Prens” rolünde Göksay Yaran, “Vodnik”de Engin Sunan, “Jezi Baba” rolünde Serap Çiftçi, “Yabancı prenses”te Sevinç Bilgin, başarılı ama o ölçüde büyüyen görsel bir opera şölenini takım olarak gerçekleştiriyorlar.

Hayati Asılyazıcı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir