Yurttaşın Çağrısı
Engin Demirkollu Sarıkartal
Olası bir erken seçimde, bu kez karşınızda tıpkı yaralı bir arslan misali, iktidara sahip olmak için, her şeyi göze almış yaralı bir Akp var!..
07 Haziran seçimlerinden önce yurttaşlar olarak, siyasi partilere bir çağrı yaparak ve Akp’ ye karşı güçlerini birleştirmelerini ve millet iradesini Tbmm’ye taşıyarak güçlü bir muhalefet oluşturmalarını talep etmiştik..
Ne yazık ki, çok az sayıda yurtsever aydın ve siyasetçi talebimize olumlu yaklaştı ve sesimize ses olmaya çalıştı. Değil Chp-Mhp’yi bir araya getirmek, meclis dışındaki partileri dahi bir araya getirmek mümkün olmadı. Büyük küçük kapısını çaldığımız her partiden aldığımız tek cevap; “ bizim kapımız herkese açık, bize gelsinler “ oldu.
İşte bu cevap, Haziran seçimlerine damgasını vurdu. Millet iradesi meclise gerektiği biçimde taşınamadı ve Akp karşısında güçlü bir muhalefet oluşturulamadı.
Oysa, siyasilerin görmek istemediği ama, bizim görüp dillendirdiğimiz “Yurttaşın Çağrısı” şu cümlelerle başlıyordu;
“ Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde emperyalizme karşı kazanılan bir savaş ve sonrasında yapılan devrimlerle kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, her geçen gün kuruluş ilkelerinden ve O’nun gösterdiği çağdaş uygarlık hedefinden uzaklaşmaktadır.
İktidarı ele geçiren güçler halkı maddi ve manevi yönden yoksullaştırarak sömürmekte ve 1938’den başlayan karşı devrim sürecini giderek daha da ağırlaşan baskıcı yöntemlerle sürdürmektedirler.
Ülkeyi yönetenler, demokrasi, laiklik, hukuk, adalet, evrensel etik kurallar, sosyal devlet, tam bağımsızlık, insan hakları, düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, çağdaşlık, basın özgürlüğü, kadın hakları, kadın erkek eşitliği, bilimin yol göstericiliği gibi temel değerleri tanımamakta ve bunların karşıtı uygulamaları ısrarla gerçekleştirmektedir.
Ülkemiz, emperyalist güçler, onların yerli işbirlikçileri ve terör örgütleri ile pazarlık yapılarak geleceği biçimlendirilen bir ülke haline getirilmiştir. Ulusal birlik tehdit altındadır.
Demokrasinin en temel ilkelerinden olan kuvvetler ayrılığı yok edilmiştir. Meclis, sadece iktidarı ele geçiren gücün, şekilsel yasallığını sağlamaya yaramaktadır, milletvekilleri baskı altındadır ve özgür iradelerini kullanamamaktadır. Yargı kurumlarının adil, tarafsız ve özgür olduğuna kimse inanmamaktadır. Vatandaşların devlete ve ülkelerinin geleceğine olan güvenleri yok edilmiştir.”
Bütün bu sıkıntılar yetmezmiş gibi, 07 haziran 2015 seçimlerinden sonra, yurdun her köşesinde artan terör olayları ve sınırlarımızda yaşananlar, ülkemiz dahilindeki güvenliği büsbütün yok etti.
Bütün bunlardan daha elim olan da, seçilmiş 550 milletvekilinin ve 4 genel başkanın bir araya gelememesi. Güç birliği yapıp memleketi saran yangını söndürmeye çalışmak yerine, parti ve iktidar çıkarlarını düşünmeleridir…
Tıpkı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde ifade ettiği gibi;
“Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.”
Askerimizin, polisimizin ve halk olarak hepimizin güvenliğinin sağlanamadığı, her gün şehit haberlerinin geldiği, sadece anaların değil, milletin anasının ağladığı bu acılı kara günleri, hamasi nutuklarla geçiştirdiğini zanneden siyasetçilerin, seçim çığlıkları atmak için kimden cesaret aldıklarını bilmek hakkımızdır.
Çok sağlam bir dayanağınız yoksa eğer, “bu cesaret cehaletten mi geliyor?” diye sormak da hakkımızdır.
Koalisyon çalışmalarını bilinçli olarak yavaşlatan Akp, ne pahasına olursa olsun iktidarını sürdürmeye çalışmakta, muhalefet partileri ise, Akp’ye karşı gereken dik duruşu gösterememektedirler.
Olacakları haziran seçimleri öncesinde gördüğümüz için, “Yurttaşın Çağrısı”nı şu sözlerimizle tamamlamıştık;
“Hiçbir partinin, liderin, siyasetçinin, yazarın, sanatçının, hukukçunun, demokratik kitle örgütünün tek başına bu karşı devrim sürecini durduramayacağını biliyoruz.
Ülkemizi Ortaçağ karanlığına götürmeye kararlı, bir baskı rejimi kurmayı hedefleyen bu iktidardan kurtulmak için; demokratik, laik, sosyal ve ulus devletten, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerinden yana olan siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini seçimlerde başarı kazanmak için bölünmemeye, bir araya gelerek kazanmaya davet ediyoruz.
Türkiye’yi çözülmeye sürükleyen ve bu gidişi önlemek için üstüne düşeni yapmakta acizlik gösteren siyaset dünyasını uyarıyoruz. Eğer bizleri sandıkta bölünmeye zorlarsanız, millet bunun hesabını iktidardan değil, bu bölünmede payı olanlardan soracaktır.”
BU KEZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLARI OLARAK ÇAĞRIYI BİZLER YAPIYORUZ ! HAYDİ ! CUMHURİYET İÇİN ARTIK BİR ARAYA GELELİM, BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM VE BİRLİKTE KAZANALIM.”
Bu haykırışımız, bugünleri yaşamamak içindi.
Şimdi erken seçim çığlıkları atan siyasetçilere bir daha diyoruz ki;
-Bu toz duman içinde neyin seçimini yapacaksınız?..
-Oylarınızdaki 2-3 puan artış veya azalış neyi değiştirecek?.
-Miting alanlarında verdiğiniz sözleri, şu geçen 2 ay içinde bile tutmadınız, şimdi bizlere tutamayacağınız hangi sözleri vereceksiniz?
-Üstelik adil olmayan siyasi parti ve seçim yasalarıyla ve de aşılması zor %10 baraj ile gideceğiniz seçimde, Akp’yi nasıl durduracaksınız?.
Olası bir erken seçimde, bu kez karşınızda tıpkı yaralı bir arslan misali, iktidara sahip olmak için, her şeyi göze almış yaralı bir Akp var!..
Elinizde imkan var iken Akp’yi durdurun.
Farkındaysanız, Davutoğlu aldığı emir üzerine sizlerle koalisyonculuk oynuyor.
Öte yanda, mecliste 550 vekil varken, milletvekilliği sona ermiş 13 bakan hala atamalar yapıp, kararlar alıyor. Kısacası onlar iki arada bir derede, Türkiye aleyhine yol almaya hızla devam ediyorlar.
Akp’in esasen hükmü yok iktidarına karşı durun. Durdurun. Bunu yapabilirsiniz.
“ Ya doğru dürüst koalisyon hükümetini kur ya da, hepimizin katılımıyla seçim hükümetini kuralım “ diyerek sesinizi yükseltiniz! Direniniz!.
Saygılarımla,
Engin Demirkollu Sarıkartal
04 Ağustos 2015
Alıntı: Ulusalyol