Yusuf ile Züleyha
Opera geleneğimizin temelini oluşturan bestecilerimiz arasında Okan Demiriş’in özel ve öznel yeri vardır. Belli başlı opera yapıtlarını sayacak olursak IV.Murat, Karyağdı Hatun, Yusuf ile Züleyha, Büyük Hakan Alparslan, Deniz Kurdu ile opera repertuvarımızın vazgeçilmez besteci olarak her zaman yerini koruyacaktır. İlk üç operasını izlediğim için rahatlıkla söyleyebilirim ki, Okan Demiriş müzik insanı olarak çok değerli bir yere sahip. Ülkemizin müziğini gelenekselden evrensele taşıyarak harmanlayan müzik dokusuyla çok farklı bakıyorum bu ünlü bestecimize. Sözgelimi, sanatçının halk müziği temalarından yararlanarak bestelediği, oda orkestrası için çok sayıda yapıtları vardır. Özellikle 1971’de bestelediği “Piyano Konçertosu” ile “Keman Piyano Suiti” gibi yapıtları evrensel düzeydedir.
Çoksesli müziğimizin Cumhuriyet kazanımlarından olan büyük bestecilerimiz arasında özel yeri bulunmaktadır. Yaşamını operaya ve besteciliğe adadığı için keman sanatının virtüozitesinde olmasına karşın daha çok besteciliği yeğlemiş, orkestra şefliği, opera müdürlüğü ve sanat yönetmenliği alanında seçkin bir yol izlemiştir. 1990’da New York Senfoni Orkestrası’nı yöneterek, şeflik alanında da kendini doruğa taşımıştır. Okan Demiriş’in operaları İtalyanca’ya çevrilip Avrupa’nın birçok ülkelerinde oynanabilecek düzeyde yapıtlardır.
“Yusuf ile Züleyha” yapıtı, İstanbul Devlet ve Opera Balesi’nde (İDOB) ikinci kez sahnelendi. Bu kez operayı Aytaç Manizade başarıyla sahneye koydu. Geçtiğimiz dönem aynı yönetmen, Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde(ADOB) Yusuf ile Züleyha’yı sahnelemişti. İDOB’daki yorumunda ‘Yusuf’ rolünde Yoel Keşap adlı genç bir tenoru izledik. Müzikalitesi ve renkli yorumuyla dikkati çekti. Züleyha rolünde ise deneyimli soprano Burçin Savigne, volümlü ve güzel sesiyle yorumuna renk kattı. Aslında kolektif bir başarıdan söz edebiliriz. Her karakter ve rol müziksel olarak iyi değerlendirildi. Yoel Keşap ve Burçin Savigne, Yusuf ile Züleyha rollerini yorumlarken tüm güçlüğüne karşın Okan Demiriş’in olağanüstü müziğini başarıya taşıdılar.
“Yusuf ile Züleyha”nın librettosu Nezihe Araz’ın Doğu söylencesinden çıkardığı ilginç bir söylencedir. Bu librettoya uygun müziği, Okan Demiriş evrensel bir boyuta taşıyor. Özellikle müzikteki inanılmaz başarıya dikkati çekmek istiyorum.
İDOB Orkestrası, Serdar Yalçın’ın yönetiminde bestecimizin müziğinde gözlediğimiz tema ve ezgileri büyük başarıyla yorumladı. Çağda Çitkaya’nın sahne tasarımı Süreyya Operası’nın sahnesine uygundu. Çimen Somuncuoğlu’nun kostümünü tam anlamıyla operanın özüne uygun olup olamadığını çözümleyemedim. Kevork Tavityan’ın koro şefliği dikkatimizi çekti. Çiğdem Erkaya Öztürk’ün koreografisi; tarihsel bir söylence olan Yusuf ile Züleyha yapıtına değer ve estetik kattı.
Okan Demiriş’i ve Nezihe Araz’ı saygı ile anıyorum.
Hayati Asılyazıcı
hayatiasilyazici@yahoo.com
Alıntı: Aydınlık Gazetesi