16.Mersin Uluslararası Müzik Festivali 5 Mayıs'ta Açılış Konseri ile başlıyor

Mersin Uluslararası Müzik Festivali bu yıl 16’ncı kez sanatseverlerle buluşuyor. Bu yıl 5-25 Mayıs 2017 tarihleri arasında yapılacak festivalde, sanatseverler klasik müzikten caza, türkülerden dansa kadar geniş bir yelpazede müziğe doyacak, dünya sahnelerinin efsane sanatçıları Mersin’de buluşacak.
Mersin Uluslararası Müzik Festivali Yürütme Kurulu Başkanı Selma Yağcı yaptığı açıklamada; “Yeni bir festivalde daha buluşmanın sevinciyle merhaba. Festivalimizin açılış konseri, şef Ali Hoca yönetiminde operanın iki ünlü ismi Murat Karahan ve Teona Dvali ile hayat bulacak. Sanatçılarımıza, yeni kurulan fakat deneyimli kadrosuyla müzik dünyasının yüksek beğenisini kazanan KKTC Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşlik edecek. Çalışmalarımızın halkımız için olduğunu bildirir, etkinliklerimizde buluşmak üzere müzik dolu günler dileriz” dedi.
K.K.T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ ORKESTRASI
05 Mayıs 2016 / 05 May 2017
Saat:20.00
Mersin Kültür Merkezi / Mersin Cultural Center
Şef / Conductor  Ali Hoca
Solistler/Soloists Murat Karahan
Teona Dvali
K.K.T.C. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Turkish Republic of Northern Cyprus  Presedential Symphony Orchestra
Konser/ Concert

Şef / Conductor: Ali Hoca
1961 yılında Lefkoşa’da doğan Ali Hoca, 8 yaşından itibaren Akordeon, Gitar ve Piyano dersleri aldı. 1976 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’na girerek Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası sanatçısı Metin Yalçın ile Trombon, 1979 yılında Nevit Kodallı ile Kompozisyon çalışmaya başladı. Piyano derslerini Aykut Bakır ve Kamuran Gündemir ile sürdürdü. Rengim Gökmen ile Partitür çalıştı.1985 yılında Trombon ve Kompozisyon bölümlerinden mezun oldu.
TRT Ankara Çocuk ve Gençlik Koroları Korrepetitörlüğü yaptı. Bir yıl Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü’nde Armoni ve Kontrpuan dersleri verdi. 1988 yılında İzmir Devlet Opera ve Balesi’ne Trombon sanatçısı olarak göreve başlayan Ali Hoca, 1989 yılında Korrepetitörlük, 1990 yılında da Koro Şef Yardımcılığı görevine getirildi. 20002001 yılları arasında 1 yıl süreyle Almanya’ya gitti ve Bonn, Düsseldorf ve Duisburg operalarında çalıştı.
İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde çalışmaya başladığı yıldan itibaren Trombon sanatçısı, Korrepetitör, Orkestra ve Koro Şefi olarak çalışan Ali Hoca, Ocak 2015’ten bu yana KKTC Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi olarak görev yapmaktadır.
Eserleri Orkestra: Viyola ve Orkestra için “Oyun” adlı fantezi eser, Obua Konçertosu, Trompet Konçertosu, Korno Konçertosu,
Klarnet Konçertosu, Piyano Konçertosu, Çorum Orkestra Suiti, Kıbrıs Orkestra Suiti, Yaylı Sazlar Orkestrası için “Küçük Suit”, Yaylı Sazlar Orkestrası ve Obua için 3 bölümlü eser, Yaylı Sazlar Orkestrası ve Flüt için “Mandra ve İlahi”, Yaylı Sazlar Orkestrası için “Kıbrıs Suiti”, Yaylı Sazlar Orkestrası ve Flüt için “Mandra” ve Orkestra ve Orkestra – Şan için sayısız türkü düzenlemesi.
Oda Müziği: Viyola ve Piyano için “Taksim ve Semai”, Keman – Çello ve Piyano için Trio , Viyola Quartet, Trombon ve Piyano için Şarkı, Obua ve Piyano için “Küçük Suit”, Korangle için “Heyecan” adlı parça (eşlik çalgıları: 1 Keman, 1 Viyola, 1 Kontrabas, 1 Flüt, 1 Klarnet, 1 Fagot ve 1 Korno), 3 Trombon için Trio, Bakır nefesli kentet için Suit, Obua – Fagot ve Piyano için Trio, 4 Trombon için 2 Quartet, Flüt – Klarnet ve Fagot için Trio, Flüt – Obua – Klarnet ve Fagot için Quartet. Kontrabas için Quartet. Yaylı sazlar için Quartet. Piyano: Piyano için Çiftetelli – Mandra, Piyano albümü. Vokal: Soprano ve Orkestra için 2 şarkı, Soprano ve Yaylı Sazlar Orkestrası için Bellapais, Lied’ler, A Capella koro parçaları. Soprano ve Piyano için Olmanın Halleri. Bariton ve Piyano için Taş Yorumları, Bas için Noktalama Liedleri, Soprano ve Mezzo Soprano için Yaşama Gülümsemek Gerek
Çocuk Oyunları: Çıtırköy, Değirmendeki Hazine Opera: Lale Çılgınlığı, Termessos, Piri Reis, Harry Potter Oratoryo: Çanakkale, Çanakkale ve Aydınlığın Adı Atatürk Oratoryoları Müzikal: Atatürk Kurtuluş Savaşında, Fuhş-i Atik
Değişik çalgı grupları, orkestra ve korolar için sayısız düzenlemeler ile  “Gökkuşağı” adlı iki çocuk şarkıları kitabı.

Murat Karahan  / Tenor
İlk, orta ve lise eğitimini T.E.D Ankara Koleji’nde tamamladı. 1996 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlar Fakültesi’ne girdi. Sanatçı Bilkent Üniveristesi’nde Devlet Sanatçısı Suna Koradve Prof. Pekin Kırgız ile çalıştı. 2003 yılında mezun olan Karahan, aynı yıl Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde Solist Sanatçı olarak çalışmaya ve Bilkent Üniversitesi’nde Master programına başladı; burada Prof.Pekin Kırgız ve Ankara Devlet Opera ve Balesi Başrejisörü Gürçil Çeliktaş’ın öğrencisi oldu. 2005 yılında Master programını başarıyla tamamladı. 2009 yılında Roma’ya giden sanatçı burada 2 yıl boyunca dünyaca ünlü Soprano Renata Scotto’nun ve aynı zamanda Santa Cecilia Akademisi başkanı Profesör Bruno Cagli’nin özel öğrencisi oldu. Ayrıca Anna Vandi ve Cesare Scarton ile çalıştı. Akademi tarafından aldığı davet üzerine Roma’ya giden sanatçı dünyaca ünlü şef Kent Nagano’nun yönettiği Rossini’nin Il Viaggio a Reims operasında görev aldı. 2010 yılında Doktora programını tamamlayan Karahan, aynı yıl ilki gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nin açlış gecesinde Yekta Kara’nın sahneye koyduğu Rossini’nin Fatih Sultan Mehmet operasını seslendirdi. 2012 yılında aldığı davet üzerine Letonya Ulusal Operası’nda devamlı misafir sanatçı olan Karahan, burada aralarında Lucia di Lammermoor, La Traviata, La Boheme eserlerinin bulunduğu 40’ın üzerinde temsilde başrolleri seslendirdi. Sanatçı aynı zamanda Uluslararası Riga Opera Festivali ve yeni yıl konserlerinde konuk sanatçı olarak görev aldı. Karahan, 2013 yılı Şubat ayında Letonya Ulusal Operası prodüksyonunda dünyaca ünlü Moskova Bolshoi Tiyatrosu’nda Lucia di Lammermoor eserinde başrolde sahne aldı. 2014 yılında Andante Dergisi’nin düzenlediği Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde yılın en başarılı erkek opera sanatçısı seçildi. Yine 2014 yılında Fransa’da Il Trovatore ve Manon Lescaut operalarını ilk kez seslendirdi.2015 yılı Ocak ayında La Traviata ‘Alfredo’ rolü ile dünyaca ünlü Berlin Deutsche Oper’de ilk defa sahne alan sanatçı, 2015 yılında dünyaca ünlü Bolshoi Tiyatrosu’nun La Traviata, La Boheme, Carmenprodüksyonlarında başrolde sahne 
aldı. 2016 yılında Dünyanın en önemli açık hava opera festivali olan Arena Di Verona festivalinde Franco Zeffirelli,nin sahneye koyduğu Il Trovatore eserinde Maestro Daniel Oren yönetiminde başrolü seslendirdi, Murat Karahan yine Il Trovatore eseri ile Parma Verdi Festivali, Macerata Opera Festivali, Berlin Deutsche Oper’de büyük başarılar elde etti.2017 yılında Wiener Staatsoper,Arena Di Verona, Bolşoy Tiyatrosu, Münih Bayerische Staatsoper, Napoli San Carlo Operası ve Los Angeles Operası gibi dünyanın en önemli tiyatrolarında sahne alacak olan Karahan, Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde çalışmalarını başarıyla sürdürmektedir. Murat Karahan; aralarında Accademia Santa Cecilia Orkestrası, Moskova Çaykovski Senfoni Orkestrası, Letonya Ulusal Opera Orkestrası, Liepaja Senfoni Orkestrası, Tiran Senfoni Orkestrası, Baden Baden Flarmoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, Çukurova Devlet Senfoni 
Orkestrası’nın da bulunduğu birçok orkestra ile başarılı temsil ve konserler verdi. Karahan’ın seslendirdiği diğer bazı başrolleri söyle sıralayabiliriz; La Traviata (Alfredo), La Boheme (Rodolfo), Lucia di Lammermoor (Edgardo), Il Trovatore (Manrico), Manon Lescaut (Des Grieux), Tosca(Cavaradossi), Rigoletto (Duca), Carmen(Don Jose), La Sonnambula (Elvino), Macbeth(Macduff), Maometto Secondo (Paolo Erisso), Saraydan Kız Kaçırma (Belmonte), Don Pasquale (Ernesto), Il Viaggio a Reims (Conte
Libenskof), Venedikte Bir Gece(Caramello), Aşk-ı Memnu (Behlül), İnanna (Dumuzi), Rita(Beppe), Şen Dul (Camille de Resillon), Çardaş Prensesi (Edwin)
MUSA EROĞLU
TÜRKÜ GECESİ
06.05.2017 Saat: 20.00
Toroslar Belediyesi Amfi Tiyatro
MUSA EROĞLU 1946 yılında İçel’in Mut Kazası’nda doğmuşum. Ortaöğrenimimi Mut’ta tamamladım. Mut’ta eğitmenler çoktu o zamanlar. 1953’lerde, 2500 nüfuslu bir ilçeydi, Mut. Bizim köy Maçkuru Köyü. 1870’lerde Malatya’dan Adana’ya gelenlerin, Cumhuriyet öncesi siyasal yapının verdiği bir görüntünün yansımaları olan uçbeyliklerin teşekkülüyle oluşmuş bir yerleşim vardı. Hatta bizimkiler sanki burada beylerin olması gibi bir durum varmışcasına, buralara “üçbeylik, üçbeyler” derlerdi. Bu yerleşim alanından bizim köye sekiz km. bir mesafe vardır. O zamanlar davar güderek aileme katkıda bulunuyordum. O tarihlerde cumartesi öğlene kadar okullar açıktı. Bir pazarımız vardı. Pazartesi günleri davar güdüyordum. iki Gün çalıştığımda, on kuruş para alıyordum. Ortaokullarda hocalarımız yöresel unsurlara, folklora, oyunlara çok önem veriyorlardı. Ortaokuldayken bir müsamerede bana “Karacaoğlan”ı oynatmışlardı.
Saz çalıyordum. Saz çalma babadan-dededen kalma gelenekti, aslında. Bunu öğrenmek adeta zorunluluktu.
Esasında bizim köyün dışında, Mut’tun diğer köylerinde saz çalmak-türkü söylemek pek yoktu. Yörede “Karacaoğlan”la ilgili geleneği, şenliği sürdüren bir köydü, bizimkisi. Çevrede davul-zurna dışında müzikal pek bir renklilik yoktu. O yüzden bizim köy biraz da dışlanmıştı, çevre köylerce. O Karacaoğlan şenliğindeki rolüm, beni çok etkiledi ve böyle sürüp gitti. Sürekli çalışarak, kendimi geliştirerek sanatımı bugünlere getirdim. Bu sanat ve her sanat için bir ömür yetmez aslında. Bir altyapı zaruri, okul zaruri tabii eğitim temel zaruriyet. Mut’ta bir folklor gurubu oluşturuldu. Ben orada görev aldım. O Karacaoğlan oyununun, beni peşinden sürükleyen o oyunun peşinden gittim hep.
Gezebildiğim bölgelerde, Trakya hariç, Anadolu’nun birçok köyüne ulaştım. Sadece Çorum’da 340 köy gezdim. Anadolu’da gördüğüm şu; yaşamların inançların yüzde doksanı ortak. Gelenek ve görenekleri ortak. Yani ortak bir kültürleri var. Anadolu’daki kültür zamanla bir mozaiğe dönüşmüş. Biz kendi gelenek ve göreneklerimizi “şehirli kalıbı” içine oturtmaya çalışmışız. şehirle özdeşleştirmeye çalışmışız. Halbuki, çok uzunca bir evrim bu.
Belki göçebe yaşamı şehirli için garip gelebilir; ama şehirlinin büyük kısmı huzursuzdur, yaşamından. kırsal alandan şehre göçte, yozlaşma yaşamış. Alt yapıya uyum yok. Sorunlar çok. Dil mesela, hiçbir zaman köydeki, obadaki, yayladaki insan şehirdekiler gibi konuşamaz. Konuşması da beklenemez. Benim için bile bu böyledir. şehir bambaşka, şehircilik bambaşka bir şeydir. Bu taşınmayla gelen insanlar, korunmuyor. Kurban Bayramı’nda apartmanda kurban kesen insanının çaresizliğini düşünün. Halbuki o insan köydeyken, bunu çok doğal ve rahat yapıyordu. O kültür şehre taşınmamış demek ki. kültürel öğeler budanmaya başladığı zaman, o güzel türkülerle yoğrulan insanların ileriye doğru bakışları da törpülenmiştir. Bu yüzden boşluktadır. Köyde doğmuş, büyümüş, olan biri olarak, her sene köyümü ziyaret ederim. Bu bir hasrettir. Bunu hiç ihmal etmedim. şimdi köyle şehir, şehirli ve köy kökenliler arasında bir kopukluk var. Keşke bu kopukluk giderilebilse. Böyle bir toplumda müzikle, gelenekle, türkü de törpülenir.
Anadolu’daki müzik formu incelenirse, Ege Bölgesi’nde geniş bir müzik formu olduğu görürüz. Mesela o zeybeklerdeki incelikler, etimolojik yapıdaki güzellik, estetik ne kadar hoş. Sözler çok az, müzik daha fazla. iç Anadolu’da sözler daha fazla, müzik daha az. Ege ve Karadeniz: Ege’de, ihtiyaçtan dolayı (sosyolojik nedenlerden taassuptan filan kaynaklanan) müzikli renklilik çeşitlilik var. Bunu çalıyor. Daha evvel ne yapıyor? Boğaz havası dediğimiz bir şey var. ilk önce havasıyla yüksek perdeden ihtiyaçlarını seslendiriyor. Bu ihtiyaç, bir alt yapıdan doğuyor. 30-40 bin kişilik konserler yapılıyordu, Ege’de. Müziklerin bu kadar çeşitli olmasının Grek kültürü’yle mutlaka bir ilgisi var. Rodos’tan, Girit’ten derlenen türkülere baktığımız zaman, sadece sözleri farklı. Yunanca söylüyor, biz burada onun türkçesi’ni söylüyoruz. Bu müzik, bu halkın alt yapısının rafineliğinin yansımasıdır. Doğu Anadolu’da ise, iki veya üç dört sesten oluşuyor melodiler. iç Anadolu’da da daha az. Karadeniz’de geçmişteki Pontusların torunları vardır. Ama bir kemençenin çalımı, hiç de küçümsenecek birşey değil. tüm Anadolu’nun incelenmesi gerekiyor yani teker teker.
1965’teki iki tane 45’lik yaptım. Dinsel motifli şeyler okumuştum. O günden bugüne 1979’de bir uzunçalar
yaptım. 15 tane kaset yaptım. 45’likleri sayamıyorum. Daha fazla. Ayrıca sanatçı kardeşlerimle yaptığım ortak çalışmalar da oldu. 8 kaset var. “Muhabbet” adını vermiştik adına. En son Arif Sağ’la resital şeklinde yapmıştık. Bir de en son UNESCO için bir çalışma yaptım. UNESCO’dan Henri le’Comte isimli bir Asya müzikleri araştırmacısı, sürekli gezilerle, incelemelerle müzik çalışmaları yapıyor. Bütün türki Cumhuriyetler’inde çalınan müzik araçlarının çoğunun CD’lerini yapmış, kayıtları kendisi yapıyor. Benimle de bağlantıya geçti ve benimle de CD çalışması yaptı.
1980’li yıllardan itibaren müzik yönetmenliklerim var. Birçok müzisyenin yetişmesinde katkılarım vardır. Belkıs Akkale, Bedia Akartürk, Selda Bağcan, ümit Tokçan…. Anadolu’daki semahların kaybolmaması için, “Bin yıllık Yürüyüş” isimli 90 dakikalık 2 CD semahları yaptım. Ticari amaçlı değildir bu. ileriye kalabilmesi için kaybolmasın diye. Bunu halk kültürüne bir katkı olarak görüyorum. Bunları yaşama geçirmek için, 1980’den(1983) sonra insanlara bağlama felsefesini öğretmek için de bir dershane açtım.
Büyük usta Musa Eroğlu’nun halk müziğinde kaynak kişi, derlemeci ve besteci olarak eserleri mevcuttur bunlardan bazıları:
Kaynaklık Ettiği Türküler Bir kere uğradım hakkın cemine, Bulut bulut üstüne, Ceviz arasında vardır evimiz, Geyinmiş kuşanmış yayladan gelir, Kullar olam seni doğuran anaya, şu dağların yükseğine erseler, şu yüce dağların karı eridi, Yatamadım gasavetten meraktan…
Derlediği Türküler Emirdağı Birbirine Ulalı, Dost Bağının Meyvaları Erişti…
Bestelediği Türküler gönlümüze Yar Düşünce, Hey Erenler Pazarım Var, Mihriban, Telli turnam, Yol ver dağlar…
İBRAHİM YAZICI & BERFİN AKSU
09.05.2017 saat: 20:00
Mersin Üniversitesi Nevit Kodallı Salonu
Piyano / Piano İbrahim Yazıcı
Keman / Violin Berfin Aksu
Piyano / Piano : İbrahim YAZICI
Kendine özgü yönetme tekniği ile şimdiye kadar konser yaptığı tüm ülkelerde gerek dinleyicilerin, gerek müzik otoritelerinin ilgi odağı haline gelen Yazıcı, profesyonel müzik hayatına 1995 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesinde korepetitör ve konuk şef olarak başladı. Gösterdiği sıra dışı performans sayesinde kısa sürede aralarında Berliner Philarmoniker, Theatre des Champs Elysées, Wiener Konzerthaus, KKL Luzern, Seul Art Center, Tel Aviv Performing Arts Center gibi dünyanın en prestijli konser salonlarında, Luzern Symphony Orchestra, Deutche Symphonie Orchester Berlin ( Eski RIAS), Den Haag Het Residentie, Ensemble Rezonans, Camerata de France gibi pek çok önemli toplulukla konserler yaptı. Rönesanstan 21. yüzyıla kadar uzanan çok geniş ve renkli bir repertuardan oluşan, Sarah Chang, Stefan Milankoviç, Viktor Pikayzen, İdil Biret, Gülsin Onay, Fazıl Say, Mario Frangoulis, Sertab Erener gibi yıldız sanatçıların solist olarak katildigi sayısız konser yönetti.  Şefliğin yanı sıra piyanist olarak oda müziği ve lied eşlikçiliği alanında da çok önemli sanatçılarla aynı sahnede yer aldı. Selva Erdener’le birlikte çağdaş Türk Müziğine yeni bir soluk getirdikleri“Turkuvaz Quartett”i kurdu. Çok yönlü ve başarılı çalışmalarından ötürü 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Sanat Teşvik Ödülü ve 2005 yılında İtalyan Cumhurbaşkanı tarafından “Cavalleria della Soliderita” şövalyelik ünvanıyla onurlandırıldı.
2012 yılında Andante dergisi tarafından “Yılın Orkestra Şefi” Donizetti Ödülüne layık görüldü. Türk bestecilerinin eserlerini repertuarına almaya büyük önem veren sanatçı, pek çok genç bestecimizin eserlerinin de ilk seslendirilişini yaptı. Yaptığı CD ve DVD kayıtlarında A.A. Saygun ve M. Sun’un koro eserleri, F.Say’ın Nazım Oratoryosu, Metin Altıok Ağıtı ve Fenerbahçe Senfonisi’ni seslendirdi. Çağdaş Türk bestecilerinin şarkılarından oluşan “Düşlerimin Toprağı” adlı albümde Soprano Selva Erdener’e piyanoda eşlik etti.
Müzik eğtimine H.Ü. Devlet Konservatuarı’nda Nimet Karatekin’ le piyano, Alain Boeglin ile oda müziği, Nevit Kodallı ve İstemihan Taviloğlu ile kompozisyon, Hikmet Şimşek ve Rengim Gökmen’le orkestra şefliği çalıştığı H.Ü. Devlet Konservatuarında başladı ve bu okuldan yüksek lisans diploması aldı. Daha sonra CNRM Perpignan’da Claude-Phillipe Durand ile piyano, Daniel Tosi ile orkestra şefliği, Michel Lefort ile oda müziği, Danielle Perriers ile şan çalıştı ve bu okulu üç dalda “Premier Prix” alarak bitirdi. Bu okullardaki çalışmalarının yanı sıra Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde masterclass’lara katıldı. Maestro Gilbert Varga ile uzun bir süre çalıştı ve asistanlığını yaptı. 2006-2009 yılları arasında Oylun Erdayı ile şan çalıştı ve sınıfının eşlikçiliğini yaptı. 2010 yılından bu yana da Gülsin Onay’la piyano repertuarı ve yorum çalışmaları yapmaktadır. 19982007 yılları arasında Devlet Çoksesli Korosu’nun şefliği, 2007-2012 yılları arasında İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Müzik Direktörlüğünü yapan sanatçı 
eğitimciliğe de büyük hassasiyet göstermiş ve Hacettepe Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nde misafir öğretim görevlisi olarak ders vermiştir. Halen Olten Filarmoni Orkestrası’nda müzik direktörü olarak görev yapmaktadır.
Keman / Violin  Berfin Aksu 16 Mart 1998’de doğan Berfin Aksu, Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık İlköğretim Okulu’nda Muhammedjan Turdiev ile çalışmalarını 2012’ye kadar sürdürdü. Aynı yıl burslu olarak kabul edildiği Londra-Yehudi Menuhin Müzik Okulu’nda eğitim görüyor.
Berfin Aksu, “3. Gülden Turalı Keman Yarışması”’nda (2008), “14. Uluslarası Remember Enescu Keman Yarışması”’nda (2009) ve “52. Uluslararası Koçianova Keman Yarışması”’nda (2010) birincilik ödüllerinin yanı sıra, “En iyi Türk Bestecisi Yorumcusu Özel Ödülü”, “En İyi Enescu Yorumcusu Ödülü” ve “Constantin Dragoi” özel ödülünü aldı.
2007’de Genç Girişim Yönetişim Birliği tarafından “Geleceğin Büyükleri” dalında “Yılın Özel Ödülü” verildi. 2009’da İtalya’da düzenlenen “16. Uluslararası Andrea Postacchini Keman Yarışması”’nda ikincilik ödülünü kazandı ve Donizetti – Andante 2011 “Yılın Çıkış Yapan
Genç Müzisyen Ödülü”’ne layık görüldü. Sanatçı, Moskova – Gnesin Müzik Okulu’nda ve Tunus’ta düzenlenen “Genç Yetenekler Müzik Festivali”’nde resitaller verdi.
Sekiz yaşında orkestra eşliğinde solist olarak konser vermeye başlayan Berfin Aksu, Rengim Gökmen, İbrahim Yazıcı, Tor-Son Tan, Burak Tüzün, Gürer Aykal, Hakan Şensoy, Sebastian Tewinkel, Aytuğ Ülgen, Hakan Kalkan, Hansjörg Albrecht, Naci Özgüç ve Howard Griffiths gibi orkestra şeflerinin batonu altında çaldı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Prag Filarmoni Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası, Eskişehir Senfoni Orkestrası, Kammerphilharmonie Bodensee Orkestrası ve Bursa, Çukurova, İzmir Devlet Senfoni Orkestraları eşliğinde konçertolar seslendirdi.
Berfin Aksu yaklaşık 10 senedir Fazıl Say’ın eserlerini seslendirmekte ve beraber konserler yapmaktadır. İş Sanat, Akbank Sanat, Cemel Reşit Rey Konser Salonu, Albert Long Hall, Wigmore Hall, Tonhalle Hall gibi birçok yerde resitaller verdi. Geçtiğimiz ay Aksu dünyanın her yanında konuşmaların ve sunumların yapıldığı ünlü organizasyon TEDx için bir konuşma yaptı.
2012 yılında Yehudi Menuhin Okulu’nda çalışmalarına Lutsia İbragimova ile başlamıştır ve 2016 yılında okulundan başarıyla mezun olmuştur. Çağdaş Eğitim Vakfı tarafından da desteklenen Berfin şimdiki çalışmalarına Guildhall Müzik ve Drama Okulu’nda Krzysztof Smietana ile devam etmektedir.
MERSİN LİMANIN RİTMİNİ ARIYOR
ÜCRETSİZ ETKİNLİK
7. BESTE YARIŞMASI KONSERİ VE OYLAMASI
11.05.2017 saat: 20:00
Mersin Kültür Merkezi
18. NEVİT KODALLI KOROLAR ŞENLİĞİ
ÜCRETSİZ ETKİNLİK
12.05. 2017 16.00 – 18.00 – 20.00
13.05. 2017 16.00 – 18.00 – 20.00
Mersin Kültür Merkezi / Mersin Cultural Center
Mersin Polifonik Korolar Derneği, Devlet Sanatçısı Nevit Kodallı’nın teşvik ve önerisi ile 1994 yılında kurulmuştur.
Dernek Korosu 1994 yılından bu yana Mersin’de düzenlenen çeşitli resmi etkinliklerde eserlerin çoksesli seslendirilmesinde sorumluluklar almıştır.
Mersin Polifonik Korolar Derneği 14-15 Kasım 1998 tarihlerinde “Mersin 1.Çoksesli Korolar Festivali”ni gerçekleştirmiş ve yurt içinden birçok koro bu festivale katılmıştır. Dernek bugüne kadar katıldığı festivallerde birçok ödül almıştır. Dernek günümüzde de çeşitli yaş gruplarından oluşan koroları ile çoksesli şarkı söyleme geleneğinin oluşmasını ve tanıtımını amaçlamaktadır.
Mersin Polifonik Korolar Derneği 17.Nevit Kodallı Çoksesli Korolar Şenliği 17.Nevit Kodallı Polyphonic Choirs Festivity
PROGRAM/PROGRAMME
6 Mayıs 2016 Cuma / 6 May 2016 Friday
Saat 13.00 Seansı / 13:00 Seance
•    Hüseyin Güvercin Ortaokulu Çocuk Korosu                                      Yetkin YENİ
•    Mersin Doğa Koleji  Anaokulu Korosu                                      Özgür YENCE
•    Mersin özel Toros Koleji Çocuk Korosu                                     Yağmur DEVELİ
•    Odtü Geliştirme Vakfı Mersin Özel Ç.korosu                                     Dilruba ÖZKÜN
•    Hatay Bedii Sabuncu Güzel Sanatlar Lisesi                                      Zeynep SALLABAŞ GÜRGÜR
•    Doğa Koleji Gençlik Korosu                                                        Özgür YENCE
6 Mayıs 2016 Cuma / 6 May 2016 Friday Saat 16.00 Seansı / 16:00 Seance
•    Mersin Polifonik Korolar Derneği Saz Grubu                                     Mehmet CANKAT
•    Mersin Polifonik Korolar Derneği Piyano Grubu                                    Hüsamettin ÖZÇELİK
•    Mersin Polifonik Korolar Derneği Umut Işığı Korosu                             Yetkin YENİ
•    Mersin Polifonik Korolar Derneği Keman Grubu                                    Nino SHAVGULİDZE
•    Mersin Polifonik Korolar Derneği Engelliler Perküsyon Grubu            Zahide YALÇINKAYA   
        6 Mayıs 2016 Cuma  / 6 May 2016 Friday Saat 20:00 Seansı / 20:00 Seance      
•    Mersin Nevit Kodallı Güzel Sanatlar Lisesi Türk Müziği Orkestrası Serdar ÇELİK
•    Mersin Nevit Kodallı Güzel Sanatlar Lisesi Batı Müziği Orkestrası Muharrem KARAGÖZ
•    Ancora Çoksesli Korosu                                                               Zarife İSMAİLOVA
•    Mersin Doğa Koleji Engelsiz Yetenekler Korosu                   Özgür YENCE
•    Amasya Güzel Sanatlar Lisesi                                                        Makbule TOK
•    Mersin Oda Korosu                                                                          Engin AKTUĞ
 7 Mayıs 2016 Cumartesi / 7 May 2016 Saturday Saat 14:00 Seansı / 14:00 Seance       
•    Mersin Polifonik Korolar Derneği Çocuk Korosu                                      Nesrin BACAK
•    Antakya Polifonik Korolar Derneği Çocuk Korosu                                      Sezgin SUNA
•    Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Hazırlık Korosu                                     Rana S. ÜNLÜ
•    Isparta Polifonik Korolar Derneği Kadınlar Korosu                                      Nikolay MERDZHANOV
•    Niğde Güzel Sanatlar Lisesi A Capella Korosu                                                        Serdar KÖŞK    
     7 Mayıs 2016 Cumartesi / 7 May 2016 Saturday Saat 17.00 Seansı / 17:00 Seance      
•    Mersin  Özel Güney Gelişim Koleji Çocuk Korosu                                      Ezgi ERDOĞAN
•    Isparta Polifonik Korolar Derneği Karma Korosu                                      Nikolay MERDZHANOV
•    Antakya Oda Korosu                                                                                             Sezgin SUNA
•    Mersin Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı Korosu                Zahide YALÇINKAYA
     7 Mayıs 2016 Cumartesi / 7 May 2016 Saturday Saat 20.00 Seansı / 20:00 Seance             
•    Mersin Polifonik Korolar Derneği Yetişkinler Korosu                                      Anıl AYDIN
•    Türkiye Polifonik Korolar Derneği Gençlik Korosu                                      Emine Nilüfer TATMAN
•    İçel Sanat Kulübü Polifolk Korosu                                                        Çalıştırıcı: Mehmet ERKOÇ
•    Türkiye Polifonik Korolar Derneği Dernek Korosu                                      Mustafa APAYDIN
•    Adana Çokfonik Korosu                                                                                             Anıl AYDIN
•    Pamukkale Ünv. Eğitim Fak. GSEB Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Korosu Aykut Önder SARIÇİFTÇİ

FATİH ERKOÇ & ORKESTRASI
ÜCRETSİZ ETKİNLİK
Konser/ Concert
14 Mayıs 2017 / 14 May 2017
Saat : 20.00
Soli Pompeiopolis Anti Kenti
 Fatih Erkoç, 7 Nisan 1953 tarihinde İstanbul’un Fatih semtinde dünyaya geldi. Müzisyen bir aileye mensup olan Erkoç’un müziğe olan ilgisi, özellikle ud sanatçısı olan babası Hasan Erkoç’tan geliyordu. Henüz üç yaşındayken, babasının hediye ettiği keman ve yine sanatçı dayısı Hafiz Sami’nin aldığı mızıka, çaldığı ilk enstrümanlar oldu. Türk sanat müziğine tutkun olan ailenin, o zamanların taş plaklarından oluşan geniş bir müzik arşivi bulunuyordu. Bu kaynaktan iyi bir şekilde yararlanmayı bilen Erkoç, özellikle enstrümantal müzik yeteneğini geliştirmeye çalıştı.
İlköğreniminin ardından, tutkularının peşinden gitmeye karar vererek İstanbul Belediye Konservatuarı’nın Batı Müziği bölümünde müzik eğitimine başladı ve ortaokul öğrenimine burada devam etti. Konservatuardaki ilk zamanlarında klasik gitara merak salan Erkoç’a, çok sesli müziğe yatkınlığı nedeniyle hocaları tarafından trombon ve kontrbas verildi. Sonraları piyano, saksafon, trompet, ud ve flütle de tanışan sanatçının müzik yaşamına zamanla pekçok enstrüman eşlik etmeye başladı. İlk amatör sahne performanslarını, günümüzde de halen faaliyetlerini sürdüren ve genelde caz türü müzik yapan ünlü İstanbul Gelişim Orkestrası’nın bünyesinde sergileyen Erkoç, eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.
1971 yılına gelindiğinde, İstanbul Gelişim Orkestrası’yla birlikte “Nihayet” adlı bir albüme de imza attı. Grupla çalışmalarını sürdürdüğü bir dönemde, 4 ay boyunca da İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası bünyesinde trombon çaldı. Bu çalışmanın ardından, Ankara’da vatani görevini yerine getirdiği dönemlerde, ünlü caz davulcusu Erol Pekcan’ın kendi orkestrasında çalmaya başladı. Bu orkestrayla pekçok konserde birlikte yer alan Erkoç, aynı zamanda birçok radyo ve televizyon programında da performans sergiledi ve özel konserlere katıldı.
Erkoç, 1975 yılında, ileriki 11 yılını geçireceği Norveç’e gitti. Sadece Norveç’le yetinmeyerek, farklı İskandinav Yarımadası ülkelerinde faaliyet gösteren birçok orkestrayla birlikte çalıştı; konserler verdi. 10’un üzerinde enstrümanı profesyonel bir şekilde çalabilen sanatçı, burada çalıştığı orkestralarda da birbirinden farklı müzik aletleriyle yer aldı. 1986 yılında yurda dönen Erkoç, aynı yılın Temmuz ayında, sonraları geleneksel olarak her yıl yapılmaya başlanacak olan Kuşadası I. Altın Güvercin Şarkı Yarışması’na, sözü, müziği, aranjesi kendisine ait olan ve yine kendisinin seslendirdiği “Yol Verin A Dostlar” isimli şarkısı ile katılarak, birincilik elde etti. Şarkının kısa zamanda popüler olması nedeniyle bir albüm yapmaya karar veren sanatçı, 1987 yılında, parçayla aynı adı taşıyan ilk albümünü, Midas Müzik etiketiyle çıkardı. Böylece Fatih Erkoç adı, geniş kitlelerce tanınır hale geldi ve bu çalışma çok başarılı oldu. 1989 tarihli Altın Güvercin Şarkı Yarışması’na, yine tamamen kendi üretimi olan “Sen ve Ben” adlı parçasıyla katıldı ve bir defa daha birinciliğe layık görüldü.
Yine 1987 yılında, sözü ve müziği kendisine ait olan “Dünya Barışı İçin” adlı parçanın yanı sıra; Harun Kolçak, Rüya Ersavcı ve Arzu Ece’yle birlikte seslendirdiği, sözü ve müziği Selçuk Başar’a ait “Keloğlan” adlı parçayla ilk defa Eurovision Türkiye elemelerine katıldı. Ama bu sonuncu olmadı ve 1995 yılına kadar, “Bitmesin Bu Sonbahar” (1988), “Bir Nostalji Bu” (1989), “Özledim” (1990), “Gülbeyaz Sokağı” (1991) ve “Duygular” (1995) gibi çoğunlukla sözünü ve bestesini kendi yaptığı parçalarla elemelere katıldı; zaman zaman da farklı bestecilerin şarkılarıyla ve yine farklı şarkıcılarla birlikte yarıştı.  80’li yılların sonlarına doğru, TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası bünyesinde solistlik yapmaya ve trombon çalmaya başladı.
Bu orkestrayla geçirdiği altı yıl boyunca, çok sayıda caz konserinde yer aldı; radyo-tv programlarında performans sergiledi ve Amerika, İtalya, Fransa, Finlandiya ve Hollanda gibi ülkelerde düzenlenen birçok önemli caz festivaline katıldı. 1989 yılında ise, Malezya’da düzenlenen bir pop müzik şarkı yarışmasına sözü, müziği ve aranjesi kendine ait olan “Korku” adlı parçayla katılarak, Türkiye’yi temsil etti.
1992’de yeniden stüdyoya girmeye karar veren Erkoç, “Ellerim Bomboş” adlı albümünü müzikseverlerin beğenisine sundu. Raks Müzik etiketini taşıyan, pop müzik altyapılarının kullanıldığı bu albüm ve özellikle kapak şarkısı dinleyicilerden büyük beğeni topladı. Hemen ertesi yıl, yine Raks Müzik’ten “Penceremden Gökyüzüne” adlı üçüncü solo albümünü piyasaya sürdü ve albümdeki pekçok şarkı kısa sürede dillere dolandı. Stüdyo çalışmalarını aralıksız sürdüren ve verimli bir dönemin içinde bulunan Erkoç, 1994 yılında “Sana Deliyim” adlı çalışmasıyla müzik marketlerde yerini aldı. İki yıl aradan sonra, 1996’da ise, bu defa “Kardelen” albümüyle müzikseverlerle buluştu.
1999’un sonlarına doğru, yapımcılığını bizzat kendisinin üstlendiği; sözü, müziği, düzenlemesiyle tamamen kendine ait şarkılardan oluşan ve kendi adını taşıyan albümüyle sevenlerine ‘merhaba’ dedi. Aura Müzik etiketini taşıyan bu albümün ardından, daha çok sahne ve konser çalışmalarına ağırlık veren Erkoç, TRT’de “Fatih Erkoç’la Yankılar” adlı bir müzik programı yapıp sunmaya başladı. Programa daha sonra Kanaltürk’te devam etti. Altı yıl aradan sonra yeniden stüdyoya giren sanatçı, 2005 yılının Haziran ayında ise, sözü ve müziği kendine ait 15 yeni şarkıdan oluşan “Beklenen” adlı albümünü kendi müzik şirketi MEFA’dan çıkardı.
2007 yılında Rec By Saatchi etiketini taşıyan ve Fatih Erkoç’un en sevilen eserlerinden oluşan Kör Randevu isimli albümü sevenleriyle paylaştı. Daha sonra sanatçı, 2009 yılında caz sanatçısı Kerem Görsev ile birlikte ‘The Lady From İstanbul’, 2010 yılında Seher Yeli ve 2011 yılında da ‘Yanında Her Kimse’ isimli albümlerini sevenleriyle paylaştı.
USTALARA SAYGI
Şef / Conductor Prof. Rengim Gökmen
Keman / Violin : Ayla Erduran
Keman / Violin : Cihat Aşkın
Piyano / Piano : Ayşegül Sarıca
Karşıyaka Oda Orkestrası / Karşıyaka Chamber Orchestra
Konser/ Concert 16 Mayıs 2017 / 16 May 2017 Saat:20.00 Mersin Kültür Merkezi / Mersin Cultural Centre
Şef / Conductor: Rengim Gökmen
19 Ağustos 1955 Ankara doğumlu. Türkiye’nin orkestra şefleri varlığı içinde önde gelen, yenilikçi, Türk bestecilerinin eserlerine sıklıkla eğilen, bir bölümünün ilk seslendirmelerini yapan, şeflik veya sanat danışmanlığını üstlendiği kurumlarda yeni etkinliklerin, festivallerin, yarışmaların düzenlenmesine, birimlerin kurulmasına önayak olan değerli müzik insanı…
Müziğe küçük yaşlarda annesi opera sanatçısı Muazzez Gökmen’in gözetiminde başladı. Piyano ve komposizyon çalışmalarını Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Ferhunde Erkin, Nimet Karatekin(piyano), İlhan Baran ve Ahmet Adnan Saygun(komposizyon)gibi müzik tarihimizin unutulmaz, kült isimleriyle tamamladı.
Devlet bursuyla orkestra şefliği öğrenimi için İtalya’ya gönderildi. Önce Roma Santa Cecilia Konservatuvarı, daha sonra Siena Accademia Chigiana ve Santa Cecilia Yüksek Müzik Akademisi şeflik bölümlerinden Franco Ferrera’nın öğrencisi olarak birincilikle mezun oldu. Türkiye’de başladığı keman ve yaylı çalgılar tekniği üzerine çalışmalarını da İtalya’da altı yıl boyunca O.Vicari ile sürdürdü.
Avusturya, İngiltere ve Hollanda’da orkestra şefliği üzerine çalışmalar yaptıktan sonra,1980 yılında katıldığı
Gino Marinuzzi San Remo Uluslararası Şeflik yarışmasını kazanarak büyük başarı elde etti. Daha sonra Avrupa’nın hemen hemen bütün ülkelerinde, ABD ve Güney Amerika’da konserler yönetti.1984-89 yılları arasında Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörü,1992-95 yılları arasında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olarak görev yaptı. Bu görevi sırasında Aspendos Opera ve Bale Festivali’ni başlattı.
1988 yılında İtalya Hükümeti tarafından, opera sanatının tanıtımı ve gelişimine yaptığı katkılar nedeniyle ‘Cavalleria’ nişanı ile onurlandırıldı. Artık alacağı ödül ve ünvanlar birbirini kovalayacaktı:
1991 TÜTAV –Türkiye’nin yurt dışındaki tanıtımına katkı ödülü 1995 T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı-Yılın En İyi Şefi 1997 TOBAV-En Başarılı Opera Şefi 1998 Devlet Sanatçısı 1999 Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü (Yüksek Kültür ve Sanat Nişanı) 2010 Andante Klasik Müzik Dergisi – Yılın Orkestra Şefi ve Müzik Kurumu Yöneticisi Ödülleri
Rengim Gökmen, bazılarını halen sürdürdüğü şu görevlerde bulundu:
•    İzmir Devlet Senfoni Orkestrası 1. Şefliği •    Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Yönetmenliği •    Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Sanat Yönetmenliği(iki kez) •    Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyeliği(Profesör) •    Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası Kurucu Şefliği ve Genel Müzik Yönetmenliği •    Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası Sanat Danışmanlığı ve Şefliği •    Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 1.Şefliği •    SCAMV – Danışma Kurulu Üyeliği •    İKSV – İstanbul Müzik Festivali Danışma Kurulu Üyeliği •    Çeşitli kompozisyon yarışmalarında jüri üyelikleri •    Karşıyaka Oda Orkestrası süpervizörlüğü
Gökmen’in çalıştığı ve yönettiği kurumlarda, kuruluşunu sağladığı sürdürülebilir proje ve etkinlikleri şöyle sıralayabiliriz:
•    Aspendos Opera ve Bale Festivali(Daha sonra uluslararası boyuta yükseltildi) •    Modern Dans Topluluğu (Ankara ve İstanbul) •    Birim Dans Tiyatrosu (Ankara ve İzmir) •    İstanbul Uluslararası Opera Festivali •    İstanbul Uluslararası Bale Yarışması ve Festivali •    Samsun Devlet Opera ve Balesi •    Eskişehir Ulusal Opera-Bale Günleri(Eskişehir BB ile ortaklaşa) •    CSO ile Kampüste Senfonik Akşamlar Turnesi
Rengim Gökmen’in şef olarak yönettiği orkestralarda geniş kadrolu ve büyük çaplı senfoni, oratoryo ve operaları öncelikle tercih ettiğini görürüz. Bu yönelimiyle, repertuvar genişlemelerine katkı sağlamış, dinleyicinin sıklıkla ulaşma olanağı bulamadığı eserleri seslendirterek takdir kazanmıştır. Yaptığı konserlerde en iyi sonucu almak için gerekirse aylar öncesinde partitür üzerinde çalışmaya başlar, kendini hazırlar. Genellikle eserlerin özgün haline, bestecinin arzularına sadık kalmakla birlikte, eğer orkestranın yapı ve yetkinliği elverişliyse bazı eserlerde daha dinamik, canlı, biraz hızlıca tempoları tercih eder. Konçerto eşliklerinde solistlerin zor duruma düşmemesi ve uyumun en iyi biçimde sağlanması için büyük özen gösterir.
Gençlik yıllarında yüreğine düşen şeflik sevgisini, yıllar sonrasında da en canlı biçimde yaşatmakta, önceliği olarak görmektedir.
Piyano / Piano : Ayşegül SARICA
İstanbul’da  doğan Ayşegül Sarıca, piyano öğrenimine İstanbul Konservatuvarı’nda Prof. Ferdi Statzer ile başladı. Daha sonra müzik eğitimini Fransa’da Paris Ulusal Konservatuvarı’nda sürdürdü. Lucette Descaves ile piyano, Pierre Pasquier ile oda müziği çalıştı. 1953 yılında Konservatuvardan birincilik ödülü ile mezun oldu. Marguerite Long ile piyano çalışmalarına devam eden Sarıca, 1959 yılında “Marguerite Long-Jacques Thibaud Uluslar arası Yarışmasına” katıldı ve “Prix de la Ville de Paris-Paris Kenti Ödülü”’nü kazandı.
Bugüne kadar İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya, İtalya, İspanya, Rusya, Polonya, Avusturya, Macaristan, Çekoslavakya, Romanya; Mısır, Tunus, Cezayir;İran, Irak, BAE, Çin, Japonya, Tayvan, Singapur ve Avustralya dahil pek çok ülkede; Karel Ancerl, Pere Dervaux, Anatole Fistoulari, Louis Fourestier, Gotthold Lessing, Heinz Walberg gibi ünlü şeflerle sayısız konserler, Christian Ferras, Andre Navara, Heinrich Schiff gibi virtüözlerle çok sayıda resitaller verdi.
1968’ten bu yana Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın solist kadrosunda yer alan Ayşegül Sarıca’ya 1971 yılında “Devlet Sanatçısı” ünvanı, ayrıca Fransız Kültür Bakanlığı tarafından da “Chevalier de l’Ordre des Arts et Lettres” nişanı verilmiştir.
Sanatçı, 1991 yılında Hikmet Şimşek yönetimindeki Macaristan Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Cemal Reşit Rey’in “Katibim” çeşitlemelerini Cd’ye kaydetti. Sarıca’nın diğer Compact Disc’ leri arasında; violinist Ayla Erduran ile yorumladığı Grieg, Debussy ve Franck’ın Keman-Piyano sonatları; Gürer Aykal yönetimindeki Ankara Oda Orkestrası ile Mozart’ın 15 ve 23 no’lu, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile Beethoven’ın 3 ve 4 no’lu konçertoları ve Bilkent Senfoni Orkestrası ile Shumann’ın La minör piyano konçertosu vardır. Ayrıca Schubert ve Rahmaninoff’un Moments Musicaux dizilerini içeren bir resital Cd’si de bulunmaktadır.
Sarıca, 1991-2000 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde Master ve Sanatta Yeterlilik sınıflarında öğretim görevlisi olarak çalıştı. Ayrıca 1999 yılından beri İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nin (MIAM) yüksek lisans ve doktora programında piyano dersleri vermektedir.
2006 yılında İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından “Müzik Onur Ödülü”ne layık görülmüştür. Sanatçı, birçok uluslararası piyano yarışmasında jüri üyeliği yapmaktadır.
Keman / Violin:  Ayla Erduran
İstanbul’da dünyaya gelen sanatçı, önce annesiyle kemana başlamış, dört yaşında Karl Berger’in öğrencisi olmuş, ilk resitalini on yaşında, Ferdi Ştatzer eşliğinde, Saray Sinemasında vermiştir. 1946-51 yılları arasında Paris Ulusal Konservatuvarında Benedetti ve Benvenuti ile eğitim görerek keman bölümünden mezun olmuştur. 1951-1955 arasında Amerika Birleşik Devletlerinde Ivan Galamian ve Zino Francescatti ile özel olarak çalışmış, Amerika’daki ilk konserini Newark’ta, Thomas Schermann yönetimindeki orkestrayla vermiştir. Sanatçı Avrupa’daki konser kariyerine Polonya’da, Varşova Filarmoni Orkestrası eşliğinde çaldığı Glazunov’un keman konçertosuyla başlamıştır.Erduran, 1957-1958 yıllarında Moskova Konservatuvarında yirminci yüzyılın büyük virtüozu David Oistrakh ile çalışmış, 1957’deki Wieniawski yarışmasında yüz yirmi kemancı arasında ilk altıya girerek ödül kazanmıştır. 1958’de Brüksel’de Ulvi Cemal Erkin’in keman konçertosunun ilk seslendirisini, bestecisi yönetiminde gerçekleştirirken, konseri Belçika Kraliçesi Elizabeth de izlemiştir.
Avrupa ve Amerika’daki konser ve resitallerinin yanısıra ilk büyük turnelerini 1961 ve 1962 yıllarında Kanada’da gerçekleştirmiş, yalnız bu turnelerde, iki yılda toplam yüz altmış konser vermiştir. 1963’te Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasıyla Ortadoğu turnesine çıkmış ve Anadolu’nun çeşitli köşelerinde konserler vermiştir. 1964’te Mithat Fenmen eşliğinde Londra’da verdiği ilk resitalinde Harriet Cohen-Olga Verney ödülüne değer bulunmuştur.
1965’te Londra Albert Hall’da Rozhdestvenski yönetiminde Brahms’ın keman konçertosunu seslendirdiği konser BBC
tarafından naklen yayınlanmıştır. Bunu izleyerek BBC’de bir çok bant kaydı yapan sanatçı, aynı yıl Cenevre’de Sibelius’un 100. yılı nedeniyle düzenlenen konserde Ernest Ansermet yönetiminde Suisse Romande orkestrası ile bestecinin keman konçertosunu çalmıştır. 1968’de Verda Erman ile Afrika turnesine çıkmış, 1970’de Hollanda’da Beethoven Ödülü’nü kazanmış, 1971’de Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı olmuştur. Bir yandan konser kariyerine devam eden sanatçı, 1973’ten 1990lara kadar İsviçre’de öğretmenlik yapmış, bir süre Lozan Konservatuvarında ustalık sınıfını çalıştırmıştır. Erduran, ikili konçertolarda Menuhin, Szeryng, Navarra, Igor Oistrakh, Valery Oistrakh, Pikaizen, Fallot, Guy, Collins ve Weinberg gibi sanatçılarla birlikte solist olmuştur. Londra Senfoni, Suisse Romande, Berlin RIAS, Çek Filarmoni gibi orkestralarla; Ernest Ansermet, Karel Ancerl, Paul Kletzki, Gennadi Rozhdetsvenski, Jean Fournet, Michel Plasson ve Armin Jordan gibi şeflerle çalmıştır. Sanatçının Kanada, İsviçre, İngiltere, Almanya, Brazilya, Bulgaristan, Rusya, Polonya, Irak, Hollanda ve ABD’deki bir çok eyaletin radyolarında kayıtları bulunmaktadır. Carlos Paita yönetimindeki Londra Filarmoni Orkestrasıyla çaldığı Brahms’ın keman konçertosu LP yapılmıştır. Ayşegül Sarıca ile seslendirdiği Franck, Debussy ve Grieg’in keman-piyano sonatları UPR Classics olarak; Richard Beck ve Armin Jordan yönetiminde Suisse Romande orkestrasıyla seslendirdiği Brahms ve Bruch konçertoları  Gallo CD’si olarak piyasaya sunulmuştur. Erduran, Elgar’ın keman konçertosunun Türkiye’deki ilk seslendirisini gerçekleştirmiştir.
Ayla Erduran, 2012 yılında merkezi Paris’te bulunan ve Fransız Senatosu ile birlikte verilen “Société d’Encouragement au Progrés “ tarafından “ “Médallie D’honneur – Médaille de Vermeil” ile onurlandırıldı.
Evin İlyasoğlu’nun yazdığı “Ayla’yı Dinler misiniz?” başlıklı biyografik roman Remzi Kitabevi tarafından 2002’de; Erhan Karaesmen’in yazdığı “Evrenimizi İç Işıklarıyla Aydınlatanlar: Ayla Erduran Müzik ve Keman” başlıklı kitap SCA tarafından 2007’de yayımlanmıştır.   Sanatçı 2006 Aralık’ta Sevda Cenap And Vakfı Onur Ödülü Altın  Madalyası’na; 2007 Haziran’da İstanbul Kültür Sanat Vakfı Onur Ödülü’ne değer bulunmuştur.  Amerika’dan Uzakdoğuya, dünyanın her  yerinde cd’leri satılan Sanatçı’nın CD’leri ülkemizde  “Ayla Erduran Arşiv Serisi” başlığı altında Lila Müzik’ten yayınlanmıştır.
Keman / Violin : Cihat Aşkın
İstanbul’da doğdu. Henüz çok küçükken müziğe olan ilgisini keşfeden ailesi tarafından konservatuara kaydı yaptırıldı. Olağanüstü yeteneği ve disiplinli çalışmaları ile başarılı bir öğrencilik dönemi geçiren Aşkın, Prof. Ayhan Turan’ın sınıfından mezun oldu. 12 yaşında ilk resitalini veren Aşkın, 15 yaşına geldiğinde tüm Paganini Kaprisler’i çalıyordu. Müzik eğitimine Londra’da bulunan Royal College of Music’de Rodney Friend ve The City Univercity’de Yfrah Neaman ile devam etti. Ustalar, Ruggierro Ricci ve Dorothy Delay ile kısa süreli çalışmaları olan Aşkın, Mastır ve Doktora programlarını bitirerek yurda döndü. İTÜ’de 1998’de Doçent, 2006’da Profesör unvanlarını aldı. Aynı çatı altında, 1999’dan 2012’ye dek Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nin (MIAM) kurucusu ve eş-başkanı olarak akademik görevlerini ve sanatsal faaliyetlerini sürdürmüş olan Aşkın, 2008-2012 yılları arasında Türk Müziği Devlet Konservatuarı Müdürlüğü görevini yerine getirdi.
Müzik otoriteleri tarafından günümüzün önde gelen keman virtüözlerinden biri olarak tanınan ve tanıtılan Aşkın; Cobos, Dmitriev, Yoel Levi, Shlomo Mintz ve Ida
Haendel gibi dünyaca ünlü müzisyenler ile aynı sahneyi paylaştı. Dünyanın dört bir yanında, Amerika, Avrupa, Ortadoğu, Asya ve Afrika’da bulunan birçok sanat merkezinde konserler verdi ve çeşitli festivallere katıldı. Bulgaristan, Sirbistan, Polonya, İsrail ve İsviçre gibi ülkelerde gerçekleştirilen uluslararası yarışmalara jüri üyesi olarak davet edildi.
Kalan Müzik sanatçısı olan Aşkın, değerli bestecilerimiz U.C.Erkin ve N.K.Akses’e ait konçertoların ilk CD kaydını gerçekleştirdi. Çağdaş Türk eserlerinin yanı sıra, besteleri kendisine ait olan birçok eseri albüm haline getirdi. 2006 yılında, dünya keman literatüründe bir ilk olan Kreutzer 42 Etüd albümü yayınlandı. Keman ve başka enstrümanlar için aranjmanlar ve film müzikleri ile ilgili çalışmalar yaptı, radyo ve TV kayıtları gerçekleştirdi. Kalan Müzik’in yanı sıra Warner Classics ve CPO firmaları ile çalıştı. Menuhin ve Flesch yarışmaları dâhil birçok ödülün sahibi olan Aşkın, 2002’de Roma Foyer des Artistes ve 2009’da The J. F. Kennedy Center for the Performing Arts – Gold Medal ödüllerine layık görüldü. İstanbul Oda Orkestrası ve 2007 Mart ayında Aşkın Ensemble oda müziği topluluğunu kurarak, günümüzün kaliteli müzik ihtiyacına cevap verebilmek üzere yurtiçi ve yurtdışında konserler vermeye başladı.
Tecrübelerini gelecek nesillere aktarmak amacı ile Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları (CAKA) ismini verdiği projesini 2004 yılında hayata geçiren Aşkın, Türkiye’nin dört bir yanında keşfedilmeyi bekleyen nice yetenekli çocuğun eğitimi ve gelişimini desteklemek için keman ustalık sınıfları ve mini konserler düzenlemeye başladı. CAKA, Andante’nin düzenlediği 2011 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde Yılın Klasik Müzik Etkinliği ödülüne layık görüldü. Sanatçı, 1999-2010 yılları arasında İsrail’de bulunan Keshet Eilon Keman Ustalık Sınıfları fakülte üyesi olarak görev yapmıştır.
Basın tarafından “Bu toprağın kemancısı” olarak onurlandırılan sanatçıya, Yalçın Tura, Ertuğrul Oğuz Fırat, Arda Ardaşes Agoşyan ve Oğuzhan Balcı, kendi besteledikleri keman konçertolarını ithaf etmişlerdir.
Sanatçı, konserlerinde Jean-Baptiste Vuillaume (1846) ve Joseph Gagliano (1796) kemanları ile çalmaktadır.
SAYGUN QUARTET
17.05.2017 saat: 20:00
Keman / Violin : Deniz Toygür
Conus Keman / Violin : Özge Özerbek
Viyola / Viola : Yağmur Tekin
Viyolonsel / Violincello : Yusuf Çelik
Latin Katolik Kilisesi / Catholic Church of Mersin
Karşıyaka Oda Orkestrası / Karşıyaka  Chamber Orchestra
Karşıyaka Oda Orkestrası (KODA) kuruluş çalışmaları Karşıyaka Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Mutlu Akpınar’ın Karşıyaka ilçesini (beldesini) Kültür Sanat Merkezi’ne dönüştürme projesinin en önemli adımı olarak  2014 Ağustos ayında başlatılmıştır.Bu oluşum Türkiye’de ilk ilçe belediyesi orkestrası olup Devlet ve Üniversite orkestraları dışındaki ikinci (Eskişehir B.B.S.O. ‘ndan sonra) tam zamanlı yapılanma olma özelliğini taşımaktadır. Ülkemizde  son yıllarda gelişen ve kültürel yaşantımıza son derece olumlu katkılarda bulunduğuna inandığımız konser başına toplanan orkestralardan farklı olarak, KODA süreklilik arz eden , sanatçılara devamlı ve sabit bir iş sağlayan bir yapıdır. KODA  müzisyenlerin asli ve güvenli yuvası olarak genç sanatçılara yeni bir iş sahası sunmakta, bu yapısı ile  yalnız Karşıyaka için değil , tüm İzmir ve ülkemiz adına için yeni bir sanat pınarı haline gelmektedir. Orkestra, Hakan Şensoy’un Müzik Direktörlüğünde, Oğuzhan Kavruk’un Müzik Danışmanlığında, Tevfik Rodos’ un Sanat Koordinatörlüğünde çalışmalarını yürütecek olup üst gözlemci kimliği ile Prof. Rengim Gökmen’in deneyimlerinden yararlanmaktadır.
Bunun yanında KODA’nın tüm Türk orkestra şefleri ile  yabancı şeflerin deneyimlerinden çok şey kazanacağı su götürmez bir gerçektir. Bu nedenle yerli veya yabancı , ünlü veya genç,şef ve solistlerin sanatseverlere unutulmaz konserler vereceğini şimdiden sizlere müjdeleyebiliriz. Ayrıca Karşıyaka Oda Orkestrası’nın Ulusal ve Uluslararası turneler yoluyla festival ve benzeri organızasyonlarda ülkemizin ve İzmir’in sanat gücünü gururla temsil etmesini hedeflenmektedir.
Program / Programme
-L.v.Beethoven Yaylı Sazlar Dörtlüsü Op.18 No.3 Re Majör 
1. Allegro
2. Andante con moto
3. Allegro
4. Presto
-N. Kodallı Yaylı Sazlar Dörtlüsü No.2 
1. Allegro
2. Largo Cantabile
3. Allegro assai
-F.Mendelssohn Yaylı Sazlar Dörtlüsü Op.80 No.6 Fa minör 
1. Allegro vivace assai
2. Allegro assai
3. Adagio
4. Finale: Allegro molto
Karşıyaka Belediyesi  Oda Orkestrası (KODA) grup şeflerinden oluşan Saygun Quartet (Deniz Toygür Conus,Özge Özerbek Keman, Yağmur Tekin Viyola, Yusuf Çelik Viyolonsel) 2015 yılında quartet çalışmalarına başladı. Prof.Rengim Gökmen yönetimindeki KODA Orkestrası eşliğinde E.Elgar’ın ‘’Introduction and Allegro’’ adlı eserini solist olarak festival ve konserlerde seslendiren Saygun Quartet, 2016 Mayıs ayında Ankara’da düzenlenen ‘’Uluslararası Ulvi Yücelen Oda Müziği Yarışması’’nda birincilik ödülüne layık görüldü.
2016-2017 konser sezonu kapsamında İstanbul, Ankara, İzmir gibi Türkiye’nin önemli  şehirlerinin ünlü salonlarında konser vermekte olan Saygun Quartet, 2016 Temmuz ayında Devlet Sanatçısı Gülsin Onay ile Bodrum Gümüşlük Klasik Müzik Festivalinin açılış konserini yapmış ve sanatçının 2000. konserini beraber seslendirme onuruna erişmiştir. Devlet Sanatçısı Gülsin Onay ile konserlerine devam etmekte olan Saygun Quartet, Fazıl Say ile kendi bestesi olan yaylı sazlar quarteti ‘boşanma’ eserini çalışarak repertuarına eklemiştir. Sevda Cenap And Vakfı’nın düzenlediği  ‘2016 Yılı Onur Ödülü Altın Madalyası Töreni’nde ödülün sahibi Değerli Besteci Turgay Erdener’in yaylı sazlar dörtlüsünü seslendirmek üzere davet edilmiştir.
Eylül ayında Michael Stricharz ustalık sınıfına katılmış olan grup 2016 Kasım ayında Hollanda’da katıldığı ’15. Almere Uluslararası Oda Müziği Yarışması’nda birçok grubun önüne geçerek finale kalmaya hak kazanan son dört gruptan biri olmayı başarmıştır.
KARSU DÖNMEZ
18.05.2017 saat:20.00
Mersin Kültür Merkezi / Mersin Cultural Centre
KARSU DÖNMEZ
Karsu, Hollanda doğumlu, Türk kökenli, çok yetenekli bir sanatçı. Yalnız şarkıcı değil; aynı zamanda çok iyi bir piyanist, besteci, aranjör ve söz yazarı. 2012’de çıkardığı ilk stüdyo albümü Confession’ın ve 2015 yılında çıkardığı yeni albümü Colors’ın içinde yer alan şarkıların neredeyse tamamını kendisi yazıp besteledi.
Onaltı yaşında babasının Amsterdam’daki restoranı Kilim’de piyano çalmaya başladı ve yıllar  içinde Amsterdam Concertgebouw’dan İstanbul’a, Ankara Caz’dan Alanya Caz’a, North Sea Caz Festivali’nden New York’taki dünyaca ünlü Carnegie Hall’a kadar dünyanın pek çok yerinde ve uluslararası festivallerde sahne alma başarısı gösterdi.
Müzik tutkusu Karsu’nun adeta damarlarında akıyor. Piyano sesi çok küçük yaşta ilgisini çekti: “Bir gün televizyonda piyano çalan bir amca gördüm. Uzun saçlı, Einstein’a benziyordu. Çok etkilendim onu görünce. Ben de böyle çalmak istiyorum dedim. Altı yaşındaydım o zaman…” Ve böylece Karsu’nun piyano macerası başladı. Yedi yaşında kendi piyanosu oldu ve dersler almaya başladı. Kısa süre içinde geleneksel Türk şarkılarının yanısıra, caz ve klasik
müzik parçalarını (Chopin, Mozart, Bach, Beethoven…) da öğrenip çalmaya başladı. Şarkı söylemeye başlaması da bir okul yarışmasını kazanmasıyla gerçekleşti. Amsterdam’ın Osdorp semtinde ortaokuldayken, bir yarışmaya adını yazdırıp enstrümental piyano bölümünü seçti. Ancak onu vokal bölümüne aldılar ve yarışmayı kazandı. “Ben yıllar boyu piyanoda prova yapmışken bu durum benim için sürpriz oldu. Bir zamanlar televizyonda şarkı yarışmaları çok popülerdi ve hiç yeteneği olmayan şarkıcılar da yarışmaya katılıyordu ve jüriye dönüp ‘siz beni beğenmeyebilirsiniz ama bizim mahallede herkes çok iyi şarkı söylediğimi söylüyor’ diyorlardı. Ben de o yarışmayı kazandığımda, sadece okulda iyi hissetmem için birinci seçtiler diye düşünmüştüm. Çünkü kendi kendimi doğru değerlendirmem mümkün değildi. Ama birden bire konser vermek için davetler almaya başladım.” Karsu’nun sesi, genç yaşına rağmen diğer seslerden çok farklı; renkli, güçlü, etkileyici bir ses. Dinleyenlerin yorumlarına göre “ Karsu’yu gözlerinizi kapatıp 
dinlerseniz New Orleans’ta dev bir caz müzisyenini dinlediğinizi zannediyorsunuz”.
Karsu on altı yaşında babasının restoranında başlayıp, sonra küçük çaplı sahnelerde ve oradan büyük sahnelerde performanslarını sergilerken, gazeteler, dergiler, radyolar ve televizyonlar onun yeteneğinin farkına varmaya başladılar ve programlarına konuk etmek için davetiyeler gönderdiler. Hollanda – Amerika Trust Organizasyonu, Karsu’yu New York’taki Carnegie Hall konser salonunda bir konser için davet etti. Bu olay Hollanda medyasının çok ilgisini çekti ve Karsu bir çok televizyon programında canlı performanslar vererek geniş yankı uyandırdı. Yurtdışından davetlerin gelmesi de uzun sürmedi: Karsu Amerika,  Endonezya, Almanya, Belçika, Surinam, İngiltere, Brezilya ve Türkiye’de konserler verdi. İlk konser turu (2011-2012) çok başarılı geçti. Amsterdam Concertgebouw’daki konser biletleri haftalar önce tükendi. Türk kökenli başarılı sanatçıya Türk medyası da ilgi gösterdi. Güneri Cıvaoğlu’nun Şeffaf Oda programına konuk oldu ve o günden itibaren Türkiye’de daha çok ilgi topladı ve Türkiye’nin büyük 
salonlarında ve festivallerinde konserler vermeye başladı. Ankara Caz Festivali, Nilüfer Caz Festivali, Alanya Caz Festivali, Akbank Caz Festivali’nde, İstanbul Zorlu Center PSM’de birçok kez sahne aldı ve büyük ilgi gördü.
Canlı kayıtlardan oluşan albümü “Live aan ’t IJ”da caz, blues, funk ve etnik ritimlere rastlamak mümkün. İlk stüdyo albümü Confession ise 2012’de piyasaya çıktı. Her iki albüm de basından müzik otoritelerinden olumlu yorumlar aldı. 2012’de, çekimleri 5 yıl sürmüş olan ve Karsu’nun adını aldığı, anne-babasının doğduğu köy olan Karsu Köyü’nden, New York’a kadar Karsu’nun takip edildiği “Karsu: I Hide A Secret” belgeseli, ödüllü belgeselci Mercedes Stalenhoef imzasıyla Uluslararası IDFA belgesel festivalinde gösterime girdi ve daha sonra pek çok ülkenin festivallerinde gösterimi yapıldı. Karsu artık uluslararası bir sanatçı haline geldi ve en son ekibiyle birlikte 2014-2015 sezonunda “From New York to Istanbul” adlı bir dünya turu yaptı. Karsu’nun yeni stüdyo albümü Colors’da(2015) yine caz sesleri var ama bu kez biraz daha hareketli, neşeli ve enerjik. Albümün adı (Colors=Renkler), Karsu’nun çok kültürlü kökenini, değişik müzik türlerini harmanlayarak kendi müziğini dünyayla paylaştığını yansıtıyor. Karsu yeni albümünde yine kendi şarkılarını yazıp besteledi ve ilk kez Türkçe şarkılar yazdı. “Bırak Beni Böyle” ve “Bekledim” adlı şarkılar, Colors albümünde Karsu imzasıyla yer aldı.
Karsu, Mayıs 2015’te Candan Erçetin ve Kardeş Türküler ile birlikte Hollanda Festivali’nin açılış konserini verdi. Volkskrant gazetesine göre bu konser gerçekten mükemmel ve eğlenceliydi: “İyi yağlanmış bir makina gibi konser veren bir müzisyen ekibi vardı. Türk-Hollandalı caz sanatçısı Karsu ise, pembe elbisesi ile piyano arkasında yerini aldığında, konser bir kuş gibi kanatlanıp uçmaya başladı. Chopin ile giriş yapıp Türk ezgileriyle harika bağladı ve müziğinin gücünü sergiledi. Divane Aşık Gibi parçasında her notaya bir  duygu yüklüyor ve Türkçe sözleri anlamasan bile bütün o duyguyu anlayıp hissedebiliyorsun. Böylece Karsu, gerçek bir solist olarak kendisini yöneten ekibi aşarak devleşiyor…” 2016 yılında Hollanda’nın Grammy’si olarak kabul edilen “Edison Jazz/ World” Ödülü’nü kazandı.
Karsu çok özel, etkileyici ve güçlü piyano çalışı, harika kompozisyonları ve neşeli, enerjik görünümüyle çok kısa sürede uluslararası alanda çok sevilen ve aranan sanatçılar arasına girmeyi başardı. Karsu, Türkiye ve dünya turuyla şarkılarını dinleyicileriyle  buluşturmaya devam ediyor…
ŞARKILARLA ŞİİRLERİN DANSI
Cihan Ünal
Erol Erdinç
Elif Güreşçi
Konser/ Concert
20.05.2017 saat: 20:00
Tarsus St. Paul Müzesi / Tarsus St. Paul Museum
Elif Güreşçi
1971 yılında Ordu ilinde dünyaya geldi. Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme bölümünden mezun oldu. Üniversite eğitimi yıllarında katıldığı Hacettepe Üniversitesi Türk Müziği Korosu’nda TRT’nin değerli sanatçıları Tevfik Soyata, Cahit Ünyaylar ve Özgen Gürbüz’den istifade etti. Bu yıllarda geleceğini musiki üzerine kurmaya karar veren Güreşçi, TRT Ankara Radyosu Tasavvuf Müziği ve Klasik Korolarının şefi, Ahmet Hatipoğlu’ndan özel dersler alarak kendisini Türk Müziği nazariyatı ve solfeji konularında yetiştirdi.
1992 yılı Güreşçi’nin hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Ankara Radyosunca hazırlanan “Stüdyo 1” programında, “Yılın En İyi Sesi” ödülünü alarak TRT’de solo bant yapma hakkını kazandı. İki sene sonra aynı kurum bünyesinde açılan sınavda başarılı olarak, toplu ve solo yayınlara istisna akitli ses sanatçısı statüsünde katılmaya başladı. 1997 yılında Güreşçi artık “Solist” olarak Ankara Radyosu kadroları arasında görev yapmaya başladı.  Yurt içinde ve yurt dışında birçok konserde kurumunu ve ülkesini solist sanatçı olarak temsil etti.  Elif Güreşçi, 1999 yılında Sıla Müzik yapımcılığında, “Eski Sevdalar” isimli bir albüm çıkarttı, 2008 yılında Türk Hava Yolları
tarafından hazırlanan, beş kitap ve beş CD’den oluşan “75. Yıl Anısına 75 Büyük Usta” çalışmasının “Türk Müziğinde Romantik Dönem” bölümü eserlerini seslendirdi.  Sanatçı halen, bünyesinde bulunduğu TRT Ankara Radyosu tarafından düzenlenen çeşitli toplu ve solo programlarda görev almaktadir. 24 TV ekranlarında haftalık periyodlarda yayınlanan “Elif Makamı” programını hazirlayip sunmustur. Güreşçi icrasında, musikimizin neo-klasik dönemi üzerine uzmanlaşmış olmakla birlikte yelpazesini geniş tutmayı tercih etmiş, popüler bir üslup yerine düzeyli bir dinleyici kitlesinin müzik zevkine hitap etmeyi tercih etmiştir. Sanatçı bir kız çocuğu annesidir.
Erol Erdinç
Erol Erdinç müzik eğitimine Ankara Devlet Konservatuarı’nda A. Adnan Saygun’un kompozisyon sınıfında başladı. Kompozisyon bölümünden mezun olduktan sonra aynı okula öğretim görevlisi olarak atandı. 1969 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde Bale piyanisti olarak çalışmaya başladı. Altı yıl sonra 1975 yılında Fransa’ya gitti. Paris Konservatuarı’nda Jean Martinon ile başladığı orkestra şefliği çalışmalarına, Ecole Normale de Musique de Paris’de Pierre Dervaux ile devam etti. Pierre Boulez ve Kiril Kondrashin’in “master-class”larına katıldı. Ayrıca Pierre Pontier ile piyano eşlikçiliği, Nadia Boulanger ve Pierre Petit ile kompozisyon çalıştı. 1980 yılında ülkesine dönerek Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde orkestra şefliğine atandı. 1983 – 2000 yıllarında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın daimi şefi ve müzik direktörü olarak görev yaptı.
Düzenli sezon konserlerinin yanı sıra, İstanbul Senfoni Orkestrası’nı Avrupa ve Türkiye içinde turnelere götürdü. Fransa, İtalya, Portekiz, İspanya, Belçika, Hollanda, Polonya, Lüksenburg, Rusya, Bulgaristan, Macaristan, Litvanya, Belarus, Çekoslovakya, Meksika, Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya ve Arjantin’de konuk şef olarak konserler verdi.
Eğitime çok önem veren sanatçı, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Üniversite Orkestrası’nı dört yıl çalıştırdı ve orkestrayı profesiyonel bir düzeye getirdi. Belçika’da Brüksel Kraliyet Konservatuarı’na, Polonya’da Warsova Frydryk Chopin Müzik Üniversitesi’ne, Portekiz’de Porto Devlet Müzik Fakültesi’ne ve Brezilya’da Londrina Festivali’ne konuk profesör olarak davet edildi. 2000 – 2002 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Müzik Fakültesi Dekanı oldu. 2002 senesinden bu yana, Türkiye’de ilk kurulan Müzik Okulu ve eğitim kalitesi açısından bir lider olan Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Kompozisyon ve Orkestra Şefligi Ana Sanat Dalı Başkanı oldu.
Kanada Uluslararası Müzik Yarışması ve Romanya’da Enescu Orkestra Şefleri Yarışması da dahil olmak üzere, çok sayıda uluslararası yarışmada birçok kez jüri üyeliği yaptı.  Henüz kariyerinin başındayken TRT’de müzik yapımcılığı görevi yaptı. Besteci olarak, Türk modal müziği, popüler stiller, caz ve kendine öz müzik dilini de içine katarak, çok sayıda orkestra, koro, senfonik caz ve çocuklar için eserler yazmıştır.
Eşlikçi piyanist olarak dünyanın birçok yerinde konserler vermiş olan Erol Erdinç’in caz müziğine büyük bir tutkunluğu vardır. Konservatuar’da henüz bir öğrenci iken, değişik formasyonlarda caz piyano çalmaya başlamıştır. Yıllar sonra, İstanbul Devlet Senfoni ile yaptığı “İlkbahar Konserleri” vasıtasıyla Türkiye’ye senfonik caz’ı tanıtmıştır. 1998 yılında St.Petersburg Flarmoni Orkestrası eşliğinde Gershwin’in “Rapsody in Blue” adlı eserini çalmıştır. 2010 senesinde Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Caz Bölümünü kurdu.
1992 – 1995 yılları arasında T.C.Kültür Bakanlığı Sanat Danışmanı olarak görev yaptı. 1998 yılında “Devlet
Sanatçısı” ünvanını aldı. 2012 senesinde “Mavi Nota” müzik dergisi tarafından yılın “En İyi Orkestra Şefi” seçildi. Aynı sene Hacettepe Üniversitesi “Sanat Ödülü” aldı. 2013’te Fransa Hükümeti tarafından uluslarası üne sahip sanatçılara verilen “Chevalier de l’Ordre des Arts et des Lettres” nişanını aldı.
Erdinç’in St.Petersburg Flarmoni Orkestrası, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Bulgaristan Radyo Orkestrası, Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası gibi topluluklarla CD kayıtları bulunmaktadır. Halen Hacettepe Devlet Konservatuarı’nda Orkestra Şefliği ve Hacettepe Senfoni Orkestrası Müzik Direktörü görevlerini sürdürmektedir. 2011 – 2013 yılları arasında T.C. Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Genel Müzik Direktörlüğü yapmıştır.
SYDNEY'DEN MERSİN'E
22.05.2017 saat:20:00
Soprano Ayşe Göknur Shanal
Soprano Ayșe Göknur Shanal Avustralya’nın önde gelen şan sanatçıları arasında yer almaktadır. “Dame Joan Sutherland” bursu ile eğitimini Royal College of Music’te tamamlamış ve Metropolitan Operası’nda (New York) Lindemann Young Artist Development Programı’nın (Genç Sanmatçılar Gelişim Programı) üyesidir.
Shanal birçok prestijli ödülün ve bursun da sahibidir. Bunlar arsaında The Australian Singing Competition, Dame Joan Sutherland Bursu ve Ödülü, Opera Foundation Australia’s Metropolitan Opera Ödülü (New York), McDonald’s Operatic Aria, Queens Trust for Young Australians, Symphony Australia’s Young Performers Award (Vokal kategorisi), Neue Stimmen International Singing Competition’da“Der Loreley-Festspiele Özel Ödülü” (Almanya) bulunmaktadır. Avustralyalı bestecilerin yanısıra birçok uluslararası besteci ile de beraber çalışmıştır. Bunlar arsında Ross Fiddes, Erberk Eryilmaz, Yiğit Kolat, Reza Vali, Diana Blom, John Wayne Dixon and Phillip Wilcher sayılabilir. Gerek Avustralya gerekse Amerika’da gerçekleştirilen ANZAC yüzüncü yıl anma konserlerinde vokal performaslarıyla etkin bir rol oynamıştır.
Shanal solist olarak Avustralya Operası ve Türkiye Devlet Operası ile temsillerde rol almıştır. Ayrıca Aldeburgh Festivali (İngiltere) ve Sydney Festivali’nde de yer almış ve Sydney, Queensland, Melbourne, Adelaide, West Australia Senfoni Orkestraları ve the Australian Haydn Ensemble ile de solist olarak konserler gerçekleştirmiştir.
Geçtiğimiz Kasım ayında, Shanal Ukrayna asıllı Avustralyalı piyanist Evgeny Ukhanov ile Sydney Opera House’da ilk solo konserini gerçekleştirmiştir. Aralık ayında Vivaldi’nin Gloria isimli eserinin solosunu National Boys Choir ile, Hammer Hall, Melbourne Arts Centre, Sydney Cricket Ground ve Woolloongabba’da (the Commonwealth Bank Test Cricket Series) seslendirecektir.
Shanal’ın piyasaya çıkmış iki CD kaydı bulunmaktadır. Bunlardan ilki olan Taslig Records tarafından piyasaya sürülen “Love and Life”ın kaydını  piyanist Evgeny Ukhanov ile gerçekleştirmiş ve Schumann’ın “Frauenliebe und Leben” ve Wagner’in “Wesendonck Lieder” eserlerine yer verilmiştir. Wirripang tarafından piyasaya sürülen ve piyanist Patrick Keith ile kaydettiği “Çanakkale-Gallipoli Songs” isimli ikinci CD’si  ise Avustralya’lı, Yeni Zelanda’lı  ve Türk bestecilerin vokal ve piayano için besteledikleri yapıtlarından oluşmaktadır.
VİYANA'DAN KLASİK ESİNTİLER
24.05.2017
Piyano :  I Ting Chen
1986 yılında Kaohiung / Taiwan’da dünyaya gelen I-Ting Chen ilk piyano derslerini 5 yaşında almaya başladı. 1995- 2001 yılları arasında Taiwan’da Yunae Lee ve Dr. Albert Mühlböck’tan müzik dersleri aldı.
2001 Haziran ayında piyano resitali dalında Prof. Alexander Jenner’in öğrencisi olarak Viyana Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesine kabul edildi. 2008 yılında Prof. Heinz Medjimorec’in danışmanlığında tamamladığı mastır eğitimi esnasında değerli müzik akımlarının etkisinde kaldı.
Ardından Prof. Noel Flores danışmanlığında yüksek lisans eğitimine devam etti, Viyana Özel Üniversitesi Konservatuarı bölümünde aldığı repetitör eğitimi, çalma tekniği ve müzik topluluğu deneyimlerini geliştirmesine katkıda bulundu. 2012 yılından bu yana Graz Güzel Sanatlar Üniversitesi Yaylı Çalgılar Enstitüsünde repetitör olarak çalışmaktadır. Birçok alanda ulusal ve uluslararası yarışmalarda ödüller kazanan sanatçı, 1998’de Taivan’da düzenlenen piyano yarışmasında birincilik ödülüne, 1999 ve 2002 yıllarında Taipei’da düzenlenen Şopen piyano yarışmasında 2.lik ve Polonez Juri Özel Ödülüne, 2005 yılında ise J. Dichler piyano yarışmasında 4.lük ve Juri Özel Ödülüne layık görüldü.
Solo ve oda müziği konserleri arasında, 14 yaşında Japonya Tokyo’da ilk orkestra sahne deneyimini (Mendelssohn’un 1. Piyano Konçertosu), Taipei ve Tainan’da, Avusturya’da (Bösendorfer Salonu, Hofmannsthal Kültür Merkezi, Baden, Pleyel Müzesi) ve İsviçre’de (Ululararası Blonay Festivali) verdiği Şopen resitalleri gibi solo konserlerini sayabiliriz. Ayrıca, Avusturya ve İsviçre-MDW, Zürih Üniversitesi, Bruckner Üniversitesi, Viyana ve Preyner Konservatuarında maestro kursları, yarışmaları ve sınıf konserleri ile Liezen’de çello yarışması kapsamında korrepetisyon çalışmalarında bulunmuştur.
A PASSAGE TO BOLLYWOOD
25.05.2017 saat: 20:00
Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi
A Passage to Bollywood 2015 yılından bu yana dünyanın çeşitli yerlerinde sahnelenen, uluslar arası platformda büyük beğeni kazanmış renkli bir teatral fantezi. 80 dakikaya çok hoş sığdırılmış bu yapıt, seyirciyi avucunun içine alan hikayesi, ayakları ritim tutmaya iten müziği ve rengarenk kostümleri ile koltuklarınızda dimdik oturmanızı sağlayacak.
Hayallerinin peşinden büyük şehre, Mumbai’ye taşınan bir köylü gencin hikayesini anlatıyor. Klasik bir Bollywood aşk ve dostluk hikayesi olan müzikal onun Mumbai’deki yolculuğunu izliyor ve zaman içerisinde hayallerinin kadını ile ve onu sanki ağabeyi gibi kanatlarının altına alan “Usta – Don” ile kurduğu ilişkilere odaklanıyor. Romantizm ve drama ile dolu bu hikaye beklenmedik bir dönüm noktası ile izleyiciye şaşırtıcı bir son sunuyor. Geleneksel Hint değerleri ve gelenekleri ile dolu, enerjisi son derece yüksek dans rutinleri ile anlatılan hikaye Hindistanın gerçek canlılığını ve büyüsünü hayata taşıyor. Müzikalde Hindistan klasik dans sanatı ile birlikte daha modern dans temaları da heyecan dolu enerjiye sahip bir kadro tarafından sergileniyor.
A Passage to Bollywood, ayakları ritim tutmaya iten müziği, rengarenk kostümleri ve koltuklarınızda dimdik oturmanızı sağlayan, seyirciyi avucunun içine alan, Hindistan Nollywood kültürünün çeşitli unsurlarını içinde bulunduran hikayesi ile heyecan dolu bir müzikal. Eski klasiklerin yanı sıra en yeni Bollywood şarkılarını da içeriyor. İzleyici tipik bir Bollywood filminde olduğu gibi, drama, aksiyon, aşk ve dansı bir arada yaşayacak. Popüler bir eser olan bu bir saatlik müzik ve dans eğlencesi tüm temaları içine alıyor ve aynı anda herkesi etkilemeyi ve eğlendirmeyi başarıyor.
Navdhara India Dance Theatre (NIDT) yeni modern Hindistan’daki düşünce tarzını temsil eden yeni deneyimler keşfediyor. NIDT tanınmış Hintli koreograf Ashley Lobo tarafından kuruldu.
Hareketin eski ve yeni felsefelerini bir araya getiren NIDT modern Hindistan Bollywood sinemasını tiyatro sahnesine taşıyor. Dansçılar güçlü bir batı tarzı dans tekniğini, antik Hint dansı, yoga, meditasyon vs gibi yerel araçlarla birleştiriyor, canlı bir gösteride Bollywood filmi hissi yaratıyor. Navdhara India Dance Theatre (NIDT) yeni modern Hindistan’daki düşünce tarzını temsil eden yeni deneyimler keşfediyor. NIDT tanınmış Hintli koreograf Ashley Lobo tarafından kuruldu.
Hindistan’da genç dansçıların yaratıcı enerjilerini kanalize etmelerine yardımcı olmak ve uluslar arası izleyici kitlesine ulaşmaları ve iletişim kurmaları için bir platform sunmak amacıyla kuruldu.
Batı tarzı dansın fiziksel metodolojileri ile kadim Hindistan Grurkul sisteminden gelen bazı düşünceler de dahil olmak üzere, Hindistan’ın ruhsal felsefeleri ve Hint dansını bir araya getiren NIDT modern Hindistan Bollywood’unu tiyatro sahnesine taşımayı amaçlıyor. Sadelik ve iletişime odaklanılıyor. Düşünceler bu evrensel hareket dili ile paylaşılıyor, böylece tüm sınırlar ortadan kalkıyor ve Navdhara ya da ‘yeni akım’a ulaşılıyor. Dolayısıyla, tüm dansçıların güçlü bir dans tekniği var, bu da daha sonra yoga, antik Hint hareketi, meditasyon ve Hindistan’ın klasik ve halk dansları gibi yerel araçlarla birleştirilerek, sadece “var olan” benzersiz bir harman ortaya koyuyor. Tamamen evrensel bir hareket stili. Sadece nefes gerçeğine ya da prana’ya ya da yaşam enerjinse adanmışlık.
NIDT’in Birleşik Devletler, Çin ve İsrail’de gerçekleştirdiği önceki turnelerindeki durakları arasında Suzanne Dellal Center, Peridance Capezio Center, LA Dans Festivali kapsamında Diavolo Dance Theater, ODC Theatre, Beer Sheva Performing Arts Center and Shanghai Dance Stages yer alıyordu, performansları büyük beğeni topladı. 
NIDT’in 2017 turne programı kapsamında İsrail, Türkiye, Güney Afrika, Almanya ve Kanada yer alıyor.
FELSEFE
‘Navdhara’ kelimesi Sanskritçe iki kelimenin birleşiminden oluşur – nav yeni anlamına gelir ve dhara akım ya da akış anlamına gelir. Navdhara India Dance Theatre tam da bunu yapmak istiyor – sanat felsefesi ve hareketi “yaratmak” kelimesinin sınırlamaları ile bir kutu içerisine hapsetmek yerine akıp gitmesine ‘izin vermek’. Bu anlayış hareketin zaten var olduğu ve sadece “izin verme” sözüne ya da akışa ihtiyaç duyduğu şeklindeki derin inançtan kaynaklanır. Tek gerçek nefes ve prana ya da yaşam enerjisidir.
MİSYON
Navdhara India Dance Theatre’ın başlıca misyonu Hindistan ile uluslar arası toplum arasında, dünyanın her yerinden izleyicilere ulaşırken kaynağını özü itibariyle Hintli olan bir temelden alan gerçek bir insani bağ aracılığıyla iletişim ve köprüler kurmaktır. Misyonu aynı zamanda dürüst olan ve doğası itibariyle basit ve öyküsel bir tarz ile insani bir bağ üzerinde duran, anlatmaktan çok paylaşmayı, görülmekten çok hissedilmeyi amaçlayan dans ve sanat yaratmaktır.
ASHLEY LOBO Sanat Direktörü, Navdhara India Dance Theatre Ashley Lobo’nun 32 yıldan uzun performans sanatları kariyeri Hindistan’da ve diğer ülkelerde performansları, koreografileri ve eğitmenliği içerir.
Avustralya’da Bodenweiser Dance Centre’da (merhum Margaret Chapple’a bağlı olarak) ve saygın Sydney Dance Company’de Klasik Bale, Caz ve Çağdaş dans stilleri alanında eğitim verdi. Ayrıca uzman bir Yoga eğitmenidir. Yeni Delhi ve Mumbai’de stüdyoları bulunan The Danceworx Academy’nin kurucusu ve Sanat Direktörüdür. Bağlanır olma, yoga, nefes ve dokunma yoluyla hareketi keşfeden benzersiz bir duyarlılaştırma yaklaşımı olan Prana Paint & Flow™’u geliştirmiştir. Ashley 20’den fazla film ve bir o kadar sahne prodüksiyonu kapsamında sahne ve sinema için kapsamlı koreografiler hazırlamıştır, dolayısıyla koreografi tarzı sinem tekniklerinin güçlü etkisi ile berrak bir anlatımı bir araya getirir. Sinemada ve sahnede, Prana Paint & Flow ile geliştirdiği benzersiz güçlü bağ duygusu ile iş çıkarması ile tanınır. Tiyatro için yaptığı koreografileri: JHUMROO, Kingdom of Dreams; Ji Saab Ji; Salaam India; The Box; About Nothing; Short Cut; Passage to Amsterdam; That’s Dancing!; Buddha; The Chorus Line; Romeo & Juliet in Technicolor; Les Miserables; Matilda; Fiddler on the Roof; Jesus Christ Superstar; Me and My Girl; West Side Story.
Film koreografileri: Parched (yönetmen Leena Yadav); Bombay Velvet (yönetmen Anurag Kashyap); Lekar Hum Deewana Dil (yönetmen Arif Ali); Highway (yönetmen Imtiaz Ali); One by Two (yönetmen Devika Bhagat); Boss (yönetmen Anthony D’Souza); Cocktail (yönetmen Homi Adajania); Rockstar (yönetmen Imtiaz Ali); Guzaarish (yönetmen Sanjay Leela Bhansali); No One Killed Jessica (yönetmen Raj Kumar Gupta); Aisha (yönetmen Rajshree Ojha); Teen Patti (yönetmen Leena Yadav); Blue (yönetmen Anthony D’Souza); Love Aaj Kal (yönetmen Imtiaz Ali); U Me Aur Hum (yönetmen Ajay Devgan); Jab We Met (yönetmen Imtiaz Ali); No Smoking (yönetmen Anurag Kashyap); Ahista Ahista (yönetmen Shivam Nair); Namastey London (yönetmen Vipul Shah); Socha Na Tha (yönetmen Imtiaz Ali); Dhoom (yönetmen Sanjay Gadhvi); In Othello (yönetmen Roysten Abel). Ashley ayrıca Hindistan’ın önde gelen TV kanallarından Star Plus’da yayınlanan dans yarışması programı India’s Dancing Superstar’da jüri olarak görev almıştır.

Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir