Ağaç İrfan, Oyun; Oynayan İnsan Tiyatrosundan

Oynayan İnsan Tiyatrosu'ndan
 
Ağaç İrfan
 

 
"Bir ağacın tanıklığında çıktık yola,
gerçeğe düşen gölgeyi perdeye yansıtmak amacıyla"

 
Gösterim: 28 Ocak 2012 Cumartesi 20.30 Kenter Tiyatrosu/ Harbiye

Bilet fiyatları: Tam bilet: 25TL, Öğrenci bileti: 20TL

Adres : Halaskargazi Cad. No: 9 Harbiye, Şişli/İstabul
Telefon: 0212 246 35 89/ 247 36 34
0530 205 65 80/81
 
 


 

 
Bu oyun 1948 yılından bu yana gölgede bırakılmış bir cinayeti anlattığı için, sahneleme biçimi dünya gölge tiyatrosu teknikleri incelenerek ortaya çıkartılmıştır.
 
Istranca ormanlarında 700 yıllık bir çınar… Tales. Bilge Ağaç. Gölgesinde yetişmiş bir meşe. Meşeye sırtını yaslayan bir yazar… Sabahattin Ali. Ve bir ağacın ilk kez yalvarması gürgenden kopan bir ağaç parçasına: Dur! İnme! Alet olma günahına insanın!
 
Sabahattin Ali öldürülürken ona sırt veren ağaç dile geldi. O ağaç yedi asırlık bir çınarın gölgesinde yetişti. Çınarın sırrına vakıf oldu önce, sonra kesildi. Sonra satıldı ve ondan kukla bir çocuk oyuldu. Adı İrfan konuldu. İrfan tanık olduğu cinayeti ve daha sonra edindiği dostlarının hikâyelerini anlatmak üzere yola koyuldu. 

İBRET GÖZÜYLE SEYRETMEK, CEZA GEREKTİRMEZ…

 


 

 
Yazan: Serkan Bilgi
 
Yöneten: Halil Ersan
 
Sahne Tasarımı: Beril Özkoçak
 
Işık Tasarımı: Alev Topal
 
Hareket Düzeni: Sertaç Canbolat
 
Yönetmen Yardımcıları: Ayşe Tılısbık- Leyla Yazıcı
 
Tasarım Asistanı: Ezgi Nur Akıncı
 
Müzik: İki Şehir
 
Oynayanlar: Beran Soysal, Cansu Fırıncı, Erhan Alpay, Halil Ersan, Şeyma Peçe

Oynayan İnsan Tiyatrosu Türkiye’nin gerçek anlamda ilk çağdaş gölge tiyatrosunun yetkin bir örneğini bir toplumsal bellek projesini de kapsayacak şekilde ortaya çıkarttı Ağaç İrfan oyunuyla.

İnsan hafızasının balık hafızasıyla kıyaslanamayacak denli zayıf kaldığı dünyamızda, ülkesinden kaçmak zorunda kalırken bir ağacın hafızasına yaslanmıştı yazar. Çünkü ağaç insanın sırrını taşır! Taşıdı da! Üstelik ülkemizin en kıymetli yazarlarından birisinin sır perdesi altında bırakılan cinayetinin tüm gizlerini taşıdı sahneye…

Oynayan İnsan Tiyatrosu, bu sır perdesini aralarken, tıpkı oyununun konusu olan Sabahattin Ali gibi, köklerini ülkesinin sanat geleneğine, dallarını evrensel olana uzatmayı da unutmadı. Ortaoyunu, meddah, Karagöz ile beslenip, Japon Halk Tiyatrosu’na da, Batı Gölge Tiyatrosu tekniklerine de açtı kapısını. Işığı hareketli bir kamera gibi kullanarak iki farklı sanat dalının olanaklarını aynı potada eritmekten de çekinmedi.

Bu oyun 1948 yılından bu yana gölgede bırakılmış bir cinayeti anlattığı için, sahneleme biçimi dünya gölge tiyatrosu teknikleri incelenerek ortaya çıkartılmıştır.

İBRET GÖZÜYLE SEYRETMEK, CEZA GEREKTİRMEZ…

Ağaçinsan’dan İnsanağaç’a: Budur yolumuz!

Yazarların fotoğraf albümlerine dikkatli bakınız. Mutlaka bir ağaç görürsünüz. Ağaç ya arkalarında bir kaidedir ya da yüzlerinde bir ifade. Ağaç türleri ve şair huyları aynı çeşitliliktedir. Ahenkli, sert, uyaksız, asi, geçimsiz, sevecen ya da bereketli… Yazar ve ağaç bir dayanışma içindedir, tabiatın bu keskin hafızalı iki canlısı arasında yeryüzünün en uzun soluklu barış antlaşması imzalanmış gibidir. Bu yüzden uyarına gelmeyecek şey değildir bir çınarın durağan anaçlığı.
 
Bir ağaçinsan çıkar karşımıza birden. İnsan eliyle ekilmemiş, dikilmemiş dolayısıyla insana minneti olmayan uzak bir ormanın barışçıl bir ferdidir. Bir tâbiyeti yoktur ama insan ona da kendi gibi ırklara bölüp isim takmıştır.
'Macar Meşesi', Istranca ormanlarında bir cinayet işlenirken, o daha insan denen canlının bir karaçalı mı yoksa bir çınar mı olduğunu anlamaya çalışmaktadır. Bakar ve görür ki insanlaşmak bu kolu bacağı olan, sesi, kalbi olan canlı için bile meşakkatli bir yoldur. Cinayetten aylar sonra kendisi de kesilip bir marangoza satıldığında kolu, bacağı, sesi, kalbi olan bir ağaçinsana dönüşmesi uyarına gelmeyecek şey değildir. Yontulur, giydirilir ve sahiplenilir dostları tarafından. Yolu uzundur, beşerde yontulma bitmez. O satır yaralarını satır aralarında saranlardan olmuştur. O ağaç  dostu şairlerin dostudur. O ısrtanca ormanlarının, marangozhanenin, çiçek pasajının, yeraltı matbaalarının gölgesini sırtlayıp getiren bir temaşa ehlidir. Göçüp giden ve bizleri terk edilmiş kasabalara çeviren gülcemallerin suretlerini taşır içimizdeki ıssız meydana. Dala yaprağa bürünmüş İrfan diye görünmüş bu ağaçtan oyma keşiş, Sabahattin Ali’nin son bakışını getirir ormanın karanlığından sarkıttığı gölgelik perdeye. Seyirlik ve duyumluk bir meşakkat için. Uyarına gelmeyecek şey değildir bir ağacın konuşkanlığı.
Ağaç irfan artık aramızdadır. Bize dinlemek düşer.   
 
 Serkan Bilgi
 

Yazıdan Söze Sahneleme Hikâyesi

Geleneksel sahneleme biçimlerini, çağdaş sahneleme teknikleriyle harmanlayarak ortaya çıkardık Ağaç İrfan’ı. Geleneksel tiyatromuzun, seyircisi üzerindeki samimi ve güçlü etkisini, gölge tiyatrosunun gerçekçi gücüyle bir seyir keyfine dönüştürdük. Işığa hareket k
azandırdık. Bütünlüğü canlı müzikle tamamladık. Çağdaş tiyatro kuramlarından beslendik, dahası onları besledik, çağdaşladık, güncelledik. Geçmiş tiyatro kuramlarına ve kuramcılarına sahip çıktık. Onların taklit uygulayıcıları olmak yerine, tüm biçimlerin ve kuramların ortaya çıkmasına sebep “arayışı” anladık, kavradık. Tüm arayışlarda olduğu gibi en temelde seyircinin algısına seslendik. Anlatımızı en doğru ve anlaşılır biçimde alımlayıcısının beğenisine sunduk. Seyircinin en doğal hakkı olduğunu düşündüğümüz “eğlence “ hakkını sahneleme anlayışımızın merkezine oturttuk.
Ağaç İrfan metni, konusu ve konuyu ele alış biçimiyle yeni bir ufkun kapısını aralıyordu. Oynayan İnsan Tiyatrosu’nun biçim arayışlarına cevap niteliğindeki yapısı, “yeni” bir şeyler yaratma çabamızı da desteliyordu. Bu yönüyle zor fakat öğreticiydi. Farklı tiyatro geleneklerinden gelen ve öğrenme refleksine sahip ekibimiz metnin sahnelenme aşamasında birikimlerini çalışmaya aktararak hem metnin zorluklarının üstesinden gelebilmek için muazzam bir fayda sağladı hem de sahneleme biçimini zenginleştirdiler.
Metnin yazılması ve sahnelenmeye hazır hale getirilmesi bir yıla yakın bir çalışma serüveniydi. Sahnelenme ise iki ayı aşkın bir prova döneminde gerçekleşti. Bu dönemde türlü zorluklarla karşılaşıldı, bir laboratuar titizliğinde deneme yanılma metoduyla tüm efektler el maharetiyle bulundu, metne entegre edildi. Üzerine düşünülmüş ve hassasiyetle çalışmış bir oyun Ağaç İrfan.  Şimdi son sözü söylemesi üzere seyircisine teslim edildi. SAHNE BULUNDU, PERDE KURULDU. İYİ SEYİRLER…

Halil Ersan
                                                                                                                          

Haber kaynak: Cansu Firinci cansufirinci@gmail.com
Haber düzenleme: Tevfik Yalçın
evetbenim

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir