Ankara Dünya Müzikleri Festivali

Ankara Dünya Müzikleri Festivali
26 Mart – 31 Mart 2015
Ankara

Altus Kültür-Sanat tarafından düzenlenen Ankara Dünya Müzikleri Festivali, Mart ayında dünyaca ünlü eşsiz sanatçıları Ankara Palas'ın muhteşem atmosferinde ağırlıyor.

"Ankara Dünya Müzikleri Festivali" başlıyor!
 
Dünya müziğinin önemli isimleri Altus Kültür-Sanat organizasyonuyla Mart ayında Ankaralı müzikseverlerle buluşuyor.
 
26 Mart Perşembe – MOLVAER//AARSET//BANG (Norveç) 
27 Mart Cuma – CAMANE (Portekiz) 
29 Mart Pazar – THE SECRET TRIO (Ermenistan/Makedonya)
30 Mart Pazartesi – EDIN KARAMAZOV (Bosna Hersek) 
31 Mart Salı – AZAM ALI & NIYAZ (İran) 
 
Ankara Dünya Müzikleri Festivali – Ankara World Music Festival
 
Ankara Dünya Müzikleri Festivali ilk senesinde Ankara Palas'ın muhteşem atmosferinde dünyaca önemli sanatçıları ağırlıyor. Norveç'in avant-garde müzisyenleri Molvaer//Aarset//Bang, Portekiz'in Fado prensi Camane, Ermenistan-Makedonya'nın etnik zenginliği yansıtan The Secret Trio, Bosna Hersek'in dünyaca lavta ustası Edin Karamazov ve İran'ın sevilen sesi Azam Ali & Niyaz festivalin bu seneki konukları arasında.

Norveç'in efsanevi üç müzisyeni ilk defa Ankara'da!
Altus Kültür-Sanat gururla sunar…
Trompet, elektronikler: Nils Peter Molvaer
Gitar, elektronikler: Eivind Aarset
Elektronikler: Jan Bang
Norveçli avant-garde caz trompetçisi ve besteci Nils Petter Molvaer, Nujazz sahnesinin öncü isimlerinden usta gitarist ve müzisyen Eivind Aarset, Norveç'in electronica gurusu Jan Bang Türkiye'de ilk defa Ankara Palas sahnesinde buluşuyor.
Modern caz müzik ekolünün temsilcilerinden Nils Petter Molvaer, caz ve ambient müziği birleştirdiği başarılı çalışmalarıyla tüm dünyanın izlediği bir isim. Eivind Aarset ise Norveç'in Terje Rypdal'dan sonra yetiştirdiği en büyük gitaristlerden biri… Farklı müzik türlerini barındıran ve yansıtan, kendine has bir müzik vizyonuna sahip olan bir gitarist… Stili nu-jazz ile bağdaştırılan Aaarset, elektronikler ve dışavurumculuk konularında derin bir anlayışa sahip. Doğaçlama ve elektronik müziği bir araya getiren yenilikçi performanslarıyla bilinen yapımcı/müzisyen Jan Bang ise kuzey cazını takip edenlere hiç yabancı bir isim değil.

"Fado'nun Prensi Camané" ilk defa Ankara'da!
Altus Kültür-Sanat gururla sunar…
Onu belki daha önce hiç görmemiş olabilirisiniz ama mutlaka bir şarkısını duymuşsunuz ve bir kez  daha dinlemek istemişsinizdir.
 
“Fadonun Kraliçesi” Amália Rodrigues’ten bu yana en iyi fado şarkıcısı kabul edilen, albümleri 6 milyonun üzerinde satan Camane ilk kez Ankara'da sahne alacak. Fado’nun duygusal derinliğinde dinleyicilerin unutulmaz bir gece yaşayacağı konser, 27 Mart akşamı Ankara Palas'ta gerçekleşecek.
 
Fado söyleyen küçük dahi çocuk Portekiz tarihinin en önemli sanatçılarından olan Camane, pek çok fado sanatçısının aksine fado söylenen bir evde doğmadı. Her şey 8 yaşında gripten evde yattığı sırada, sıkılıp, evin bir köşesinde atıl duran kayıt koleksiyonunu karıştırmasıyla başladı. Ogün dinlediği kayıt Camane’nin fadoyu sevmesine, fadoya bağlanmasına ve fado söylemesine yetti. Fado söyleyen bu küçük çocuk “Amatör Kontes” ödülünü kazandıktan sonra “fado söyleyen küçük dahi çocuk” olarak anılmaya başladı. 
 
Fado onun için hastalıklı bir hücreydi. Camane onu gençleştirdi.Camane’nin sesi büyüdükçe daha duygusal, yumuşak, etkileyici ve tılsımlı hale geldi. Uzun zaman kendi tarzını arayan sıradan bir fado şarkıcısı olarak müziğe devam eden Camane’nin şarkıcı-yazar Jose Mario Branco’yla tanışması her ikisinin de bir anda zirveye çıkmasını sağladı.
 
1995 yılında Branco’nun yapımcılığında ilk albümü Uma Noite de Fados’u kaydeden Camane bu albümle beklentilerin ötesinde herkesten olumlu eleştiriler aldı. Albüm öncesinde 20 yıl boyunca fado söylemiş olan Camane bu albüm sonrasında kuru gürültü olmadığını ispatlamış oldu.  Camane 3 yıl sonra yayınlanan “Na Linha da Vida” ile  içinde hastalıklı bir hücre olarak gördüğü fado da kendi tarzını ve yorumunu ortaya koydu. Böylece onu geleneksel kalıplarından kurtarıp gençleştirdi ve iyileştirdi.
 
Camane yayınladığı albümler, fado ile ilgili yaptığı çalışmalarla dahi olarak nitelendirildi. O sadece bir şarkıcı olarak değil, seslendirdiği şiirin her nüansını en iyi şekilde yorumlayan biri olarak çığır açtı. Camane yaptıkları ile hem geleneksel yorumu savunanlardan hem de modernistlerden olumlu eleştiriler aldı. Her iki grup onun usta bir sanatçı olduğu konusunda hemfikir. 
 
Camane, 1995’te albümü çıktığından bu yana müzik kariyerinde oldukça başarılı bir grafik çizmiş ve yumuşak, duygusal, etkileyici sesiyle Fado’nun son yüzyıldaki zirve ismi haline geldi. “Fadonun Kraliçesi” Amália Rodrigues’ten bu yana en iyi fado şarkıcısı olarak kabul edilen Camane “Fado’nun Prensi” olarak anılıyor.

The Secret Trio, üç virtüözün aynı anda üçten fazla enstrümanın çaldığını düşündürten sıra dışı birlikteliğiyle ortaya çıktı. Kanunda Tamer Pınarbaşı, klarnette İsmail Lumanovski ve udda Ara Dinkjian’dan oluşan grup, konserlerinde tek bir geleneğe bağl
ı kalmaksızın geleneksel ezgileri ve yeni bestelerini zengin doğaçlamalarla dinleyiciye sunuyor. The Secret Trio bu konserde, Orta Doğu’nun komalı makamları ve doğaçlama geleneğini, Balkanların dans ritmlerini, caz, Rock, klasik müzik ve etnik müziklerin müzikal öğeleriyle harmanlıyor. Kökenleri Türkiye, Ermenistan ve Makedonya Çingenelerine dayanan bu 3 müzisyen, alışılmışın dışında armonilerle ezgileri ince ince işliyorlar. Ud, kanun ve klarnet genellikle melodik enstrümanlar olarak kullanılsa da, The Secret Trio bu enstrümanların ritmik kullanım olanaklarını da zorlayarak, ritm, armoni kullanımları ve kontrpuanlarla üç enstrümandan çok daha fazlasının çaldığını düşündüren bir sound yakalamayı başarıyor.
 
The Secret Trio, Türkiye’de de yayınlanan Soundscapes albümündeki şarkıların yanı sıra, Pınarbaşı, Lumanovski ve Dinkjian’ın besteleri ve geleneksel müziklerle zenginleştirdikleri bir repertuvarla sıra dışı bir konser sunuyor.

Dünyanın en büyük lavta ustası Edin Karamazov ilk defa Ankara'da!
Altus Kültür-Sanat gururla sunar…
Edin Karamazov, lavta ve gitardaki heyecan verici performanslarıyla, Avrupa ve Amerika'da eleştirmenlerden benzersiz övgüler almıştır. Solist olarak Hilliard Ensemble, Hesperion XX, Andreas Scholl ve hatta Sting gibi önde gelen sanatçılar ve uluslararası ortaçağ müziği toplulukları ile çalmıştır. Birçok modern dönem ve ortaçağ yaylı çalgısında son derece usta bir teknik ve dört dörtlük bir yorum sergileyen Karamazov, Concertgebouw, Wigmore Hall, Berlin Filarmoni, Konzerthaus Vienna gibi önemli merkezlerde sahneye çıkmıştır.
Yayımlanmış albümleri arasında Britten ve Bach eserlerine yer veren Come Heavy Sleep (Alpha), Andreas Scholl ile lavta eserlerine yer verdikleri A Musical Banquet (Decca), yine Andreas Scholl ile hazırladıkları folk müzik albümü Wayfaring Stranger (Decca) ve Sting ile beraber yer aldığı Songs from the Labyrinth (Deutsche Grammophon) dikkati çekmektedir.

Orta Doğu'nun mistik havasını modern zamanların tınısıyla birleştiren Azam Ali ve Niyaz, Ankara Palas'ta sahne alıyor.
Altus Kültür-Sanat gururla sunar…
İran asıllı Kanadalı müzisyen Azam Ali, doğu mistisizmi ile bezeli tanımlanması zor müziğiyle, günümüzün en özgün müzisyenleri arasında gösteriliyor. 
 
Kurulduğu 2005'ten bu yana Kanada'dan Hindistan'a, Güney Avrupa'dan Japonya'ya kadar dünyanın her coğrafyasında sahne alan Niyaz'ın, Azam Ali'nin benzersiz vokali ve Loga Ramin Torkian'ın enstrüman ustalığı ve remixleriyle hazırladığı üç ayrı albümü bulunuyor.
 
Nip/Tuck, True Blood ve Crossing Over gibi çok izlenen TV serilerine ve The Matrix, Prince of Persia, Thor – The Dark World filmlerine yaptığı müziklerle de tanınan Niyaz, 2002 yılından bu yana System of a Down'dan Serj Tankian, Juno Reactor'dan Ben Watkins, Zakir Hussain, Ömer Faruk Tekbilek, Mercan Dede, Dredg gibi sanatçı ve gruplarla yaptığı çalışmalarla da adından söz ettiriyor.
 
Her çalışmasıyla ünlü müzik dergisi Billboard’dan tam puan alan Azam Ali & Niyaz eleştirmenler tarafından çığır açan bir topluluk olarak görülüyor. Türkiye’nin farklı coğrafyalarından beslendikleri farklı duyguları organik bir biçimde harmanlamaları sonucunda ortaya eşsiz bir müzik çıkarıyorlar.
 

 
Dışişleri Bakanlığı'na bağlı olan Ankara Palas Devlet Konukevi, geçirdiği kapsamlı restorasyondan sonra Türk ve yabancı konuklara, Atatürk'ün ayak bastığı özgün tarihi ortamında hizmet sunuyor. 
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara’da milletvekilleri için bir sosyal tesis ve resmi konuklar için konukevi olarak hizmet veren bina, günümüzde özel resital ve konserlere de ev sahipliği yapıyor.
 

Organizasyon: Altus Arts & Culture
Destekçiler/Sponsorlar: Portekiz Büyükelçiliği, Radyo ODTÜ 103.1


Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim

tenise.yalcin@gmail.com 
İleti Haber: Altus Kültür Sanat/ 
<kultursanat@altusorg.com>

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir