BBDSO Konseri: L.V.Beethoven 9.Senfoni


http://www.bursasenfoni.gov.tr/

Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası Konseri
29.01.2015 Perşembe, saat:20:00
Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi-Merinos

ŞEF: Naci ÖZGÜÇ
SOLİSTLER: Özgecan GENÇER “Soprano”, Stare ÇELEBİ “Mezzo Soprano”, Cenk BIYIK “Tenor”,
Cem Beran SERTKAYA “Bas”
KORO: Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu
KORO ŞEFİ: Cemi’i Can DELİORMAN 
 
Program:
L. V. BEETHOVEN “Senfoni No: 9"
 
KARDEŞ OLUN EY İNSANLAR …
Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, 29 Ocak 2015 akşamı gerçekleştireceği konserde, Naci ÖZGÜÇ şefliğinde, klasik müzik tarihine damgasını vurmuş bir eser olan L.V .BEETHOVEN’in 9. Senfonisini seslendirecek.
 
Bundan tam yüz dosan bir yıl önce, insanlığın kültür tarihine katılmış bu baş yapıt, İnsan sesinin ilk olarak kullanıldığı senfonidir. Sanat tarihinde önemli bir devrim sayılan bu senfoni, Schiller’in “Neşeye Şarkı” adlı şiirinin, eserin son kısmında bir ses kuarteti ile koroya uygulanması suretiyle yaratılmıştır. Beethoven’in yakın arkadaşı olan Schindler, 9. Senfoni’nin ilk çalınışında duyduğu heyecanı ve dinleyenlerin beğenisini şöyle anlatıyordu: 
“Ben hayatımda böyle şiddetli olduğu kadar da kalpten gelen bir alkış duymadım. Bu şiddetli alkış yüzünden senfoninin ikinci bölümünü yarıda kesmek zorunda kaldılar…”.
 
Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu’nun da yer alacağı Konserin solistleri “Soprano”, Özgecan GENÇER Mezzo Soprano”, Stare ÇELEBİ “Tenor”, “Cenk BIYIK “Bas” ,Cem Beran SERTKAYA olacak.
 
29 OCAK 2015 Perşembe akşamı saat 20:00'de Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Merinos'da 
Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası‘nın vereceği Konserde buluşmak dileğiyle…
BBDSO Yönetim Kurulu adına 
Kontrabas sanatçısı Erdem ESİN

Alıntı: Erol Sezer
9. Senfoni, Alman besteci Ludwig van Beethoven'in ölümünden 3 yıl kadar önce tamamen sağır olduğu bir dönemde bestelediği ve dolayısıyla icrasını hiç bir zaman duyamadığı bir eseridir..Eserin bestelenmesi sekiz yıl sürmüştür.. Zamanın senfoni anlayışının oldukça dışında olan uzunluğu ve son bölümünde kullandığı koro ve insan sesleriyle bir çağ açmış olan senfoni; op.125, re minör.. Müzikal açıdan Beethoven’ ın getirdiği önemli bir yenilik senfoni orkestralarının genişlediğine tanık oluruz.( özellikle nefesli çalgılar anlamında) Dokuzuncu Senfoni’ de tonal anlamda genişlemeler vardır ve değişen aralıklarda forte(güçlü), piano(yumuşak) ses vurguları kullanımı görülür. Bir ilk olarak senfonik esere son bölümde koro (insan sesi) katılmıştır. Armonik olarak koro girmeden önceki bölümde dominant akor üzerinde, ton olan Re minör gamının tüm sesleri orkestra tarafından aynı anda seslendirilmiş olup ardından Re minör 6’lı akora çözülür. Eser ilk kez 1824 yılında Viyana'da Karntnerthor-Theather'da seslendirilmiştir.
 
Besteci eserin son bölümüne insan sesleri eklemeyi düşünmüş ve dahi eklemiştir de. Bunun için de ünlü Alman şair Friedrich Von Schiller'in Ode an die Freude (Neşeye Övgü) isimli şiirini seçmiştir.. (Üstadın bu şiire beste yapmayı bütün hayatı boyunca planladığı anlaşılıyor) İnsan sesinin kullanıldığı ilk senfonidir.. Dört bölümden oluşan eserin, koro ile birlikte Schiller'in "Ode an die Freude"si ile sonlanması bu şiiri çok ünlü bir hale getirmiştir.
 
Beethoven’ın Kral Friedrich Wilhelm'e ithaf ettiği bu eserine “Özgürlüğe Övgü” adını vermek istediği ama politik nedenlerle daha yumuşak olan şimdiki adını koymak zorunda kaldığı söylenir.
 
Nerede dostluk, kardeşlik ve batı kültürünün "evrensel kültür" olarak kutlanması gerekse bu senfoniye başvurulur, nitekim kapanış bölümündeki ode an die freude şarkısı da Avrupa Topluluğu’ nun Milli Marş'ı olarak kabul edilmiştir. 
Sovyetler Birliği’ nin dağılmasından sonra kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu sporcuları tarafından uluslararası spor organizasyonlarında (1992 Barcelona Olimpiyatları, 1992 Avrupa Futbol Şampiyonası) sporcuların milli marşı olarak kullanılmıştır.
 
Anthony Burgess' ın kült olmuş romanı A Clockwork Orange (Otomatik Portakal) ‘ a neredeyse ana izlek olmuştur Dokuzuncu Senfoni.. Stanley Kubrick'in romandan uyarlayıp 1971 yılında çektiği aynı isimli filminde fonda Dokuzuncu Senfoni’ nin bir kısmının Wendy Carlos tarafından film için düzenlenmiş hali çalarken,romanın ve filmin kahramanı Alex’ in sevdiği ve delirmesine sebep olan eser hakkında ki şu repliği kült olmuştur: “ – Ben müziği çok seviyorum..Özellikle de Beethoven’ den keyf alıyorum..Dokuzuncu Senfoni dinleyemiyorum e
fendim..Duyduğum zaman komik bir hisse kapılıyorum ve tek düşünebildiğim her şeyi sona erdirmek yani o anda her şey bitsin istiyorum..Bir an önce bitsin..Yani sona erdirmek yani ölmek efendim..Huzur içinde ölmek istiyorum..Acı çekmeden,rahatça ölmek..”
 
90larda çıkan bir modayla bir sürü okulda teneffüs zili olarak rezil bir versiyonu kullanılmaya başlanmış ve Türk milletinin sınır tanımayan yaratıcılığına kurban edilmiştir,ne yazık ki..
 
Senfoninin son bölümü olan koral kısımda kullanılan ve eserle birlikte ününü perçinlemiş olan şiirin çevirisi şöyledir:
 
"sen ey tanrılar alevi ey eliziyum kızı 
biz mabedine gideriz mest olmuş halde senin
adetin ayırdığı şeyler hep sihrinde gizlenir
daima kardeş olur insanlar gölgende senin
 
medeniyet insanlığa güneş gibi nur saçar
bilgimizin ışıkları karanlıkta yol açar
bu yol bizi mutluluğun kucağına götürür
neş’e ile bağlı dostluk insanlığı yürütür
 
kardeş olun ey insanlar bunu ister tanrımız
bu dünyada her şey geçer en son sana dost kalır
insanlığa doğruluğa göğsünü aç korkmadan
hür doğmuştur insanoğlu hür yaşamak hakkıdır”
 
Senfoni 9 re minor Opus 125 ; dört bölümden oluşur:
1- Allegro ma non troppo, un poco maestoso
2- Allegro vivace
3- Adagio molto e cantabile
4- Allegro assai
 
1) Senfoni, tam anlamıyla klasik dönem etkisiyle başlar. Hatta bestecinin temalar ve müzikal örgü anlamında barok döneme kadar uzandığını söyleyebiliriz. Bestecinin duygu fırtınalarıyla geçen yaşamı, yaylı sazlarla nefeslilerin cevaplaşmasıyla anlam bulur. Timpaniler vuruşlarıyla dinamiği bir eğri şeklinde çizer. Klarinet, fagot ( yer yer flüt ) ve yaylıların dansı mutluluk ifadesi içerir. Obuanın da küçük katılımıyla büyüyen nefesli grubu, ardından korno ve trompetlerle uzun sesli dingin halde devam eder. Majör ve minör değişimlerle müzik özellikle dominant akorlarda çeşitlenir. Kontrpuan, kanon ve yer yer unison müzikal ifadeler görkemli, ihtiraslı ve güçlü duyguları dile getirir. Beethoven’ ın naif yönünü müziğin süt liman denizlere ulaştığı bölümlerde anlarız. Creshendo su uzun ve yüksek cümleler bestecinin büyüklüğünü bize kanıtlar adeta. Ana temanın farklı formlarda ustaca işlenişi kompozisyonu sürükleyici kılar. Ve birinci bölüm yaylıların cümleleri baskın ifadeleriyle ve timpani vuruşlarıyla son bulur. 
2) Bölüm efektif bir başlangıçtan sonra majör( neşeli, eğlenceli ) melodik yapıyla devam eder. Müziğin yürüyüşü halk danslarını andırır. Orkestrada çalgılar adeta bir toplu yürüyüş veya dans halinde. Kompozisyonun yapısı daha fazla görsellik kazanmaya başlar. Majör melodinin minör yapıda tekrarını görürken adeta besteci bize hayatın iki yönünü anlatır. Barok besteci J.S. Bach’ın olgunlaştırdığı füg anlayışını da yer yer kullanan usta besteci, marş armoni örneklerine de yer verir. Yaylılarla korno ve obua cevapları müziğin pozitivizmine katkı sağlarken, bu bölümde Beethoven romantik vurgularını da güçlü bir şekilde hissettirir. Ana temanın tahta nefesli grubu ve timpaniyle çalınışı ardından, bölüm çoğalan çeşitlemelerle son bulur.
3)Bölüm nefesli grubunun yaylı çalgılarla akorları dingin bir şekilde oluşturmasıyla başlar. Buradaki tınılar sonsuz özgürlük ve insanlık adına düşünülebilecek tüm duyguları bize anlatabilecek güçte. Beethoven adeta topluma barış çağrısı yapar. Klasik dönem etkileriyle romantizmin iç içe geçtiği majör armonilerin en güzellerini serpiştirmiştir. Bu bölümden itibaren Schiller’ in şiirindeki ifadeler müziğin içine nüfuz etmeye başlar. Sevinç, huzur, paylaşım.. Kemanlar lirik, nefesliler çocuksu ifadelerle dolu. Bölümün isminden de anlaşılacağı gibi bir şarkının yumuşaklığını hissederiz. Sanatçının yaşadığı duyum sorunu asabi yapıda olmasına sebep olurken öbür yandan da duyarlılıklarını fazlasıyla artırmıştır. Bölüm oldukça estetik ve dokunaklı bir kadansla biter. 
4) Son bölüm kontrabas ve çelloların cümleleriyle farklı bir şekilde yapılanır. Yanıtlarla gelen nefesliler senfoninin ünlü ana temasını başlangıç olarak verir ve ardından temayı yaylı çalgılar sürüklemeye başlar. Tema diğer nefeslilerin de katılımıyla çeşitlenmeye başlar. Bu bölümde insanın içini gerçek anlamda birlik ve beraberlik duygusu kaplamaya başlar. Yine bu noktada Schiller’ in Neşeye Övgü şiirinin dizelerini duymaya başlarız. Timpaninin vuruşlarıyla birlikte müzik dans formunu da hissettirir. İnsan sesi olarak ilk bas solist ve ardından koro cevaplarla müziğe katılır. Tenor, alto, sopranonun temayı çeşitlemeleriyle müzik iyice renklenir. Koro, solistler ve orkestra çoksesliliğin en yüksek seviyelerine çıkar. Kısa bir sessizliğin ardında piccolo flütlerin tema çeşitlemeleri yine müziği çocuksu tatlı bir yapıya kavuşturur. Burada yine barok ve klasik etkiler kendini hissettirir. Zillerle birlikte bir panayır yerini resmeder tınılar. Sonrasında hızlı notalarla yaylılar müziği sürükler. Küçük bir majör minör değişiminin ardından koro ve solistler temayı yeniden devralır. Ara ara dini müzik motifleri hissederiz. İnsan sesinin haykırışları bize adeta bir ayin havası verir. Ağırlıkla hislerimiz insanlığın yaşamı boyunca verdiği mücadeleler yörüngesinde seyreder. Zillerin müziğe katılımıyla panayır havası yeniden başlar ve eser hızlı majör cümlelerle son bulur. 
Beethoven gerçekçilikle hayalciliğin arasındaki ipuçlarını yakalıyor adeta . Solistlerin ve orkestranın kıvrak atışmaları bestecinin teknik konusunda ne kadar zeki, yetenekli ve yaratıcı olduğunu kanıtlıyor bizlere..
Alıntı: Erol Sezer: https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10202872577636393&set=a.3879431265177.2139370.1260654205&type=1&theater


Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası Sanatçıları

1. Keman
Filiz ÖZSOY
A.Elif KILIÇASLAN 
Zeynep SOYBERK
Gökçe ÖZLER
Çağatay KILIÇASLAN 
Esra TOKGÖZ
Sanem A. KIROĞLU
Mehmet AYBARS 
2. Keman
Pınar D. BALCI
Duygu B. ÖZLER 
Selim KARGIN 
Murat KINIK
Seval KADIOĞLU
Umut ÇANAKÇI 
Viyola
Ali Ekber MUTLU
Bertugan ALBAYRAK 
Zeycan COŞKUNOĞLU 
Yasemin BİNİCİ
Elif SÖNMEZ
Aslıhan KUPŞİ
Flüt – Pikolo 
Sibel Ayhan Bayer
Özlem ACAROĞLU 
Nazlı ESİN
Obua – Korangle 
Fulya AYBARS
Özgür TURGUT
Klarinet
Gonca ELİTOK 
Aylin E. ÇAKICI
Fagot
İlker KIROĞLU
Meltun KADIOĞLU
Korno
Özgün ÇAKICI
Şahin UÇAR
Ata Semih ATIŞERİ
Barış BAYER
Trompet
Barış ESEN 
Evrim ARSLAN
Viyolonsel
Murat BAŞMAN 
Burç BALCI
Elif ESEN 
Selin ÇINAR
Kontrbas 
Erdem ESİN
Fahriye DEMİRBİLEK
Trombon
Kayhan ÇATIKKAŞ
Egemen KERPİÇÇİLER
Özgür KOÇ
Vurma Çalgılar 
Erbil AYDINLI
Cem KEBABCI
Mert KOCAİLİ


Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim
tenise.yalcin@gmail.com 
Bilgi: Erdem Esin
Haber İçerik: BBDSO Basın Bülteni

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir