EFSANE VE GERÇEĞİN METROPOLÜ İSTANBUL

 

EFSANE VE GERÇEĞİN METROPOLÜ HİSTANBUL

Hayati Asılyazıcı

Garaj İstanbul, sahne sanatlarına farklı boyutlar katıyor. Sahneye konulan oyunlar ya da danslar renkli içeriklerle ilginç ve ilgi çekici yorumlara sahne oluyor. Repertuar anlayışıyla da tiyatroya özgü çözümleyiciliği yeğliyor. Önemli bir yaklaşım ve tutarlılık. Tiyatroların çok, sahnelerin yetersiz ve sayıca az olduğu bir büyük metropol.

İstanbul’un doğuşundan günümüze kadar çeşitli boyutlarıyla inişli çıkışlı, uçlarda boy vermiş, her yönüyle değişken tarihsel konumu ile de aynı göstergeyi sunmuş. Yönetenlerle yönetilenlerin çelişkili yaşamları çelişkilerdeki olumsuzluklarını artırıyor. “Aziz İstanbul” varoşları ve gecekondularıyla “Yağma İstanbul’u” betimlemeye çalışıyor. İki imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul’u ve birçok değerlerimizin yok pahasına satıldığı ülkemizin geleceğini de karartıyor iktidar.

İstanbul’un bütün değerlerine, coğrafyasının getirdiği evrimine, kültürel zenginliğine, epik dansla anlattığı “Histanbul”u Hülya Aksular koreografileyip sahneye koydu.

Garaj İstanbul tiyatroda İstanbul’u anlatıyor. Yazan-çizen, seslendiren Kemal Gökhan Gürses, iki saatlik tiyatro olayını başarıyla gerçekleştirmiş. “Histanbul” bir tiyatro diliyle anlatılıyor. Her sahne olayında olduğu gibi bir ekip çalışması yapılmış. Tasarlayan-yöneten Övül Avkıran-Mustafa Avkıran birliktelikten nitelikli bir çalışma çıkarmışlar. Yapımı tamamlayan müzik tasarımıyla-piyanoda Evrim Demirel derinlik katıyor. Işık tasarımı Yüksel Aymaz, DJ-VJ: Ata Güner.

“Histanbul” ramp ışıklarında. “Histanbul” görsel ve işitsel açıdan da iyi kurgulanmış. Bu da yapımın (prodüksiyonun) değerini artırıyor. Birçok yönleriyle geçmişle geleceği bağlayan İstanbul anlatılmış. Başarılı sahneye konuş bütün ağırlığı iki oyuncuya bırakmış: Mehmet Ali Alabora ve Roza Erdem.

Bilim adamı’nı Mehmet Ali Alabora, Histanbul’u Roza Erdem anlatıyor. 2010’un Kültür Başkenti İstanbul anlatılıyor. “Yedi tepe”si bozulmuş İstanbul, evet yeni gökdelenlerle “Yedi tepe”nin görselliği kaybolmuş. Kimin umurunda? Nazım planı, kent planlaması tahrip edilmiş, sit alanları bir bir elden çıkarılmış. Yüksek Anıtlar Kurulu suç işlemeyi sürdürüyor, Mimarlar Odası mahkemeye başvuruyor, yargının kılı kıpırdamıyor. Sit alanı haraç mezat satılıyor. Güvendiğimiz yargı suskun. Anayasa Mahkemesi bile diğer mahkemeler gibi alabildiğine gecikmeli…

Sanatın her dalında dile getirilen Histanbul…

Bilim adamı gözüyle Histanbul’u anlatan Mehmet Ali Alabora; Shakespeare’in “Hırçın Kız”ındaki başrolünden sonra kendini aşan ölçülü oyunu ve başarılı yorumuyla beklentili bir tiyatro oyuncusundan farklı, deneyimli bir oyuncu olarak izleyicilerin karşısına çıkıyor.  Sahneden uzak kalmış olmasına karşın inanılmaz bir başarı gösteriyor. Mehmet Ali Alabora’nın Bir özü ortaya çıkaran plastik oyunculuğu dikkat çekiyor. Tevfik Fikret’in “Sis” şiirini yorumlayarak okuyuşu oyunculuğundaki artılardı.

Roza Erdem de sesini, beden dilini “Histanbul”u betimlemedeki yorumuyla estet anlatımlı çizdiği rol tiyatroya yeni bir ses getirmiştir. Müziklerle artan düzeyli oyunculuk çözümlemesi özenli başarısıyla eşdeğerdir.  Ender de olsa iki kişilik oyun kimi zaman görsel ve işitsel olabiliyor. Ekip çalışması “Histanbul”u anlamlı başarısına taşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir