Festival

41. İstanbul Müzik Festivali
04 Haziran – 29 Haziran
Açılış Konseri
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı

AÇILIŞ KONSERİ İLERİ BİR TARİHE ERTELENMİŞTİR

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası

Sascha Goetzel: Şef 

Veriko Çumburidze: Keman 
19.00 Kokteyl 
20.30 Ödül Töreni 
21.00 Konser 
Franz Waxman
Carmen Fantezisi
Hector Berlioz
Fantastik Senfoni, Op. 14
Arasız 60’ sürer.
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın sürekli orkestrasıdır. 
Konser öncesinde Güher ve Süher Pekinel’e “Onur Ödülü” sunulacaktır.
 

Hüsn-ü Aşk   05.06.2013 Çarşamba, Galata Mevlevihanesi
 
Türk Musikisi İcra Heyeti
Gönül Paçacı: Şef 
Ahmet Özhan: Solist 
Münip Utandı: Solist 
Leonidas Asteris: Solist 
 
Divan edebiyatının son büyük şairi olan Şeyh Galib’in eserleri, Galata Mevlevihanesi’nin ruhani sükûnetin huzuruyla kaplı atmosferinde seslendiriliyor. Ülkemizin en eski müzik topluluklarından Türk Müziği İcra Heyeti’nin Gönül Paçacı yönetiminde alanının en önemli solistlerine eşlik edeceği bu konserde Şeyh Galib’in güftelerinin Dede Efendi, Vardakosta Ahmed Ağa, Hacı Arif Bey, Saadettin Kaynak gibi seçkin isimler tarafından bestelenmiş örnekleri ve Osmanlı klasik müziğinin önemli bestekârlarından III. Selim’in eserleri bir araya geliyor. İstanbul’un bilinen ilk mevlevihanesinin görkemli kubbesinde, tasavvuf müziği çalışmalarıyla ülkemizde yeni bir akımın öncüsü olmuş, enfes sesi ve derinlikli yorumuyla Ahmet Özhan, klasik Türk müziğinin gelmiş geçmiş en iyi icracılarından Münip Utandı ve yurtdışında pek çok kayda imza atmış, Carl Orff ödülü sahibi, Fener Rum Patrikhanesi Başmugannisi Leonidas Asteris tasavvuf edebiyatının en önemli yapıtaşlarından Şeyh Galib’in dizelerine hayat verecek. Dün ile bugün, kültürel çeşitliliğin başkenti İstanbul’un ruhunu muhafaza eden Galata Mevlevihanesi’nde buluşup, müzikseverleri bu ortak sesin güzelliğine çağırıyor.
 
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na değerli işbirliği için teşekkür ederiz.
 
 
Ufuk & Bahar Dördüncü
“İki Piyano İçin Danslar”
07.06.2013 Cuma
İstanbul Modern 
 
Ufuk & Bahar Dördüncü piyano ikilisi 
 
Maurice Ravel
Valses nobles et sentimentales 
 
Sergei Rachmaninov
Süit No. 2, Op. 17
 
Sergei Rachmaninov
Süit No. 1, Op. 5
 
Maurice Ravel
La Valse 
 
Ara dahil 90’ sürer.
 
Zaman, onlar için bir deneyim ve kenetlenme yolculuğu… Birlikte geçirdikleri zamanı, kusursuz bir teknikle taçlandıran Ufuk & Bahar Dördüncü özgün tınılarıyla birbirlerine kenetlenen, müziğe kattıkları derinlikle değişen, gerçekleştirdikleri çalışmalarla mükemmel uyumu müzikseverlere sunan bir piyano ikilisi. Bugüne kadar Ensemble Contrechamps, Cenevre Oda Orkestrası, Tokyo Senfoni gibi orkestralar ve Boulez, Strugala, Nagy, Jordan, Schwinck, Rickenbacher gibi prestijli şeflerle çalışan ikili, Avrupa’da Amadeus, Archipel, Schubertiade, Strasbourg Ars Musica, Paris Fontainebleau ve Japonya’da Akoyishidai festivallerine konuk oldular. Tüm konserleri ve kayıt projelerinde daha önce pek az denenmiş özgün fikirler ve kurguları odaklarına alan Ufuk & Bahar Dördüncü, özellikle çağdaş müzik alanında, ülkemizin sesini tüm dünyada duyurmaya yönelik çalışmalara imza atıyorlar. Ravel’in Valses nobles et sentimentales adlı yapıtıyla başlayan gece, Rachmaninov’un Mikhail Lermontov, Lord Byron, Fyodor Tyutchev ve Aleksey Khomyakov’un şiirlerinden esinlenerek yazdığı 1 numaralı süiti “Fantezi Tablolar”ı ile devam ederek, Ravel’in vals türünün doğuşu ve yitimini sergileyen “La Valse” adlı eseri ile sona erecek.
İstanbul Modern’e değerli işbirliği için teşekkür ederiz.
 
Gautier Capuçon & Gülru Ensari 
08.06.2013 
İş Sanat 
 
 
Gautier Capuçon: Viyolonsel 
Gülru Ensari: Piyano 
 
Ludwig van Beethoven
Handel’in Judas Maccabaus Oratoryosu’ndan “See, the Conqu’ring Hero Comes” Üzerine Viyolonsel ve Piyano İçin 12 Varyasyon, WoO 4512
 
Dmitri Shostakovich
Viyolonsel ve Piyano İçin Sonat, Re minör, Op. 40
 
Jean Sibelius
Viyolonsel ve Piyano İçin Malinconia, Op. 20
 
Cesar Franck
Sonat, La Majör 
 
Ara dahil 90’ sürer.
 
Genç kuşağın en önemli viyolonselcilerinden Gautier Capuçon ve katıldığı pek çok yarışmadan ödüllerle dönen piyanist Gülru Ensari güçlü işbirliklerinden doğan başarılı deneyimlerini festivale taşıyorlar. 2012’de Fauré kayıtlarıyla bir kez daha Echo-Preis ödülünü kazanan genç kuşağın en duyarlı viyolonselcilerinden Gautier Capuçon, bugüne dek Haitink, Boulez, Abbado ve Dutoit gibi şeflerle ve dünyanın önde gelen orkestralarıyla birlikte çaldı. Berlin Filarmoni Orkestrası’nın her yıl farklı bir Avrupa şehrinde düzenlediği Avrupa Konseri’nde Gustavo Dudamel yönetiminde solist olarak yer alan Capuçon’un sürekli oda müziği partnerleri arasında ise Martha Argerich, Hélène Grimaud, Maxim Vengerov ve Renaud Capuçon gibi günümüzün önde gelen sanatçıları yer alıyor. Gautier Capuçon ile ilk kez 2009 yılında aynı sahneyi paylaşan piyanist Gülru Ensari, T&u
uml;rkiye ve yurtdışında verdiği konserlerle genç kuşak Türk sanatçıları arasında yerini her geçen gün daha da sağlamlaştırıyor. İstanbul Müzik Festivali’ne ilk kez konuk olan ikili, Beethoven’ın Handel’in Judas Maccabaus Oratoryosu üzerine yazdığı eserini, Şostakoviç’in ülkesinde özgürce üretebildiği son zamanların ürünü olan, canlı karakteri ve çok yönlülüğünün yanında sadeliği ve anlatımıyla devleşen re minör Sonat’ını, Sibelius’un melankolisinin viyolonsel ve piyanonun tınılarında vücut bulduğu Malinconia ve Franck’in La Majör Sonat’ını seslendirecekleri bu konserlerinde viyolonsel ve piyanonun mükemmel birlikteliğine imza atacaklar.
 
İş Sanat’a değerli işbirliği için teşekkür ederiz.
 
Açık Konservatuar
09.06.2013 
Galata Rum İlköğretim Okulu
 
Eğitim destekçileri:
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı
İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı 
İstanbul Müzik Festivali geçtiğimiz yıl başlattığı ve hem öğrencilerden hem müzikseverlerden büyük ilgi gören Açık Konservatuar projesini sürdürüyor. Açık Konservatuar, İstanbul’da farklı konservatuarlarda okuyan gençleri bir araya getirerek eğitimlerini, müziklerini, dostluklarını paylaşmalarını sağlıyor ve dinleyiciler de gün boyu devam eden çalışma ve dinletilere katılarak bu süreçte müziğin oluşumuna tanıklık edebiliyorlar. Açık Konservatuar, bu yıl yine İstanbul’daki üç devlet konservatuarının eğitim desteğiyle gerçekleştirilecek. İstanbul Üniversitesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarları ile İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuarı akademik kadroları bir pazar günü boyunca genç müzisyenlerle solo repertuar ve oda müziği çalışmaları yapacak. Aynı anda birden çok sınıfta halka açık gerçekleştirilecek derslerde müzikseverlerin pek çoğu belki de ilk kez yorumun oluşturulma sürecine, genç müzisyenlerin hazırlık sürecine tanıklık edecekler. Derslerin bitiminde büyük salonda verilecek konser ise Açık Konservatuar’ın dinleyiciler ile paylaşılan en coşkulu anlarını oluşturacak. Etkinliğe ev sahipliği yapan tarihi Rum Okulu böylece bir günlüğüne de olsa çocuk seslerine yeniden kavuşacak. Altı katlı bu görkemli bina ve zarif konser salonu İstanbullu müzikseverlerin işitsel olduğu kadar görsel bir şölen de yaşamalarını sağlayacak. Gençleri yüreklendirecek ve tüm müzikseverleri gençleştirecek Açık Konservatuar bir kez daha bir günlüğüne kapılarını açıyor ve herkesi müziğin büyülü evrenine davet ediyor.
 
Festival Genç Solistini Sunar
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Senfoni Orkestrası
10.06.2013 
Süreyya Operası
 
Ramiz Malik Aslanov: Şef 
Solist ulusal seçme ile belirlenecektir.
Program ulusal seçmenin sonucunda açıklanacaktır.
 
Festival geçtiğimiz yıl, ülke çapında genç yeteneklerimizi keşfetmek ve teşvik etmek üzere başlattığı “İstanbul Müzik Festivali Genç Solistini Arıyor” adlı projeyi bu yıl da hız kesmeden sürdürüyor ve bu kez viyolonsel dalında bir genç solist arıyor. Bu proje müzikseverlere yeni yetenekler keşfetmenin hazzını yaşatırken, gençlere de ulusal ve uluslararası düzeyde tanınma yolunda eşsiz bir fırsat sağlıyor. Ülkemizin çeşitli konservatuarlarından öğrencilerin katılımıyla yapılacak seçmeler sonucunda belirlenecek genç solistin kariyerinde bir dönüm noktası oluşturacak olan bu deneyime siz de tanıklık etmek istemez misiniz? Bu konserde sadece solistiyle değil orkestrasıyla da sahne gençlerin olacak. Ülkemizde olduğu kadar yurtdışında da başarılı konserler veren İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Senfoni Orkestrası, müzik direktörü Ramiz Malik Aslanov yönetiminde genç soliste eşlik edecek. Çoğunluğunu konservatuar öğrencilerinin oluşturduğu ve akademik kadronun da destek verdiği orkestra bugüne kadar Beethovenfest dahil, Avrupa’nın pek çok saygın festivaline konuk oldu; Fransa’daki Uluslararası Üniversiteler Müzik Festivali’nde ayakta alkışlandı. Bu yıl yeni bir yeteneğimizi keşfetme heyecanımıza ve gençleri destekleme misyonumuza ortak olun. Süreyya Operası’nın etkileyici atmosferinde gerçekleşecek bu konser sadece enerjisiyle bile mutluluk ve umut verecek. 
 
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Merkezi ve Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’na değerli işbirliği için teşekkür ederiz.
 
Hayatın Evreleri
Hèsperıon Xxı & Jordi Savall
11.06.2013
Aya İrini Müzesi
 
Hespèrion XXI
Jordi Savall:Rebap, Vielle, Şef 
Marc Mauillon: Vokaller 
Lior Elmaleh: Vokaller 
Gürsoy Dinçer: Vokaller 
Irini Derebet: Vokaller 
Pierre Hamon: Ney
Nedyalko Nedyalkov: Kaval
Hakan Güngör: Kanun 
Yurdal Tokcan: Ud 
Haïg Sarıkouyoumdjian: Duduk
Yair Dalal: Ud 
Driss El Maloumi: Ud 
Dimitri Psonis Santur, Morisca
David Mayoral: Vurmalı Çalgılar 
Konsept: Montserrat Figueras
 
“Balkan Halkları Mozaiğinde Hayatın Döngüleri”
 
Giriş: Evrenin Yaratılışı 
1. Doğum, bebeklik ve bahar Birth, infancy and spring
2. Gençlik, öğrenme ve ergenlik 
3. Aşk, karşılaşma

4. Evlilik, aile 
5. İş, olgunlaşma ve sürgün 
6. Tecrübe, bilgelik
7. Maneviyat, ölüm
Postlüd
 
Doğuyoruz, büyüyoruz, yaş alıyoruz ve yitip gidiyoruz… Gerçekten yitip gidiyor muyuz, yoksa deneyimlerimiz zamana iz mi bırakıyor? İstanbul Müzik Festivali, “Zaman ve Değişim” temasını işlediği 41. yılında, bu konsept üzerine özel tasarlanmış bir program sunuyor. Konseptini iki yıl önce hayata gözlerini yuman Montserrat Figueras’ın tasarladığı bir programla, 2008 yılında festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan Jordi Savall kurucusu olduğu Hespèrion XXI ile festivalde… Hayat döngüsünün farklı evrelerine dair şarkılar, kutlamalar ve ağıtları ele alan, Balkanlar’ın son derece zengin müzikal ve sözel mozaiğinden beslenerek kurgulanan
konser, festivalin kaçırılmaması gereken etkinliklerinden. Erken dönem müziğinin süper starı olarak tanımlanan, kurduğu üç müzik topluluğuyla da istisnai bir yere sahip olan Savall, tarihi müziğin günümüzde yeniden değerlenmesinin de başaktörleri arasında yer alıyor. Hespèrion XXI ise üyelerinin enerjisi ve tutkulu uğraşısı sayesinde Avrupa’nın müzik geleneklerinin cevherini keşfedip çıkaran, duygu ve güzellik dünyasını paylaşmasındaki samimiyeti ve dolaysızlığıyla tanınan bir topluluk. Jordi Savall ve Hespèrion XXI, çokkültürlü Balkanlar coğrafyasının müziğinde, kaynağından sonuna kadar hayatın tüm döngülerine odaklanıyor; güzellikleri ve ruhanilikleri ile büyüleyici müzikal gelenekleri keşfe çıkıyor.
 
Akdeniz
L’arpeggiata & Christina Pluhar
Konuk Sanatçı: Mísia
 
12.06.2013 
Aya İrini Müzesi
 
L’arpeggiata
Vincenzo Capezzuto: Vokal
Raquel Andueza: Vokal 
Christina Pluhar: Theorbo ve Şef
Margit Übellacker: Santur Psaltery
Sarah Ridy: Barok Arp
Marcello Vitale: Barok Gitar, Geleneksel İtalyan Gitarı
Doron Sherwin: Kornet 
Boris Schmidt: Kontrbas
David Mayoral: Vurmalı Çalgılar
Francesco Turrisi: Klavsen, Vurmalı Çalgılar
Daniel Pinto: Portekiz Gitarı
Sandro Daniel: Fado Gitarı
Aytaç Doğan: Kanun
İsmail Tunçbilek: Saz
Konuk Sanatçı: Mísia Fado
 
Portekiz, İtalya, Yunanistan ve Türkiye kıyılarından geleneksel şarkılar.
 
Arasız 85’ sürer.
 
Geçtiğimiz yıl festivalde verdikleri konserle İstanbul’da müzikseverlerin kalbine taht kuran Christina Pluhar ve topluluğu L’Arpeggiata yeniden Aya İrini’de. Gerçekleştirdikleri tüm çalışmalar ve konserlerde yeni bir ses dünyasını izleyicilerinin beğenisine sunan topluluk, bu kez Portekiz, İtalya, Yunanistan ve Türkiye kıyılarından geleneksel şarkılarla pırıltılı bir atmosfer yaratacak. L’Arpeggiata farklı müzikal geçmişlerden gelen müzisyenleri, Christina Pluhar’ın dikkatli bir araştırmayla olduğu kadar özgür bir ruhla hazırladığı projelerde bir araya getirmesiyle tanınıyor ve cesur doğaçlamaları, çok çeşitli çalgıların birlikte oluşturduğu doku zenginliği ve geleneksel müzikten ilham alan vokal stiliyle özellikle dikkat çekiyor. L’Arpeggiata dinleyicilerini Akdeniz’in dalgalarında bir kıyıdan diğerine müzikal bir yolculuğa çıkarırken, medeniyetin beşiğindeki bu güneşli yolculuğa Vincenzo Capezzuto ve Raquel Andueza’nın muhteşem sesleri eşlik edecek. Konserin özel konuğu ise, Portekiz’in tüm dünya kültürüne armağanı dev isim, Mísia. Portekiz’in geleneksel müziklerinden fadoyu özgünleştirmeye ve özgürleştirmeye kendini adayan sanatçı, Amerika’dan Japonya’ya uzanan bir hayran kitlesine sahip. Barok çalgılara Doğu Akdeniz’in geleneksel çalgıları kanun ve saz ile İtalyan ve Portekiz gitarlarının eşlik edeceği konserde L’Arpeggiata, fadonun yıldızı Mísia gibi nefes kesen bir sanatçıyla buluşuyor.
 
Roby Lakatos Cihat Aşkın’la Buluşuyor
13.06.2013 
Aya İrini Müzesi
 
Roby Lakatos & Ensemble
Roby Lakatos: Keman 
Kalman Cséki: Piyano 
Lászlo Bóni: 2. Keman
Jenö István Lisztes: Cimbalom
László Lisztes: Kontrbas
László Balogh: Gitar 
 
Cihat Aşkın & Ensemble
Hakan Şensoy: Şef 
 
Türk ve Çigan müzikleri
 
Ara dahil 110’ sürer.
 
Farklı, coşkulu ve alabildiğine enerjik bir konser deneyimine ne dersiniz? Müzik Festivali dinleyicilerini, Türk ve Çigan müziklerine iki özgün sanatçının yaklaşımlarının şaşırtıcı, zarif ve heyecanlı buluşmasına davet ediyor. Cihat Aşkın ile Roby Lakatos’un birbirlerinin müzik dünyalarını ziyaret edecekleri bu konser kaçırılmayacak bir fırsat. Roby Lakatos güçlü virtüözitesi ve farklı tarzları birleştiren çok yönlü repertuarıyla klasik tanımlamalara meydan okuyan evrensel bir sanatçı. Yehudi Menuhin ve Vadim Repin gibi dâhi kemancıların hayranlığını kazanmış “şeytanın kemancısı” lakaplı Lakatos’un keman stili Stéphane Grapelli’yle karşılaştırılıyor. 1999 ECHO Klasik ödülü sahibi topluluk Herbie Hancock, Joshua Bell, Nigel Kennedy gibi müzisyenlerle de işbirliği yapıyor. Roby Lakatos bu konserde ise Amerika, Asya, Avrupa ve Afrika’da sayısız konser veren, Jesus Lopez-Cobos, Yoel Levi, Shlomo Mintz ve Ida Haendel gibi efsanelerle de aynı sahneyi paylaşan ülkemizin çok yönlü sanatçısı Cihat Aşkın’la bir araya gelecek. Ülkemizde kaliteli müziği sevdirmek, yaygınlaştırmak için çalışarak önemli projelere öncülük eden Aşkın ve Lakatos’un topluluklarının yorumuyla Türk müziği ile Çigan müziğinin renkli dünyalarının birleşiminden oluşan benzersiz bir müzik ziyafeti Aya İrini Müzesi’nde sizleri bekliyor.
 
Deutsche Kammerphilharmonie Bremen
Ertüngealp & Pires 
14.06.2013 
Aya İrini Müzesi
 
Deutsche Kammerphilharmonie Bremen
Alpaslan Ertüngealp: Şef 
Maria João Pires: Piyano 
Sergey Prokofiev
Senfoni No. 1, Re Majör, Op. 25, “Klasik”
 
Ludwig van Beethoven
Piyano Konçertosu No. 2, Si bemol Majör, Op. 19
 
Ludwig van Beethoven
Senfoni No. 4, Si bemol Majör, Op. 60S
 
Ara dahil 100’ sürer.
 
Benzersiz müzikal stiliyle dünyanın sayılı orkestraları arasında anılan Deutsche Kammerphilharmonie Bremen’in bu konseri Portekizli büyük piyanist Maria João Pires’in yanı sıra uluslararası üne sahip Türk şef Alpaslan Ertüngealp’i de ülkemize getiriyor. Piyanist Maria João Pires zarafet ile ifadeli duyarlılığın arasında mükemmel dengeyi kurması ve yaptığı her şeyde bir kendiliğindenlik hissi uyandırabilmesiyle tanınıyor. Gramophone dergisinin “zamanımızın en ifadeli usta müzisyenlerinden biri” olarak tanımladığı Pires, son yılarda Schleswig-Holstein, Montpellier, Lucerne, Edinburgh ve BBC Proms gibi tüm önemli festivallere konuk olmakta. Hem şef hem piyanist kimliğiyle uluslararası üne sahip olan Alpaslan E
rtüngealp ise 2002 yılında Atina’daki Dimitri Mitropoulos Uluslararası Şeflik Yarışması’nı kazanmasıyla dikkatleri üzerine çekmişti. Bugüne kadar St. Petersburg Filarmoni, Kraliyet Filarmoni, Berlin Komik Operası ve RAI Torino Ulusal Senfoni Orkestrası da dahil olmak üzere dünyanın birinci sınıf orkestralarını yönetti. Deutsche Kammerphilharmonie Bremen sanat direktörü Paavo Järvi’nin yanı sıra dünyaca tanınmış başka şeflerle de konserler vermekte, dünyanın en prestijli konser salonlarında ve festivallerinde dinleyicilerle buluşmakta. 2009’da Beethoven senfonilerin dokuzunu da seri halinde önce Salzburg Festivali’nde, ardından Beethovenfest’te seslendiren orkestra bu projeyle pek çok ödül aldı. Üç ECHO Klasik ödülü sahibi orkestra Beethoven senfonileri bir DVD’de topladıktan sonra Schumann serisinin kayıtlarını da çıkarmaya başladı. 2010’da Avrupa, ABD, Kanada ve Japonya’yı, 2011’de ise Güney Amerika’yı kapsayan turneleri büyük övgü topladı. Bonn’daki Beethovenfest’in ve Hamburg’daki Elbphilharmonie Konserleri’nin Yerleşik Orkestrası olan Deutsche Kammerphilharmonie Bremen, 41. İstanbul Müzik Festivali kapsamında yine mükemmel düşünülmüş, yaratıcılık ve titizlikle yorumlanmış bir programla dinleyicilere unutulmaz bir gece yaşatacak…
 
Deutsche Kammerphilharmonie Bremen& Vadim Repin 
15.06.2013
Aya İrini Müzesi
 
Deutsche Kammerphilharmonie Bremen
James Judd: Şef 
Vadim Repin: Keman
Arnold Schoenberg
Verklärte Nacht, Op. 4
 
Jean Sibelius
Keman Konçertosu, Re minör, Op. 47
 
Ludwig van Beethoven
Senfoni No. 1, Do Majör, Op. 21
 
Ara dahil 110’ sürer.
 
Benzersiz müzikal stiliyle dünyanın sayılı orkestraları arasında anılan Deutsche Kammerphilharmonie Bremen ikinci konserinde kusursuz tekniğiyle birleşen yakıcı tutkusu, şairaneliği ve duyarlılığı alamet-i farikası sayılan keman virtüözü Vadim Repin ile bir araya geliyor. 1971 doğumlu Vadim Repin büyük yarışmaları kazanmaya 11 yaşında başladı; 15 yaşına geldiğinde ise Tokyo, Münih, Helsinki ve Carnegie Hall’da sahneye çıkmıştı bile. O zamandan bu yana Berlin Filarmoni, Boston Senfoni, Chicago Senfoni, Cleveland Orkestrası, Filarmonia Orkestrası, İsrail Filarmoni, Kraliyet Concertgebouw, Londra Senfoni, Los Angeles Filarmoni, NDR Hamburg, New York Filarmoni, Paris Orkestrası, Philadelphia Orkestrası, San Francisco Senfoni, St. Petersburg Filarmoni, La Scala ve Viyana Filarmoni dahil tüm büyük orkestralar eşliğinde; Ashkenazy, Boulez, Chailly, Chung, Conlon, Dohnanyi, Dutoit, Eschenbach, Fedoseyev, Gatti, Gergiev, Jansons, Jurowski, Neeme ve Paavo Järvi, Krivine, Levine, Luisi, Marriner, Masur, Mehta, Muti, Nagano, Ozawa, Rattle, Rozhdestvensky, Temirkanov, Thielemann ve Zinman gibi şeflerle konserler verdi. Konser salonlarında olduğu kadar kayıt dünyasında da başarıları tescillendi: Şostakoviç, Prokofiev, Çaykovski keman konçertolarını seslendirdiği albümleri çeşitli ödüller kazanırken Mischa Maisky ve Lang Lang ile kaydettiği Çaykovski ve Rachmaninov triolarıyla ECHO Klasik Ödülü’nü, piyanist Nikolai Lugansky ile kaydettiği Grieg, Janacek ve Franck ile de 2011 BBC Müzik Ödülü ile Edison Ödülü’nü kazandı. Bonn’daki Beethovenfest’in ve Hamburg’daki Elbphilharmonie Konserleri’nin Yerleşik Orkestrası olan Deutsche Kammerphilharmonie Bremen, 41. İstanbul Müzik Festivali kapsamındaki ikinci konserinde çağımızın önde gelen kemancılarından Vadim Repin ile buluşuyor.
 
Münih Oda Orkestrası
17.06.2013 
Aya İrini Müzesi
 
Münih Oda Orkestrası
Alexander Liebreich: Şef
Khatia Buniatishvili: Piyano
Igor Stravinsky
Konçerto Re Majör
 
Wolfgang Amadeus Mozart
Piyano Konçertosu No. 23 La Majör, KV 488
 
Krzysztof Penderecki
52 Yaylı İçin Hiroşima Kurbanlarına Ağıt
 
Joseph Haydn
Senfoni No. 45 Fa diyez minör, “Veda”
 
Ara dahil 105’ sürer.
 
Konser öncesinde Krzysztof Penderecki’ye “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” sunulacaktır.Krzysztof Penderecki will be presented the “Lifetime Achievement Award” before the concert. Alman çoksesli müzik dünyasının en parlak meşalelerinden biri, klasik repertuarın bilinen eserlerine yeni standartlar getiren Münih Oda Orkestrası, sanat direktörü Alexander Liebreich yönetiminde ilk kez festivalde. Bugüne kadar Giovanni Antonini, Andreas Scholl, Lisa Batiashvili, Janine Jansen, Kim Kashkashian, Heinrich Schiff ve Sabine Meyer gibi ünlü konuk şef ve solistlerle çalışan orkestra, her yıl dünya çapında altmışın üzerinde konser veriyor. Bu konserini festivalin “Zaman ve Değişim” teması etrafında kurgulayan Münih Oda Orkestrası, Stravinsky Re Majör Konçertosu’nun yanı sıra Penderecki’nin 1960’ta bestelediği, UNESCO ödüllü Hiroşima Kurbanlarına Ağıt ve Haydn’ın “Veda” Senfonisi ile müthiş ses birliğini ve müzikal fikirlerinin zenginliğini sergileyecek. 1995’ten bu yana otuzu aşkın dünya prömiyeri gerçekleştiren topluluk, “yeni nesil şefler arasında bir öncü” olarak nitelenen Alexander Liebreich’in yönetiminde, geçtiğimiz yıl kaydettiği Liszt albümü ile ECHO ve Choc ödüllerini kazanan, genç nesilin en duyarlı piyanistlerinden Khatia Buniatishvili’ye eşlik edecek. Sanatçı Mozart’ın büyük bir sadelikle coşkuyu ve hüznü aynı anda barındıran 23 numaralı Piyano Konçertosu’yla müzikseverlere enfes bir müzik ziyafeti çekecek. Uluslararası Horowitz ve 12. Rubinstein gibi prestijli yarışmalarda aldığı ödüllerle uluslararası kariyerine hızlı başlayan Buniatishvili’yi çağımızın en önemli piyanistlerinden Martha Argerich “sıradışı bir yetenek” olarak tanımlıyor. Wigmore Hall, Concertgebouw, Carnegie Hall ve Musikverein gibi dünyanın seçkin müzik merkezlerinde verdiği resitaller ve oda müziği konserleriyle adından sıkça bahsettiren sanatçı, yer aldığı her etkinlikte dinleyicilerini kendine hayran bırakıyor.
 
Cameristi Della Scala & Shlomo Mintz 
18.06.2013
Aya İrini Müzesi
 
Cameristi Della Scala
Shlomo Mintz: Şef ve Keman
 
Johann Sebastian Bach
Keman Konçertosu No. 1, La Majör
 
Johann Sebastian Bach
Keman Konçertosu No. 2, Mi Majör
 
Edvard Gri
eg 
Holberg Süiti, Op. 40
 
Franz Schubert
Ölüm ve Genç Kız
 
Ara dahil 110’ sürer. 
 
Mükemmel müzikalitesi, stil çeşitliliği ve güçlü tekniğiyle tanınan şef ve keman sanatçısı Shlomo Mintz, Cameristi della bu yılın "Zaman ve Değişim" temasına da gönderme yapan bir programla festivalde. “Müzik gerçeğe dokunmaktır, pek nadiren olsa da…” diyen Mintz, festival takipçileri için o pek nadir anlardan birini vaat ediyor. Dünyanın en iyi orkestraları ve şefleriyle düzenli olarak konser veren sanatçı, kaydettiği yirmiden fazla albümle aralarında üç Grand Prix du Disque ile Edison ve Gramophone’un da bulunduğu pek çok ödüle layık görüldü. Henüz on sekiz yaşındayken sanatsal uğraşlarına şefliği de ekleyen Mintz o günden bu yana dünyanın dört bir yanında ünlü orkestraları yönetiyor. Cameristi della Scala ise sanatçının düzenli işbirliği yaptığı seçkin topluluklardan. La Scala Orkestrası ile La Scala Filarmoni Orkestrası’nın üyelerinden oluşan topluluk kurulduğu 1982 yılından bu yana Muti ve Barenboim gibi dünya sahnelerinin önde gelen şefleriyle çalıştı. Cameristi della Scala sipariş ettiği eserlerin prömiyerleri kadar unutulmaya yüz tutmuş eserlerin çağımız prömiyerlerini gerçekleştirmesiyle de tanınıyor. Shlomo Mintz ve Cameristi della Scala, Bach ve Schubert’in yanı sıra Grieg’in bir önceki yüzyılın danslarını ve stillerini kendi dönemine uyguladığı neoklasik eseri Holberg Süiti ile İstanbul’da “geçmişi geleceğe taşıyacak”!
 
Berlin Counterpoint Ensemble
19.06.2013 
Süreyya Operası

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir