İLERİCİ GENÇLİK HAREKETLERİ: 1968 – 2013 Tansu Bele
Dünyayı Dolaşan Hayalet 68 Ruhu
İLERİCİ GENÇLİK HAREKETLERİ: 1968 – 2013
1968 yılında dünyada başlayan toplumsal kalkışmalar; “savaşa karşı” bir tutumu simgeler. Öncelikle Amerika’da; Kaliforniya’da, Berkley Üniversitesi’nde ortaya çıkan Vietnam Savaşı’nı protestolar, “Savaşma seviş” gibi sloganlarla ortaya çıkan Çiçek Çocukları’nın, Hippy hareketinin başkaldırıları, kendilerine “demokrasiyi”, “özgür dünyayı” ve “medeniyeti” savunmak için orada (Vietnam’da) olduklarını söyleyen hükümetin yalanını haykırmaya dayanır. “Üniversite içinde özellikle siyahların toplumsal hakları için ve ordunun kampüste öğrencileri kafalayıp savaşa gönderme çabalarını lanetlemek için siyasal propaganda yapmak amacıyla ‘konuşma özgürlüğü’ edinme hedefi ve bu doğrultuda şiddet karşıtı bir oturma eylemi düzenlenmiş olması bu etkilerin örnekleri sayılabilir.” (Mayıs 68: Fransa ve Dünyadaki Öğrenci hareketi). 800 kişinin tutuklanmasıyla sonuçlanan Berkeley Üniversitesi olayları, 1968’de Fransa’ya sıçrar ve tüm dünyaya yayılır. Fransa’da kapitalizm karşıtı “devrimci” bir perspektif edinen hareket, Che Guevara’yla Güney Amerika ve Meksika’da boy gösterir. Ancak hareketin ideolojisi bulanıktır: Özgürlük kültü, özellikle cinsel özgürlük ve uyuşturucu kullanımının serbest olması gibi anarşist ögeler de barındırmaktadır. Komünist ülkelerde ise hareket; genç komünistler, komünizmin toplumu daha iyi koşullara götürecek süreğen bir devrimci süreç olduğunu söyleyen Marksist düşünceye dayanmaktadır. Ama komünist hükümetler, değişiklik ve reform çağrılarına kulak asmamışlardır. SSCB; zaten Macaristan’daki 1956 faşizan uygulamalarıyla zedelenmiştir. Meksikalılar Meksika Devrimi’nin bir yalan olduğunu, Almanlar ve Fransızlar da anne ve babalarının İkinci Dünya Savaşı’yla ilgili tamamen yalan söylediklerini keşfetseler de savaş cehenneminden kısa süre önce çıkan ve atom, hidrojen gibi kıyamet silahlarının kullanımıyla insanlığın yok edilmesi (ki savaşta ABD tarafından denenmişti) korkusu, 68 hareketinin dünyadaki ivmesini, ırksal ayrımcılığa, cinsler arası eşitsizliğe ve geleneksel Amerikan değerlerine (küçük burjuva), cinsel ahlakın ikiyüzlülüğüne karşı bir protesto hareketi olmaya yönlendirmiştir. Hareketin teorisyenlerinden Herbert Marcuse’nin; işçi sınıfının düzen tarafından içselleştirildiğini söylemesi; bu hareketin sınıfsal (proleter) bir niteliği olmadığını gösterir. İtalya ve Fransa gibi kimi ülkelerde işçi sınıfının geleneksel (Fransız Devrimi sonrasına dayanan) mücadeleleriyle öğrenciler arasında bir köprü kurma çabaları genel durumu değiştirmez. Hareketler, romantiktir ve Üçüncü Dünyacılık (Guevarizm ve Maoculuk) ya da anti-faşizm bu hareketlerin içinde bir hayli güçlüyse de, dünya çapında bir liderden, örgütlenmeden yoksundur. Bundan kapitalist hükümetler sonuna dek yararlanmayı başaracaklardır. Buna karşılık Almanya’da, Rudi Dutschke’nin başını çektiği Alman “parlamento-dışı muhalefet” hareketi, Mayıs 68’in şafağında bütün Avrupa’da öğrenci ayaklanmasının temel dayanak noktasını oluşturmuştur.
Türkiye’ye gelince; 27 Mayıs askeri darbesinden yeni çıkan ülkemiz de 68 kuşağı dünya hareketlerinin dışında kalmamıştır. Ama kendine özgü bir biçim kazanmıştır. Tüm dünyaya yayılan savaş karşıtı toplumsal devinimler, Türkiye’de yeniden sağa kayan ve Amerikancı / kapitalist bir tutum sergileyen hükümetlere karşı boykota giden öğrenci hareketleriyle başlamış, emperyalizme ve ABD’ye (Nato) başkaldırıya dönüşmüştür. Avrupa’da Amerika’da bulanık olan hareketler, Türkiye’de apaçık bir biçem kazanır: Gücünü Vietnam’dan değil Kore’den (Türkiye’nin Kore’ye asker yollamasından) alan bu hareket; ABD’nin ikinci savaş sonrası giriştiği emperyalist (küreselleşme) tutumuna karşı çıkarak, protestosunu dünya 68 hareketlerinin dışına taşımış, emperyalizme karşı 1920’lerde gerçekleştirdiği ilk savaşın (Kurtuluş Savaşı) galibi olarak tek çıkış dayanağını Atatürk Devrimlerinde bulmuştur. Ordumuzun Nato’ya katılması ve sağcı hükümetlerin ABD güdümüne girmesiyle ülkenin çağdaşlaşmasının engellenmesi, gençleri harekete geçirmiş, kapitalizmin baskılarını ve kıskacını silkelemek ve yıkmak isteyen 68 hareketi, Türk solcu başkaldırısını başlatmıştır. Ancak ABD’yle yapılmış olan gizli ikili antlaşmalar sonucu Amerikancı hükümetler devreye girerek öldürüden, kıyımdan kandırıya dek kalkışmanın yönünü bulandırmaya çalışan pek çok yöntem uygulamışlar ve 68 hareketini saptırmayı, yolundan çıkarmayı ve dağıtmayı başarmışlardır. Yine de belirtmek gerekir ki, gerek aydınlarımızın gerekse çağdaş gençlerimizin güçlü mücadeleleriyle, canlarını bile esirgemeyerek ortaya koydukları karşı duruşlarıyla Türkiye’deki 68 hareketi, kanımca tüm dünyada en etkili olanıdır, çünkü bu hareket tüm gücünü emperyalizme karşı odaklaştırmış olan Kurtuluş Savaşımızdan almıştır ve tavrı, bu yüzden dünya hareketleri içinde en net olanıdır. Bu yüzden bugün Gladyo dediğimiz ABD güdümlü emperyalizm denilen ahtapotun ülkeyi baştanaşağı sarmasına karşın yine de direnen gücünü kendinde bulabilmektedir. Bunda elbette 68 sonrası mücadeleyi sürdüren ve canlarından olan Abdi İpekçi’sinden Uğur Mumcu’suna, A. T. Kışlalı’sından Necip Hablemit-oğlu’na, Eşref Bitlis’inden Karafakioğlu’na çok sayıda yılmayan, mücadeleden dönmeyen aydınımızın da rolü büyüktür. Behice Boran, Türkan Saylan, Necla Arat vb. gibi çok sayıda aydın kadınımızın yanı sıra bugün Silivri’de tutuklu bulunan Doğu Perinçek, Tuncay Özkan vb. aydınlarımız, 68 ruhunun Türkiye’deki Atatürkçü solun en
büyük devrimcileridirler ve savaşımlarını büyük bir yüreklilikle sürdürmektedirler. Bugün Gladyo (iki karşı-darbe ve gerici AKP hükümetleriyle) Türkiye’nin yolunu kesmiş gibi görünse de, 68 ruhu, o yıllarda başlayan dünyadaki hareketin en güçlü temsilcisi olduğunu, hiç kesilmeyen atılımlarıyla göstermekte ve gücünü Atatürk’ün devrimlerini bütünlemekten alan varlığıyla, yeniden çağdaşlığın, özgürlüğün, faşizme karşı direnişin bayraktarlığını yapmaktadır. Ulusallık, küreselleşmenin bütün yaygaralarına karşın, sınıf mücadelesini avucunun içine alan kapitalizmin koynunda yolunu şaşırmış solcu döneklerin çığrışmalarına karşın Türk Milletinin büyük devrimci Atatürk’ün yolunda gençliğinin 68 ruhunu ayağa kaldırarak dünyaya örnek olmaktadır. Bugün Taksim Gezi Parkı’nda ayağa kalkan Türk Milleti, bu kutsal direnişiyle ve Kurtuluş Savaşı’nı aratmayan kalkışmasıyla tüm dünyaya örnek oluyor. Türk milletinin bu kalkışması gerici ve işbirlikçi hükümetin istifasıyla ve yerine milli hükümetin kurulmasıyla sonlanacak, tüm dünya (ve Avrupa) hükümetleri, Asyasıyla Ortadoğusuyla Afrikasıyla Türkiyeyi izleyecektir. Mazlum milletlerin uyanışı Taksim Gezi Parkı’ndan başlamıştır: Ülkeye yayılmış ve dünyaya yayılacaktır. Yaşasın emperyalizme direnen Atatürk milliyetçi-liği, yaşasın Deniz Gezmiş’lerin 68’de başlattığı, işçisiyle kentlisiyle ve köylüsüyle Türk solculuğunun ölmez ruhu! Nabzımda atıyorsun Deniz Gezmiş; Türk Gençliğiyle birlikte sonsuza dek yaşayacaksın.
TANSU BELE/ 5 Haziran 2013