"Oğuz Atay I, II, Oğuz Atay gibi sanatçıları ilk kez Türkiye'de tanıttım": Hayati Asılyazıcı

"Oğuz Atay I, II, Oğuz Atay gibi sanatçıları ilk kez Türkiye'de tanıttım": Hayati Asılyazıcı

Oğuz Atay yine gündemde-1

Oğuz Atay iki değişik ve yoğun içerikli çağdaş akımlara açık romanı ile Türk edebiyatına damgasını vurdu. Bu bir gerçek.
Klasik roman anlayışından sıyrılıp bilinçaltı ve zaman zaman gerçeküstü tanımlamaları da içeren Tehlikeli Oyunlar Oğuz Atay’ın bir üst basamaktan edebiyatımıza armağan ettiği olağanüstü başarılı bir romandır.
Ayrıcalığı klasik roman anlayışından ayrılarak ruhsal tanımlamaları irdeleyen soluklu boyutuyla yeni bir anlayışın edebi ürünüdür. Halit Ziya’nın Kırık Hayatlar’ından, Dostoyevski’den psikolojik tanımlamalara kadar bir Freudyen esinti de vardır. Çok iyi bildiğim ve tanıdığım Oğuz Atay’dan Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar deneysel romandan öte çağcıl bir roman üslubuyla edebiyatımıza kazandırılmış yapıtlardır. Ve kendi biçemini (üslubunu) taşıyan özellikleriyle de dikkati çeken özgün çalışmalarıdır.
Oğuz Atay’la ilgili bir süre önce kaybettiğimiz Sennur Sezer (12 Haziran 1943 7 Ekim 2015) ve Adnan Özyalçıner’le bir televizyon program sonrasında konuşuyorduk. Sennur Sezer’le Oğuz Atay üzerine program yapmıştık. Adnan Özyalçıner izleyici olarak programı çok beğenmişti. Programdan sonra; ‘Uluslararası festivallerde izlediğim ve özellikle gidip Avrupa, Polonya ve Rus tiyatrolarında gördüğüm deneysel tiyatro çalışmalarını ülkemizde ilk anlatan sen olmuştun. Oğuz Atay’ı da ilk tanıyan ve edebiyatımıza ilk kazandıran yine sen oldun. Ünlü yayınevlerinin gerçekten ünlü yazar yöneticilerinin değerlendirmediği Oğuz Atay’ı bir okuyuşta değerlendirmeni ben bu deneysel sanat akımlarının senin ufkunu açmış olmasına bağlıyorum’ diye konuşmasını böyle bağlamıştı. Şimdi saymakla bitiremeyeceğim deneysel tiyatroların yaratıcılarını, modern müziğin bestecilerini, Gürcü operasındaki çağdaş yenilikler ve daha birçok çağdaş yazarların yapıtlarını bilinçli bir şekilde değerlendirdiğimi söyledim.

SÖYLEMEK GEREĞİ DUYUYORUM
Grotowski’yi, dâhi tiyatro insanı Szajna’yı, Kantor’u ve bunlar gibi dâhi bir rejisör olan Robert Strua’yı yerlerinde görüp tanıyıp onları ilk kez ülkemde yazılarımla ben değerlendirdim. Bunu da söylemek gereğini duyuyorum. Bu örnekleri uzatabilirim. İşte, Oğuz Atay da bunlardan biridir.
Olağanüstü yeteneği ile birçok ürünler vermesini beklediğimiz bu değerli yazarı ne yazık ki erken yitirdik (12 Ekim 1934-13 Aralık 1977). 20. ve 21. yüzyıl tiyatrosunun önünü yıllarına göre modern ve çağdaş biçimde açan yönetmenleri de burada anmak istiyorum.
Konstantin Stanislavski, Nemiroviç- Dançenko, Meyerholt, Tairov, Vaktankov, Georgi Tovstanogov, Lyubimov, Alek Yefremov, Anatoli Efros gibi Rus ünlü yönetmenleri anmalıyım. Bertolt Brecht’i elbette unutmadım.Yüzyılımızın sesi olan Anton Çehov’u da unutmadım.
Tehlikeli Oyunlar romanı kanımca Oğuz Atay’ın doruğa çıktığı bir yapıttır. Gelecek yıllarda bu iki romanın, Tutunamayanlar ve Tehlike Oyunlar’ın yabancı dillerde nasıl yankılanacağını göreceğiz. Ben her roman ve hikaye yazarımızı ayrı ayrı kendi kulvarları içerisinde ayrıcalıklı olarak değerlendiririm. Oğuz Atay genç kuşaklarla bağlantı kurduğu için çağcıl anlatıma gereksinim duyulmalıdır.
Tehlikeli Oyunlar adlı romanı ayrıca Seyyar Sahne yöneticileri tarafından tiyatroya uyarlandı. Oyunun konsept ve yönetimini Celal Mordeniz, metni düzenleyen ve reji danışmanı Oğuz Arıcı, metni düzenleyen ve oynayan Erdem Şenocak. İki ayrı dönemde gördüğüm bu oyun, Tehlikeli Oyunlar romanını sahneden yansıtan olağanüstü güzel bir çalışmadır.

   24 Temmuz 2016, 09:18

evetbenim sanat güneşi logo

Oğuz Atay yine gündemde – II

 31 Temmuz 2016, 09:27
TRT roman ve hikâye yarışması düzenlemişti (1970). Bu yarışmada roman dalında Oğuz Atay ödül kazanmıştı. TRT yarışmasına katılanların tam listesini hiçbir zaman elde edemedim. Oğuz Atay’ın ödül aldığı haberini yarışma sonrası yayınlanan Cumhuriyet Gazetesi’nde ödül alanların birkaçının adları yayınlandı. Kısa haberde Oğuz Atay’ın dışındaki yazarları tanıyordum. Merak edip o gün o haftanın görevli Yazı İşleri Müdürü Çetin Özbayrak arkadaşımı aradım. Oğuz Atay’ı tanımadığımı bu romanını okumam için kendisine nasıl ulaşabileceğim konusunda yardımını istedim. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanı diğerleri gibi yayınlanmadan katılmıştı yarışmaya. “Birini gönder vereyim sana” dedi. Yardımcımı gönderdim ve Tutunamayanlar’ı bana getirdi. A4 boyutundaki tek yüzlü kağıda basılı teksirle basılmıştı. Tek yüze basıldığı için seçici kurul üyelerini ürkütmüş olmalı ki çok az kişiden beğeni aldığından ödüle uygun görülmüştü. Öncü romanı seçici kurul yeterince değerlendirebilseydi bana göre birincilik alması gerekirdi. Diğer ödül alanları okuduğumda Oğuz Atay’ın benzersizliği daha büyük ölçüde ortaya çıktı.

ROMANDA DERİN İZLER BULMUŞTUM
Tutunamayanlar’la Sinan Yayınları’nda buluştuk. Odama geçerek okumaya başladım. Okudukça beni sardı. Çıkış saatime kadar durmadan okudum. Telefonlara yanıt vermiyordum. Romanda derin izler bulmuş gibi yol alıyordum. Sanatın hemen her dalında yenilikleri sever onlara özen gösterirdim. Okudukça ilgim artıyordu. Akşam olunca aldım kitabı poşete koyup Nişantaşı’ndaki evime götürdüm. Evde de okumaya devam ettim. Gecenin ilerleyen saatlerinde okumayı bıraktım. Ertesi gün devam ettim okumaya. İkinci gün artık sonuna yaklaşmıştım. Kararımı verdim. Tutunamayanlar’ı yayınlayacaktım. Oğuz Atay’ı aradım telefonu yoktu. Yeniköy’de Mimarlar Sitesi’ne taşınmıştı. Siteye henüz telefon bağlanmamıştı, hiçkimse de telefon yoktu. Üçüncü gün Yıldız Teknik Üniversite’sini aradım. Yarın dersleri olduğunu ve orada olacağını asistanı söyledi. Adımı ve telefonumu verdim. Beni aramasını rica ettim. Çok uygar ve kültürlü bir yazar olduğunu, mesleğinde de başarılı bir öğretim üyesi olarak parlak bir geleceği vardı. Beni aradı. ‘Ben Oğuz Atay, beni aramışsınız’ dedi. ‘Oğuz Bey, Tutunamayanlar’ı okudum çok beğendim. Görüşelim en kısa zamanda bu romanınızı yayınlamak istiyorum’ dedim. ‘Yarın size gelebilirim, bugün akşama kadar doluyum’ dedi. Dersleri vardı. Ertesi gün dediği saatte geldi yayınevinde buluştuk. Romanla ilgili görüşümü ve düşüncelerimi söyledim. Elimde notlar vardı. Gözleri parladı. ‘Yayıncı olarak bir siz beğendiniz bu romanımı’ dedi. Uzun uzun konuştuk. Gözleri parlıyordu. Yayıncı olarak beğenmeyenlerin hangi yayınevleri olduğunu sordum. Biraz aşağıda Ankara Caddesi üzerinde Remzi ve İnkılâp Kitabevi vardı. Remzi Kitabevi’nin kurucusu Remzi Üliç’ti şimdiki yöneticiler değil. Ama Remzi Yayınevi’nin danışmanlığını Fakir Baykurt yapıyordu. Tek seçici oydu. Sevdiğim bir yazardı Fakir Baykurt. Ne var ki Tutunamayanlar’ın yayınlanmasını uygun bulmamıştı. Biraz aşağısında İnkılâp Kitabevi de yayınlamaya değer görmemişti. Yeri gelmişken hepsini söyleyeyim. Bilgi Yayınevi de geri çevirmişti. Attila İlhan’dı bu kararı veren. Oğuz Akkan’ın Cem Yayınevi de yayına almayanlar arasındaydı. Bir gün sormuştum May Yayınları’nın sahibi Mehmet Ali Yalçın’a. İnsan olarak Babıali’nin yayın alanında önde geleniydi. Basmama nedenini sorduğumda yanıt vermedi. Atilla Tokatlı mı beğenmedi, Selahattin Hilâv mı yoksa Hasan İzzettin Dinamo mu? Yok öyle bir şey dedi, gel bir kahve içelim diye konuyu değiştirdi. Bunları yazıyorum çünkü hiçkimsenin etkisinde kalmadan kitabı ve Oğuz Atay’ı bulup Tutunamayanlar’ı yayınlama kararını kendim vermiştim. Bu ayırt edici görüşümde farklı sanat dallarıyla uğraşmamında etkisi olduğunu söyleyebilirim.

evetbenim sanat güneşi logo

Oğuz Atay gibi sanatçıları ilk kez tanıttım

 21 Ağustos 2016, 10:07
Oğuz Atay’la ilgili bir süre önce kaybettiğimiz Sennur Sezer (12 Haziran 1943 7 Ekim 2015) ve Adnan Özyalçıner’le bir televizyon program sonrasında konuşuyorduk. Sennur Sezer’le Oğuz Atay üzerine program yapmıştık. Adnan Özyalçıner izleyici olarak programı çok beğenmişti. Programdan sonra; ‘Uluslararası festivallerde izlediğim ve özellikle gidip Avrupa, Polonya ve Rus tiyatrolarında gördüğüm deneysel tiyatro çalışmalarını ülkemizde ilk anlatan sen olmuştun. Oğuz Atay’ı da ilk tanıyan ve edebiyatımıza ilk kazandıran yine sen oldun. Ünlü yayınevlerinin gerçekten ünlü yazar yöneticilerinin değerlendirmediği Oğuz Atay’ı bir okuyuşta değerlendirmeni ben bu deneysel sanat akımlarının senin ufkunu açmış olmasına bağlıyorum’ diye konuşmasını böyle bağlamıştı. Şimdi saymakla bitiremeyeceğim deneysel tiyatroların yaratıcılarını, modern müziğin bestecilerini, Gürcü operasındaki çağdaş yenilikler ve daha birçok çağdaş yazarların yapıtlarını bilinçli bir şekilde değerlendirdiğimi söyledim.
Grotowski’yi, dâhi tiyatro insanı Szajna’yı, Kantor’u ve bunlar gibi dâhi bir rejisör olan Robert Strua’yı yerlerinde görüp tanıyıp onları ilk kez ülkemde yazılarımla ben değerlendirdim. Bunu da söylemek gereğini duyuyorum. Bu örnekleri uzatabilirim. İşte, Oğuz Atay da bunlardan biridir.
Olağanüstü yeteneği ile birçok ürünler vermesini beklediğimiz bu değerli yazarı ne yazık ki erken yitirdik (12 Ekim 1934-13 Aralık 1977). 20. ve 21. yüzyıl tiyatrosunun önünü yıllarına göre modern ve çağdaş biçimde açan yönetmenleri de burada anmak istiyorum.
Konstantin Stanislavski, Nemiroviç- Dançenko, Meyerholt, Tairov, Vaktankov, Georgi Tovstanogov, Lyubimov, Alek Yefremov, Anatoli Efros gibi Rus ünlü yönetmenleri anmalıyım. Bertolt Brecht’i elbette unutmadım.Yüzyılımızın sesi olan Anton Çehov’u da unutmadım.
Tehlikeli Oyunlar romanı kanımca Oğuz Atay’ın doruğa çıktığı bir yapıttır. Gelecek yıllarda bu iki romanın, Tutunamayanlar ve Tehlike Oyunlar’ın yabancı dillerde nasıl yankılanacağını göreceğiz. Ben her roman ve hikaye yazarımızı ayrı ayrı kendi kulvarları içerisinde ayrıcalıklı olarak değerlendiririm. Oğuz Atay genç kuşaklarla bağlantı kurduğu için çağcıl anlatıma gereksinim duyulmalıdır.
Ancak, edebiyat eleştirmenlerinin dışında aydınlarımız bazı sanatçılarımız romanları okuyup çok beğendiklerini bana anlatanları isimleri ile sayabilirim. Benim dönemimde yazdığı çok nitelikli büyük başarıyla dolu bir hikaye kitabını, May Yayınları’nın sahibi Mehmet Ali Yalçın’dan rica ettim. Tiyatro festivaline katılmak için yurtdışına gidiyordum. Beni kırmadı Korkuyu Beklerken adlı hikaye kitabını May Yayınlarında yayınladı (1975). Diğer kitapları da ayrı bir yazının konusudur.

evetbenim sanat güneşi logo

HAYATİ ASILYAZICI
Oğuz Atay, Yazılar: Aydınlık Gazetesi

evetbenim4

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir