Zekai Eroğlu: Çıkmaz Sokaktaki Darbe

Çıkmaz Sokaktaki Darbe

OYUN: Çıkmaz Sokak, İBB Şehir Tiyatroları, Yazan: Tuncer Cücenoğlu

Zekai ERROĞLU

Uzun bir aradan sonra aynanın önündeki perdeler aralandı. Ve ben her sene olduğu gibi bu sene de ilk gösterime büyük bir özlemle gittim. İnsan yaşamına dair hemen her şeye ayna tutan sahnede acaba bu sefer hangi kesiti seyredecektim? Bunun gibi birçok soru işaretim vardı. Bunu öğrenmek için Celika ve Spanos’un karşılaşmasını beklemek zorundasınız. Ve o an geldiğinde de karşınıza, askeri bir darbe ile kırılan, çarpıklaşan hayatları yani insanoğlunun çıkmaz sokakları çıkıyor.

Tüm oyunu pür dikkat elimde not kâğıtlarım ile izlerken burada anlatılanları başkaları ile de paylaşmam gerektiğini düşünüyordum. Ve bunun için bu yazıyı yazmaya karar verdim. Fakat oyunu anlatmaya başlamadan önce üzerinde durulması gerektiğini düşündüğüm bir konu da var ki o da insanoğlunun bu çıkmaz sokağa nasıl girdiğidir…

İnsanlık tarihini incelediğimizde, içler acısı olaylar yığını ile karşılaşırız. Bu noktada çoğumuz kendimizi vahşeti anlatan bir tabloya bakıyor gibi hissederiz.

Sokrat, Hallacı Mansur, Deniz Gezmiş ve bunların yanında daha nice isim… Hepsi yaşadıkları toplumda radikal düşünceleri ile tepki toplamış ve yaşam hakları ellerinden alınmış. Onlar ibretlik olarak (!) yok edilirlerken, düşüncelerini benimseyen azınlıklar da sindirilip, uyuşturulmak için gücü elinde bulunduranların zulmüne maruz kalmışlardır.

Tabiî ki bu noktada iktidar uyguladığı şiddeti “devleti korumak adına” söylemiyle meşrulaştırma yoluna gitmiştir. Fakat bu davranış çoğu zaman medeniyeti ve ileri refah seviyesini toplumlara kazandıracak fikirleri ve insanları ötekileştirilerek yok olmasını ve kabul görmemesini sağlamıştır.

19. yüzyılda gerçekleşen Sanayi Devrimi ile bireylerin adeta köleleştirilerek sermayenin malı haline gelişinin bilimsel makalelerde irdelendiğini görüyoruz. Çünkü bu yanılgı içerisinde insan farkında olmadan kendi ürettiği eşyayı bile patronundan satın almak durumunda ve emeğine karşılık kendisine lütfedilen maaş, kurulan düzenle tekrar sermaye sahibine doğru kâr olarak geri dönmektedir.

İnsanoğlunun farkında olmadan girdiği bu “çıkmaz sokakta” aranan çareler, bireyleri toplumsal harekete yönlendirmiş ve işçi sınıfının hak arayışında örgütlenmesine ve sendikal değerlerin oluşmasını sağlamıştır.

Fakat bu noktada sermaye ile iktidar arasında kuracağımız eşitlik; iktidarın, işçi sınıfının ayaklanmasıyla doğrudan etkilendiğinin göstergesidir. Yaşananların sistemin sürdürülebilirliğine ağır bir darbe indirmesi her etkinin bir tepki doğurması kanununa göre bir cevap bulmuş ve toplum darbeler ile sindirilip, pısırıklaştırılmıştır.

Şehir Tiyatrolarında gösterime giren Çıkmaz Sokak isimli oyun da tam bu noktada darbelerde yaşanan toplumsal zedelenmelerin bireyler üzerinde yarattığı etki sonucunda beşeri münasebetlerdeki negatif yansıması üzerine kurulmuş. Ve Yunanistan’da yaşanan askeri bir darbe sonucunda Celika ve Lilika isimli iki kardeşin süreçten nasıl etkilendikleri anlatılıyor.

Küçük kardeş Lilika ablası Celika ile yaptığı ilk konuşmada korkak, pısırık tavırları ile darbe sonrasında yaratılan gençliği betimlerken, abla Celika ise darbeyi birebir yaşayanların psikolojilerinde ne gibi hasarlar taşıdığını izleyiciye aktarıyor.
Ayrıca İstihbarat Polisi olan Spanos’un kullandığı “Gençlik bir alevdir. Yönlendirirsen suyu ısıtırsın ama başıboş bırakırsan ilk yangında seni de yakar” cümlesi darbeler sonrasında toplumların şekillendirilmesinde apolitizasyon gibi çeşitli oyunların gençlik üzerinde oynandığını bizlerle paylaşıyor.

Bunlara ek olarak darbe sırasında yaşanan insanlık dışı vahşi eylemlerin tüm toplumlarda ortak acıyı oluşturduğunu da apaçık gösteriyor. Çünkü 12 Eylülde yaşananları anımsadığınızda Celika’nın yaşadıkları ile iki süreçte de büyük benzerlikler olduğunu anlayabiliriz.

Oyun aynı zamanda kendi varlığını sürdürebilmek adına, işkenceye başvuran bunu bir iletişim aracı olarak görenlerin çıkmaz bir sokağa girdiğini de ifade ediyor.

Abla Celika’nın istihbarat polisi Spanos’un yaptığı işkenceler sonucunda yaşadığı ruhsal dönüşümle Spanos’un karakterine bürünmesi ve onunla işkence ile iletişim kurmaya çalışması kişinin kendisi ile hesaplaşmasının betimleyici bir unsuru olarak görülebilinir.

Spanos’un Celika tarafından oğlunun kaçırıldığını öğrenmesi sonrasında sürekli olarak oğlunun suçsuz olduğunu söylemesi ve içinde yaşadığı acıyı çırpınışlarıyla haykırması, kişinin soyuna olan düşkünlüğünü ve zarar verirken kendini zararlardan izole etmek çabasını gösteriyor.

Bu çözümlemeyle varılacak başka bir sonuç da kişi kendisi ile hesaplaşmadığı müddetçe vicdanın açığa çıkmayacağı ve ikiyüzlü bir tavır sergileyeceğidir.

Spanos ile Celika’nın rollerini değiştirmiş olmaları buna rağmen olgunun aynı kalması açısından ele alırsak, kişilerin egolarını bir kenara bırakarak empati kurmaları sonucunda başarılı bir iletişim kurabilecekleri izleyici ile paylaşılmak istenen mesajlar arasında yer aldığını görebiliriz.

Celika işkence ile sorguya çektiği Spanos’a insanlara neden zulmettiğini sorması üzerine, kendisini savunurken Spanos’un düzeni korumak adına bunları yapmak zorunda olduğunu söylemesi Celika’nın “Düzen zulmedilerek korunsaydı insanlar canavarlaşırdı. Nazizm de yıkılmazdı” sözlerini sarf etmesine neden oluyor. Buradan da açıkça anlaşılacağı gibi ego kaynaklı davranışların hiçbir şekilde meşrulaşamayacağı önemle vurgulanıyor.

Toplum arasında “etliye sütlüye dokunmayan” değimi ile anılan insanların düzensizliklere göz yumduğuna yer verilen oyunda sessizliğin, hatalara karşı dik durmayanların, hatayı yapan kişi/kişiler kadar suçlu olduğu mesajını da seyirciyle buluşturuyor.

Oyun sonuç olarak, toplumsal süreçlerde yaşanan acı verici olayların kişiler üzerinde yarattığı başkalaşımla birlikte bir duygu, düşünce ve ideale sahip insanların başkasının duygu, düşünce ve idealini yok etmek için vahşi yollara başvurmaması gerektiğini, öç alma duygusunun insanı sürüklediği noktada kendi celladının rolünü üzerine giyebileceğini seyircisi ile paylaşıyor. Yani toplumsal ve bireysel çıkmaz sokaklarımıza öz eleştiriyle ayna tutuyor.

Zekai EROĞLU
Editör
İrtibat tel:
0212 563 49 53
0554 297 97 57

ÇIKMAZ SOKAK
(İBB Şehir Tiyatroları)

Yazan : Tuncer CÜCENOĞLU
Yöneten : Mazlum KİPER
Müzik : Berrin AKDENİZ KORTİDİS
Dramaturg : Hatice YURTDURU
Sahne Tasarımı : Mehmet Emin KAPLAN
Kostüm Tasarımı : Aysel DOĞAN
Işık Tasarımı : Zilkifli ÖZDEMİR
Efekt Tasarımı : Ersin AŞAR

Yönetmen Yardımcıları: Berrin AKDENİZ KORTİDİS, Yılmaz A. ALPKIRAY, Özgür Efe ÖZYEŞİLPINAR

OYUNCULAR

Celika : Hümay GÜLDAĞ
Spanos : Erhan ÖZÇELİK
Lilika : Aslı NARCI

KONUSU:
Çıkmaz Sokak, Yunanistan’daki “Albaylar Cuntası” döneminde görülen toplumsal çatışmayı ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşanan darbe süreçlerini ele alıyor. İşte yine bu darbe döneminde işkenceci bir polis, zulmettiği bir kadın tarafından yıllar sonra sorguya çekiliyor. “Çıkmaz Sokak”ta, şiddete karşı şiddet üretmenin değil, yalnızca demokrasinin “çözüm” olabileceği vurgulanıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir