Çehov Festivali ve Üç Kız Kardeş
Hayati Asılyazıcı
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Mustafa Kurt’un yönetiminde Ocak ayında Ankara’da Shakespeare Festivali düzenledi. Festival, Devlet Tiyatroları’nın tüm sahnelerinde oynanmakta olan 8 Shakespeare oyunuyla gerçekleştirildi. Biletler oyunlar başlamaktan önce satıldı. İlgi büyüktü. Ankara halkı tiyatroya sahip çıkıyordu. 1964 yılında buna benzer bir Shakespeare Festivali, Cüneyt Gökçer’in yönetiminde gerçekleştirilmişti. Bu dönem (18-23 Şubat 2014 günleri arasında) Çehov Festivali yapılıyor. Çehov Festivali’ne; “Kuğu’nun Şarkısı Bir Evlenme Teklifi” (Ankara DT), “Martı” (Bursa DT), “Sevgili Doktor” (Adana DT), “Çehov Makinası” (İstanbul DT), “Ayı/Teklif” (Van DT), “Üç Kız Kardeş” (İstanbul DT), “Vanya Dayı”(Ankara DT) ve “Vişne Bahçesi” (İzmir DT) katılıyor. Ülkemizde ilk kez hem Shakespeare hem Çehov gibi dünyanın en ünlü iki yazarının oyunlarıyla bir festival düzenlemek Türk tiyatrosu adına bir onurdur.
Ben, Çehov’un bütün oyunlarını izlemiş; Çehov uzmanlarıyla konuşmuş, onların görüş ve düşüncelerini almış bir Çehov tutkunu olarak, Çehov’un ayrıcalıklı bir yazar olduğunu belirterek bu satırları yazıyorum. Düşünceme göre Çehov yüzyılımızın sesidir. Yazdığı bütün oyunlarında şiirsel gerçekçilik vardır. Bu şiirsel gerçekçiliği klasik ve çağdaş hiçbir oyun yazarında göremezsiniz. Çarlıktan bu yana özellikle Sovyetler Birliği’nde ve bugünkü Rusya Federasyonu’nda Çehov’un özel ve öznel yeri vardır. Dünyaca ünlü bu yazarın bir başka özelliği daha vardır. Dünya edebiyatına, dünya tiyatro repertuvarına “çevreci” bir yazar olarak kendini kabul ettirmiştir. Doğa ve yaşam onun oyunlarında özümsediği ilgili alanlardan bazılarıdır. Vanya Dayı’daki Astrov’un “Ormanlarımız gidiyor” diye haykırması, Çehov’un yirminci yüzyılın sonlarında nasıl bir çevreci olduğunun bir tipik örneğidir. Ekonomik ve sosyal açıdan bir taşra burjuva ailesinin sergilendiği “Vişne Bahçesi”nde vişne ağaçlarının kesilmesi Çehov tarafından yansıtılırken nasıl bir dramatik kurguyu kullandığını anımsamalıyız.
2000’li yıllara göndermeler
“Üç Kız Kardeş” adlı, taşra burjuvazisinde geçen bir oyunda; büyük usta Çehov’un oyunun tüm karakterlerini nasıl betimlediğini, nasıl çözümleyip yorumladığını ilgiyle izliyoruz. Mehmet Birkiye’nin son yıllarda yükselen bir reji çizgisini görüyordum. Bunu İstanbul Devlet Tiyatroları’nda sahneye koyduğu “Üç Kız Kardeş” adlı oyunda da sürdürdü. Yorumlama bir yönetmen için sahneye koyuculuğun en ağır tarafıdır. Çehov’a baktığımızda, onun 1901’de yazdığı “Üç Kız Kardeş”le 2000’li yıllara nasıl göndermeler yaptığını anlamakta zorlanmayız. Bir büyük kent özlemi içinde olan üç kız kardeşin (Olga, Maşa, İrina) mutluluk ve mutsuzluk kulvarında gezinen ve onların yaşam özelliklerini ortaya koyan kompozisyonlar olağanüstü biçimde yazılmıştır. Oyunun bütün kahramanlarında duyumsadığımız mutsuzluk kaygısının ve çok küçük kırıntılar içinde algılanmakta güçlük çekilen geçici mutlulukların bu denli şiirsel ve yoğun bir dille anlatımı ancak Çehov’la mümkündür. “Üç Kız Kardeş”te, Çehov’un “beklenti” kavramını özlemle özdeşleştirdiğini oyunu dikkatle ve ilgiyle izlediğinizde anlıyorsunuz. Beklenti, umut ve umutsuzluk kavramını şiirsel dille anlatan Çehov, birçok çağdaş oyun yazarını etkilemiştir. Beckett bunların en önemlisidir.
“Üç Kız Kardeş”i, şiirsel biçimiyle Ataol Behramoğlu tiyatro repertuvarımıza kazandırdı. Bu başarısı ile şair, yazar ve Rus dili uzmanı olarak oyuna büyük katkı sağlıyor. Bu güzel Türkçeyi gerçekten de oyuncuların tümü başarıyla kullanıyor ve oyuna renk katıyorlar. Bu kolektif çalışmada başarıyı tüm oyuncular paylaşıyor. Onların Çehov adına adlarını burada anmanın yerinde olacağını düşünüyorum: Ayşe Lebriz Berkem, Veda Yurtsever İpek, İmer Özgün, Kubliay Karslıoğlu, Güray Görkem, Onur Dikmen, Kaya Akarsu, Seval Gökçe, Kürşat Alnıaçık, Okday Korunan, Turan Günay, Gümeç Alpay Aslan, Hüseyin Sevimli, Hasan Demirci. Behlüldane Tor’un sahne tasarımı uygulama alanı ölçeklerine göre başarılıydı. Şirin Dağtekin Yenen’in dönemi yansıtan giysi tasarımıyla, Önder Arık’ın ışık düzeni oyunun başarısına katkı sağladı. Müzik bu oyun için bana yeterli gelmedi ve Rus müzik ezgilerini yansıtamadı.
Hayati Asılyazıcı
hayatiasilyazici@yahoo.com
Aydınlık Gazetesi: Alıntı
19 Şubat 2014
Anton Çehov: Üç Kız Kardeş, İstanbul Devlet Tiyatrosu