27 MART
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ KUTLU OLSUN
BMKM-CKM-KKM
Kadıköy Belediyesi
TLF: 444 55 22
27 MART
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ KUTLU OLSUN
BMKM-CKM-KKM
Kadıköy Belediyesi
HABER KAYNAK:
Caddebostan Kultur Merkezi <ckm@kadikoy.bel.tr>
Editörün önerdiği
2016 Dünya Tiyatro Günü Bildirgesi
"Tiyatroya ihtiyacımız var mı?
Onun hayal kırıklığına uğrattığı binlerce profesyonel ve bıktırdığı milyonlarca insan
kendilerine bunu sormaktalar.
Niçin ihtiyacımız var tiyatroya?
Bu yıllarda, kent meydanlarında ve devlet arazilerinde sergilenenlere kıyasla salonlarda
sahnelenenler böylesine önemsizken… Gerçek hayatın otantik trajedileri oralarda
oynanırken.
Neyimiz oluyor tiyatro?
Salonların yaldızlı galeri ve balkonları, kadife koltuklar, sahnenin kirli kanatları, iyi
cilalanmış oyuncu sesleri… Ya da tersi: görünüşte farklı bir şey. Çamur ve kana bulanmışkara
sandıklar, içlerinde de yığınla çıplak kudurgan gövdeler.
Tiyatro ne söyleyebilir bize?
Her şeyi!
Tanrıların cennette nasıl yaşadıklarını, unutulmuş yer altı mağaralarında mahkûmların nasıl
çürüdüklerini, tutkuların bizi nasıl yüceltebildiğini, aşkın nasıl mahvedebildiğini, bu dünyada
nasıl kimsenin iyi bir insana ihtiyacı olmadığını, aldatmacaların nasıl saltanat sürdüğünü,
mülteci kamplarında çocuklar solarken insanların apartman dairelerinde yaşadıklarını, o
çocukların nasıl çöle dönmek zorunda kaldıklarını, hepimizin her gün sevdiklerimizden
ayrılmaya nasıl zorlandığımızı… Tiyatro her şeyi anlatabilir.
Tiyatro her zaman var oldu ve sonsuza kadar olacak.
Şimdi, elli ya da yetmiş yıldır, özellikle gerekli. Çünkü halka açık sanat dallarına göz
gezdirirseniz yalnız tiyatronun bize neler verebildiğini hemen görürsünüz: ağızdan ağza bir
söz, gözden göze bir bakış, elden ele bir jest, gövdeden gövdeye bir hareket… İnsanlar
arasında işe koyulmak için tiyatronun aracıya ihtiyacı yok. Kendisi ışığın en şeffaf yanını
oluşturur. Ne güneye aittir, ne kuzeye. Ne doğuya, ne batıya. Hayır hayır, kendisi ışığın
özüdür. Dünyanın dört köşesinde parlar. İster hasmı, ister dostu olsun, onu gören her insan
tarafından tanınır hemen.
Hep değişken kalan tiyatro gerek bize. Türlü türlü tiyatro.
Yine de sanırım bütün kolları arasında şimdi en rağbet gören en eski tiyatro türleri olacak.
Ritüel biçimli gösterilerin yapay bir yaklaşımla “uygar” ülkelerdeki temsillerin karşıtı yerine
konulması doğru değildir. Şimdi seküler kültür gitgide güçsüz düşürülmekte. Adına “kültürel
bilgi” denilen şeyler yavaş yavaş en basit varlıkların yerlerini alıp onları devre dışına itiyor.
Günün birinde onlarla buluşma umudumuz da kalmıyor öylece.
Ama bugün gördüğüm net gerçek şu: Tiyatro kapılarını ardına kadar açmakta. Giriş de
herkes için serbest.
Teknik öteberinin ve bilgisayarların cehenneme kadar yolu var. Onlara boş verip tiyatroya
gidin. Salonda ya da balkonlarda sıraları doldurun. Sözleri dinleyin, canlı görüntülere bakın.
Tiyatrodur karşınızdaki. Sakın ihmal etmeyin; yaşantısına karışma fırsatını kaçırmayın. Boş
ve hızlı geçen hayatımızda bir şeyler paylaşmak için ele geçen belki de en değerli fırsattır bu.
Tiyatronun her çeşidine ihtiyacımız var.
Hiç kimse için gerekli olmayan bir tek türü var onun. Siyasal oyunlardan, politik “fare
kapanlarından” oluşan, siyasetçilerin sahnelediği, hiçbir işe yaramayan politika tiyatrosu.
Kesinlikle ihtiyacımız olmayan bir başka türü de günlük terör tiyatrosu: kişiler ya da örgütler
tarafından sergilenen, başkentlerde ya da taşrada, sokaklar ve meydanlarda sahnelenen
ceset ve kan tiyatrosu. Dinleri ve etnik kökenleri çatıştıran sahte bir tiyatrodur o."
Anatoli Vassiliev
Translation into Turkish by:Refik Erduran
World Theatre Day Message 2016 by Anatoli Vassiliev
Do we need theatre?
That is the question thousands of professionals disappointed in theatre and millions of
people who are tired of it are asking themselves.
What do we need it for?
In those years when the scene is so insignificant in comparison with the city squares and
state lands, where the authentic tragedies of real life are being played.
What is it to us?
Gold-plated galleries and balconies in the theatre halls, velvet armchairs, dirty stage wings,
well-polished actors' voices, – or vice versa, something that might look apparently different:
black boxes, stained with mud and blood, with a bunch of rabid naked bodies inside.
What is it able to tell us?
Everything!
Theatre can tell us everything.
How the gods dwell in heaven, and how prisoners languish in forgotten caves underground,
and how passion can elevate us, and how love can ruin, and how no-one needs a good
person in this world, and how deception reigns, and how people live in apartments, while
children wither in refugee camps, and how they all have to return back to the desert, and how
day after day we are forced to part with our beloveds, – theatre can tell everything.
The theatre has always been and it will remain forever.
And now, in those last fifty or seventy years, it is particularly necessary. Because if you take a
look at all the public arts, you can immediately see that only theatre is giving us – a word from
mouth to mouth, a glance from eye to eye, a gesture from hand to hand, and from body to
body. It does not need any intermediary to work among human beings – it constitutes the
most transparent side of light, it does not belong to either south, or north, or east, or west –
oh no, it is the essence of light itself, shining from all four corners of the world, immediately
recognizable by any person, whether hostile or friendly towards it.
And we need theatre that always remains different, we need theatre of many different kinds.
Still, I think that among all possible forms and shapes of theatre its archaic forms will now
prove to be mostly in demand. Theatre of ritual forms should not be artificially opposed to
that of “civilized” nations. Secular culture is now being more and more emasculated, socalled
"cultural information" gradually replaces and pushes out simple entities, as well as our
hope of eventually meeting them one day.
But I can see it clearly now: theatre is opening its doors widely. Free admission for all and
everybody.
To hell with gadgets and computers – just go to the theatre, occupy whole rows in the stalls
and in the galleries, listen to the word and look at living images! – it is theatre in front of you,
do not neglect it and do not miss a chance to participate in it – perhaps the most precious
chance we share in our vain and hurried lives.
We need every kind of theatre.
There is only one theatre which is surely not needed by anyone – I mean a theatre of political
games, a theatre of a political "mousetraps", a theatre of politicians, a futile theatre of politics.
What we certainly do not need is a theatre of daily terror – whether individual or collective,
what we do not need is the theatre of corpses and blood on the streets and squares, in the
capitals or in the provinces, a phony theatre of clashes between religions or ethnic groups…"
Anatoli Vassiliev
Zeliha Berksoy
''Zeliha Berksoy'' 27 Mart 2016 Dünya Tiyatro Günü Bildirisi
Karanlık bir çağda yaşıyoruz.
Nasıl bir çağ bu?
Oyunun adı: “İnsanlık Dramı.”
Tiyatro sanatı tarihe tanıklık eder; dünyayı, hayatı, insanları seyrederek ve anlayarak bilgiyle doğru yorumlayarak…
Shakespeare’in dediği gibi, “Doğduğu günde, bugün de tiyatronun asıl amacı nedir? Dünyaya bir ayna tutmak, iyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini göstermek, çağımızın ne olup ne olmadığını ortaya koymak.”
Nasıl bir çağ bu?
“Sineklere dilediğini yapan hoyrat çocuklar gibi;
Eğlence olsun diye öldürmekte Tiranlar bizi.”
Çağımızın tiyatrosu bilimsel olmak durumundadır. Toplumda gelişmişliğin, aydınlığın kanıtı tiyatronun nerede durduğudur. Düşünsel, ruhsal ve yaratıcı zeka uygarlıkları doğurarak yaşamı yüceltmiştir. Toplumsal bilinç; yaşamı yeniden var etme gücü kaynağını sanattan alır. Bütün bu nedenlerden dolayı , yönetimlerin insanlığın değişmesinde etken olan sanatı yüceltmeleri gerekmektedir.
Tiyatroların yaşatılması ve yaygınlaştırılmasının ötesinde, başta izleyiciyi kucaklayacak birikimde tiyatro binalarının inşa edilmesi, sanatçılar için yeni yapılanmalar sağlanması ve böylece yurt sathında tiyatroların geliştirilmesi zorunludur. Tiyatro yönetiminde çağını yakalayan ve toplumuyla buluşturan yetkin yöneticilerin görev alması kaçınılmazdır.
Tiyatro sanatı seyircisini oluştururken bugüne ve geleceğe duyarlı, uzak görüşlü kuşaklar üzerine odaklanmalıdır.
Nazım’ın dediği gibi;
“Yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
Anlamak, o, bir müthiş bahtiyarlık,
Anlamak gideni ve gelmekte olanı.”
'Zeliha Berksoy
BİlDİRİ KAYNaK:
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI MÜDÜRLÜĞÜ
Darülbedayi Cad. No.3 Harbiye-ŞİŞLİ İSTANBUL
Basın ve Halkla İlişkiler – 0212 455 39 34 – 0212 455 39 35 / Faks: 0212 449 51 41
https://www.facebook.com/sehrintiyatrosu
https://twitter.com/sehir_tiyatrosu
e-mail: basin.yayin@ibb.gov.tr web: www.ibst.gov.tr