Fazıl Say ın İLK ŞARKILAR Albümü Ada Müzik ten çıktı

                                                         http://www.youtube.com/watch?v=JizmVxjv3mI

Fazıl Say’dan Bir İlk Albüm ‘İlk Şarkılar’
 
Ünlü besteci ve piyanist 20 yıl önce bestelediği şiir üstadlarının şiirlerini Serenad Bağcan yorumuyla bir albümde topladı.
 
Fazıl Say'ın yirmi yıl önce bestelediği ve Ömer Hayyam'dan Nâzım Hikmet'e, Metin Altıok'tan Cemal Süreya'ya uzanan ünlü şairlerin şiirlerini bir araya getiren ‘İlk Şarkılar’ albümü Ada Müzik’ten çıktı.
 
Albümde yorumcu olarak yer alan Serenad Bağcan ile kayıtları gerçekleştiren Fazıl Say'ın ilk kez şarkılarının yer aldığı albüm Enka sponsorluğunda gerçekleştirildi.
 
‘İlk Şarkılar’ albümünde Nâzım Hikmet'ten "Memleketim", Orhan Veli'den "Efkârlanırım" ve "İstanbul'u Dinliyorum", Can Yücel'den ‘Sardunyaya Ağıt’, Metin Altıok'tan ‘Düşerim ve Bu Kekre Dünyada’, Cemal Süreya'dan ‘Dört Mevsim’, Pir Sultan Abdal'dan ‘Sordum Sarı Çiğdeme’, Ömer Hayyam'dan ‘Akılla Bir Konuşma’ ve Muhyiddin Abdal'dan ‘İnsan İnsan’ şiirleri yer alıyor.
 
Fazıl Say besteleriyle buluşan bu değerli şiirler, şiir ve müziğin bir arada olduğu farklı bir çalışma olarak sanatçının kariyerinde özel bir yerde duruyor. Projenin devam albümlerini de gerçekleştirmek istediğini belirten Fazıl Say önsöz yazısıyla bu çalışmanın kendisi için taşıdığı özel anlamı dinleyicilerle paylaşıyor.
 
Albümde Fazıl Say ve Serenad Bağcan’a, Çağ Erçağ (viyolonsel), Bülent Evcil (flüt), Pelin Halkacı Akın (keman), Aykut Köselerli (vurmalı sazlar), Hakan Güngör (Kanun) gibi önemli müzisyenler eşlik ediyor. Ayrıca Say’ın 2006 yılında kayıtlarını gerçekleştirdiği Muhyiddin Abdal’ın “İnsan İnsan” isimli şiirinde Cem Adrian, Güvenç Dağüstün, Burcu Uyar ve Selva Erdener albümde dikkat çeken solistler. 
 
Fazıl Say’ın Önsözü:
 
Türkiye’deki Sanatseverler ile,  bir yorumcu olarak yüzlerce- binlerce kez buluştum, klasik müziğin en mühim bestecilerinin eserlerini tüm Türkiye’de seslendirdim, bunun yanında kendi bestelerim, gerek piyano için, gerek Oratoryolarım  (Nazım ve Metin Altıok) ve gerekse Senfonilerim  (İstanbul Senfonisi, Mezopotamya ve Universe) ile pek çok konserde yine kitlelerle buluştuk.
 
En büyük merakım şiir okumaktır. Ben şairlerin arasında büyüdüm. Cemal Süreya, Metin Altıok babamın çok yakın dostlarıydı, amcam kadar yakınlardı, onların o yıllarda  Ankara’da Tavukçu lokantasında uzun sohbetlerine hep şahit oldum, vakit geç olunca beni sandalyelerin üzerinde uyuturlardı. 1970’ler Ankara’sı… 7-8 yaşımdaydım.
 
Bu şairleri bestelemek benim için hep büyük bir zevk, büyük bir onur, büyük bir yaşam görevi olmuştur, şarkı albümlerim nice farklı şiir, nice farklı şairler ile devam edecektir.
Şunu söylemeliyim ki, yaklaşık 20 yıl önce bestelemiş olduğum bu şarkılarım ile Türk müzikseverlerinin karşısına çıkmak benim için “özel” bir durumdur. Bu gecikme için özür dilerim. Aynı şekilde; Bu şarkılarımın, ülkemizin en sevdiği müzik formu olan “şarkı” hususunda da, Türkiye’nin müziği açısından özel bir yere oturacağını ümit ediyorum.
 
Bu şarkılara uygun sesi – (yorumcuyu)  bulmak çok uzun zaman aldı benim için. Çünkü sadece müziği değil, şiiri de mükemmel yorumlayabilen bir soliste ihtiyacım oldu, ve yıllarca aradığım sesi bulamadım.
 
1994 yılında şarkılarımı o yıllarda yaşadığım Berlin’de bestelemiştim, (birinci versiyonudur) Pınar Demirel ile şarkıları Almanya’da pek çok konserde seslendirmiştik. Pınar ile yolları ayırdıktan sonra,  bu 20-30 şarkıdan Nâzım Hikmet’e ait olanlar 2001’de NAZIM ORATORYOSU’nun, Metin Altıok’a ait olanlar ise 2003’de METİN ALTIOK AĞITI’nın temellerini oluşturdu. Şimdi 10 şarkı derledik, Serenad Hanım'ı çok beğeneceğinizi ümit ediyorum.
 
İlk kez şarkılarımla sanatseverler ile buluşmaktan büyük mutluluk ve heyecan duyuyorum.
FAZIL SAY
 
İlk Şarkılar
 
I – Metin Altıok, Düşerim
II – Ömer Hayyam, Akılla Bir Konuşmam Oldu
III – Cemal Süreya, Dört Mevsim
IV – Metin Altıok, Bu Kekre Dünyada
V – Can Yücel, Sardunyaya Ağıt
VI – Pir Sultan Abdal, Sordum Sarı Çiğdeme
VII – Orhan Veli, Efkârlanırım
VIII – Orhan Veli, İstanbul'u Dinliyorum
IX – Nâzım Hikmet Ran, Memleketim
X – Muhyiddin Abdal, İnsan İnsan
                                  &nbsp
;             
SERENAD BAĞCAN
 
Bütün ailesi müzisyen olan sanatçı, çocukluğundan beri müzikle iç içedir. Koro ile bağı, Ankara Çocuk Korosu başlamış, TRT Ankara Radyosu Gençlik Korosu ile devam etmiştir. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu olan Serenad Bağcan, üniversite döneminde de müzik çalışmalarına ara vermeden devam etmiştir. Şu anda profesyonel olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu Alto sanatçısı olarak görev almaktadır. Anadolu Selen Oda Korosu, Orfeon Oda Koroları yurtiçi ve yurtdışında başarılı konserler vermiştir. Kimi zaman solo olarak da yer aldığı bu konserler, izleyici tarafından büyük övgü kazanmıştır. 
 
Koro içerisinde alto grubunda yer almasına rağmen, solo partilere hakim olması, koro önünde zaman zaman solo partileri de seslendirmesini sağlamıştır. Eserleri yorumlarken içselleştirerek icra etmesi, yorumculuğunda ön plana çıkmış bir unsurdur. Uzun yıllar Klasik Batı Müziği tarzında eğitim alarak bu tarz korolarda yer almasına rağmen ailesinin geniş perspektifli müzik yapısından dolayı Türk Halk Müziği eserlerini de oldukça başarılı yorumlamaktadır. Bu iki türü sentezlemesi ile kendine has bir stil yaratmıştır. Müziğin pek çok türünde yazılmış şarkıları icra etmesi sebebiyle repertuvarı geniş bir yelpazeden oluşmaktadır. 
 
Sanatçı halen Devlet Çoksesli Korosu’nda sanat yaşamını sürdürmektedir.
 
Biyografi: Mehmet San
 
Fazıl Say, Piyanist ve Besteci
 
 “O, sadece dahi bir piyanist değil; şüphesiz kendisi 21. yüzyılın en büyük sanatçılarından birisi olacak.” (Le Figaro)
 
Beste yapmak, her zaman bir doğaçlama biçimidir: fikirler, müzik parçaları ve hayali şekillerle. Besteci ve piyanist Fazıl Say'ın sanatsal rotası ve dünya görüşü de işte bu açıdan yorumlanmalıdır. Bir besteci olarak öz-algısının temelini oluşturan estetik bakış açısı da, Cortot'un öğrencisi Mithat Fenmen ile piyano dersleri sırasında aşinalık kazandığı bu özgür formlardan gelir. Fazıl Say, yirmibeş yılı aşkın bir süredir, giderek daha materyalistleşen ve daha karmaşık şekilde yapılanan klasik müzik dünyasında eşine ender rastlanan bir şekilde hem dinleyiciler hem de eleştirmenlere dokunmaktadır. Bu sanatçıyla gerçekleşen konserler bambaşkadır. Çok daha direkt, daha açık, daha heyecan vericidirler; kısacası, doğrudan kalbe ulaşırlar. Aynı şey, besteleri için de söylenebilir.
 
Fazıl Say ilk eserini – bir piyano sonatı – henüz 1984 yılında, on dört yaşında, memleketi Ankara'da konservatuvar öğrencisiyken bestelemiştir. Gelişiminin bu erken aşamasında bestesini, keman ve piyano için “Siyah İlahiler / Schwarze Hymnen“ ve bir gitar konçertosu gibi, opus numarası verilmemiş birçok oda müziği eseri izlemiştir. Ardından, kendisine New York'ta Genç Konser Sanatçısı Seçmelerini kazandıran eserlerinden, Nasreddin Hoca'nın Dört Dansı'nı opus 1 olarak kabul etmiştir. Bu eser, özünde onun şahsi tarzının belirgin özelliklerini ortaya koyar: rapsodik, fantezivari bir yapı; çoğu zaman dansa benzer, senkopasyon kullanarak yapılan, değişken bir ritim; sürekli, canlı ve dinamik bir nabız ve kökeni çoğu zaman Türkiye ve komşularının halk müziklerine dayanan melodik fikir zenginliği. Bu açılardan bakılınca Fazıl Say, bir ölçüde Béla Bartók, George Enescu ve György Ligeti gibi, kendi ülkelerinin zengin müzikal folklorü üzerinde ilerleyen bestecilerin geleneğinde yer alır. John Cage ve hazırlanmış piyano eserlerinden aşina olduğumuz teknikleri kullandığı Kara Toprak (1997) adlı piyano eseri ile uluslararası alanda dikkatleri çekmiştir.
 
Bunun ardından Say, giderek büyük orkestral formlara dönmüştür. Nâzım Hikmet ve Metin Altıok'un şiir (ve biyografilerinden) aldığı ilhamla, solistler, korolar ve orkestra için, özellikle de Nâzım oratoryosunda olduğu üzere, Carl Orff gibi bestecilerin geleneğini sürdüren eserler bestelemiştir. Bu bestelerinde Say, modern Avrupa enstrümanlarının yanı sıra, kendi anavatanı Türkiye'den de kudüm, darbuka ve ney gibi enstrümanları sıklıkla ve özenle kullanmaktadır. Bu ise müziğe, onu kendi türündeki birçok benzer eserden ayıran bir renk katmaktadır. 2007 yılında aynı isimle bilinen ünlü masallardan esinlenen, ancak bir haremdeki yedi kadının kaderini anlatan “Harem'de 1001 Gece„ adlı Keman Konçertosuyla uluslararası arenada tekrar ilgi toplamıştır. Patricia Kopatchinskaja tarafından seslendirilen dünya prömiyerinin ardından bu eser birçok uluslararası konser salonunda seslendirilmiştir. Sanatçı birinci senfoni eseri olan “İstanbul Senfonisi”nin ardından, ikinci ve üçüncü senfonileri “Mezopotamya” ve “Universe” eserlerini tamamlayarak kayıtlarını yayınlamıştır.
 
Fazıl Say, Konzerthaus Dortmund'ta beş yıl süren misafir sanatçılığının sonunda, 2010 yılında prömiyeri yapılan ilk senfonisi “İstanbul,, ile daha da büyük bir başarıya ulaşmıştır. 2013 yılında Fazıl Say’a üçüncü Echo Klasik Müzik Ödülü’nü kazandıran İstanbul Senfonisi, WDR ve  Konzerthaus Dortmund tarafından Ruhr. 2010 kapsamında ortak olarak sipariş edilmiş olup Boğaziçi'ndeki metropole ve milyonlarca sakinine coşkulu ve şiirsel bir hediye niteliği taşır. Aynı yıl, diğer eserlerinin arasında, “Boşanmak„ adlı (atonal prensiplere dayalı) Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ve Salzburg Festivali için “Nirvana Yanıyor„ adlı piyano konçertosu ile Mecklenburg-Vorpommern Festivali için bestelenip prömiyeri Gábor Boldoczki tarafından gerçekleştirilen bir Trompet Konçertosu gibi sipariş eserlerin bestelenişine tanık oldu. 2011 yılında  Schleswig-Holstein Müzik Festivali tarafından verilen sipariş üstüne Say, Sabine Meyer için İranlı şair Ömer Hayyam'ın hayatı ve eserlerini anlatan bir Klarnet Konçertosu yazmıştır. Fazıl Say'ın eserleri, günümüzün en tanınmış yayıncılarından, Schott of Mainz  tarafından tüm dünyaya dağıtılmaktadır.
 


Hayati Asılyazıcı

FAZIL SAY ile Söyleşi

Fazıl Say: Bu albüm için yirmi yıl bekledim
 
Yirmi yıl önce bestelediği 'İlk Şarkılar' adlı albümünü çıkarmak için yıllarca doğru solisti arayan ve Serenad Bağcan'la karşılaşan Say, Aydınlık'a bu albümün öyküsünü anlattı
 
Ömer Hayyam, Nâzım Hikmet'e, Metin Altıok, Cemal Süreya gibi ünlü şairlerin şiirlerini yirmi yıl önceden besteleyen ünlü besteci Fazıl Say, bu özel albümü için yirmi yıl beklediği solist Serenad Bağcan'la çalıştı. “İlk Şarkılar” adını verdiği albüm Ada Müzik'ten Enka sponsorluğuyla çıktı. 
 Yaptığı bestelerle ülkemizin adını uluslararası alanlara taşıyan dünya sanatçısı Say, “İlk Şarkılar” albümüyle müzikseverler için unutulmaz bir çalışmaya imza attı. 
Albümde yorumcu olarak yer alan Serenad Bağcan ile kayıtları gerçekleştiren Fazıl Say'ın ilk kez şarkılarının yer aldığı albüm Enka sponsorluğunda gerçekleştirildi.
Dünyaca ünlü besteci ve virtüöz Fazıl Say ile son çıkardığı “İlk Şarkılar” adlı albümünü ve  içinde yer alan şarkılar ve şiirler üzerine konuştuk. Fazıl Say'la Çek Cumhuriyeti'nin Bruno kentindeki konserinden önce telefonla görüştük. 
 
-İlk Şarkılar albümünüz için düşüncelerinizi açıklar mısınız? Enka Açık Hava Tiyatrosu yaz konserinde Serenad Bağcan'ın yorumuyla eşlik ettiğiniz konseri dinlemiştik.Bu İlk Şarkılar'ı dinlediğimde genç ve yetenekli ses sanatçısı Serenad Bağcan'a, piyanoda Fazıl Say, Çağ Erçağ (viyolensel), Bülent Evcil (flüt), Pelin Halkacı Akın (keman), Yakut Köselerli (vurmalı sazlar), Hakan Güngör (kanun) eşlik ediyordu. 
 
Şimdi sizin söylediğiniz gibi “İlk Şarkılar
” albümü aynı sanatçılar eşliğinde yapıldı. Bu ünlü şairlerimizin şiirleriyle müziğin buluşmasıydı. Buna bir de Serenad Bağcan'ı kattık solist olarak. Bu albüm olağanüstü ilgi görmeye başladı. Sonbaharda ülkemizin birçok bölgesinde verdiğimiz canlı konserler ilgiyi giderek artırdı. 
Türkiye’deki Sanatseverler ile, bir yorumcu olarak yüzlerce- binlerce kez buluştum, klasik müziğin en mühim bestecilerinin eserlerini tüm Türkiye’de seslendirdim, bunun yanında kendi bestelerim, gerek piyano için, gerek Oratoryolarım (Nazım ve Metin Altıok) ve gerekse Senfonilerim (İstanbul Senfonisi, Mezopotamya ve Universe) ile pek çok konserde yine kitlelerle buluştuk. 
En büyük merakım şiir okumaktır. Ben şairlerin arasında büyüdüm. Cemal Süreya, Metin Altıok babamın çok yakın dostlarıydı, amcam kadar yakınlardı, onların o yıllarda Ankara’da Tavukçu lokantasında uzun söyleşilerine hep şahit oldum, vakit geç olunca beni sandalyelerin üzerinde uyuturlardı. 1970’ler Ankara’sı… 7-8 yaşımdaydım. Bu şairleri bestelemek benim için hep büyük bir zevk, büyük bir onur, büyük bir yaşam görevi olmuştur, şarkı albümlerim nice farklı şiir, nice farklı şairler ile devam edecektir. Şunu söylemeliyim ki, yaklaşık yirmi yıl önce bestelemiş olduğum bu şarkılarım ile Türk müzikseverlerinin karşısına çıkmak benim için “özel” bir durumdur. Bu albüm için tam yirmi yıl bekledim. Bu gecikme için özür dilerim. Aynı şekilde; Bu şarkılarımın, ülkemizin en sevdiği müzik formu olan “şarkı” hususunda da, Türkiye’nin müziği açısından özel bir yere oturacağını düşünüyorum.
 
-Yirmi yıldan söz ediyorsunuz. Neden sizin için böyle bir gecikme oldu?
 
Bu şarkılara uygun sesi – (yorumcuyu) bulmak çok uzun zaman aldı benim için. Çünkü sadece müziği değil, şiiri de mükemmel yorumlayabilen bir soliste ihtiyacım oldu, ve yıllarca aradığım sesi bulamadım. 1994 yılında şarkılarımı o yıllarda yaşadığım Berlin’de bestelemiştim, (birinci versiyonudur) Pınar Demirel ile şarkıları Almanya’da pek çok konserde seslendirmiştik. Pınar ile yolları ayırdıktan sonra, bu 20-30 şarkıdan Nâzım Hikmet’e ait olanlar 2001’de Nâzım Ortatoryosu’nun, Metin Altıok’a ait olanlar ise 2003’de “Metin Altıok Ağıtı”nın temellerini oluşturdu. Şimdi 10 şarkı derledik, Serenad Hanım'ı çok beğeneceğinizi ümit ediyorum. İlk kez “İlk Şarkılar” albümümle  sanatseverler ile buluşmaktan büyük mutluluk ve heyecan duyuyorum. Ayrıca albümün geniş ilgi görmesi bu heyecanımı daha da artırıyor. 
 
Beklenen solist Serenad Bağcan 
 
İlk Şarkılar'ın yorumcusu Serenad Bağcan'ı bu kez albüm nedeniyle Aydınlık okurlarına bir kez de biz tanıtıyoruz. Bütün ailesi müzisyen olan sanatçı, çocukluğundan beri müzikle iç içedir. Koro ile bağı, Ankara Çocuk Korosu başladı. TRT Ankara Radyosu Gençlik Korosu ile devam etti. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu olan Serenad Bağcan, üniversite döneminde de müzik çalışmalarına ara vermeden devam etti. Şu anda profesyonel olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu Alto sanatçısı olarak görev alıyor. Anadolu Selen Oda Korosu, Orfeon Oda Koroları yurtiçi ve yurtdışında başarılı konserler verdi. Kimi zaman solo olarak da yer aldığı bu konserler, izleyici tarafından büyük övgüyle karşılandı. 
Bu albümde Nazım Hikmet, Metin Altıok, Ömer Hayyam, Cemal Süreya, Can Yücel, Orhan Veli Kanık, Muhyiddin Abdal, Pir Sultan Abdal gibi şairlerin şiirlerini Fazıl Say etkileyici biçimde besteledi. Bu nedenle albüm ilgi odağı oldu. Ülkemiz yorumcuları arasında özgün bir yeri bulunan Fazıl Say'ın; Mezopotamya Senfoni'si, İstanbul Senfoni'si, Universe Senfoni'si, Ömer Hayyam Konçerto'su, Hezarfan Konçerto'su, Nazım Hikmet Orotoryosu, Metin Aktıok Ağitı adlı besteleri yurt dışında ve yurt içinde seslendirilmete ve yorumlanmaktadır. 
En son bestelerinden biri olan Su Piyano Konçertosu'nu Ağustos 2013'te İsviçre'nin Gstaad kentinde düzenlenen Menuhin Müzik Festivali'nde  sanatçımız Fazıl Say dünya prömiyerini orkestra eşliğinde yaptı. Kasım 2013'te Antalya'da düzenlenen Uluslararası Piyano Festivali'nde Antalya Devlet Senfoni Orkestra'sı eşliğinde Fazıl Say yeniden yorumladı ve Türkiye prömiyerini yaptı. 
 
Sezen Aksu'ya referandumlu yanıt 
 
“İlk Şarkılar” adlı albümü için kendisini tebrik eden Sezen Aksu'ya twitter hesabından yanıt veren Fazıl Say, Aksu'ya 12 Eylül Referandumu hakkında gönderme yaptı. 
Say, "Sezen Aksu bir ortak dost aracılığıyla ( Zeynep Altıok) "İlk Şarkılar" albümüne tebriklerini ve teşekkürlerini yollamış. Keşke kendim için ve kızım için ve de bizler gibi özgur bir Türkiye'de yaşamak isteyen milyonlarca insan için, bu durumu yaratan bir siyasi partinin düpedüz destekçisi olmasaydı da bu tebrike sevinmek güzel olsaydı. Bizim geleceğimiz muallak ve soru işaretleri ile dolu iken sahte bir "teşekkürler" cevabı yazmak içime sinmiyor. Hücrelerim bile boş ve istemiyor. Geriye tek bir soru kalıyor; Kendisi ne yapacak? Mutlu mu durumdan? Öyle ise, başarılar diliyoruz. Bundan sonraki güzel hayatında. Bizimkisi farklı olacak gibi…” dedi.
 

Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim
tenise@evetbenim.com
İleti Haber: Fazıl Say Official – https://www.facebook.com/FazilSayOfficial
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir