
Günaydın..
Ahmed Adnan Saygun ile unutulmaz anılarımdan biri ve onunla geçirdiğim özel bir zamanın kareleriyle…
Cumartesi akşamı İstanbul Opera Festivali kapsamında muazzam eseri “Gılgamış” Operası’nın dünya prömiyeri gerçekleşiyor.
İngiltere yolculuğum nedeniyle maalesef katılamayacağım, ama önümüzdeki sezonda izlemeyi büyük bir heyecan ve sabırsızlıkla bekliyorum.
Kendisi bu eseri çok severdi ve pek çok kez büyük bir gurur ve heyecanla bahsetmişti… En canlı çocukluk anılarımdan biri olarak hafızama kazındı.
Bu muazzam eseri gün yüzüne çıkarıp, büyük emeklerle dinleyicilerle buluşturan herkese sonsuz teşekkürler… Gerçekten büyük bir onur ve gurur kaynağısınız..



Sevgilerle,
@tansagturk @canerakgunbariton @ibrahimyazici @akmistanbul @devletoperabalesi
Gülsin Onay:
Hasan Uçarsu’nun izlenimleri;
Sevgili Wagner Topluluğu üyeleri. Dün akşam Gilgameş’in genel provasına katıldım. Bu akşam da orada olacağım. Son sözümü en başta söyleyeyim. Gilgameş, Türk Operası için hem sahne eseri ve müziğine farklı ve yenilikçi yaklaşımlara kucak açan özel bir eser olmasıyla, hem de sahneye koyma ve üretim açılarından bir dönüm noktası olarak tarihe geçecektir. Bu müzik kesinlikle bir opera değil, şüphesiz ki Wagnerci bir müzikli dram değil. Peki ya ne? Nev-i şahsına münhasır bir sahne eseri. Sahne eseri olarak Saygun’un önceki operalarından, Yunus Emre Oratoryosu’ndan tamamen farklı. Bu bir destan. Bestecinin müzik dilinden önceki eserlerinden, teknik vb. açılardan küçük anıştırmalar, dokunuşlar ı bünyesinde taşısa da bu müzik kendine has özel bir kurgu sunuyor. Destansal, uzun, geniş bir anlatı. Zaten besteci de eserin alt başlığında bunu epik dram olarak belirtiyor. Belki de bu esere destansı sahne eseri ya da destansı dram demek doğru olabilir. Zihnime en yakından Erzurum Aşık Kahvelerinde bildiğimiz uzun kış gecelerinde aşıkların günlerce süren destansal anlatıları, dahası Cengiz Aytmatov’un belirttiği Kırgız ve Kazak destanları gibi dev anlatı gelenekleri geldi. Şüphesiz Gilgameş bu yaklaşımın modern sahneye uyarlanarak güncel bir forma dönüştürülmüş hali. Bu denli büyük, bir o denli külfetli ve özellikle önceden eşi benzeri olmayan bir şeyi hayata geçirebilmek gösterdikleri ulvi çabadan dolayı İstanbul Operası’nın tüm çalışanlarını kutluyorum. Şu anda zaman darlığı sebebiyle eserin üretimine katkıda bulunan ve icralarıyla öne çıkan değerli sanatçı meslektaşlarımın adlarını teker teker yazamasam da özellikle eserin rejisörü Caner Akın’ı huzurlarınızda gönülden tebrik etmek istiyorum. Gerçekten çok başarılı bir iş çıkarttığını gördüm. Eseri izlediğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. İlerleyen temsillerde herşey çok daha yerli yerine oturacak, yerleşip dengesini bulacak. Caner Akın’ın adından önümüzdeki yıllarda sıkça söz edeceğimizden, onun Türk Operası’nın gurur duyacağı bir rejisörü olarak opera tarihimizde yeni bir sayfa açacağından eminim. Gilgameş’in yolunun açık olmasını en derin duygularımla diliyorum.

Sayfa Düzeni: Tenise Yalçın/tenise.yalcin@gmail.com – Sayfa içerik: Gülsin Onay paylaşımı izin alınarak yayınlanmıştır
