İstanbul Her Şeye Rağmen/Fotoğraf Kitabı

“İstanbul Her Şeye Rağmen”
Timurtaş Onan
Fotoğraf Kitabı
Önsöz
İstanbul “Her Şeye Rağmen“
Erhan Şermet
Sözcüklerin ve parıltılı kavramların her şeyin üstüne çıkabildiği, tüm yaşam manzaramızı örtüp kısıtlı biçimde yorumlanıp anlaşılabilir (ya da anlaşılamaz) hale getirebildikleri tuhaf bir çağda yaşıyoruz. Hayatımızın içinde yer alan hiçbir şeyin politik alandan ve yarattığı dilden azade olamadığını yaşadıkça fark ediyoruz. Tıpkı J.G. Ballard’ın politikayı reklamcılığın bir kolu olarak tanımlayışına günden güne daha da çok hak verdiğimiz gibi. Her şey bir adlandırma, anlamlandırma ve sözcüklerin dünyasında uygun yere oturtmaya dönüşüyor; kabulenmek gittikçe güçleşse, politik dilin yaşamda yansıma bulan somut sonuçları aynı dilin çizdiği resimlere ne kadar uzak ve rahatsız edici olabilse de.
Toplumların yaşadığı gerilimlerin iktidarın baskın politik dili ile gerçeklik arasındaki artan mesafeyle büyüdüğünü biliyoruz.İkilik büyüdükçe gerçeklik duygusu parçalanmaya başlıyor ve artık günlük hayat da örtülü çok anlamlılığın-anlamsızlığın baskısıyla tatsızlaşıp gerilime teslim oluyor.Gerçek delilik iktidarın diline safça kanıp savrulmak mıdır, yoksa saçmalığı hissederek böylesinin daha kolay olduğunu varsaymak ve dayatılan dili konuşmaya başlamak mı?Zor zamanlarda deliliğin tersi nadir görülen, ödülü olmayan bir yalnızlık halidir hiç şüphesiz.
İşte böyle zamanlarda ‘her şeye rağmen’ sözcüklerini daha sık işitir oluruz. Egemen dilin çarpıklığı her şeyi zehirlemiştir, ama bu üç sözcüğün ifade ettiği baskın/baskıcı dilin dışında kalan bir alanın (o dilin varlığına rağmen) hala varolageldiğidir. Sözcüklerini henüz bulamamış olsa da, her şeye rağmen o alan bireylerin iç dünyalarıyla var olabildikleri, gerçek yaşamlarının ta kendisidir.
Zen Budistlerden çağdaş düşünürlere, bu dünyanın gördüğü nice bilge insan sözcükler dünyası ile içinde yaşadığımız dünya arasındaki farkı vurgulamıştır. ‘Gökteki ay ile ona işaret eden parmağı karıştırmamak’ bu kadar önemli iken sanatçı nereye sığınmalıdır? Hiç şüphesiz politik alanın dilini ters yüz edip geri yansıtmak bir yoldur, diğer bir yol ise kurgulanan dilin eğretiliğine, son analizde gerçek yaşama ne kadar yabancı olduğunu hatırlatırcasına günlük yaşamın küçük insani öykülerine ve akışına odaklanmaktır.
Timurtaş Onan her iki yolu da deneyen bir fotoğrafçı. İstanbul “Her Şeye Rağmen” de tercihinin Gezi Belgeseli gibi önceki kimi çalışmalarından farklı olarak bu kez ikinci yol olduğunu görüyoruz: Timurtaş Onan politik alanın dilini dönüştürmek yerine kendi dilini arayan gündelik dünyanın varlığını hatırlatıyor bize. Kitabın ilk sayfasında bir tülün ardından İstanbul’un tanıdık siluetine bakıyoruz, hemen sonraki sayfalarda ise tül kayboluyor ve kendimizi şehrin sokaklarında buluyoruz. Tek gerçek öykülerin, vatanımız olan küçük insan hikayelerinin içindeyiz artık.Örtülü bir kronolojiyle şehrin 1980’lerden günümüze dönüşümünü insanların günlük öykülerinin bir fonu olarak takip ediyoruz.Timurtaş Onan fotoğraflarını ‘gündelik hayattan enstantaneler, küçük öyküler‘ olarak tanımlıyor.Gerçekten de günlük yaşamın akışı var bu fotoğraflarda. Dürbünle boğazın diğer yakasına bakan gençler, yabancısı oldukları bir şehri gezen erler, babalarının dolmuşa bindirdiği balonlu küçük kızlar, soğuk kış günü içe çekilen sigaranın zayıf tesellisi, sokakta dansın gösterişçi coşkusu ve sokak satıcısının tekerlekli tezgahının üstündeki uykusu tüm çağrışımlarıyla, şehir içinde kendini var etmeye çabalayan, Albert Camus’nün kahramanı Meursault’un ifadesiyle ‘tek insan türü olan sıradan insanların’ sonsuz coğrafyasından manzaraları sunuyor bize. Bu coğrafya insani olanın coğrafyasıdır, politik dil tarafından ne kadar kuşatılsa da, kendi dilini yaratıp konuşmaktan ne kadar uzak tutulsa da hayatla olan tek bağımızdır. Her şeye rağmen tesellimiz görünüş ne olursa olsun asla tam olarak teslim alınamayacağı ve kendi akışı içinde bizi her zaman şaşırtmaya hazır olacağıdır.
İstanbul “Her Şeye Rağmen” bize şehir hayatının anlamının ancak en küçük yapı taşlarında, günlük hayatın küçük ilişkilerinde bulunacağını hatırlatıyor.Bu ilişkilerin dili henüz tam olarak çözülmüş değildir; tıpkı insanın ne olduğu sorusuna yanıt veremeyişimiz gibi.Zor ve karanlık bir dönemden geçtiğimiz şüphesiz doğrudur, belki tek ümidimiz günlük insanın diliyle politikanın dilini kusursuz örtüştürebilen bir kurnazlığın henüz icat edilememiş olmasındadır.Bu durum ister iyi diyelim, ister kötü, tarihin akışı içerisinde sürprizi hala mümkün kılmaktadır.
Timurtaş Onan’ın fotoğrafları tüm yalınlıkları içerisinde haber bültenlerinin veya analizlerin bize bütün bir kumaş gibi sunduğu şeyin, tek tek ipliklerini sunuyor. Günlük yaşam ve tarih bu ipliklerin bir araya gelişi ile dokunmaktadır.Bu fotoğraflarda bir şehrin kalbi tüm kendiliğindenliği ile atıyor.Öyleyse olup biteni anlamak için sayfaları çevirelim, kalp atışını takip edelim; hatırlayalım ve hayal edelim.Timurtaş Onan
İstanbul’da doğdu. Fotoğraf çalışmalarına 1980 yılında başladı. 25 yıldır profesyonel olarak çalışıyor.
Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında birçok etkinliğe katıldı, sergiler açtı ve projeler gerçekleştirdi. Sosyal konularda belgesel filmler çekti. İstanbul’u konu alan farklı projeleri ile tanınmaktadır. Sanatçının eserleri Türkiye ve yurt dışında kurum ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.
Filmografisi:
Sokak Çocukları, 2007 , Tarlabaşı’nda Neler Oluyor?, 2008, Hayali Tacettin Diker, 2009, Kramp, 2010, Tarihi Yarımada/Yansımalar, 2010 ve Geziyi hatırlamak, 2014
Kitapları:
Beyoğlu Geceleri, 2005, Türk Fotoğrafçıları Kütüphanesi No: 30, 2006, İstanbul Blues, 2009 ve Tarihi Yarımada/Yansımalar, 2010
Seçme Kişisel Sergiler
2018 “Masumiyet Öyküleri” Galeri Ark
2017 “Zamansız“Galeri Ark
2015 “Terkedilmiş“İstanbul Fotoğraf Galerisi”
2014 “Paris” Bursa Fotofest
2014 “Beyoğlu Neoklasik” Atelierhaus imAnscharpark – Kiel / Almanya
2014 “Terkedilmiş“İstanbul Merhart Galeri
2013 Işık ve Gölgeler Şehri İstanbul Place Guillaume, Luxembourg
2010 “Beyoğlu Neoklasik” Dortmund Kültür ve Sanat Tarihi Müzesi
2009 “Beyoğlu’nda Kar” Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi
2009 “İstanbul Blues” Fransa’da Türkiye Mevsimi Kapsamında
Od’A Ouvroir’d Art Galeri, İstanbul, 2009
2007 “Beyoğlu Geceleri” Brünsbüttel Stadt Gallery, Almanya
2007 “Beyoğlu Geceleri” Athens Month of Photography / Artower Clio Gallery, Atina
2006 “Sonsuz Görüntüler” Ankara ÇağdaşSanatlar Galerisi
2006 “Sonsuz Görüntüler” İfsak Sergi Salonu
2006 “Beyoğlu Geceleri “ Fransız Kültür Merkezi,İstanbul
2003 “Kaleiçi Satılık” İstanbul Fotoğraf Evi
2003 “Kaleiçi Satılık”Çağdaş Sanat ve Kültürel Miras Uluslararası Etkinliği, Antalya Kaleiçi duvarlarında enstalasyon.
1996 “Değişmeyen Yönleriyle İstanbul”12.İstanbul Fotoğraf Günleri, Devlet Güzel Sanatlar Galerisi
Seçme Karma Sergiler
2018 “Türkiye Blues” Avrupa Fotoğraf AyıEMOP Berlin Fotogalerie Friedrichshain, Berlin
2017 “Sanatçıların Baharı – Printemps des Artistes “Od’A-Ouvroir d’Art”
2016 “Sınırlı” Galeri sanatçıları ile birlikte karma sergi – İstanbul Fotograf Galerisi
2014 Stanko Abadzic ile “Kesişen Yollar” – Depo Galeri
2011 Horst Hamann ile birlikte “Mannheim Gözüyle Beyoğlu – Beyoğlu Gözüyle Mannheim“Mannheim Stadt Gallery.
2010 “Nekropolis” Tamer Serbay ile Charlotenburgh Museum, Berlin – Almanya
2009 “Balkanlar’da Işık ve Gölgeler” Helen Kültür Vakfı’nın düzenlediği sergide Balkanlardan 8 sanatçı ile birlikte, Atina, Belgrad, Bükreş ve İstanbul
2007 “Sonsuz Görüntüler” İngiliz heykeltraş David Cregeen ile birlikte Heykel – Fotoğraf Sergisi, The Royal Geographical Society, Londra
2007 ”Çingene Ateşi” Yunus Emre Aydın ile birlikte Depo Galeri (UlisFotofest kapsamında)
2006 “Triangle” David Cregeen-Tamer Serbay- Timurtaş Onan, Selçuk Üniversitesi
2005 “Eksi Artı Çok”Sadık Demiröz ile birlikte enstalasyon, Ankara Fotoğraf Sanatı Kurumu Fotoğraf sanatçısı Timurtaş Onan’ın, 80’lerden bugüne İstanbul’un gündelik yaşamına dair görsel hikayelerle yüklü yeni fotoğraf kitabı “İstanbul Her Şeye Rağmen ” ekim ayında fotoğraf severlerle buluşuyor!
Bugüne dek ulusal ve uluslararası pek çok proje ve sergiye imza atan İstanbullu fotoğrafçı Timurtaş Onan’ın 80’lerden bugüne İstanbul fotoğraflarından oluşan “İstanbul Her Şeye Rağmen” kitabı fotoğraf severlerle buluşacak.Kitap, 80’lerden bu yana İstanbul’un geçirdiği kültürel, ekonomik, demografik ve mimari değişimlere detaylı olmasının yanı sıra panoramik bir bakış da sunuyor. Kitapda ağırlığı analog 120 adet siyah beyaz fotoğraf yer almaktadır.Fotoğraf çekmeye başladığı 80’li yıllardan bu yana İstanbul’u sayısız defa kadrajına almış olan Timurtaş Onan, yeni kitabıyla bu kadim kentin hafıza kutusuna yeni bir andaç bırakıyor. İstanbul’un simgesi olan tarihi yapılar, dar sokaklarıyla güngörmüş Suriçi; çarşılar, pazarlar, camiler, meydanlar, gecekondu mahalleleri; martılar, balıkçılar, hamallar, Çingeneler, sokak çocukları, evsizler, yaşlılar; vapurlar, takalar, simit tablaları, oltalar ve banklar, kendilerine özgü hikayeleriyle birbirlerini bütünleyerek fotoğraftaki yerini alıyor. Onan’ın fotoğrafları, “an”da kendini gösteren hesapsız ve kurgusuz gerçeğin; sersemleten, büyüleyen, değiştiren, dönüştüren ve “her şeye rağmen” kendini var eden olagelişini belgeliyor. Timurtaş Onan, “İstanbul Her Şeye Rağmen” kitabıyla dışarıdan ne kadar müdahale edilirse edilsin; hayatın ve şehrin her şeyden azade kendine özgü bir akışı olduğunu ve bu akışı hiçbir şeyin değiştiremeyeceğini ortaya koyuyor.
NOTLAR:
Fotoğrafların taranması, seçimi ve kitabın tasarımı yaklaşık bir buçuk yıl sürmüştür.
Galeri Ark’da 21 Ekim Pazar 15.00 – 18.30 arası kitabın lansmanı gerçekleşecektir.
Özellikleri: 192 Sayfa, Mat kuşe, Sert Kapak, ISBN: 978-9944-5746-7-9, Fiyatı 150 TL’dir.
Kitabın 25 adedi için 25 sınırlı sayıda fotoğraf baskısıyla, sertifikalı ve özel kutusu ile özel satışı yapılacaktır.Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim
İleti Haber: Sennur Çevik Onan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir