Julius Sezar, sezaryen ve kadınlarımız…
Hayati Asılyazıcı
William Shakespeare’ın (26 Nisan 1564 – 23 Nisan 1616), Roma tarihiyle ilgili üç ilgi çekici tragedyası vardır. İlki Julius Sezar (12 Temmuz MÖ 100 – 15 Mart MÖ 44), ikincisi Antony ve Cleopatra, üçüncüsü Coriolanus. Yaz dönemi olmasına karşın bir Shakespeare oyunundan söz etmemin nedeni; Sezaryen ve Kürtaj konularının gündeme getirilmesidir. Belkide siyasal içeriği nedeniyle önümüzdeki dönem bir Shakespeare yorumcusu ortaya çıkar da, Julius Sezar’ı İstanbul Şehir Tiyatro’larında ya da Devlet Tiyatro’larında sahneye konulursa tiyatro repertuarının ünlü tragedyalardan birini, Julius Sezar’ı izleme olanağını buluruz. Yerli bir tiyatro yönetmeninden çok Gürcüstanlı Robert Sturua’nın sahneye koymasını dilerdim. Bu güne kadar R.Sturua onaltı Shakespeare oyununu sahneye koymakla çağdaş yönetmenler arasında Shakespeare repertuarı konusunda bir rekora sahiptir. Bunlar arasında Kral Lear, Hamlet, Macbeth, Othello ve daha bir çok onaltı sayısını bulan Shakespeare’ın oyun sıralaması yer alıyor. En son geçtiğimiz dönem Moskova’da “fırtına” adlı oyununu sahneye koydu.
Julius Sezar Roma imparatorları arasında ünlü bir devlet adamıydı. Bir senato toplantısından çıkarken Roma Meydanı’nda manevi oğlu diye çok sevdiği Brutus tarafından bıçalanarak öldürülür. Dönüp bıçaklayana baktığında, bıçağı kendisine saplayanın manevi oğlu Brutus olduğunu görür.Tarihe geçmiş özdeyişle Sezar seslenir: “Sen de mi Brutus?” der ve biraz sonra yıkılır. Roma’nın başarısında ve tarihinde iz bırakan Sezar’ın, görkemli bir törenle cenazesi kaldırılır. Törende kendi yandaş senatörlerinden Antonius bir konuşma yapar. Sezar’a karşı olan herkesi bir araya getirecek olan bu konuşma söylev edebiyatının en seçkin örneklerinden biridir: “Ey Romalılar, ben Sezar’ı övmeye değil, gömmeye geldim” der. Bu tümce ile başlayan konuşması Sezar’ın muhaliflerini halkla birlikte, Sezar’ın yandaşı yapar. Bu nedenle J.Sezar oyununa, Brutus tragedyası da denmektedir.
Sezar’ın doğumu da ölümü gibi kolay olmamıştı. Millattan önce (MÖ 100), kayıtlara göre ilk sezaryan ile doğan insan ve imparator olarak tarihe geçti ve tıp tarihine sezaryanla doğum olayı J.Sezar’ın doğumu ile girdi. Hatta giderek İtalya’da yaygın olan bu tür doğumlar için Sezar gibi doğdu; normal doğum yapması güç olanlar için de Sezar gibi doğum yapacak. MÖ 100’den günümüze gelen bu tür doğumların 21. yüzyılda bizde yasa ile gündeme getirilmesinin ne kadar şaşırtıcı olduğunu belirtmeliyim. İtalya gibi geçmiş yüzyıllarda katolik dini ile evlilik dışı doğum yapmanın çok güç olduğu bilinmesine karşı bizdeki yasal yöntemler orada uygulanmadı. Ülkemizde Sezaryen ile doğum yapacak bir kadının heyet raporu alması gerekecek! Doğal olarak ana karnında heyet raporu bekleyen yavrunun ölüp ölmeyeceği konusu da ayrı bir tartışma yataracaktır. Burada J.Sezar oyununun tarihsel ve siyasal içeriğinin Shakespeare tarafından olağanüstü başarı ile değerlendirildiğini de söylemek gerekir. Bu tragedya iki bölüme ayrılır. J.Sezar’ın ölümünden önceki ve ölümünden sonraki bölüm.Siyasal açıdan bakıldığında tragedyanın kurgusal yönü Sezar’ın iktidardaki egemenliğini arttırmasıdır. Bu siyasal iktidarının dizginlenemez boyuta ulaştığında, suikast girişimi bir sanato toplantısı çıkışında gerçekleştirilir. Ama yukarıda örneğini verdiğim Antonius’un söylevi suikastçıların yenilgisini sağlamış ve iktidar el değiştirmemiştir. Roma bir Cumhuriyet’tir. Dönemine göre demokrasi vardır ama bu demokrasi soyular için, zenginler içindir. J.Sezar’ın imparatorluğu gerçekleşmeden öldürülmesi bir demokrasinin Cumhuriyet içindeki paylaşımdan kaynaklanmaktadır. O dönemde demokrasi söylemi çağdaş dünyaya, baskılı yönetimlere bir göndermedir.
Hayati Asılyazıcı
hayatiasilyazici@yahoo.com
Alıntı: Aydınlık Gazetesi
Son Güncelleme: Pazar, 01 Temmuz 2012 19:35