MEHMET AKSOY UN HEYKELİ YERİNDEN KALDIRILAMAZ! UPSD DEN KAMUOYUNA VE BASINA

UPSD’DEN KAMUOYUNA VE BASINA

“MEHMET AKSOY’ UN HEYKELİ, KALICI BİR BÜYÜK SANAT ESERİDİR VE YERİNDEN KALDIRILAMAZ!”

Heykeltraş meslektaşımız ve UPSD üyesi Mehmet Aksoy ‘un Kars’ta dikilen henüz bitmemiş 30 metrelik ‘’İnsanlık Anıtı‘’ Projesi hakkında, ‘’UCUBE’’ deyimi kullanılarak sanatçı ve yapıtı hedef alınmıştır. Bu sözler, kamuoyundan malum bazı çevreler dışında hiçbir destek görmemiştir. Bu şekilde, ‘’İnsanlık Anıtı‘’ adını taşıyan yapıt tehdit edilmeye başlanmıştır. Tüm insanlar ve halklar arasında barış köprüsü kurmak isteyen bir sanatçının projesi, aynen Taliban’ın dinamitlerle havaya uçurduğu bahtsız Buddha heykelleri gibi yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.

“İnsanlık Anıtı” daha önce projelendirme aşamasında Koruma Kurulu’ndan geçmiş, onay alınmış, projesi tasdiklenmiş ve yapımına tüm bu süreçlerden sonra 2006’da başlanmıştır. 2008 Belediye Seçimleri’ne dört ay kala Koruma Kurulu’na yeni bir müracaat yapılmış, durdurma ve yıkım kararı mantık dışı bir şekilde siyasi baskı nedenleriyle, aynı Kurul tarafından alınmıştır. Birbiriyle çelişkili üç Kurul kararı çıktıktan sonra, Ankara’daki Yüksek Kurul bu kararların hepsini yok sayarak bütün sorumluluğu AKP’li Kars Belediyesi’ne bırakmıştır. Kamuoyuna yansıyan olumsuz gelişmeler o andan itibaren başlamıştır.

Türk çağdaş sanatının uluslararası temsilcilerinden Mehmet Aksoy ‘un yapıtı halen yapım aşamasındadır ve henüz tamamlanmamıştır. Toplumda herkes bir sanat eserini beğenebilir, sevebilir, sevmeyebilir. Ama bunların hiçbiri oy kaygılarıyla, o eseri yıkma ya da yapıldığı alandan uzaklaştırma hedefini bu kadar fevri gerekçelerle ortaya koymayı mazur göstermez. Eserin taşıdığı anlam, en ulvi ve yüce insani değerlerin başında gelen Barış’tır. Ayrıca heykelin, ülkenin yaşadığı olağandışı gerilim ve bölünme polemiklerine malzeme edilerek “ oraya olmadı buraya yerleştirelim” diye Türkiye’nin doğusundan batısına taşınmak istenmesindeki gayret de düşündürücüdür.  Heykel, çevresinde bulunan diğer doğal fizik şartlar ve medeniyet izlerine saygılı şekilde yerine dikilmiş bir sanat eseridir. Bir sanatçının yapıtı politikacıların malzemesi olmamalıdır, olamaz. Ayrıca “İnsanlık Anıtı”nın bir oldu-bitti ile sanatçısının ve üyesi olduğu meslek derneğinin çağrılarına rağmen bir saldırıya uğraması, uluslararası kamuoyunda Türkiye’ye dev zararlar verecek bir imaj intiharı olur!

Yönetimlerin sanata ve sanatçıya bakış açıları yasalarla sınırlandırılamaz. Hukuk sınırları içerisinde ‘’İnsanlık Anıtı’’ yapıtının doğduğu topraklarda kalması, vermek istediği mesaj açısından olmazsa olmaz bir şarttır. Zaten yerinden kaldırılması imkansız gibi görünen bu dev yapıt, 1500 ton çimento ve çelik karışımıyla oluşmuş ve sonsuza kadar orada kalması planlanmış bir tarihi nitelik kazanacak eser konumundadır. Her ne kadar Karşıyaka Belediyesi’nin, anıtı kaldırıp Ege’ye taşıma fikri çok iyi niyetli bir jest olarak algılansa da, yapıtın tasarlanış gerekçeleriyle bağdaşamayacak bir kaçış formülüdür. Kaldı ki bu formülün de uygulanabilirliği yoktur: Fizik olarak mümkün değildir, etik olarak da doğru değildir. Her anıt, bulunduğu mekanın içeriği ile ilintilidir. O mekanın çevre ile bütünleşmesi gerekir. Yer seçimi ve büyüklük bu mekan ilişkileri içinde düşünülmesi gereken hususlardır. Burada, mekanın topografyası, karşıda savaş unsuru bir kalenin bulunması, şehir ile olan ilişkisi düşünülerek, eser birbirinin değerini yücelten bir form ve ebat anlayışıyla oluşturulmuştur. Oradaki mekana “plastik bir mekan” duygusu katmış ve anlam kazandırmıştır. Bu yapıtta ortadan ikiye bölünmüş insan, kendisiyle karşı karşıya konulup adeta kendi kendine düşman edilmiştir. Aralarındaki boşluk, önyargılardan ve savaş kışkırtıcılığından oluşan bir duvar gibidir. Ayrıca bu iki figürün mezar taş formunu andırması, savaşı ve ölüm kokusunu bize hissettirmektedir. Yapıt bu nitelikleriyle, savaşlarda ölenlerin anısına dikilmiş bir mezar taşı anlamıyla da okunabilir. Altta bütün savaşların acısını içinde taşıyan, bunu gören, hafızasında saklayan göz şeklinde insani bir vicdan ve bu vicdanın gözyaşları vardır. Heykelin bu bölümü henüz tamamlanamadı ve yapımı iki yıldır durduruldu.

Yapıt tamamlanmamış olmasına rağmen, bu haliyle bile yadsınamaz bir çevresel çekim gücü yaratmıştır. Nitekim Kars’a gelen insanların da, o tepeyi ziyaret etme arzuları, bu çekim gücünden kaynaklanmaktadır. Biçim mekanla, topografyayla bütünleşmiştir, söylenenin tersine, çevresinde bulunan İslami eserler ve minarelerle tam bir bütünlük sağlamış, içinde yer aldığı ortama derinlik katmıştır. Bu olgu, heykelin hedeflediği anlamı daha da etkili hale getirmiştir.

Büyük Atatürk‘ün sanata, kültüre, bilime ve özgürlüğe dayanarak gerçekleştirdiği kültür devrimi sanata ve sanatçıya, bilim adamına, ülkenin öğretmenlerine, herkesten daha önce saygı gösteren bir tavır sergiler. Ne yazık ki son yılların Türkiye’si, onlarca devlet galerisinin Anadolu’da kapandığı, devlet resim sergilerinin etkinliğinin azaldığı, sanatın üçüncü plana itildiği bir konuma geriletilmiştir.

Sanat-devlet ilişkisine kalıcı bir zarar getirecek bu “sanata saldı
rı” fikrinden derhal uzaklaşmak,  gereksiz yere toplumu geren bir konudan da uzaklaşmak olacak, ülkeye nefes aldıracaktır. Çağrımız, Sn. Başbakan dahil herkese yararı olacak bir barış çağrısıdır
: Bırakın “İnsanlık Anıtı” yapıldığı yerde yaşasın, Kars’la bütünleşsin!

 

Bedri Baykam
Başkan

UNESCO – A.I.A.P.
Türkiye Ulusal Komitesi
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği

Bahri Genç
Safiye Mine Erdurak
Berna Erkün
Hülya Küpçüoğlu
Melik İskender
Murat Havan

Bilgi İçin: Safiye Mine Erdurak / 0532 405 67 24
Maçka Demokrasi Parkı –Şişli Evlendirme Dairesi yanı/ ŞİŞLİ- STANBUL


 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir