Muhsin Ertuğrul a saygı

 


Muhsin Ertuğrul (d. 28 Şubat 1892, İstanbul – ö. 29 Nisan 1979, İstanbul) 

Muhsin Ertuğrul’a saygı

Hayati Asılyazıcı

Bir tiyatro insanı olan Muhsin Ertuğrul’un 28 Şubat 1892’de doğduğu biliniyor. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü Başkanı Prof. Dr. Özdemir Nutku tarafından 29 Nisan 1979 günü Fahri Doktorluk nişanı verildikten sonra aynı günün gecesinde İzmir’de yaşamını yitirdi. TV’den ölüm haberini duyar duymaz İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil’i aradım. Muhsin Ertuğrul’un öldüğü haberini verdim. “Haberim var, ne yapmalıyız?” diye bana sordu. Harbiye Tiyatrosu’na Muhsin Ertuğrul adının verilmesini önerdim. Ertesi gün Belediye Meclisini olağanüstü olarak toplayan Başkan Aytekin Kotil tek maddelik gündemden Harbiye Sahnesi adının Muhsin Ertuğrul olarak değiştirilmesi kararını çıkarttı. Bu olayı açıklama gereğini duydum.

Dönem başında Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda İstanbul Şehir Tiyatroları’nın 100. yılı kutlandı. Bu kutlamada her şey konuşuldu gerekli gereksiz övgüler yapıldı. Muhsin Ertuğrul adı o gece asla anılmadı. Bunun üzerine bir yazı yazdım. 100. kutlama yılında unutulanlar diye bütün o eksikleri bir bir sıraladım. Muhsin Ertuğrul’un adının anılmadığı gecede, kutlamanın yapıldığı salonda (CRR’de) Cemal Reşit Rey’in de adı anılmadı. Cemal Reşit Rey’in operetleri ve müzikalleri Muhsin Ertuğrul tarafından sahneye konularak Şehir Tiyatroları’nda oynanmıştı. Üstelik Lüküs Hayat’ın Şehir Tiyatrosu repertuvarında olmasına karşın, iki büyük sanat insanına yapılan haksızlığı eleştirmiştim. 

 GEÇ KALINMIŞ BİR ÖZÜR

26 Şubat 2015 Perşembe günü Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda Muhsin Ertuğrul Paneli yapıldı. Muhsin Ertuğrul birçok yönleriyle değerlendirildi. Bu paneli yönetenler ve konuşanlar arasında Muhsin hocayı tanımayanlar da vardı. Resmi 100. yıl kutlamalarında adından söz edilmeyen Muhsin Ertuğrul için bu panel bir özür dileme niteliğindeydi. Geç kalınmış bir özür dileme! 1 Mart 2015 Pazar günü (bugün), “İyi ki Doğdunuz Ertuğrul Muhsin” başlıklı Muhsin Ertuğrul’un doğum günü anma programı yapılıyor. Hem İstanbul Şehir Tiyatroları’nda hem de Devlet Tiyatroları’nda görev yaptığı için her iki kurumun sanatçıları bu anma gününe konuşmacı olarak katılıyor. Böylece, Muhsin Ertuğrul’u anma programına ikinci kez alarak Şehir Tiyatroları yönetim kurulu, hatalarını bağışlatma yoluna gitti. Böylesine büyük bir tiyatro emekçisinin sahne sanatçıları tarafından anılmasını elbette ki yadırgamıyorum. Muhsin Ertuğrul gibi büyük tiyatro insanı yaptıkları ve Türk tiyatosuna sağladığı olanaklarla her zaman anımsanmalıdır. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra İstanbul Şehir Tiyatroları’nı yenilikleriyle yeniden canlandıran ve bugünkü konumuna getiren bu büyük tiyatro insanıdır. Doğu-Batı tiyatrosunun sentezini yapan, seçtiği repertuvar ile Cumhuriyet aydınlanmasına tiyatro meşalesini katan bir tiyatro emekçisidir. Batı tiyatrosunun yapıtlarını sahneye koymuş, Türk yazarlarını kendi repertuvarında değerlendirerek geleneksel tiyatromuzun yazarları arasında yer alan Musahipzade Celal’i Şehir Tiyatrosu’nun önemli yazarı olarak ortaya çıkarmıştır. 28 yaşında ilk kez Shakespeare’den Hamlet’i Türkçeye çevirmiş, ünlü tragedyayı sahneye koyarak Hamlet rolünü üstlenmişti. Shakespeare tutkusu bu yaşlarda başlamış, en çok Shakespeare oyunlarını sahneye koyarak Shakespeare ile bütünleşmiştir. 

ÇAĞDAŞ TİYATROYU GETİRDİ

 Muhsin Ertuğrul sahne sanatının her alanında görev yaptı, gelişmiş ülke tiyatrolarında gördüklerini ve yaşadıklarını Türk tiyatrosunun analiz ve sentezinde kullandı. Batıyı tanıdıktan, bütün tiyatrolarını yakından izledikten sonra; uzun süre Moskova’da kalarak Moskova Sanat Tiyatrosu’nda Konstantin Stanislavski ve Nemiroviç Dançenko ile çalıştı ve ülkemize döndüğünde Ruşçadan yaptığı çevirileri Şehir Tiyatroları’nda sahneye koydu. Çağdaş tiyatronun büyük ustaları ve 20. yüzyılın yönetmeni Stanislavski ve onun yardımcısı Nemiroviç Dançenko, Meyerhold Tahirov gibi tiyatro ustaları ile çalışarak çağdaş tiyatronun bütün kapılarını aralamıştı. Eisenstein ile çalışmalarını da eksik etmedi. Sağlığında yayınlanan Özdemir Nutku’nun iki ayrı kitapta topladığı ‘Benden Sonra Tufan Olmasın’ ve ‘Gerçeklerin Düşleri’ benim başucu kitaplarımdandır.

Özdemir Nutku’nun daha önce ‘Darülbedayi’nin 50. Yılı’ adlı yazmış olduğu benzersiz kitabı ‘Darülbedayi’den Şehir Tiyatrosu’na’ adlı ikinci yapıtıyla 100. yıla yeni bir soluk getirdi. Açık olarak söylüyorum, Muhsin Ertuğrul’u Özdemir Nutku’dan sonra yakından ve en iyi tanıyanlardanım. 100 yıllık Şehir Tiyatroları’nın 60 yıllık değişmez izleyicisiyim. Dört yıl da genel sanat yönetmeni olarak çalıştım (1977-12 Eylül 1980). Bu yazıyı Şehir Tiyatroları’nın oyunlarının dışında hiçbir etkinliğine katılmayacağım için yazdım!

Hayati Asılyazıcı
hayatiasilyazici@yahoo.com
AYDINLIK GAZETESİ (alıntı)
01 Mart 201

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir