ORDU BELEDİYESİ ÇOCUK VE GENÇLİK TİYATROLARI FESTİVALİ NDEYDİM…

ORDU BELEDİYESİ ÇOCUK VE GENÇLİK TİYATROLARI FESTİVALİ’NDEYDİM...

Üstün Akmen

Kültür Bakanlığı’nın desteği, Ordu Belediyesi ve TOBAV (Tiyatro, Opera, Bale Çalışanları Vakfı) işbirliğiyle düzenlenen ve gelenekselleşen Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali’nin 8.si de hedef kitlesiyle buluştu ve yedi günlük sürecini tamamlayarak sona erdi. “Ordu İli, Kültürün ve Sanatın Başkenti Olacak” sloganını kendisine “şiar” edinen başarılı Belediye Başkanı Seyit Torun (1968), yoğun iş akışına karşın yıllardır alışageldiğimiz konukseverliğini bu kere de gösterdi. Birlikteliğimiz sırasında Katı Atık Ayrıştırma Tesisi, Derin Deniz Deşarjı, Atık Su Arıtma Tesisi, Cumartesi Pazar Yeri Projesi, Bülbül Deresi Projesi gibi birçok projesinden söz ederek, bu karanlık günlerde dinamik düşünceleriyle içimize sular serpti.

KABİNLER BOŞLUKTA NAZLI NAZLI SALINMAKTA
Seyit Torun’un yanı sıra, bu festival nedeniyle “bitap” düşen ve sonuç itibariyle ne yazık ki hastanelik dahi olan özverili ve çalışkan Başkan Yardımcısı Özer Karadağ ve TOBAV’ın yeni yetişen kuşakların şekillenmesine katkı sağlamayı amaçlamış başkanı, ünlü oyuncu/yönetmen Tamer Levent ile benim Ordu’ya “vasıl” olduğum ilk akşam hep birlikteydik. İskele Üstü’ndeki Grand Mıdı’da (Vedat Karaman’a selam ederim) Dikenucu Kavurması (Melocan), Pezik (bir çeşit pazı) Kavurması, Karalâhana Diblesi, taneleri büyümeden toplanmış kabuklu bezelyeden yapılan Bezelye Kızartması, Mezgit Tava (Tavuk Balığı da diyorlar), şişte iskorpit balığı yedik. Olağanüstü bir panoramaya sahip olan Boztepe’ye zamanım yetmediğinden teleferik ile gidemedim, ama kabinlerin salına salına yaptıkları seferleri (yapım aşaması serüvenlerini Seyit Torun’un düşüncesine düştüğü günlerden itibaren bildiğimden) gururla izledim. Bu arada, kent merkezi ile yaklaşık 500 metre yüksekliğindeki Boztepe arasında gidiş-geliş yapan 2.350 metre uzunluğundaki teleferiğin resmi açılışına da tanıklık ettim.  
 
EBEVEYNLERİN BİLİNÇLENDİRİLMESİ MESELESİ
Seyit Torun, Özer Karadağ ve Tamer Levent ile olduğumuz akşam, daha festival programına göz ucuyla bile bakamamış, ilk üç oyundan hiçbirini izleyememiştim. Devrisi gün, bu yılki festivalde ilk göze çarpan yenilik olarak, yıllardır yaptığım eleştirilerden birinin yerine getirildiğini gözlemledim ve sevindim. Oyunlar, ilk kez (hepsi değilse bile büyük çoğunluğu) çocukların yaşlarına göre sınıflara ayrılmıştı.  Oyunların seçicisi olan TOBAV’ın, yapımları saptarken eğitici ve etkileyici niteliklere pek dikkat etmediği hususu, bu yıl da dikkatimden kaçmadı. Diğer taraftan, ebeveynler bilinçlenemediklerinden ya da bilinçlendirilemediklerinden çocuklarını oyunlara getirirlerken yaş gruplarına hiç mi hiç bakmamaktaydı. Oyunların sahnelendiği salonların kapılarında ebeveynleri uyarabilecek TOBAV yetkililerine de rastlanılmadı. Yaşına uygun olmayan oyunu izlemeye zorlanan çocuk, tepkisini her zaman olduğu gibi ağlayarak orta koymaktaydı ve (bana göre) büyük olasılıkla o anda tiyatrodan soğumaktaydı.
 
ÇOCUKLARIN SORUNLARINI İŞLEYEN OYUN YOKTU
Diğer taraftan, seçilmiş oyunların yapımlarında pedagoji ve psikoloji bilimi verilerinden yararlanılmadığı ayan beyan ortadaydı. Güncel, gerçekçi, çocuk sorunlarını işleyen bir oyuna bu festival sırasında da rastlanılamadı. Dünya üzerinde çocuk diliyle yazılan, çocuğu anlatan oyunların tercih edildiği, çocuk sorunlarının deşildiği oyunların sahnelenmelerinin yeğlendiği bilinmekteyken, oyunlarının seçiminde bu yıl da bu hususlar dikkate alınmamıştı. Yüz yıl önce 40-45 bin civarında olduğu bilinen Bengal Kaplanı sayısının, günümüzde 1700 civarına indirgenmesini işleyen bir oyun, 6 yıldır Ordu’da ve yıllardır diğer illerde, Mardin’de orada burada çocuk-gençlik tiyatroları festivallerine getirdiğim eleştirilerin sanki somut örneği niteliğindeydi.
 
HİNDİSTAN İNGİLİZCESİ VE SES DÜZENİ
Yukarıda andığım, bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında olan “doğaya uzanan köklerimizi unutmamalıyız” ana temalı oyun, Hindistan’ın Dyaas Pune Tiyatrosu yapımı olup, “Kalan Son Renk” başlığını taşımaktaydı. 12 yaş üstü seyirciye göre olduğu belirtilen oyunu, bütün oyunlarda olduğunca her yaştan çocuk-genç izlemeye çalıştı, anlayamayan çığlığı bastı. Çığlığı basan, tepinerek ağlayan, sıkıntıdan oradan oraya kendini atan minik izleyiciler dışında, değil 12 yaş ve üstü, benim gibi “70 yaş ve civarı” seyirci bile sıkıntıdan patladı, zira oyunu anlatan iç ses İngilizceydi ve o İngilizceyi sular seller gibi İngilizce bilenlerin bile sökmesi pek mümkün olamazdı.
 
MUHSİN ERTUĞRUL’U ANMADAN OLMUYOR
TOBAV’ın Çocuk-Gençlik Tiyatroları festivaline/festivallerine gerçekten emek veren değerli yetkililerinden ve özellikle Kadim Dostum Tamer Levent’ten özür diliyorum, ama eleştirmenin görevim olduğunu da anımsatmadan edemiyorum. Bu vesileyle kırgınlık yaratmayacaklarına, kırılmayacaklarına inanıyorum, çünkü cumhuriyet döneminde çocuk tiyatrosuna tüm varlığıyla eğilen ve “devrimleri benimseyecek yeni nesilleri yetiştirmenin eskiyi değiştirmekten daha kolay” olduğunu vurgulayan Muhsin Ertuğrul’a hiç birinin saygısızlık etmek istemediğini adım gibi biliyorum.
 
KOLAY MI FESTİVAL DÜZENLEMEK
Bilinen bir gerçektir ki, oyun yazarı ve yönetmenin düşünce yapısı, dünya görüşü henüz hiçbir şeyin ayırtına varamamış, verileni almaya hazır çocuk izleyiciyi biçimlendirecek ve işte o biçimi alan çocuk, yarın (olasıdır) tiyatroya şekil verecek. Çocuk-Gençlik tiyatrosu bu açıdan da çok önemli… Öyle değil mi ama? Dolayısıyla iletisiz, balonlu, oyuncaklı, içinde illüzyon gösterileri olan oyunların çocuğa fayda yerine zarar verebileceğini düşünmek gerektiğine inanıyorum. Bu arada, okumakta olduğ
unuz yazımın, yıllardır genel anlamda “şifahen” dillendirdiğim eleştirilerin özetlenerek yazılı hale getirilmiş hali olduğunu söylüyorum.
 
Sözlerim, sadece Ordu Belediyesi 8. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali için değil elbette.
 
Esasında, çocuk ve gençlik için tiyatro festivali düzenlemenin kolay iş olmadığının “bilvesile” altını çizmek istiyorum.


Yazarımız Üstün Akmen, Ordu Belediyesi Başkan Yardımcısı Özer Karadağ ile Çin Halk Cumhuriyeti'nden gelen topluluğun başrol oyuncularıyla birlikte oyundan sonra.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir