Sanatçı ile halk arasına girilmez

Sanatçı ile halk arasına girilmez

Hayati Asılyazıcı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yönetmeliğinin değişmesi ile ortaya çıkan kaos devam ediyor. Bir açıdan bakıldığında belediye başkanlığı tarafından yaptırılan yeni yönetmelik Türk Tiyatrosu’nun, özellikle ulusal bir kurum olan İstanbul Şehir Tiyatroları’na antidemokratik maddeler içeren yönetim biçimini dayatıp, karar verme yetkisini bürokratlara bırakıyor. Uygulamaya konulan yönetmelik, sanatın özgürlüğünü bütünüyle yok ediyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile aydınlar, yazarlar, sanatçılar arasında yönetmeliğin yarattığı sanata sansür tartışılırken doğal olan bir tepkiyi yanlış yorumlayan Başbakan devreye giriyor ve bu tepkinin demokratik olmadığını, aydın despotluğu olduğunu söylüyor.

Belediye başkanının dile getirmediği özelleştirmeyi açıkça dile getiriyor. Batıda tüm tiyatroların özel olduğunu iddia ederek bir açmazın daha gündeme gelmesine neden oluyor. Berlin doçe tiyatro, şabühne, Berliner ansamble, Royal Shakespeare Company ile National Theatre’a Fransa Comedie Française, TMP (Fransız Ulusal Tiyatrosu) Avrupa’nın bütün ülkelerinde ulusal tiyatrolarının devlet ya da yerel yönetim desteği altında olduğu göz ardı ediliyor.

Ödenekli tiyatroların en yaygını Rusya Federasyonu’ndadır. Yalnızca Moskova’da otuzun üstünde köklü tiyatrolar var. Moskova sanat Tiyatrosu, Puşkin Tiyatrosu, glasnosttan sonra kurulan çok sayıda özel tiyatroların Putin yönetimi ile belediyenin desteğini aldıklarını yakından biliyorum. St.Petersburg’daki Tovstanogov Tiyatrosu ve diğer tüm tiyatrolar ödeneklidir. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir.

“Despot aydın tavrıyla parmağınızı sallayarak bu milleti küçümseme, azarlama devri geride kalmıştır. “ diyen Başbakan kendisine yöneltilmeyen bir eleştiriden yola çıkarak halkı ve sanatçıyı karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Oysa bir Başbakan olarak çözümleyici bir yaklaşımla uzlaştırıcı olmalıydı. Halkla sanatçılar ve aydınlar hiçbir zaman birbirinden ayrı düşünülemez, olumsuz saptırmalar bunu hiçbir zaman başaramaz.

Üzüntü verici olan Başbakan’ın sanatçıları ve aydınları toplumdan soyutlamaya çalışmasıdır. Bu öyle pek kolay sağlanabilecek bir olay değildir. Aydınların yaptığı eleştiride bir despotluk ya da bir yaptırım gücü yoktur, aksine demokratik hakkı kullanma vardır. Başbakanın konuyu araştırtıp, inceletip demokratik yollarla diaolg kurmak yerine öfke saçan, cezalandırıcı bir tutum içerisine giren konuşmalar yapması esef vericidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir