Verdi’nin huzurevinde ilk Türk arpistlerini yetiştirmiş hocayla sürpriz buluşma. Serhan Bali/ 28.09.2018
Milano’daki Casa di Riposo per Musicisti (Müzisyenler Huzurevi) ya da hemen herkesçe bilinen adıyla Casa Verdi (Verdi Evi)’ndeki çekimlerimiz sürdüğü sırada bize yardımcı olan kurumun sempatik müdür yardımcısı Biancamaria Longoni yanıma yaklaşıp şunları söyledi: ‘Huzurevinde kalmakta olan bir yaşlımız var, adı Gioiola Parenti ve yaşı 92. 1950 yılında hoca olarak davet edildiği Ankara Devlet Konservatuvarı’nın o yıl yeni kurulan arp sınıfında beş yıl boyunca çalışıp ilk Türk arpistlerini yetiştirmiş. Bugün buraya çekim yapmaya geleceğinizi haber verdiğimde sizinle görüşmek istedi.’
Bayan Longoni’nin verdiği bu muhteşem haberin çekim ekibimizi nasıl da heyecanlandırdığını herhalde anlatmama bile gerek yok. Sabırsızlıkla beklemeye koyulduk. Derken Gioiola Parenti, Bayan Longoni’nin sürdüğü tekerlekli arabasıyla çıkageldi. Hayli ilerlemiş yaşına rağmen hiç teklemeden, seri halde, o günleri sanki yeniden yaşarmışçasına kameramıza İtalyanca anlatmaya koyuldu, Bayan Longoni de onun anlattıklarını bize çevirdi. Anlatmaya sözcüklerin yetmeyeceği, çok özel anlardı. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk’ün önderliğinde henüz 1920’li yıllarda başlattığı müzik devriminin artık son safhalarından birinde yurdumuza davet edilip, içlerinde Uğurtan Aksel’in de yer aldığı ilk Türk arpistlerini yetiştirmiş bir çınarı karşımıza almış, onunla 1950’li yılların ilk yarısının Ankara Konservatuvarı günleri üzerine konuşuyorduk. O yıllarda kariyerine yeni başlayan Leyla Gencer’le de dostluk kurduğundan bahsetti Gioiola Parenti. Dostu Gencer’in müzikalitesinin ne kadar sağlam olduğunu söylerken heyecanlandığını
hissetmemek mümkün değildi.
Kendisini daha fazla yormak istemiyorduk. Ama asıl sürprizi sona saklamıştı Parenti. Bayan Longoni biz Türkler için değeri çok büyük olan bu emekli sanatçıyı odasına bıraktıktan sonra yanımıza geldiğinde elinde siyah-beyaz bir fotoğrafın basıldığı kartpostal tutuyordu. Fotoğrafta objektife poz vermiş beş genç kızın ortasında Parenti duruyordu. Kartpostalın arkasında ise Türkçe el yazısıyla şu not okunabiliyordu: ‘Çok Sayın Hocamıza ufak bir hatıra…’ Cümlenin altında yer alan beş tane imzadan en iyi seçebildiğim, rahmetli Uğurtan Aksel’inki oldu. Hemen ardından Bilge Elderoğlu Payza’nın imzasını deşifre edebildim. Batırbaygil ve Canbek soyadlı arpistlerimizin ismine ulaşamadım. Fotoğraftaki beş Parenti öğrencisinden birinin ise ne adı ne de soyadı tanıdık geldi.
Bu yazımın ardından, geri kalan üç arpistimizin de isimlerinin eksiksiz biçimde açığa çıkacağını umuyorum. Fotoğrafı inceleyip, fotoğraflayıp Bayan Parenti’ye geri götürmesi için Bayan Longoni’ye uzattığımda, ‘hayır vermenize gerek yok, Bayan Parenti bu fotoğrafı size hediye etmemi istedi’ demez mi? Şaşkınlığımız daha da artmıştı. Kendisine ulusça müteşekkir olduğumuz Gioiola Parenti hocamıza sağlıklı, huzurlu ve mutlu yıllar dileyerek huzurevinden ayrıldık.
Serhan Bali
Milano
Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim
Alıntı: Andante Klasik Müzik Dergisi/ Serhan Bali’den izin alınarak yayımlanmıştır.