ŞİRİNYER TUTSAK ESERLER SERGİSİ-4, Karşıyaka Çarşı Kültür Merkezi: 09-14 Haziran 2014

ŞİRİNYER TUTSAK ESERLER SERGİSİ-4
          09-14 Haziran 2014

 Serginin Açılış Konuşması

            Sevgili dostlar;
 
            Hepinizi bir insan  yüreğinin içtenliği ile selamlıyorum. Hoşgeldiniz, hep birlikte hoş bulduk.
 
            Bugünün ülkemiz gerçeğine baktığımızda, Mustafa Kemal Atatürk’ün   dediği gibi, ülkenin kaleleri tek tek düşmüş, Tershanelerine girilmiş, tüm kaleler zapt edilmiş, yargı büyük bir kuşatma altına alınmıştır.
 
            Ergenokon, Balyoz, Casusluk davaları ile nice Cumhuriyet değerleri ile bütünleşmiş, Atatürk’çü subaylarımız yaftalanarak, yaşanılan süreçte etkisizleştirilmiş, sahteliği bilimsel olarak kanıtlanan CD’ler, gizli tanıklarla ve darbe parayonası ile hukuk dışı yöntemlerle yargılanmış, yapılan gizli pazarlıklarla ordumuzun asli görevi olan terörle mücadeleyi sürdüremez hale getirilmiştir.
 
            Nerdeyse güçleri yetse Atatürk’ü bile Ergenokon’un bir numaralı sanığı yapacaklar. Ama güçleri yetmiyor sevgili dostlar…
 
            Yetmez de…
 
            Emperyalizme ilk tokatı atan  o güzel insanı Nâzım Hikmet dizeleri ile ne güzel anlatıyor.
 
            “Sarışın bir kurda benziyordu./ ve mavi gözleri çakmak çakmaktı./ Yürüdü uçurumun başına kadar, /Eğildi, durdu./ Bıraksalar/İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak/ Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak/ Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”…
 
            Sevgili dostlar, umudumuzu, ütopyamızı hiçbir zaman yitirmememiz gerekir diyorum. En karanlık bulutların bile mutlaka, ama mutlaka bir yerlerinden güneş sızar.
            Bugün, o ışık sessiz bir çığlıktır, onurlu duruştur, yiğitçe yapılan direniştir. Tarih bunun aksini hiçbir zaman yazmamıştır.
 
            Sevgili dostlar… Hani Nâzım, ünlü ressam Abidin Dino’ya “sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin!” diyor ya, işte bugün, o güzel insanların “tutsak eserler”i ile bir aradayız.
 
            Bunlar, hüznün, umudun, direnişin resimleridir. Utanılası yargılardan hesap sormanın resimleridir. Bir hançer gibi yüreğimize saplanan acının resimleridir.
 
            Ve acımasızlığı, adaletsizliği sorgulayan, insan olana utanmayı anımsatmanın resimleridir…
 
            Sevgili dostlar, bugün bedenen tutuklu, ülkesine sevdalı, Mücahit Erakyol Ergün Özkan, Saygın Özdemir, Andaç Keskin, Ömer Faruk Erdoğan, İlter Halaç, Hasan Kılıçaslan, Atilla Kaya, Metin Turan, Koray Eryaşa’nın ortaya koydukları eserlerin, uzun bir maratonun ilk adımları olduğunu görüyoruz…
 
            Şüphesiz devrimler uzun bir koşu gerektirir. Hepimiz henüz bu koşunun ilk 100 metresindeyiz…
 
            Diyorum ki sevgili dostlar,
 
            Bugün, burada bizler, hayatı sorgulayan, anlamlandıran o yürekli insanların eserlerini sevgi ile kucaklayalım ve onlara yüreklerimizden kopan bir demet sevgiyi yollayalım, onlarla bütünleşelim, kucaklaşalım diyorum
 
            Ve onlara Can Yücel’in şu dizeleri ile seslenelim diyorum.
 
            “En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de Devrim
         O, onun en güzel yüz metresini koştu
         En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…
         En hızlısıydı hepimizin,
         En önce göğüsledi ipi…
         Acıyorsam sana anam avradım olsun,
         Ama aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun!”…
 
            Tekrar hoşgeldiniz, hep birlikte hoş bulduk…
            Sevgi ile kalın…
 
    Veysel GÜLTAŞ 
     Emekli Yargıç
      09.06.2014
 

                   

 HABER KAYNAK:

Engin Demirkollu
engindemirkollu@gmail.com
Karşıyaka Çarşı Kültür Merkez
Sanat Galerisi  

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir