Tansu Bele: Yalanın Ardındaki, Oyun Bizim Tiyatro

                    BİZİM TİYATRO’DAN YENİ BİR OYUN: YALANIN ARDINDAKİ

 

 
Nick Rongjun Yu; ülkemizde tanınmayan bir Çinli oyun yazarı. Oysa oyunları Batı ülkelerinde sıkça oynanıyor. “Yalanın Ardındaki” adlı oyunu, kitap olarak Türkçeye çevrilmiş ancak Türkiye’de ilk kez  Bizim Tiyatro’da Memetcan Diper (bu oyun onun lisans çalışması aynı zamanda), Faik Üretmen ve Öykü Özaydın’ın oyunlarıyla sahnede izleyicimize sunulmakta. Oyunun yönetmeni de Melisa İclal Gürmen. Oyuna emeği geçenlerin tümü (Öykü Özaydın dışında: O; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi mezunu) çevirmeninden yönetmeni ve oyuncularına dek İzmir Dokuz Eylül Ün. Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Oyunculuk Ana Sanat Dalı’nı bitirmiş sanatçılar. Oyunun konusu ilk bakışta oldukça basit bulunabilir: “Karısını öldürmekle suçlanan bir psikiyatristle, kendini cinayet çözmeye adamış bir dedektif arasında geçen gerilim yüklü bir sorgulama” olarak özetlense de, dahası “suçluyla polisin kaçma-kovalamaca serüveni” açısından sinemasal çağrışımlara kapı açarak ilk bakışta bu tür örneklerle dolu dedektif filmlerini andırsa da, sonuçta bunun sorgulayanla sorgulanan arasındaki kimlik çatışmalarını sergilediği anlaşılıyor. Dahası sorgulananla sorgulayanın ilginç yer değişimleri, izleyiciyi “suç ve ceza” kavramı üzerinde düşünmeye çağırıyor. Bir yandan da “erkek kişilik” tanımının irdelenmesi sayılabilecek iç çözümlemeleriyle oyun, ilginç bir biçime evriliyor. Erkekliğin, karşı cins (kadın) üzerinden oluşumunu alabildiğine sorgulayan oyun, baskı-şiddet, psikolojik işkencenin toplumsal (ya da erkek-kadın cinselliğine dayanarak oluşan) boyutlarını araştırıyor. Başka türlü söylenirse, erkek-kadın ilişkilerinin erkek gözüyle tartışılması ve bu açıdan erkekler arasındaki savaşım/ rekabet gibi yönlerinin açımlanmaya çalışılması, oyunu ilginç kılıyor. Oyuncular da bu gerilimli atmosferi aktarabilmek için ellerinden geleni başarıyla sergiliyorlar. Bizim Tiyatro’nun Genel sanat Yönetmeni Zafer Diper’in; Tiyatro Bölümü öğretmenlere seslenişinde dediği gibi; “…şimdilerde artık birer profesyonel olan, günümüz koşullarında dizi, sinema, seslendirme, reklam diye koşuşturan ama esas işlerini unutmadan tiyatroya dört elle sarılan öğrenciler; bence derslerinin tümüne iyi çalıştıklarını” ve tiyatronun hakkını verdiklerini gösteriyorlar. Bu arada bence “Suç ve Ceza” kavramının tonla üretilen Amerikan damgalı “dedektif / suçlu” filmlerine karşı ancak tiyatroda düşündürücü olabileceğinin de altını ustalıkla çiziyorlar. Çünkü göstermek sinemanın işiyse düşündürmek, her zaman olduğu gibi tiyatronun görevi… Bu işlevi yok saymaya kalkışanlara da seslenmek boynumuzun borcu olsun: Tiyatro, ne olursa olsun yok edilemez, çünkü insanın aynasıdır o. İnsan varoldukça tiyatro sürecektir. Bunu sahnede kanıtlayan gençlerimize de sonsuz saygılarımı yolluyorum. Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde sürecek olan oyunu izlemeye, herkesi çağırıyorum.

TANSU BELE/ 10 aralık 2012 

         

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir