Turgut Acar: Gezi Aydınlığı

 


Turgut Acar

Gezi Aydınlığı

Toprak görmesin gözleri, Toprak,
Yandaşlar bakışıp,
İşmarlaşarak,
Aralarında paylaşıp han, hamam, alış veriş yeri,
Kışla
Derken bir punduna getirip
On kuş vururlar bir taşla.
İnsan olduklarına pişman gibiler 
Ağaca bitkiye düşman gibiler
İşte bu düzen uğruna,
Sonunda, Taksim Gezi'de koptu kıyamet.
Buyurdu beriden,
Ağaç kesen, bitki kesen, yaş kesen
El kol bacak kıran, göz çıkaran,
Baş kesen
Biz vermişiz kararı
Bu yolda giderse yüz bin ağaç
Kime ne zararı
Bilinsin ki Türkiyemedir yararı"
Diyip,
Daldılar Gezi'ye..
Allahu ekber diye diye,
Herşey bizimdir vermeyiz
Kimseye.

İstanbul kirli bir kız saçları dolaşık 
Yok yörede böylesi üstte yok başta yok 
Bir yamalı giysisi ağzında sakız 
İstanbul kirlenmiş bir kız

Görmemek için;
Ne iyi oldu dostum yasak geldi rakıya
Sarhoş idik ayıldık
İyiyi kötüden ayıran
Bireylerden sayıldık.
Yurdun dört bir yanından kuşlar geliyor kuşlar!
Turnalar…
Dizilmiş katar katar.
Artık üçler yediler kırklardan ırak,
Biz.
Uçuk kaçıklardan değiliz.
Derler ki…
En büyük fırtına beyindedir beyinde…
Önce imbat olur, lodos olur, poyraz olur,
Derken kasırga…
Ama yine de,
Kuşlar dedik, çeşit çeşit, hele turnalar,
Dizilir katar katar…
O gün hava güzeldi…
Önce Turnalar geldi…
Yürüdüler geziye,
"Ağaç kestirmem" diye.
Gün batımı Gezi'de toplanan turnalar
Tosbağa çadırlarını kurdular.
Komşuculuk bu, başladı alış veriş…
Allahtan oldu bu iyi gidiş…
Kimse kimseye hadi demedi.
Herkes kendine HADİ dedi.
Dur durak bilmeyen ivecenlik başladı…
İmbat uyandı bir kez hadi dedi,
Gün uyandı hadi dedi,
Yeşil uyandı ağaca hadi dedi,
Çim uyandı çiçeğe hadi dedi,
Bir hadide tüm kuşlardan…
Bir araya geldiler.
Mumlar yandı, şarkı türkü derken;
Bülbül oldu şakıdılar,
Turnalarca çokudular,
İlmek ilmek dokudular,
Havalandı bakındılar,
Desene iş bize düştü,
Ver elini Gezi parkı…

İnsan olduklarına pişman gibiler 
Türküm diyene düşman gibiler…

Eloğlu durur mu;
Hele de baş imam ister mi bunu…
"Vallahi geldi bunların sonu" diyerek,
Emretti zebanilere, gazcılara, tomaya
Kin inat buya "Allah demişse demiş
Bana karşıdır bu direniş
Vurun kırın öldürün
Yeter ki bitsin bu iş"
Gidiş kötü gidiş…
"Yerim" böyle ileri demokrasileri…
Kazıyın yer yüzünden bu asileri…
Buyruğu duyan, havanda su havada gaz dövenler,
Ettiler mi ortalığı toz duman…
Göz gözü görmüyor aman, aman da aman…
Baş imam gördüğünden çok mutlanıp yine bağırdı,
Yalakalarını çağırdı,
Binlerce zaten yöresinde vardı…
Dedi ki: "bunlar üç beş çapulcu…
Çapulcuya pabuç bırakmam…
Süpürün, temizleyin, tas tamam…"
Çapulcular dediği,
Mimar, mühendis, doktor, öğrenci, öğretmen, pulcu
Hangisi bunların çapulcu?…
Allah deldiği boğazı aç komaz,
Ussuz başa da taç komaz…
O gün yesin diye çapulcular,
Ekmekçiler, börekçiler, sucular,
Analar, teyzeler, bacılar..
El ele verdiler,
Ne varsa Gezi'ye getirdiler…
Görünen sanki bir dağdı.
Anında yerden ağdı, gökten yağdı…
Başlamışken baş imam,
Sandı her iş tamam.
Baktı yöresine şöyle bir, şımarıkça ünledi:
"Üç çocuk isterim haaa!!!
Beni söyletmeyin bir daha.
Sezaryen, kürtaj yasak…
Onları, bunları, şunları da, yasaklıyorsak, dedi,
Kendi söyledi kendi dinledi…
Bu arada imamın askerleri
Durur mu serden geri…
Havanda su, havada gaz dövenler
Demiştik, ya şovenler…
Onlar kokuttu ortalığı…
Hele biri, Başında numarasız kaskı ile
Öldüreceğini bile bile ateş etti,
Göz, gez, arpacık
Kurşunu yiyince oraya yığıldı çocuk…
Bir iki üç dört beş ölü…
Sürüp giderken,
İmamın askeri aldı ödülü…

İnsan olduğuna pişman gibiler 
Hak, adalet isteyene düşman gibiler

İki ayyaşın kurduğunu ayık yönetemeyene imam denir.
Gazı bitene artık işin tamam denir.
Anlasa bunu güdükler,
Çalacak bütün düdükler…
Onuncu Yıl Marşı,
Gençlik gericiliğe karşı…
Belden yukarı çıkmaz usunuz,
Dünyadan haberiniz yok bari susunuz…
Ateşe su sık toma,…
Korkma sönmez.
Artık çok geç, imam efendi!!!
Bir kez gaza geldi
Bu gençlik,
Geri dönmez…

İnsan olduklarına pişman gibiler 
Uygarca yaşamaya düşman gibiler…

Bina ile zinaya binlerce ağaç keser düşünmez bir an
"Yaş kesen baş kesen gibidir" dese de kuran.
Bundan sonra,
İmbatın önüne kattığı o bağımsız hava
Yayıldıkça yayıldı,
Sardı mı Türkiye'yi güneş gibi,
Ne Türkiyesi, daha daha öte, elden ele,
Kıtaları aşarak,
Duydu Alex, duydu Todori, duydu Mao, duydu Zoco,
Duydu on binler, duydu yüz binler,
Hep bir ağızdan "hele hadi" dediler.
Biz duralım bu gece de
Fitil ateş almıştı her yerde.
Dünyayı dolaşıyor,
Patladıkça patlıyor, patladıkça patlıyor.
Duyan duymayana,
O yana, bu yana
Haber salıyor.
Hak severler duydu ya
Yıldız akımı bir hızla, artık dostlar bizimle…
Bundan kelli uyuntuluk bize ırak,
Alnımız açık, yüzümüz ak
Hızlanmıştı her şey,
Yok artık dur durak…
Tükürdük feleğin ters dönen çarkına,
Uçarak vardık Gezi parkına…
Tanış, yoldaş aramadan
Salt bakışarak,
Olduk mu bir anadan bir babadan…
Çok ıraklarda değil,
Göz gözeydik, diz dizeydik,
Güvendik birbirimize, çok güvendik…
Böyleyken işte böyleyken, mumlar yandı,
Kimimiz kitap okuyup kimimiz dinlenirken,
Her şey, bir aylık çocuğun bakışı denli, temiz güzelken
Birden sanırsın yer oynadı yerinden…
Gaz bombası suratlılar,
Hücum borusu çalan atlılar gibi,

Saldırdılar güzelliğe 
Saldırdılar mutluluğa 
Saldırdılar vara yoğa 
Böğürür gibi boşluğa

Naralar attılar,
Kendi karanlıklarına batıp gittiler…

İnsan olduklarına pişman gibiler 
Doğru yolda gidene düşman gibiler.


Fotoğraf: Tenise Yalçın/ Taksim Gezi Parkı

Sayfa düzeni: Tenise Yalçın evetbenim
tenise.yalcin@gmail.com 
Alıntı: Türk Dili Dergisi 160.Sayı 2014/ Ocak Şubat 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir