Türkiye’nin kalbi Taksim oldu
Taksim’in nâzım planı içinde yer aldığını bilmeyen Başbakan Erdoğan bu alanı bütün etkinliklere kapatarak kış ortasında İstanbullular’a çile çektirdi. Osmanlı döneminden kalma kışlayı düşünerek kışla planı üzerinde bir alışveriş merkezi yaratmak için Gezi Parkı’nın ağaçlarının kesilmesini emretti. Son yıllarda İstanbul için Kentsel Dönüşüm uydurmasıyla dünyaca ünlü İstanbul metropolüne kıymaya başladı. Anakent Belediye’sini dışlayarak dilediği yerde gökdelenlerin dikilmesine doğrudan kendisi izin verdi. Çoğunlukta olan Anakent Belediyesi’ne onaylatıyor. Ağaçlar kesiliyor. İstanbul’u beton yığınına dönüştürürek hem görüntüsünü hem de doğal güzelliklerini yok ediyor. Ülkenin her alanındaki karar ve uygulamaları tek başına alıyor ve ülkeyi diktatörce yönetmeye çalışıyor.
Ulusal bayramları, Atatürk Devrimleri’ni, Cumhuriyet İlkeleri’ni, Cumhuriyet aydınlanmasının getirdiği büyük kazanımlardan olan Devlet Tiyatroları’nı, Devlet Opera ve Baleleri’ni, Devlet Senfoni Orkestraları’nı, diktatör buyruklarıyla kapatmak istiyor. Atatürk ve arkadaşlarının getirmiş olduğu güzel aydınlık Türkiye’yi (TC) bilerek karanlıklara götürmek istiyor.
Üç buçuk yıl önce almış olduğu %50 oyu öne sürerek ditatörce dilediğini yapma hakkını kullanıyor. Demokrasilerde oy çokluğu bir partiyi iktidar yapar. İktidar olan o parti demokrasi anlayışı içerisinde ülkeyi tarafsız yönetir. Cumhuriyet ilkelerinin getirdiği TBMM’de yapılan onursal yeminleri hiçe sayarak anti demokrtatik yasaları geçirtiyor ve Akp parlemanterlerini de kendisine suç ortağı olarak yönlediriyor. Hukuk rafa kaldırılmış özel görevli mahkemeler memleketin başına bela edilmiştir. Ergenekon ve Balyoz davaları bu safsatalarla yaratıldı. *** Taksim, İstanbul’un göz bebeğidir. Gezi Parkı da soluk aldığı yerdir. Ülkeyi sarsan on gün Taksim’in ve bu parkın katledilme girişiminden doğdu. 13 yıldır biriken yasadışı olaylar, polis devleti uygulaması ve Taksim Gezi Parkı bardağı taşıran son damla oldu. Üç beş çapulcunun değil, TC halkının baş kaldırmasıyla büyük haksızlıklara, yolsuzluklara hayır dendi. Bütün bunların anlaşılması gerekirdi. Polisin insan haklarına aykırı olarak halkın tepkisine öldürücü gaz bombaları ve basınçlı su sıkması nasıl oluyor da polisin “meşru müdafaa” hakkı oluyor?
Taksim’e cami yapılacakmış, AKM yıkılcakmış ve başka saçmalıklarla Taksim olayının üstü örtülmek isteniyor. Kültür ve sanat düşmanlığının böylesi Osmanlı İmpratorluğu’ndan bu yana görülmemiştir. Başbakan’ın getirmek istediği Cumhuriyet’e karşı yönetim biçimi şeriat düzenidir. Şimdi geriye dönülüp bakıldığında Akp oylarının yüzdesinin ne kadar gerilediği görülülür. Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi ve Gezi Parkı İstanbul’un ve Cumhuriyetimiz’in simgesidir.
Hayati Asılyazıcı
hayatiasilyazici@yahoo.com
Alıntı: Aydınlık Gazetesi
Son Güncelleme: Perşembe, 06 Haziran 2013 18:15