Türkiye’nin YENİ bir ANAYASA’ya ihtiyacı yok ! Engin Demirkollu Sarıkartal

Türkiye’nin YENİ bir ANAYASA’ya ihtiyacı yok !

Mevcut yasalarımızı hukuk kuralları çerçevesinde uygulayacak, güçlü bir İRADEYE ihtiyacı var!..

Osmanlı Devleti’nin ilk Anayasası 24 Aralık 1876 da  Kanun-ı Esasi adıyla, Padişah Abdülhamit döneminde ilan edilmiş ve yapılan bu Anayasa ile Mutlak Monarşiden, Meşruti Monarşiye geçilerek, Osmanlı’da rejim değiştirilmiştir. Ancak Rus Savaşlarının yenilgiyle sonuçlanmasını fırsat bilen Abdülhamit, Anayasa’yı ortadan kaldırarak eski baskıcı yönetimini 1908 yılına kadar sürdürmüştür.

23 Temmuz 1908 yılında İttihat ve Terakki, Abdülhamit’i Meclis-i Mebusan’ı toplamaya ve 1876 Anayasa’sını yeniden yürürlüğe sokmaya mecbur bırakmıştır. Meşrutiyet ikinci kez ilan edilerek, bu defa rejim kalıcı olarak değiştirilmiştir.

Meşrutiyet döneminin bu Anayasa’sı, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarih sahnesinden çekilip, Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşuna kadar yürürlükte kaldı. Bu süreç içinde Türk Milleti, 3,5 yıl süren   İstiklal Harbine devam ederken, 23 Nisan 1920 de açılan Büyük Millet Meclisi, yasa yapma yetkisini ve yürütme kuvvetini elinde toplayarak, milletin gerçek ve tek temsilcisi sıfatıyla,  20 Ocak 1921 de yeni bir Anayasayaptı..

1921 Anayasası’nın ruhu “Cumhuriyet” esasına uymakla birlikte, henüz devam etmekte olan İstiklal harbi sırasında(Padişah ve Halifenin ihanetlerinin gölgesinde)yapılmıştı. Nihayetinde savaş kazanılmış, yeni bir devlet kurulmuş, saltanatlık ve halifelik kaldırılmış, 1923 yılında Cumhuriyet ilan edilmişti. Yeni bir anayasa yazmak için gereken bütün şartlar oluşmuştu.

İkinci dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, 20 Nisan 1924 tarihinde yaptığı Anayasa, parlamenter rejime yönelik atılan ilk adım olmuştur. Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1924 Anayasası hakkındaki görüşlerini Prof.Dr.A.Afet İnan’ın kaleme aldığı “Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk’ün El Yazıları” kitabından birlikte okuyalım. (238.syf.)

 “Devletin şeklini ve millet tarafından hükümetin kurulması yolunu tespit eden, milletle hükümetin karşılıklı hak ve görevlerini gösteren, yasa yapma yetki ve yürütme kuvveti arasındaki iş bölümünü ve ilişkileri düzenleyip belirleyen yasaya, ANAYASA denir. 

Adından da anlaşılacağı gibi devletin temel yasasıdır. Bu itibarla bu yasayı tanımamak veya bozmak, hükümet kuvvetini yıkmak ve milletin haklarını, rahat ve güvenini servetini, geleceğini yok etmeye kalkışmak demektir.

Millet adına mutlak egemenliğe sahip olan Büyük Millet Meclisi bile Anayasa’ya uymayan bir yasa yapamaz. Bu yasanın hiçbir maddesi, hiçbir sebep ve bahane ile ihmal veya değiştirilemez. Eğer devlet ve milletin hayrına olarak Anayasa’nın bir yerinin değişmesi gerekirse bunun, başka yasaların değiştirilmesine benzemeyen daha başka, daha kuvvetli bir yöntemi vardır. Bu yöntem yolundan gidilerek gerek görülen maddeleri BMM tarafından değiştirilir. Fakat  bizim Anayasa’mızın birinci maddesi hükmünü, BMM’nin dahi değiştirme yetkisi yoktur. O madde şudur; “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.”

1924 Anayasası, 27 Mayıs 1960 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koyana kadar  yürürlükte kaldı ve 1961 de, oluşturulan “Kurucu Meclis”in hazırladığı 1961 Anayasası, yapılan halkoylaması sonucunda kabul edildi.  

12 Eylül 1980 yılında, TSK bir daha yönetime el koydu. Anayasa yapmak için yine “Kurucu Meclis”oluşturuldu. Hazırlanan Anayasa 7 Kasım 1982 tarihinde halkoyuna sundu. % 91.37 ile anayasa kabul edildi.Bu Anayasa ile, 1961 Anayasası arasındaki en büyük fark4.Maddenin “Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. şeklinde yazılımıyla ilk üç madde hükümlerinin 4.madde kapsamında değiştirilemez ve hatta değiştirilmesi teklif edilemez olduğu şeklinde korumaya alınmış olmasıydı..

Akp ikinci defa, iktidara geldiği 2007 den itibaren, 1982 Anayasasının, askeri bir müdahale sonucunda yapıldığını vurgulamak üzere, Anayasa yerine özellikle “Darbe Anayasası” tabirini kullanarak, bu adın beyinlere kazınmasını sağladı. Sonrasında da, toplumda “Sivil bir Anayasa’ya” dolayısıyla, “Yeni bir Anayasa’ya” ihtiyaç olduğu algısı oluşturuldu. O günden bugüne, yeni anayasa için komisyonlar kuruldu, tartışmalar yapıldı ama, tüm çalışmalar sonuçsuz kaldı.

Ancak, Akp bu amacından asla vazgeçmediği gibi, Kürt Sorunu ve Pkk Terörünü gündemde tutarak “Çözümsüreci” ile birlikte yürütmeye başladı. Nihayet Yeni Anayasa, Çözüm Süreci gibi, birbirini tamamlayan bu iki önemli gündem maddesine;“Başkanlık Sistemi”ni de ekleyerek bu üç argümanı canı istediği gibi kullandı.

Böylelikle, 12 Haziran 2011, 10 Ağustos 2014, 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde duruma göre, Pkk’ya karşı saldırıya geçerek Milliyetçiliği, yerine göre Darbe Anayasasını, bazen de, “Milli Birlik, Beraberlik ve Kardeşlik Projesi” adını verdiği Açılım-çözüm sürecini kullandı. Yeri geldi Başkanlık Sistemi için oy istedi. Ve elindeki bu 3 kartı evirip çevirip kullanmaya devam eden Akp, ayrıca birlikte yola çıktıklarını bugün“Paralel Yapı” suçlaması ile, tüm olumsuzluklarının üzerini örten bir perde yerine kullanmayı da ihmal etmedi..

1 Kasım seçimlerinden sonra Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi tartışmaları hız kazanmış ve her sorunun, her olumsuzluğun çözümü Yeni Anayasa’ya ve Başkanlığa bağlanmaya başlanmıştır. Bugün sokakta rast gele birine sorsanız, “ tabi ki, darbe anayasası değişsin. Yeni Anayasa yapılmalı “ diyecektir. Halkın kafasında yıllardır Yeni Anayasa konusunda yeteri kadar algı oluşturulmuş ve toplumda, sanki anayasa yeniden yazılırsa ülkede bütün sorunlar bitecekmiş hissi yaratılmıştır.

Ancak Akp yeni bir oyunun peşinde. Başkanlık Sistemine böyle istekle saldırması, meclis çatısı altındaki partileri “senin istediğini vermeyeceğiz!” hırsıyla büyük bir yanılgıya düşürmekte ve gerçekte Akp, bu partileri Yeni Anayasa Masasına oturtmak için, Başkanlık Sistemi kartını kullanmaktadır.

 Özellikle Chp ve Mhp’nin o masaya oturması, yazılacak anayasanın meşrulaşması için elzemdir. Akp bu iki partiyi, o masa oturttuğu andan itibaren, istediği her şeyi alacaktır. Başkanlık sevdasının da, emperyalizmin ülkemiz üzerindeki emellerine ulaşabilmesinin de, Irkçı-bölücü PkkHdp’nin özyönetim-özerklik ve federasyon gibi hayallerinin gerçekleşmesinin de önündeki TEK engel, mevcut ANAYASA’dır. Yeni Anayasa’nın yapılması bu kesimlerin olmazsa olmazıdır.

Özellikle, mevcut anayasamızın 6- 66- 123 ve 127 nci Maddelerinde yapılacak değişiklikler, başlangıç kısmı ile birlikte ilk dört maddenin işlevini tamamen ortadan kaldıracaktır. “ İlk dört madde kırmızı çizgimizdir, dokundurtmayız! “sözü gerçekte, Türk Milletini aldatmaktan öteye gitmeyen içi boş ve yerine getirilemeyecek bir vaattir. 6-66 ncı maddeler ile Türk Milletinin egemenliğini ve Türk vatandaşlığını123-127 nci maddelerle de, idarenin  bütünlüğü ve üniter-yerinden yönetimi görüşebileceklerdir. Yani ulusal ve üniter devleti kuran asıl maddeler, pazarlığa açık olarak masaya oturacaklar.

Seçim Bildirgesinde, “Eşit Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığına ve Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesine ve Tarihimizle Yüzleşmeye” yer veren Chp’nin “ İlk dört madde kırmızı çizgimizdir, dokundurtmayız! “ demesi sadece örgüt içindeki ulusalcı üyelerine ve üniter devletten yana olan seçmenine karşı bir aldatmacadır.

Siyasetin, hukukun ve kurumların bu kadar çok kirlendiği, kimsenin göründüğü gibi olmadığı ya da, kimsenin olduğu gibi görünmediği bir dönemde, devleti yönetenler bile “ bizi aldattılar, kandırıldık” diyor..Ancak asıl kandırılan Türk Milletidir. Üstelik de kendi elleriyle oy verip meclise gönderdiği siyasi partilerin genel başkan ve yönetim kadroları tarafından kandırılmaktadır. Mevcut partiler içinde yurtsever vekiller var olsa da, onların suskunlukları bu kandırmacaya ortak olmalarından öteye gitmiyor..

Chp ve Mhp’nin anlamak istemediği ya da, anlayıp da önemsemediği, Yeni Anayasa aldatmacasını halka anlatabilmekten ve herkesi ayağa kaldırmaktan başka çaremiz yok..

 Türkiye’nin YENİ bir ANAYASA’ya ihtiyacı yok ! 

Mevcut yasalarımızı hukuk kuralları çerçevesinde uygulayacak, güçlü bir İRADEYE ihtiyacı var!..

 

Saygılar

Engin Demirkollu Sarıkartal

18 Ocak 2016

 

evetbenim4

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir