TÜSAK özelleştirme demektir


TÜSAK özelleştirme demektir


Hayati Asılyazıcı

Kültür ve Turizm Bakanı’nın elinde sözümona Demokles’in kılıcı gibi tuttuğu TÜSAK yasa tasarısı sözlük anlamıyla bir tuzaktır. İçini açıp baktığımızda Cumhuriyet aydınlanmasının kültür kurumları olan Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balelerini, Devlet Senfoni Orkestralarını ve Devlet Korolarını bir çırpıda yok ediyor, özelleştiriyor bu kurumları. Bu kurumların özelleştirilmesi aslında Cumhuriyet’in kültür ve sanat kurumlarının yok edilmesi demektir. Daha öz bir deyimle TÜSAK, yukarıda saydığım kurumları özelleştirdiği zaman yok etmekte; bu da Cumhuriyet kültür kurumlarının katledilişi demektir. Bakanın vermiş olduğu bir tek örnek Rusya Federasyonu’nun bugünkü durumuyla ilgili değil; Çarlık Rusyasından başlayıp Sovyetler Birliğinde de devam edegelen sanat kurumlarını destekleme ve koruma yasaları kendi sanat kurumlarını dünya ölçeklerinin üstüne çıkarmıştır. Sanatçıları ülkeye çağırdı

19. yüzyılda Avrupa’da bale yokken Çarlık Rusya’sında bale ve opera sanatı doruktaydı. Bu geleneği Sovyetler Birliği sürdürdü, kurumları büyük ölçüde devlet desteğine alarak sahne sanatlarının her bölümünde büyük başarılara imza atıldı. Bir örnek vermem gerekirse Konstantin Stanislavski, Nemiroviç-Dançenko, Meyerhold, Tahirov, Vaktangov gibi büyük tiyatro insanları salt kendi ülkelerini değil, dünya tiyatrosunu da etkilemişlerdir. Bugün de bu geleneğin devamı 1992 yılına kadar sürmüştü. SSCB’nin dağılmasından sonra bir süre Sovyet sanatçıları çeşitli ülkelere gitme gereğini duydular. Vladimir Putin, devlet başkanlığına geldikten sonra dağılan SSCB’nin ekonomik durumunu düzeltti, yurtdışına giden bütün sanatçıların tekrar ülkesine dönmesini sağladı. Bakanın ikide bir Rusya örneği dediği, orası Rusya değil Rusya Federasyonu’dur ve özel tiyatrolar bulundukları kentin belediyeleri tarafından desteklenmektedirler. Ayrıca Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere gibi ülkelerin de kültür ve sanat kurumları kendi devletlerinden büyük destek görmektedirler. İngiltere örneği deyip TÜSAK’a monte etmek istediği yöntem, yıllar önce İngiltere’de çökmüş bir denemedir, başarısızlığa uğramıştır. Bugün Bakan’ın yeni bildiği bu örneğin artık işlemez halde olduğunu öğrenmiş bulunması gerekmektedir. Osmanlı İmparatorluğu 1914’te Darülbedayi ile çağdaş anlamda ödenekli tiyatrosunu kurdu. Bu kuruluş Darülbedayi ve Darülelhan olarak ikiye ayrılıyordu. Darülelhan’da Türk Müziği (halk müziği), Çoksesli Batı Müziği eğitimi vardı. Ayrıca 19. yüzyılda 2. Mahmut, Muzika-i Hümayun’u kurarak çok sesli müziğe sarayda yer verdi ve halka konserler sunuldu. Giuseppe Donizetti (Donizetti Paşa) çok sesli müziğin kurucusu oldu. Ayrıca 19. yüzyılda İtalya’da Verdi’nin bir operası dünya prömiyeri yaptıktan sonra İtalyan toplulukları en geç altı ay sonra ya da her dönem İstanbul’a gelerek Verdi’nin operalarını sergiliyorlardı. Kısaca söylersek, çoksesli müzik ve opera geleneği Osmanlı İmparatorluğu’nda, 19. yüzyılda başlamıştı. Konservatuvara çevrildi. 

Cumhuriyet döneminde, M. K. Atatürk Cumhuriyet’in ilanından (1923) hemen sonra 1924’te, Ankara’da Musiki Muallim Mektebi’ni kurdu. Burada çoksesli müzik eğitimi alan öğretmenler ülkenin her bölgesine atandılar ve okullarda çoksesli müziği öğrettiler. Cumhuriyetten sonra yapılan işlerin biri de böyle bir müzik okulunun açılmasıydı, imamhatip okulu değil! Ardından Ankara’da sözünü ettiğim müzik okulu Devlet Konservatuvarı’na çevrilerek (1934) tiyatro, müzik, şan eğitimini vermeye başladı. Paul Hindemith, Carl Ebert ve Bela Bartok gibi hocalar Ankara Konservatuvarı’nda program, plan yapıp eğitim verdiler. Şimdi yurdun birçok üniversitelerinde konservatuvarlar bulunmaktadır. Her yıl çeşitli konservatuvarlardan mezun olan öğrenciler bu ülkenin sahne sanatlarına katkı sağlıyorlar. Yazımın girişinde söylediğim kurumları kapatma gücünü AKP hükümetine kim verdi? Sizi meclise gönderen halkın çocukları bu konservatuvarlardan mezun olup çeşitli sanat kurumlarında sanat yapmaktadırlar. Bu Cumhuriyet kurumlarını kapatamayacağınızı Anayasa’dan öğrenemiyor musunuz? Bu kadar bilgiden, görgüden, anlayıştan uzak mısınız? Torba yasası ile TÜSAK bir yere varamaz. Bunu yapmayı denediğiniz zaman ‘kör kuyularda merdivensiz kalacaksınız’. Tıpkı Soma’da işlediğiniz özelleştirme cinayeti gibi… 

Hayati Asılyazıcı
hayatiasilyazici@yahoo.com
Alıntı Aydınlık Gazetesi
22 Mayıs 2014

Sanatçılar TÜSAK’ı 28 Mayıs’ta reddedecek
 
 
Kültür Bakanlığınca devletin sanat kurumlarının, TÜSAK yasa taslağıyla Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Senfoni Orkestraları ve Koroları’nın kapatma girişimine karşı sanatçılar 28 Mayıs Çarşamba günü saat 14.00’te İstiklal Caddesi’nde Halep Pasajı’nda bulunan Ortaoyuncular-Ses Tiyatrosu’nda (Ferhan Şensoy Tiyatrosu) toplanacaklar. İdil Biret, Gülsin Onay, Ayşe Kulin, Özdemir Nutku, Yücel Erten, Kazım Akşar, Orhan Aydın, Zeliha Berksoy, Tarık Akan, Müjdat Gezen, Bedri Baykam, Ayşe Emel Mesci, Ferhan Şensoy’un da katılacağı toplantıda aşağıdaki konular tartışılacak. Toplantıyı yönetecek olan Türkiye’nin ilk kadın orkestra şefi İnci Özdil, sanatı yaşatmak isteyen sanatçılara, toplantıya katılmaları için çağrıda bulundu.

Haber Kaynak:
Aydınlık Gazetesi
Kültür Sayfası (Alıntı)
22 Mayıs 2014

TÜSEV kanun taslağı: 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir