Süreyya operası ve bir Pazartesi konseri sonrası piyanist Başar Can Kıvrak’ın hissettirdikleri : O kadar uzun zaman oldu ki Başar Canı tanıyalı! Çalışkan, azimli, sebatkar, araştıran, üreten verimli bir müzisyen, bu özellikleri de ona başarıyı getiriyor, ama o yetinmiyor kulise giderken daha da ilerisi için düşünmeye başlıyor. Konserin içeriğinde derin romantizmi, gelgitleri, bilgisi, becerisi ile Schumann’ın eserleri vardı, bestecinin piyano parçalarında kendi içindeki ruh çalkıntıları karşılıklı bir sohbet şeklinde ulaşır dinleyiciye, sanki onun içindeki fırtınalar piyanonun tuşlarında daha net ulaşır bize, içindeki aydınlık, uçarı, daldan dala konan tarafını betimleyen eserler aracılığı ile bağ kurarız besteciyle. Programda ilk olarak Op.23 Nachtstücke ; ardından Op. 111 Fantasiestücke, Op.7 Toccata ve Op.14 Piyano sonatı No.3 vardı, buradan da anlaşılacağı üzere konserin temasının Robert Schumann=Uçlar olarak belirlenmesi dinleyiciyi nelerin beklediğinin de bir önhazırlığı olarak tam yerinde düşünülmüş. Ağabeyi Eduardın ölüm haberini aldığı sırada bestelediği Op.23 Gecenin içinden gelen parçalar 4 tane, kimisi kasvetli, kimisi coşkulu, kimisi narin ve dingindir. Bir acının anlatımı bu denli güzel verilebilir. Op.111 Fantasie parçalar ise 3 tane, kısa ancak yoğun , burada da bestecinin ateşli, tutkulu kişiliği olarak yansıyan Florestan ile narin, duygusal, içe dönük kişiliği Eusebius’un tüm çatışmaları müziğin içinde dinleyene yansır. 2 kişilikli ve ruh sağlığı bozuk olan Schumann’ın bu özelliği eserlerine değer katan bir şekilde yansımıştır. Op.7 Toccata ise piyaniste soluk aldırmayan, zor tarzıyla belki piyanisti teknik anlamda çok zorluyor olabilir, ancak yansıması çok enerjik ve akılda kalıcı, bendeki etkisi hala geçmedi diyebilirim. İkinci yarıda seslendirilen Op.14 piyano sonatına gelirsek, bestecinin Claraya olan aşkının nasıl yön verdiğinin görüldüğü bir eser. Claranın bir motifini alıp üzerinde işlemiş, tam da Baba Friedrich Wieck’in Robert’in Clara ile evlenmesine karşı çıktığı dönemler. 5 bölümlük eser daha sonraları 3 bölüme indirilmiş, ancak biz konserde çıkarılmış bölümlerin ve çeşitlemelerin tamamının tekrar eklendiği şeklini dinledik. Zor bir konser, ancak Başar Can Kıvrak’ın adı gibi kıvrak zekası ve bunu piyanistliğine taşıması, her zorluğun üstesinden gelmesini sağlıyor. Özetle Sevgili Başar Can Kıvrak çok teşekkür ediyorum, seni tanıdığıma övünüyorum, başarılarınla duygulanıyorum, daha nicelerine diliyorum. Sen hep çal ve biz de hep seni dinleyebilelim.
Sayfa Düzeni: Tenise Yalçın/tenise.yalcin@gmail.com- İçerik: Görseller ve izlenim yazısı Zerhan Gökpınar Facebook sayfasından özel izin alınarak yayınlanmıştır.