Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, oyun eleştirisi: Tevfik Yalçın

“Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç”
Tevfik Yalçın
Oyunu 20 Şubat 2014 Saat:200
İstanbul Devlet Tiyatroları
Cevahir 2. Sahnesinde İzledim

Genel olarak:

İnanç ve bilim, ”var oluş ve yok oluşun” tahtını ele geçirebilmek için bu gün son insan türü; modern insanın atası sayacağımız Homo Sapiensler’den başlamak üzere büyük bir uğraş verdiler. İlk insan; olaylar karşısında; şaşırdı, korktu, sezgilerini geliştirdi, anlamak istediği andan başlamak üzere düşündü. Düşünmeye başlayan insan yaşama hakim olmaya, türünü devam ettirmeye, çözemediği sorunları da düşüncede oluşturduğu “büyük güç”e bıraktı. Yerleşik düzende ise tek Tanrı kavramına ulaştı. Yeryüzünde yaşayan ve farklı coğrafyalarda yaşayan insanların Tanrıları da farklı oldu. İnsan, avcı toplumdan; yerleşik düzene geçtikten sonra tek Tanrı kavramını oluşturdu. Bu noktada inanç, “din” olarak anlam kazandı ve “var oluş” tahtına oturdu.

Bu gün yeryüzünde tek Tanrı dinlerinden en çok mensubu bulunan 7 dinin insan sayısı: Konfüçyüs’çülük 6.4 milyon, Bahailik 7 milyon, Musevilik 14 milyon, Sihsizim 23 milyon, Budizm 708 milyon, İslamiyet 1.3 milyar, Hıristiyanlık 2.1 milyar olarak bilinmektedir.

İnsan, yaşamında anlamadığı, korktuğu konuları ve beklentilerini ve yerine getirilen isteklerini “Tanrı” dediği o büyük güce dayanarak çözümledi. Toplu yaşama geçtikten sonra onun için tapınaklar yaptı. Yaşadığı yerlerde Tanrı evleri yaptı, bilinen bir adrese bağladı ve inançlarının gerektiği toplu uygulamaları bu yerlerde yaptı. Bu uygulamanın insan yaşantısında ilk örneği sayılan Ülkemizde Göbeklitepe Şanlıurfa’da ortaya çıkarılan tapınak; 12000 (on iki bin) yıl öncesine tarihlenmektedir. Ortaya çıkan bu sonuçla; insanlık tarihi yeniden yazılmaktadır.(*)

 
Göbeklitepe ören yeri: Şanlıurfa

“Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç” oyunumuzun ana çıkış teması olan; Halley kuyruklu yıldızının(**) yerküreye çarpacak olmasının ya da olmamasının doğuracağı sonuçları 1910 yıllarında tartışan insanlar; “İnanç ve Bilim”  ikilemi karşısında kendilerini yeniden sınamak, sonucu önceden bilmek için saflarını belirlediler ve karşı karşıya geldiler. Sonucu belirlemede dinler “kıyamet senaryolarını” öne sürerken; bilim de doğrularını; hesap-kitap, formül, bilimsel sonuçlarını ortaya koydu. Tüm bunlar olurken; toplumsal yaşam devam etti, bireyin gereksinimleri hiç azalmadı. Bu durumda sonuç konusunda kim haklı çıktı? Yanıtlanması gereken soru bu.

Halley Kuyruklu Yıldızı:

“Halley, tüm periyodik kuyrukluyıldızlar arasında en meşhurudur. Her yüzyılda bir, çok uzun periyotlu kuyrukluyıldız görülmesine rağmen, Halley çıplak gözle görülebilen tek kısa periyotlu kuyrukluyıldızdır. Ayrıca insan ömründe geri dönecek çıplak gözle görülür tek kuyrukluyıldızdır. Halley kuyrukluyıldızı Güneş Sistemi'ne en son 1986 yılında girmiştir. Hesaplara göre 2061 yılında tekrar görülecektir.

Bu yıldız, tarihi kaynaklara bakıldığı zaman, 1066 yılında da görüldüğü Bayeux işlemesi'nde (Normanların İngiltere’yi ele geçirildiğini tasvir eden tarihi bir halı) anlatılmıştır. Yine 1682 yılında da yeniden ortaya çıktığına dair kayıtlar vardır.

Edmund Halley ayrıca, yıldızın bu yörüngesinin 1531 ve 1607'de görülen kuyrukluyıldızların çakıştığını saptayıp, dolayısıyla bu üç kuyrukluyıldızın gerçekte aynı kuyrukluyıldız olduğunu ve 1758'de döneceğini öne sürdü; Bu varsayım doğru çıktı. Kuyrukluyıldız 1835 ve 1910'da yeniden ortaya çıktı.

Hesaplamalara göre MÖ 12 yılında da görünen Halley kuyruklu yıldızının Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil'in Yeni Ahit'inde peygamber İsa'nın doğumu ile ilgili öykünün anlatıldığı İncil bölümlerinde göründüğü anlatılan Beytlehem yıldızı olduğu da tahmin ediliyor.” (**)

Oyun eleştiri:

Oyunun konusu:
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanı olan “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç” kitap özeti olarak insanların bu karşı karşıya gelmelerini şöyle anlatılmaktadır: “1910 yılının Mayıs ayında Halley Kuyruklu Yıldızı’nın dünyaya çarpacağı söylentisi yayılır. Bu haber dünyada olduğu gibi İstanbul’da da bir panik yaratır. Kenar mahallelerdeki cahil kadınlar  da bu işi kendi anlayışlarına göre yorumlarlar. Romanın kahramanı olan İrfan Galib’de bu mahallede oturmaktadır. Zengin bir ailenin oğlu olan İrfan ,batı ilimlerini tahsil etmiş, geniş fikirli fakat tuhaflıkları olan bir gençtir. Yolda peçeli bir kadın görür. Onun çok güzel ve bilgili bir genç kız olduğunu hayal ederek peşine takılır. Bir çok tesadüften sonra ,bu güzelle ilgili hayaller kurar.Acemice bir konuşma girişiminden sonra kadın tarafından terslenir.Bu olay onu büyük bir kadın düşmanı yapar. Kadınların zayıflığı ile ilgili makaleler yazar. Kadınları korkutarak küçük düşürmek için Halley Kuyruklu Yıldızı ile ilgili konferanslar düzenlemeye karar verir. Anatomi, astronomi, fizik karışımı tuhaf konferansına ,bir de kuyruklu yıldızın çarpmasıyla kopacak olan kıyameti tasvir eden korkunç rüya ekler.Bir  süre sonra maceraperest bir kadından mektup alır.İrfan bu mektuba coşkun ve duygulu bir cevap yazdıktan sonra konferansının ikinci bölümünü hazırlar. Ev halkını ,mahalle esnafını kıyametin kopacağına inandırmıştır.Herkes birbirine itiraflarda bulunarak helalleşir.İkinci konferansta İrfan’ın kıyamet sahnesini tasvir ettiği sırada ,önceden hazırladığı küçük oyun sahnelenir.Etrafta patlayan çatapatlar ,fişekler ,yukarı katta devrilen masa ve dolaplar ,kadınları çılgına çevirir. Bu sırada tanımadığı hayranı ile mektuplaşması sürmektedir. Onun hakkında çok kötü şeyler öğrenmesine rağmen kadına evlenme teklif eder. Kadının bu evlilik için bir şartı vardır.” (***)

Bu özet; aynı zamanda oyunun konusunu anlatmaktadır. “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç” oyununu romandan oyunlaştıran  ve dramaturgluğunu yapan Yeşim Gökçe’dir.

Yaratıcı kadro:

&ldquo
;Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç”
İstanbul Devlet Tiyatrosu

Yazan: HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR, OYUNLAŞTIRAN : YEŞİM GÖKÇE, Rejisör : KAZIM AKŞAR
DEKOR TASARIMI: ŞİRİN DAĞTEKİN YENEN, GİYSİ TASARIMI: MEDİNE YAVUZ, IŞIK TASARIMI: ENVER BAŞAR, BESTECİ: MURAT KODALLI, ŞARKI SÖZLERİ: YEŞİM GÖKÇE, KOREOGRAF: TANJU YILDIRIM, DRAMATURG: YEŞİM GÖKÇE, YÖNETMEN YARDIMCILARI: AYLİN GÜRSOY, AHENK DEMİR, ASİSTANLAR: KEREM KURT, ÇİÇEK ÜSTÜN, SAHNE AMİRİ: REŞİT ARSLAN, KONDÜVİT: ERSİN SÖNMEZ, IŞIK KUMANDA: SERDAR YAMAN, SUFLÖZ: HANDE BAHÇELİ, MASKE TASARIMLARI, AHŞAP ÇERÇEVE KUKLA ATÖLYESİ
 
OYUNCULAR: ŞAMİL KAFKAS, İSMAİL İNCEKARA, SEVİNÇ NİŞ, LALE ERTİŞ GENÇTÜRK, FİLİZ KILIÇ, AHENK DEMİR, SELDA ÖZLER TAŞDEMİR, MERVE ÜNAL, DİLEK DEMİR,
RABİA KAYA, FATMA İNAN, ÇİÇEK ÜSTÜN, DEMET GENÇ, CENK DİNÇSOY, NİHAT KELEŞ, KEREM KURT, EREN PEKGÖZ, DİRENÇ DEDEOĞLU

Yıl 1910, aylardan Mayıs, gökyüzünde Halley Kuyruklu Yıldız’ı, İstanbul’da bir mahalle; yaşayanları, fakiri-zengini, okumuşu-cahili, bakkalı, kasabı, kayıkçısı, tüm yaşayanları… “şimdi bu da nereden çıktı?” denilen, sıradan insanın bilgi ve aklıyla üstesinden gelinemeyecek bir “kıyamet senaryosu” .  Bu tiyatro olanaklarıyla anlatılacak 2014 İnsanlarına sunulacak. Sonuç? Elbette olumlu olacak, çok beğenilecek. ..

Bu oyun hangi temel değerleri yapısında taşıyacak? Önce sözel, müzikli, danslı, güldürü ekseninden çok uzaklaşmayacak, olay her ne kadar Cumhuriyet öncesinde yaşansa da anlatım dili; günümüz insanının anlayacağı ağırlıklı bir dil olacak; eski dilden özel seçilmiş sözcük ve cümlelerle süslenecek. Dekor biraz oyuna hizmet eden ama eften püften olacak. Kırmızı fes, 1910 dönemi ağdalı kostümleri olmayacak, daha çok kostümler; dönemi anımsatan ama bire bir tıpkısı olmayacak. Bir erkek baş rol oyuncusu olacak ama öyle “kadirizim” kokmayacak, ya da artis yarışmasından çıkmamış, kızların peşinden koşmayacağı, baş rol oyuncusunu; sokakta görseler; “Aaa bu adam; bizim sokaktaki eczacının çırağı İrfan değil mi?” diyecekleri; Allah vergisi bir tip olacak.

Böyle bir oyun yaklaşımı; önce iyi bir takım oluşturmayı, belirlenen görev alanlarında işin ustası olmayı, sanatsal yaratıcılıkta yılmamayı, her sahne ve her görev için çok çalışmayı gerektiriyor. “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç” oyununu seyirci olarak izlerken; bu yaklaşımı görmek beni çok sevindirdi, mutlu oldum ve övünç duydum.

Oyunlaştıran ve Dramaturg: Yeşim Gökçe, yaptığı iş nedeniyle en önemli katkıyı yapanların başında sayılmalıdır. Özenli bir çaba, çalışması başarılı bir sonuç olarak biz seyircilere yansıdı. Tüm içtenliğimle kutluyorum.

Dekor Tasarımı: Şirin Dağtekin Yenen, başarılıydı. Dekor riskli ve yoksul görünse de oyun içinde çok iyi işlev gördü ve oyuna hizmet etti. Sahneye koyduğu bir laterna ile dönemin mahalle meydanını  göstermesi övgüye değerdi.

Kostüm Tasarımı: Medina Yavuz, kostümlerdeki sadeleştirmeyi, yaptığı stilisazsyonla iki farklı dönemi birleştirmeyi, dansları da dikkate alarak kadın oyunculardaki giysi tasarımını olması gereken düzeyde tutması ve esnaf giysi tasarımlarındaki cesareti ve yaklaşımlarından çok etkilendim. Başarılıydı,

Işık Tasarımı: Enver Başar: Bizlere sahnedeki gökyüzünden geçen bir Halley’i göstermediği için kızamıyorum. Doğrusu; Kuyruklu yıldızın oyuncuların önünden geçmesiydi. Başarılıydı, teşekkür ediyorum.

Müzik: Murat Kodallı, çok başarılıydı, sonsuz teşekkür ediyorum. Her sahne için özel müzik, her sahnenin müziği için özel seçilmiş enstrümanlar… Uzun yıllar hasret kaldığım bir oyun müziği ile karşılaşmak; bu oyunda benim için bir ödül oldu. Kutluyor, sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Koreograf: Tanju Yıldırım, oyuncuları dansın hizmetine değil, dansı oyuncuların hizmetine sokarak ve dans matematiğini, “yapılabilirlikteki fayda” hesabını çok iyi yapması; Ülkemiz sahne sanatları açısından;  büyük bir değer ve kazanç. Dansın, müzikle birleşmesinin; işin doğasında olması gerçeğiyle;  karşılıklı yakın oyunculukta diyaloglarda, sözlerde dansı uygulaması, insanın yaşam sevincini dışa vurmada dansın önemini ortaya koyması çok güzeldi. Bu Tiyatro sezonunda ikinci çalışmasını izlediğim Tanju Yıldırım’ı kutluyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.

İrfan: Şamil Kafkas, her türlü övgüyü hak ediyor. Çok başarılıydı… Bazı roller vardır ki oyuncu olarak sizi öne çıkarır yükseltir. Bazı roller vardır ki siz o rolü bileğinizin hakkıyla çekip alırsınız ve yükseltirsiniz. Özellikle bu rolü oynamaya başlamadan önce; kendini sıfırlamış bir insan yaklaşımıyla; sahnede kendisini yeniden şarj edercesine oyuna verdiğini geri alması, karşılıklı oyunlarda düzey ve yaklaşım ölçütünü çok iyi ayarlaması, oyunculuktaki gücünü göstermek açısından her türlü övgüyü hak ediyordu. Şamil Kafkas’ın oyundaki her sahnesini kaçırmamak için özel çaba harcadım ve çok mutlu oldum. Sonsuz teşekkür ediyor ve bu güzel başarısının devamını içtenlikle diliyorum.

Bekir: İsmail İncekara, usta oyunculuğunu gösterdi. Oyunun güldürü unsuruna büyük katkı yaptı, Şamil Kafkas’ın sahnede olduğu ve yalnızlaştığı durumlarda, oyunun temposunun düşmemesi konusunda yaptığı ataklar çok değerliydi. Özellikle Ferdane’nin gönderdiği mektupları sunuşunda, okuyuşunda bizlere keyifli anlar yaşattı, “keşke bu mektuplar hep devam etse…” dedirtti. Başarılıydı, kutluyorum.

Feriha: Merve Ünal, rolü gereği gizemli kadını uzun süre sahne dışında oynadı. Sahneye “Ferdane” olarak girdiği anda; seyirciyi daha çok şaşırtmalı, finale giden oyunda daha sıcak oynanmalı. Kısaca oyunculuğuyla seyirci; “Vay be!.. İrfan kaptın huriyi…” dedirtmeli.

Dadı: Lale Ertiş Gençtürk, herkesin “Ah be! Benim de böyle bir dadım olsa…” diyeceği türden bir dadı. Oyunda şiveli konuşmayı biraz isteğe bağlı kullandı. İrfan, Bekir ve dadı üçlüsünün sahnelerinde yerini çok iyi korudu. O dönemin kadın yapısını, psikolojisini aktarması; İrfan’a kadınlar konusunda yaptığı danışmanlığıyla oyuna derinlik kazandırdı.Başarılıydı.

Emeti: Filiz K
ılıç
, çok parlak bir oyunculuk sergiledi. Farklı kültürün insanı olarak mahalledeki ortak yaşamın dışında olduğunu gösterdi. Şivedeki ısrarlı tavrı övgüye değerdi. Oyunda müzik ve dans  ona büyük destek olsa da rolünün karakterini dışa vurmada çok başarılıydı. Teşekkür ediyor, kutluyorum.

Mebrure: Dilek Demir, tüm oyun boyunca önde oynayan, oyunu içten ve inanarak kucaklayan, çalışkan bir oyunculuk sergiledi. Neredeyse oyunda “kol başı” gibi önde ve oyunun soğumasını, temposunun düşmemesini istemeyen çalışkanlığı bizi çok etkiledi. Diyorum ki her oyunda bir Dilek Demir olsa; yönetmenlerin işi oldukça kolaylaşır. Kutluyorum.

Bakkal, Küfeci: Cenk Dinçsoy, bakkal tiplemesi çok güzeldi. İri ve cüsseli yapısını “bakkal” rolüne sığdırabilmesi, sesine verdiği ton ve şarkısıyla çok başarılıydı.  

Oyunda; 31 karakteri 18 oyuncu oynadı. Tümünün görevlerini yaptığı inancını taşıyorum. Burada
Kerem Kurt’un oyuncu tipi, fiziği nedeniyle üstünde biraz daha çalışılması gerektiğine ve onda var olan oyunculuk gücünün daha yüksek düzeyde kullanılması gerektiği görüşümü belirtmek isterim.

Diğer rollerde görev alan oyuncular: Ahenk Demir, Selda Özler Taşdemir, Merve Ünal, Rabia Kaya, Fatma İnan, Çiçek Üstün, Demet Genç,Nihat Keleş,Eren Pekgöz, Direnç Dedeoğlu, sahnede görevlerini başarıyla yerine getirdiler. Onların bu üstün çabası her şeyden önce; Devlet Tiyatrosu sanatçısı  ve çok iyi oyuncu olmalarından kaynaklanmakta görüşümü belirtiyor, kutluyor ve en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Sonuç:

İstanbul Devlet Tiyatrosu “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç” oyunu; müzikli, danslı, şarkılı bir oyun. Her yönüyle özel çaba harcanmış ve sanatsever halkımızın görmesi gereken bir oyun. Yaşadığımız yerküreye dışarıdan gelecek bir büyük tehlikede; bu tehlikeyi anlama, çözüm bulma ve önlemler alma konusunda dünya birliğinin kurulup kurulamayacağını düşündüren bir oyun. Başka bir deyişle tehlikenin dünya dışından mı yoksa dünyada yaşayan insanlardan mı geleceği sorusunun yanıtını vermemiz gereken bir durum. Birey ve toplum olarak neye inanmamız gereken, yol göstericimizin ne olması gerektiğini yeniden anımsamamıza olanak sağlayan bir oyun…

Burada hep birlikte 1910 yılına dönelim ve Halley Kuyruklu Yıldızı’nın gökyüzünde göründüğü o günlerde; Mustafa Kemal’i arayıp bulalım, ne iş yaptığına bakalım. Mustafa Kemal bu olayın olduğu yıl Selanik 3. Tümen Kurmay Başkanı olarak görev yapıyor. Hemen öncesinde Arnavutluk İsyanını bastırılmasında bulunuyor. Herkes gibi gökyüzünde Halley Kuyruklu Yıldızı’nı izliyor, konuşuyor, tartışıyor; analiz ve sentezler yaparak “bu ne değildir” sorusuna yanıt arıyor ve çözümleme konusunda bir görüş oluşturuyor…

Mustafa Kemal Atatürk, Halley Kuyruklu Yıldızı’nın yeryüzünden görünmesinden 13 yıl sonra; 30 Ağustos 1924 günü Dumlupınar’da yaptığı konuşmada da şöyle diyor :

“Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekamülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır.”

Teşekkür: “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç” oyununa eleştirisel bakışla yazdığım yazımı evetbenim sitesinde yayınladıktan sonra gördüm ki bu çok başarılı ve o kadarda güzel örnek oyunun yönetmeni, Kazım Akşar için ve İstanbul Devlet Tiyatrosunun bu dönem ortaya koyduğu çabaları anlatmamak, ortaya konulan işin büyüklüğü karşısında “susmak”  hiç doğru bir yaklaşım değil. Kim söylemişse “söz gümüşse; sükut altındır” sözleri; her olgu için tam anlam taşımıyor. İnsan olarak çoğumuz “görkemli, büyük ve heybetli” olgular karşısında; ürker, korkar ve bazen de kaçarız.  Us kendini devreden çıkarmışsa; ortaya çıkacak olumsuz sonuçları, insana verdiği yıkım ve zararları onarmak için daha üstün başka bir usa gereksinim duyuluyor. Kazım Akşar’ın mesleki kariyerini incelerken, her basamağını çıkmaya çabalarken nefes nefese kaldım…  Yazımdaki her “başarılı, içten teşekkür, kutlama” dileklerimde bu oyunun yönetmenini düşünerek yazdım. Ancak bu yöntemin yeterli secim olmadığını gördüm. Burada: “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç” oyununu biz seyircilere sunan Kazım Akşar’a; emeklerine, sanatsal yaratıcılığına, ortaya koyduğu bu güzel oyun için sonsuz teşekkür ediyorum.

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun  bu dönem çalışmalarındaki özen ve yüksek düzeyle İstanbul Halkına, tiyatroseverlere hizmet götürmesi bizleri mutlu ediyor. Başta Yöneticileri, sanatçıları ve tüm teknik ekipleri, oyunlarda bizleri ağırlayan ve bilgilendiren Basın ve Halkla ilişkiler Bölümü çalışanlarına teşekkür ediyorum.

Saygılarımla,
Tevfik Yalçın
24 Şubat 2014
Ziverbey/İstanbul
evetbenim@gmail.com
 

 
Oyun Afişi 

 

KAYNAKLAR:
İstanbul Devlet Tiyatroları Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, oyun kitapçığı, 2 adet CD 

Sözlük:Dil Derneği
İzdivaç: izdivaç a. Ar. esk. Evlenmek

Mustafa Kemal Atatürk:
13 Ocak 1910 Mustafa Kemal, Selanik 3. Tümen kurmay başkanlığına atandı.
17-21 Eylül 1910 Mustafa Kemal, Fransa'da yapılan Pikardi manevralarına Türk Ordusu temsilcisi
olarak katıldı

ATATÜRK VE BİLİM: Ord. Prof. Aydın SAYILI: http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=66&KonuID=239

 

En çok mensubu olan 7 din:  http://www.gundeminabzi.com/medya/en-cok-mensubu-olan-10-din-h1204.html

(*)Göbeklitepe ören yeri

Göbeklitepe, M.Ö. 10.000 yani günümüzden 12.000 yıl &oum
l;ncesine tarihlenen “Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı”’dır. 80 dönümlük alana sahip olan  ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2005 yılında 1. Derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. İnsanoğlu ilk kez, Neolitik dönemde avcılık ve toplayıcılık ile birlikte tarıma da yönelmiştir. Yabani şekilde yetişen buğday, arpa, mercimek türü ürünleri deneme yanılma yoluyla ekmeye başlamış, zamanla en iyi ürünü bulmuştur.  Yine bu dönemde hayvanların evcilleştirilmesi gerçekleşmiş, ilk dini ve sivil mimari örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır.
 
Şanlıurfa İl Merkezi’nin 17 km doğusunda Örencik (Karaharabe) Köyü’nün 3 km kuzeydoğusunda yer alan Göbeklitepe, adını bölgede bulunan taş yatır mezardan (ziyaretten) almaktadır. İlk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin işbirliği ile hazırlanan “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Araştırma Projesi” çerçevesinde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında, İstanbul Üniversitesinden Prehistorya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halet ÇAMBEL ve Chicago Üniversitesinden Prof. Dr. Robert BRAIDWOOD tarafından keşfedilmiştir. 

(http://gobeklitepe.info/tr/

(**)Halley Kuyruklu Yıldızıhttp://tr.wikipedia.org/wiki/Halley_kuyruklu_y%C4%B1ld%C4%B1z%C4%B1
(***)Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç – Hüseyin Rahmi Gürpınar (kitap)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir