Tango aşktır, tango ihtirastır, zerafettir..….
Tangoda duygular alabildiğine özgür, sözler en samimi en sade en yalın haliyledir… Dinleyenlere duyguları hissetirmek için kelimeleri süslemeye gerek duymaz tango..Tango bir bakıma çırıl çıplaktır..
Tıpkı “ sevdim bir genç kadını “, “ kemanımla sana bir ses verebilseydim eğer”, “ sev beni unutma beni “ tangolarında olduğu gibi , sözlerdeki samimiyet ve sadelik, ayni zamanda duygulardaki özgürlüğü de hissettirir insana..
Tango dünyada ki tüm şarkılardan farklı olarak, sözleri ,müziği ve özel dansıyla ayrılmaz bir bütündür. Tango sıradan bir müziği , ve müziğin ritmine uymayan sözleri içinde barındırmaz. Belkide bu sebeple çok özel bir dansla bütünleşmiştir. Tango dans eden, şarkı söyleyen bir tiyatro, bir hikaye, bir romandır.
Band-O-Neon Orquesta Tipica Tango orkestrası ‘nın, Cemal Reşit Rey Konser Salonunda, 04 Aralık 2011 Pazar akşamı “ Şef Ertuğrul Sevsay “ yönetiminde verdiği konserde işte ben tango için bunları düşündüm…
O gece benim için ayrıca çok özeldi..Cumhuriyet döneminin bilinen tangoları ve onları besteleyen çok değerli sanatçılarının yanı sıra, adları az bilinen veya hiç duyulmayan sanatçıların varlığını tango severlere tanıtmak gibi çok önemli bir misyonu vardı bu konserin..
Ve bu değerli sanatçılardan biri de benim sevgili babam A.Ziyaeddin Sarıkartal ve onun “ Sev beni unutma beni “ tangosunun bu konserde tanıtılması ve bu değerli orkestra tarafından çalınıp, söylenmesiydi…
Çocukluğumda babamın kemanla çaldığı, annemin güzel sesiyle söylediği bu tangoyu babamın ölümünden 30, bestelediği tarihten 60-70 yıl sonra dünya çapında sanatçıların oluşturduğu bir orkestra tarafından icra edilmesi benim için muhteşem bir olaydı…
Babamın daha genç bir askerken yapmaya başladığı besteler, diğer sanatsal çalışmaları gibi aslında, onun sıkı sıkı sarıldığı hayatıydı..O ölene kadar bizimleyken bile, yapıtlarıyla yaşadı, onları sevdi, onlara emeğini, duygularını, ruhunu verdi…
Şanslı bir insandı bu yeteneklerinden dolayı, ama bir o kadar da şansız. O da şansızlığını kabullenmiş olmalıydı ki, " beni öldükten sonra anlayacaksınız " derdi… Uzun bir uğraşıdan sonra o gece babamın şansızlığını, Şef Ertuğrul Sevsay’ın yardımıyla kırdığımı sanıyorum..
İşte en çokta bunun için mutluyum..Onun emeklerinin, uğraşılarının, belkide uykusuz geçen gecelerinin karşılığıydı dün gece ki alkışlar…
O bu alkışları çoktan haketmişti.
" Sev beni unutma beni " yi bestelediği günden bugüne en az 70 , vefatından bugüne 30 yıl geçmiş olsa bile…
Tam da bu kadere uygun bir söz sade, samimi ve bir o kadar da özgür.
“ Sev beni unutma beni ” unutmadı babacım seni……
Engin Demirkollu