ALİ BERKTAY VE AYŞE EMEL MESÇİ’DEN TÜRKİYE’DE BİR İLK…
‘Kerbelâ’100 kişiyle tiyatroda
Bir araştırma ve inceleme konusu isteyen yapım, “Kerbelâ”, İslâm dininin geçirdiği evrelerden biri ve trajik çözümlenişiyle de Yezid’in engizisyonu aynı dindaşlara uygulayışı. Mezhep çatışmasından farklı ve yok edici bir yöntem, savaş kurallarına uymayan katliam.”Macbeth”le “Yezid”in benzerlikleri, kanlı iktidar anlayışı. İşte paradoksal tragedya…
HAYATİ ASILYAZICI
“Kerbelâ” olayını, tarihçiler yeterince aydınlatıcı bilgilerle yorumlamamışlardır. Hep bir mezhep kavgası olarak geçiştirmişlerdir. Bana kalırsa,”Kerbelâ” olayı, İslam tarihinin en trajik olayıdır ve mezhep görüntüsünün altında bir katliam yatmaktadır. Peygamberin torunları yok edilmişlerdir. Yolu ve yöntemi ne olursa olsun mezhep kavgası görüntüsü altında Muaviye ve oğlu Yezid’in entrika ve tutucu dinsel yaklaşımıyla, insanlar, aç ve susuz bırakılarak katledilmişlerdir. Önce Muaviye, Hasan’ı eşi tarafından zehirletilerek öldürtmüş; bunu mezhep adına Muaviye yaptırtmıştır. Tek başına savaşımı göze alan Hüseyin ve yandaşları; “Kerbelâ”da kuşatılmış, aç ve susuz kalanların katledilişi, İslam’ın barış ve sevgisiyle uymayan bir vahşet olayı çağrışımı yarattı bende.
OYUN, YORUM VE OYNANIŞ
Ali Berktay, Antik Yunan ve Shakespeare tragedyalarından yola çıkıyor. Yöntem olarak Antik tiyatro ve Shakespeare’den esinlenme olayı, yeni bir olguyu,”Kerbelâ” olayını bir tragedyaya dönüştürüyor. Oyunu izlemeden çok önceleri okumuştum. Yeni bir tarihçi, bir toplumbilim tarihçisi gibi, olayların yazarı tarafından olayların ayrılışı ve bireşimi inanılmaz bir başarı ile gerçekleştirilmiş. Tiyatro yazarlığı ve dramaturji yöntemlerini iyi bilen Berktay, nesnel bir kaynak bırakıyor yeni tarihçilere. Tarih bir bilim. Bunu tiyatroya indirgemek yetkinlik ister. Hiç yan tutmadan “Kerbelâ” olayına nesnel yaklaşımıyla, bir büyük İslam tragedyasını oyunlaştırıyor. Taziye oyunlarından çok farklı, Taziye’yi de içinde barındıran bir “Kerbelâ” olayı.”Kerbelâ” oyunu, benzersiz bir yapıt. Bizde bir ilk.
Ayşe Emel Mesçi’nin “Kerbelâ”; sahneleniş, oyunculuk, müzik, sahne ve giysi tasarımıyla bir büyük tiyatro olayı. Yüz kişinin rol aldığı “Kerbelâ”da çok özenli çalışmalarla böyle bir kolektif başarı sağlanmış. Ansambl tiyatrosu görünümü yaratılmış. Oyuna, içten ve dıştan bakıldığında, bir tragedya olduğu görülüyor. Konu, yerelle evrenselin buluştuğu bir tragedya ile anlatılıyor. Antik Yunan ve Shakespeare tragedyalarından ayırt edici olan paradoksal tragedya…
YÖNETMENİN YORUMU
Ayşe Emel Mesçi, paradoksal tragedya anlayışına uygun bir sahneye koyuşu boyutlu bir başarıya taşıyor. Tahsin İncirci’nin “Kerbelâ” tragedyası için müziği olağanüstü güzellikteydi. Üstelik kalıcı bir müzik yaratmış. Müziğin oyunla açılımı, Murat Gülmez’in sahne tasarımında, Hale Eren’in oyuna renk ve görsellik katan giysi tasarımı örnek bir çalışmaydı. Mesçi’nin yönettiği yüz kişilik “Kerbelâ”, bir tiyatro şölenidir.
Ayşe Emel Mesçi,”Kerbelâ” adlı oyunun yönetmeni ama ayrıca danslarını da düzenlemiş. Takım oyunculuğunun ulusal bir tiyatro kavramını, ulusaldan evrensele taşımış. Taziye’den yönetmenin yorumuna ve oyunun kurgusuyla koşutluk kurması, yapımı benzersiz yapıyor. Taziye türü oyunlar oynandı. Ne var ki, “Kerbelâ” gibi büyüklüğü, derinliği olan, Alevi-Sünni çatışma-sının kesiştiği noktada, olayın ayrıntılı biçimde verilişi, Mesçi’nin ar-tılarından. Dans düzeninde semah, ayrı bir renk katıyordu. “Kerbelâ”, kolektif oyunculuğun çok başarılı bir örneği. Her oyuncu, rolünü başarıyla oynuyor. Özellikle korobaşı’nı oynayan Rengin Samurçay, kendini aşan ve yenileyen rolüyle; “Muaviye”de Nihat Hakan Güney, “İmam Hüseyin”de Erdinç Gülener, “İmam Hasan”da Alpay Ulusoy, “Yezid” rolünde Cüneyt Arif Soysalan, büyük karakter çizimlerinde çok başarılılar.
HAYATİ ASILYAZICI