Do Re Mi’den A B C’ye
“NOTALARIN DUYGUSAL ZARAFETİ”
“Orda bir köy var uzakta,
Gitmesek de, görmesek de,
O köy bizim köyümüzdür…”
Ahmet Kutsi Tecer
Hayati Asılyazıcı
Boğaziçi Üniversitesi konser salonunda ilgi çeken bir virtüözün resitalini dinledik. Anjelika Akbar, bir köy okulunun yapımıyla ilgili projeyi desteklemek için, Ağrı Çatalipaşa Köyü’nde yaptırılacak 3. Boğaziçi İlköğretim Okulu yararına bu resitali verdi. Anjelika Akbar’ın resitaline zaman zaman çello sanatçısı Rahşan Apay da eşlik etti.
Boğaziçi Üniversitesi 1977 mezunları tarafından Ağrı Çatalipaşa Köyü’nde yaptırılacak olan 3. Boğaziçi İlköğretim Okulu için düzenlenen konser, okul yapımına katkı sağlamak amacını taşıyordu. 1977 Boğaziçi mezunlarının Ağrı Çatalipaşa İlköğretim Okulu’nun yapımı tamamlandığında üçüncü okulun yapımı gerçekleşmiş olacak. Sözünü ettiğimiz Ağrı Çatalipaşa İlköğretim Okulu’nun yapımı için; Boğaziçi Üniversitesi-Robert Koleji Mezunu Sanayici İşadamı ve Yöneticiler Derneği’nin katkıları da bulunmaktadır.
Ağrı Çatalipaşa Köyü İlköğretim Okulu, tek derslikte eğitim vermektedir. Bu olaya son vermek için, 1977 Boğaziçi Üniversitesi mezunlarının girişimi, kutlanması ve övülmesi gereken bir olaydır. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın acı gerçeğin çıplaklığı ortada. Şimdi ister istemez geçmişe dönüp baktığımızda, Köy Enstitüleri’nin inanılmaz gücünü ve verimliliğini kim yadsıyabilir? 1951 yılında, ağzından tükürükler saçarak Köy Enstitüleri ile Halkevleri’nin kapatılma kararını açıklayan, dönemin Demokrat Parti’li ME Bakanı Tevfik İleri, gözlerimin önüne geliyor. Kastamonu’da hükümet alanında dört buçuk saat konuşan Tevfik İleri, Kastamonu Lisesi, Sanat Okulu ve Kız Enstitüsü öğrencilerinin karşısında kapanışın saçma sapan nedenlerini açıklarken, öğrenciler arasında ben de vardım. Aynı Tevfik İleri, 1950 öncesi DP’den milletvekili olmadan önce, Samsun 19 Mayıs Dergisi’nde, Köy Enstitülerini göklere çıkarıyordu. İşte çifte standart örneği. İleri, neden Kastamonu’yu seçmişti? Birincil neden, Gölköy Enstitüsü Kastamonu’daydı. İkinci neden, Kurtuluş Savaşı öncesi, bütün yardımlar, İnebolu-Kastamonu üzerinden Ankara’ya gelmiştir. Atatürk, Şapka Devrimi’ni burada yapmıştır. Kuvay-i Milliye’nin ikmal yoluydu Kastamonu…
ANJELİKA AKBAR’IN RESİTALİ
Sanatçımız, bu konserin tüm gelirini Ağrı Çatalipaşa İlköğretim Okulu’nun yapımına bıraktı. Bir eğitim kurumunun müzik şöleniyle de desteklenmesi elbette ki bir ayrıcalıktır. Anjelika Akbar, besteci ve virtüöz bir yorumcu olarak, iki saat süren resitalde, doyurucu bir program sundu. Üç ayrı parçaya çello sanatçısı genç yetenek Rahşan Apay katıldı ve ikilinin seslendirdiği parçalar, resitale renk kattı.
Piyano virtüözü Anjelika Akbar, derin müzik bilgisini bestelerine yansıtıyor. Resitalini “Notaların Duygusal Zarafeti” diye tanımlaması, piyanistimizin özellikle ruhunda ve bilinçaltındaki duygu ve duyumlarını olağanüstü güzellikte yorumluyor. Giderek her bestecinin yapıtını yorumlarken kısa ve özlü açıklamalar yapıyor. Bu da dinleyiciye varsayımlı bir yol göstericilik oluyor. Programdaki bestecilerin ‘giz’leri müziğin yorumuna ilişkin ipuçları veriyor. “Notaların Duygusal Zarafeti” sanatçının, programı yaparken seçtiği bestecileri de özümsediğini gösteriyor. Ayırt ediciliği, yorumunda ve besteciliğinde bütünleşiyor. Sözgelimi ilk bölümde olsun ya da ikinci bölümde, virtüözite isteyen parçalarda, inanılmaz estetiksel yorumlarla seslendiriyor. Her besteciye bakışı, yorumu, kompozitörlük geleneği Anjelika Akbar’da yoğun birikimle yorumsal yaratıya dönüşüyor. Kendi bestelerinde, “Yüreğin Valsi”nde, “Yağmurun Valsi”, “Aşk”, “Doğa”, “Dans” ve “Saat” besteci Akbar’ın, işitselliğiyle ezgilerin örtüştüğü inanılmaz güzelliklerdeki besteleriydi. Ama diğer müdahaleleri de var: Örneğin, Bach-Anjelika Akbar, “Prelüd Do Minör”, Beethoven-A. Akbar “Moonlight Sonatı” (bölüm no 1), Albinoni-A. Akbar “Adagio” gibi büyük bestecilerin kalıcı yapıtlarına ke
ndi kalıcılığını da eklemiş oluyordu.
Bu arada, 3 Haziran, Nâzım Hikmet’in ölümü için bestelemiş olduğu parça da hepimizi bir kat daha etkiledi.
Anjelika Akbar, virtüöz piyano sanatçısı. Bu özelliği başlı başına bir piyanist için büyük bir olgudur. Virtüözite, yorumcunun vardığı son doruktur. Anjelika Akbar’ın virtüözitesine koyduğu artıların başında besteciliği geliyor. Son albümü “İçimdeki Türkiyem” de, belirttiğim bütün özellikler var.