Fikret Mualla

 

Film gibi bir yaşam, şimdi gerçek oluyor!..

FİKRET MUALLA

Yaşamı Sinemaya Aktarılıyor
"Renklerde Kaybolan Hayat"

   FİKRET MUALLA

   I-

…………………………………
Bir mor üşümesidir Fikret Mualla’yı sevmek,
Biraz yoksulluk, biraz gurbetlik…
Biraz da bir şey yapamamak ;
İnsanlık adına…
Özür diliyorum Fikret Mualla’dan;
Kendi adıma…

                      Tevfik Yalçın

 

 

 

 
Fikret Mualla'nin, sitemiz ve sanatçıları açısından özel bir yeri vardır. Şiirimizde az sayıda görülen: bir şairin başka bir sanatçıya; özellikle ressama şiir yazması, bu yazılan şiirin genç müzik sanatçısı G. Barış Bölükbaşı tarafından bestelenmesini; örnek olarak söyleyebiliriz. Yine sitemiz resim sanatçılarından Mustafa Rüçhan tarafından, Fikret Mualla'nın, Ayvalık ilçesinde resim öğretmenliği yaptığı dönem araştırılarak; öğretmen sicil defterinden Ayvalık ilçesinde yaşadığının saptanması gibi çalışmalar; Fikret Mualla'yı bizler için çok özel yapmaktadır.

Fikret Mualla, yaşadığı dönem dikkate alındığında, özellikle yurt dışındaki yaşamının  bir bölümü; neredeyse dünyanın çivisinin çıktığı, bırakınız sanat yapmayı; insanların yaşamakta, canlı kalabilmekte zorlandıkları; ikinci dünya savaşına rastlamasıdır. Başlangıcı Almanya, daha sonra Fransa ve Türkiye üçgeninde geçen; resim sanatına adanmış zorlu bir  bir yaşamı vardır.

Basından öğrendiğimize göre; Fikret Mualla'nın yaşamını; Yönetmen Metin Güngör, Ağustos ayının hemen başlarında sinemaya aktarmak için film çekimlerine başlayacak. 27 Ağustos 2008 tarihli Milliyet Gazetesi'nin haberinde:

" Yönetmen Metin Güngör,
tanınmış Türk ressamı Fikret Mualla’nın hayatını anlatacak "Renklerde Kaybolan Hayat" filmine, 2 Ağustosta İstanbul’da "start verileceğini" söyledi. Güngör, Türkiye’de, sanatçılar dışında hiç kimsenin Fikret Mualla’ya sahip çıkmadığını savundu.
"Harry Potter" ve "Da Vinci Şifresi" gibi Hollywood’un ünlü yapımlarının görsel efektlerine imza atan ve ünlü Türk ressamı Fikret
Mualla’nın filmini çekmek için Türkiye’ye gelen Güngör, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, ressam Mualla’nın hayatını "Renklerde Kaybolan Hayat" adıyla, 25 yıldır çekmek istediğini söyledi. "Bu film en büyük hedefim, onur meselem haline geldi" diyen Güngör,
2-3 yıldır, birçok kurum ve kuruluşla görüştüğünü, ancak kimsenin Mualla’ya "sahip çıkmadığını" ileri sürdü. Güngör, sadece Türk tiyatro ve sinemasına yıllarını vermiş sanatçıların kendisini yalnız bırakmadığını belirterek, şöyle devam etti: "Türkiye’nin ismini altın harflerle dünyaya yazdıran ilk Türk ressamı olan Mualla’ya sahip çıkılmaması çok acı verici. Bir tek sanatçılar ona sahip çıktı. Bu nedenle, film ona sahip çıkan sanatçıların ’Mualla’ya saygı filmi’ olacak. Kendi çevrem, Fransa’da ve Türkiye’de onu tanıyan, seven sanatçılar, arkadaşları, Fransa’daki komşuları ve Kültür ve Turizm Bakanlığından İlknur Yiğit ve özellikle de çok şey borçlu olduğum gazeteci-yazar Hıfzı Topuz’un desteğiyle, çok kısıtlı bir bütçeyle de olsa Mualla’nın ’Renklerde Kaybolan Hayatı’nı beyaz perdeye taşıyacağız. Tüm zorluklara rağmen filmi çekeceğiz."
 

 

2 AĞUSTOSTA "MOTOR" DİYECEK

Filmi, Cannes Film Festivali’ne yetiştirmeyi amaçladıklarını belirten Güngör, ekibiyle, 2 Ağustosta, İstanbul’da çekimler için "motor" diyecek.

Türk sanatçılarının profesyonel olsun, amatör olsun çoğunun içinde Fikret Mualla'nın yaşamını sanata aktarmak gibi bir tutku vardır. Ancak, yaşamını  yakından bilenler, bu yalnız adamın farklı ülke ve ortamlarda yaşaması, yaşamının dışa kapalı olması, yaşadığı dönemlerde yapıtlarına topluca ulaşılaması nedeniyle böyle büyük bir araştırmayı göze alamamışlar, biraz zamana bırakmışlar, ortaya konulması gereken yapıtın gerçekten çok değerli olması düşüncesiyle  çalışmalarını sürekli ertelemişlerdir. "Tek Kişilik Tiyatro Oyunları" tutkunu olan ben; Savaş Dinçel'e, yaşamının son yıllarında; "Fikret Mualla'nın yaşamının tek kişilik oyun yapılması…" konusunda düşüncelerimi aktarmıştım. Neden Savaş Dinçel bu işi yapabilir denildiğinde; Savaş Dinçel'in, resim sanatını bilmesi ve bu konuda eserler vermesi, tiyatro konusundaki yönetmenlik ve oyunculuk gücünün, böyle bir projenin altından kalkacağı inancımı pekiştiriyordu.

Bir başka gerçek de; Fikret Mualla'nın, neredeyse resim sanatındaki çok verimli dönemlerinde, halkımızın büyük bölümünden uzak tutulması, halkla bütünleşmesinin sağlanamamasıdır. Öldü ve kimsesizler mezarlığına Fransa'da gömüldü. Bir Fransız kadın; yaşamının son yıllarında sanatçıya sahip çıktı, Yıllar sonra; eşi de bir resim sanatçısı olan Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ve Emel Korutürk'ün çabaları, Fransa'da yaşayan Türk sanatçılarının yardım ve çalışmalarıyla, Fransa'daki mezarından alınan kemikleri Türkiye'ye getirildi, İstanbul Karacaahmet Mezarlığına defnedildi. Bu tarihlere dek dostlarında,&n
bsp;koleksiyonerlerde, kitaplarda, dergi ve gazetelerde gördüğümüz Fikret Mualla'nın yapıtlarını; daha sık görmeye, müzayedelerde daha çok karşılaşmaya başladık. Ancak bu güzellikler olurken; öyle bir noktaya gelindiki neredeyse her köşe başında bir Fikret Muala yapıtı karşımıza çıkmaya başladı. İşte bu çok kötüydü ve birilerinin buna dur demesi gerekiyordu…

Orjinal Fikret Mualla tablosunu (yağlı boya, tuval üzerine ) ilk kez İstanbul Tünel'de Bedri Rahmi Eyüboğlu Sanat Galerisi'nde gördüm. Oldukça büyük sayılacak bir boyuttaydı, üzerindek fiyat 8.000 Türk Lirasıydı… Benim neredeyse on, on bir aylık  maaşıma denk gelen paraca tutardı… Her öğlen Beyoğlu'nda çalıştığım bankanın genel müdürlüğünden çıkar; koşa koşa bu tabloyu seyrederdim… Alamadım… Ama çok almayı istedim…

Daha sonra birden fazla Fikret Mualla yapıtını; yine Beyoğlu'nda, Vakko Mağzası'nda görme olanağım oldu. Sergide daha çok desenler vardı. Sergi davetiyesinin üzerinde de bir desen vardı. Bu yıllarda nerede bir Fikret Mualla yazısı görsem, ya da çıkan bir kitap olsa hemen okumaya,  başladım… Sağdan – soldan renkli posterler buldum… Milliyet Yayınlarından çıkan kitabı satın alıp eve getirdiğimde 7 yaşındaki büyük kızım Kamucan, Fikret Mualla'nın şarap şişesi, tabakta incirler yapıtını gördüğünde "… bunları ben de yaparım!.. Bana neden şey demezler?" dedi. O günden sonra da iki kızımın arkadaşı gibiydi Fikret Mualla. Yatak odalarını; getirdiğim Fikret Mualla posterleriye süslediler… Bugün bile o yıllardan kalma bir tane Fikret Mualla asılı duruyor çocukluk yatak odalarında; evimizin, yaşamımızın bir parçası gibi… Kimse onu oradan çıkarmıyor, çıkartırmıyor… 

Doksanlı yılların sonunda; Türk Halkı ile Fikret Mualla arasındaki uzaklık kalktı ve sanat adamlarımızın, koleksiyonerlerimizin, galerilerimizin çabasıyla güzel bir Fikret Mualla sevgisi başladı. Fikret Mualla'nın; o uçuk, zor ve dayanılmaz yaşam öyküsünün tartışılması; içimizde bir toplumsal ayıp olarak gizlenerek kaldı, ancak sanatı, yapıtları, resim sanatı içindeki yeri, Türk Resmine katkıları konuşulur, tartışılır oldu. İşte tam bu günlerde Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde görkemli bir Fikret Mualla Sergisi açıldı ve ilk kez gördüğümüz yapıtlarından oluşan Fikret Mualla Katoloğu yayımlandı. Sanatçılar, özellikle genç sanatçılar bu sergiye büyük ilgi gösterdi. İşte bu sergi nedeniyle Fikret Mualla'ya yazdığım şiiri; dostlarımla ilk kez paylaştım:Tarih 3 Şubat 1999 ve nasıl seyretmişiz bu insanın acılarını,  ve neden sahiplenmemişiz?.. Fikret Mualla'ya, koca  bir "özür" borcumuz vardı ve ben,  başım öne eğik; Fikret Mualla'dan  özür diledim… Bu şiiri; genç sanatçı G. Barış Bölükbaşı besteledi. Bu şiir yarımdı… Olduğu kadarını besteledi. Yıl 2005, Modernsanat Müzesi inanılmaz bir şey yaptı ve Fikret Mualla'yı sanki Fransa'dan aldı ve Türkiye'ye getirdi, Fikret Mualla'nın ayaklarını boğazın sularına değdirdi… Şiirin devamı yazdım. Bu kez yeni bir anlayışla, sevinçle…. Aynı duygularla G. Barış Bölükbaşı ikinci bölümü de besteledi. Fikret Mualla için bu yeter mi? Biliyorum yetmez…. Gelecek kuşaklar, günümüzün gençleri bizleri yargılarken şunu hiç unutmasınlar: Biz uzaktık Fikret Mualla'dan, ama birbirimizden asla vazgeçmedik.

Fikret Mualla'nın yaşamını sinemaya aktaracak sanatçılara başarılar diliyorum. Buradan Devletimin, Kültür Bakanlığı'mın katkılarını bekliyorum… Yine bu projeyi uygulayacak olanlardan: bizleri, kendimizle, sanatla ve insanlıkla yüzleşmemizi sağlamalarını da istiyorum… Bunu çok istiyorum!..

Tevfik YALÇIN
27 Temmuz 2008
Ziverbey/İSTANBUL

 

FİKRET MUALLA

Şiir: Tevfik YALÇIN
Beste: G. Barış BÖLÜKBAŞI

Müzik Dinle
        

FİKRET MUALLA

I-

…………………………………
Bir mor üşümesidir Fikret Mualla’yı sevmek,
Biraz yoksulluk, biraz gurbetlik…
Biraz da bir şey yapamamak ;
İnsanlık adına…
Özür diliyorum Fikret Mualla’dan;
Kendi adıma…

 

 

 II-

………………………………..
İstanbul’da 2005 yılında;
Fikret Mualla’nın,
Değiyor ayakları Boğazın sularına,
Teşekkür ediyorum; ModernSanat’a…

Şişede kırmızı şarap, tabakta kara incir,
Kafeler, barlar, cazcılar…
Çocuklar, gençler, kadınlar;
Bayram var bayram!.

İstanbul sokaklarında…

Koşarken
Morlar; pembeye, pembeler; kırmızıya…
Sarılar; maviye, maviler; beyaza…
Teşekkür ediyorum;
Sanata, sanatçıya, insan olana…
Teşekkür ediyorum; Fikret Mualla’ya;
Kendi adıma,

Doğacak çocuklar adına…

 

 

                                 Tevfik YALÇIN
            &nbs
p;                     2005 İstanbul

                      

 

 

 FİKRET MUALLA TABLOLARINDAN SEÇKİ

(Tablolar: Eczacıbaşı www.sanalmuze.org/koleksiyon/ Koleksiyonundan)

            

  
           
  

       

             

  

FİKRET MUALLA

Resimleriyle olduğu kadar trajik yaşamıyla da izler bırakan ressam Fikret Muall 20 Temmuz 1967’de Fransa’da öldü ve Paris Kimsesizler Mezarlığı’na gömüldü. 1903’te İstanbul’da doğan Fikret Mualla, Saint Josph ve Galatasaray liselerinde okuduktan sonra, mühendislik öğrenimi için gittiği Almanya’da resme yöneldi, yapıtları çeşitli Alman dergilerinde yayımlandı. 1930’da Türkiye’ye dönen Fikret Mualla, Galatasaray Lisesi ve Ayvalık Ortaokulu’nda resim öğretmenliği yaptı; İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen Lüküs Hayat, Deli Dolu, Saz Caz gibi operetlerin kostümlerini çizdi. Yeni Adam dergisi için desenler hazırlayan sanatçı, Nazım Hikmet’in Varan 3 adlı şiir kitabını da resimledi. 1936’da bir süre Bakırköy Akıl Hastanesi’nde tedavi gören sanatçı, daha sonra Abidin Dino’nun önerisiyle New York Dünya Sergisi’ndeki Türk Pavyonu’nda sergilenmek üzere 30 kadar İstanbul manzarası yaptı. 1939’da Ses dergisi için çizdiği desenlerden bazıları müstehcen bulununca hakkında dava açıldı, davadan beraat ettikten sonra Paris’e yerleşti. Savaş yıllarının bunalımı, yurt özlemi, alkol tutkusu ve büyük bir sorun halinde yaşadığı polis fobisi nedeniyle birkaç kez daha tedavi altına alınan sanatçı, 1954’te Paris’te ilk kişisel sergisini açtı, bunu bir yıl sonra ikinci sergi izledi. Çeşitli sanatseverlerin korumasıyla yaşamını sürdüren Fikret Mualla’nın 1950’lerin sonunda tanıştığı Madam Angles, 1962’de felç olan sanatçının bakımını sonuna dek üstlendi. Yapıtlarında renkçi ve dışavurumcu tutumla fovizmin sentezine ulaşan ressam, Paris’in sokaklarını, kahvelerini ve eğlence yerlerini guvaş, yağlıboya, suluboya ile resme aktardı. Resmin temel sorunlarıyla ve akımlarla bilinçli olarak ilgilenmeyen sanatçı, iç dünyasının etkisiyle, lirik bir anlatım geliştirmişti. Fikret Mualla’nın kemikleri 1974’te yurda getirilerek Karacaahmet Mezarlığı’na gömüldü. Paris’te açık artırmaya çıkarılan resimleri devletçe satın alınarak Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde bir Fikret Mualla Salonu oluşturuldu.
 

***********
YORUMLAR:
Fikret Mualla haberimize gelen yorumlar.

2008-07-31 16:40:08
ilknur kazak~345356

Türk Resim Sanatının eşsiz ismi, büyük deha; önünde saygıyla eğilmeliyiz… Umarım bu film, görselliğiyle ve anlatım tarzıyla resimlerine yakışır, umarım eserlerinin ağırlığı altında ezilmez…Bizler de beğeniyle izlenecek bir Türk Filmi daha kazanmış oluruz.
       
         *****

2008-07-31 16:50:20
SENEM BİÇER~81260

GÖKKUŞAĞINI KISKINDIRICAK NİTELİKTE BİR ŞİİR ELLERİNE SAĞLIK DEĞERLİ TEVFİK YALÇIN, YİNE GÖKKUŞAĞINI KISKANDIRACAK NİTELİKTE BİR HAYAT SİNEMA KARELERİNDE ÖLÜMSÜZLEŞİYOR… VE DEĞERLİ TENİSE YALÇIN İÇİNDEKİ YARAMAZ, AFACAN ÇOCUKLA BİR KEZ DAHA BAŞ EDEMİYEREK ONU DİNLEDİN VE GÜZEL BİR PROJEYİ YİNE BİZİMLE PAYLAŞTIN. TÜM PAYLAŞIMLARIN İÇİN SAĞOL, VAROL YÜREĞİ GÜZELLİKLERLE DOLUP TAŞAN İNSAN… SAĞOL

        *****

2008-08-05 12:42:56 
zührem~409684
Hayatın kaçırdığım güzellikleri ne kadar çokmuş … Bunu sizler sayesinde farkettim…sizi seviyorum……
çok yaşayın ..Yalçın ailesi…saygılar….

       *****

Sanatçılarımızın sitemiz sayfaları: Mustafa Rüçhan/Görsel Sanatlar-Resim: Mustafa Rüçhan
G.Barış Bölükbaşı: Müzik-Sanatçılar: G.Barış Bölükbaşı
Tevfik Yalçın: Şiirler-Görsel Sanatlar/Resim-Tiyatro/Eleştiriler

Haber Kaynak: evetbenim sitemiz, google.web, Milliyet Gazetesi alıntı,
Fikret Mualla Fotoğrafı: google web.
Fikret Mualla Tablolar seçkisi: Eczacıbaşı Sanalmüze
Düzenleme: Tevfik Yalçın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir